3 Temmuz 2024 / Dün Erenköy-Galip Paşa Camiinde ikindiyi müteakip kıldığımız cenaze namazıyla, 3.Cumhurbaşkanımız ve Atatürk'ün son Başbakanı rahmetli CELAL BAYAR'ın kızı üç dönem milletvekilliği de yapmış olan, üç kızı da "Prof.Dr." olan Dr.Nilüfer GÜRSOY hanımefendiyi Fatihalarla, dualarla ebediyete yolcu eyledik. Bayrağa sarılı olan tabutu, bir manga emniyet görevlisi kara yağız yiğitlerin omuzlarında giderken, ister istemez 60- 65 yıl kadar önce "BAYAR" ailesine ve "DEMOKRAT"lara reva görülen hukuksuzlukları hatırlamadan edemedik. Bir anne düşünün ki kendisi asla magazine konu olmamıştır. Alanında doktora yapmıştır ve üç kızı da kendi alanlarında profesörlüğe kadar yükselmişler, çevrelerinden hep saygı ve sevgi görmüşlerdir. Rahmetlinin baba, anne, dede taraflarıyla ilgili bilgileri kaynaklardan okuyunca onların da 1877-78 Osmanlı-Rus Harbinden sonra Anayurda gelen bir Rumeli kaynaklı aile olduğunu öğrenince Millî Mücadele yıllarının Galip Hoca'sı Saruhan Mebusu Celal Bayar'ı ve İstiklal Harbimiz devam ederken doğan (1921) kızı rahmetli Dr. Nilüfer Gürsoy Hanım'ı saygı ile yad eyledim.. Devletimize ve milletimize hizmet eden bütün büyüklerimizin

ruhları şad mekânları cennet olsun..

***

Temmuz 2023 / Niçin haftalardır Yabancıların Türklerle ilgili kitaplarını okuduğumu anlatabildim mi efendim? Daha neler var neler.. Çok hatalar yapmışız. Tarihimizle kuru kuruya övünüp durmayalım.  Tefekkürsüz irfan olmaz... Sayfanın alındığı kitap 1977 İstanbul baskılı Tercüman 1001 Temel eser dizisinden Gülçiçek Soytürk'ün tercüme ettiği Fransız hanım yazarı La Baronne Durand De Fontmagne'nin "KIRIM HARBİ SONRASINDA İSTANBUL".

***

.Temmuz 2020 / Onuncu ve sonuncu doktora öğrencim, Dr. ÖZLEM YAHŞİ Hanım'a yeni unvanı HAYIRLI UĞURLU OLSUN...Online olarak iki saat boyunca gayet çetin geçen savunmanın jüri üyeleri değerli arkadaşlarım: Doç.Dr.Kenan ACAR Bey'e , Prof. Dr. Muharrem TOSUN Bey'e, Prof.Dr. EnginYILMAZ Bey'e, Doç.Dr.Mustafa ALTUN Bey'e, Dr.Öğretim Üyesi Şenel GERÇEK Bey'e zahmetleri ve ince dikkatleri dolayısıyle teşekkürler ediyorum. Resmi manada son doktora öğrencim olan DR.ÖZLEM YAHŞİ Hanıma da sağlık ve afiyet içinde nice başarılar diliyorum.Bu arada üç ay sonra tezi bitecek son yüksek lisans öğrencilerimden altısı da Eylül sonunda tezlerini tamamladıklarında; 10 doktora ve 48 yüksek lisansa danışmanlık yapmış olmanın huzurunu da duyacağız inşallah...Prof.Dr.M.Mehdi ERGÜZEL

***

Haziran 2023 / TRT-AVAZ'da çok güzel bir Kazak filmi gösteriliyor :

"Anneye Giden Yol / The road to mother"  Uygun bir zamanda Youtube'den bulup seyretmenizi tavsiye ederim. İkinci Dünya Savaşı yılları, Stalin döneminde çekilen çileler. Yıllar önce bu filmi seyrettiğimi hatırlıyorum ama nerede ne zaman, çözemedim...

**

Haziran 2024 / "TRT1'de "NOSTALJİ KUŞAĞI"ndaki, senaryosunu, öğrenciliğimde tanıyıp dinlediğim Ali YÖRÜK beyin yazdığı "TÜRKMEN DÜĞÜNÜ"nü niye seyretmediniz ki ? Siz kendinize ne zaman geleceksiniz ey gafiller ?" diye soruyordu bir arkadaş. Ben de "Görünüşe aldananlar uyanır ama geç uyanır.”  İnşallah o zaman "Atı alan Üsküdar'ı geçmemiş olur." dedim.. Hayırlısı olsun inşallah

***

Haziran 2011 / KENDİ GÖNÜLLERİMİZDE DE Mİ'RÂC'I GERÇEKLEŞTİRMEK , "Şah damarımızdan yakın" olana doğru yaşamak ümit ve duasıyla Yunus'un mısralarına sarınalım :

“Gönül Çalab' ın tahtı/ Çalap gönüle baktı / İki cihan bedbahtı / Kim gönül yıkar ise...” Sade ve kolay anlaşılır. Süleyman Çelebi’nin Mevlid’indeki  beyitlerle Leyle-i Mi'rac' ın şevkine şevk katalım : “Allah adın zikr edelim evvelâ, /Vâcib oldur cümle işte her kula./ Allah adın her kim ol evvel ana / Her işi âsân eder Allah ona..”

Dünyadaki kavgaların dinmemesi ve nefisler boyu meselelerin bitmemesi ,özetle, bu inceliği anlayamamak galiba...Gönülde başlıyor, gönülde bitiyor..

***

Haziran / 2019 / Adapazarı yollarında manzaralar güzelmiş...25 yıl boyunca hiç bu açıdan görmemiştim…Kuş gibi tepeden bakamazdık ki.. Derslere koşturmaktan , idari işlerden, tezlerden, sınavlardan, ders çalışmalardan, program, bildiri hazırlayıp planlamaktan, yazmaktan, İstanbul-Adapazarı yollarında 25 yılda, ortalama 1000/bin haftada yaklaşık 5000 gidiş-dönüş toplam 650 000 km. tutan tren, otobüs seferlerinde bile 50 000 sayfa tutarında kitap, makale okumaktan başımızı kaldırmaya fırsat mı bulduk ki kuş gibi bakabilelim? Bu günümüze hamdolsun. Allah ömür verirse bundan sonra bakarız, gezeriz, görürüz inşallah..

***

29 Haziran 2017, 11:26 · Bir tarafta; yıllardır Filistin, Afganistan, Irak, Suriye, Mısır, Libya, Çeçenistan, Bosna, Somali, D.Türkistan, denizlerde Arakanlar....'da,Yemen ah Yemen'de üstelik açlıktan ölenler ölenler...Bir tarafta da ,Suudiler, Mısırdakiler, Dubailer..bilmem kimler, bunlar da ..Müslüman öyle mi ? Allah affetmez...Ben de !

***

Haziran 2019 / Dün ikindi vaktinde  Büyük Çamlıca Camiini gördük gezdik.. Hayırlı uğurlu olsun.. İçi çok güzeldi.. Osmanlı mimarisi eda ve havası yakışmış. Ancak dışı sert, yorucu, keskin hatlı geldi bize. Düz ayak olmaması, kule mimarisini andırması, kat kat çıkana kadar nefes nefese bırakması, dışarda gölgelenecek yer olmaması, şakırdayan su seslerinin ihmal edilmesi, çevre düzenlemesinin neredeyse bulunmaması, ibadetgâh kadar ziyaretgâha dönüşür gibi durması...ve sayabileceğim birçok zaafının zamanla giderilmesi temennisiyle...

"Bir Süleymaniye yapmak için bir Sinan bir de Süleyman lazım.." sözünü biraz da hüzünle hatırlamamıza vesile olan bu ziyaretimizde Yahya Kemal'in "Süleymaniye'de Bayram Sabahı "şiirini mırıldandık ..Şairin ;"Taşımış harcını gazileri,serdarıyle / Taşı yenmiş nice bin işçisi mimariyle.." mısralarını,"Seçmiş İstanbul ufkunda bu kutsi tepeyi.." sözünün karşılığını burada da aradık..İnşallah sakin bir "Eylül Sonu" akşam namazı sonrası bir daha gitmek nasip olursa daha farklı düşüncelerimizi paylaşırız ,.Tekrar hayırlı, uğurlu, kademli olsun...Darısı Ayasofya'ya.. Dediğim Ayasofya’daki önceden namaza izin verilen yeri 10-15 yıl önce gidip görmüş ve bir arkadaşımla kan ter içinde cuma namazı kılmıştım. Asıl kubbe açılmadıkça bir daha gitmemeye and içmiştim. Meğerse o açtık dedikleri yer bir zamanlar atların bağlandığı, nefes almakta zorlandığımız kapalı bir yer imiş. Fatih'in Vakfiyesi Ayasofya'nın kubbesinin altıdır, ancak orası camidir. Yabancı ülkelerdeki gibi Turistler gelip gitsin ama ibadete de açık olsun ki ben 566 yıl önceki gazi dedelerimin fethettiği İstanbul'un Koca Mimar Sinan tarafından minarelerle güçlendirilip kurtarılan ve tarihe hediye edilen Ayasofya'nın müze yönünü koruyalım ama kubbelerinin altında hakim bir milletin çocukları olarak torunlarımızı da koşturalım ve hikâyesini anlatalım. Taviz verirseniz başkaları kendi hikâyelerini  yazıyor. Şekil ve bina değil hatırası ve ideali önemlidir. Gider kırlarda yaylalarda, evde de namaz kılarız. Onlar, yani Türklerden hoşlanmayanlar, kendi mabedlerine toz konduruyorlar mı ? Selanik'te, Balkanlarda Osmanlı camilerinin kubbelerinde minarelerinde Haçlar var. Biz İstanbuldaki kiliselerini ve mezarlıklarını nezaketle koruyoruz. Ya onlar ? Niye ANADOLU'DAYIZ DA ORTA ASYA'YA DÖNMÜYORUZ, DİYENLERE KIZARIZ AMA ne yazık ki, KADER BİZİ BALKANLARDAN, KAFKASLARDAN VE ORTADOĞUDAN SİLİP SÜPÜRDÜ. ALLAH ANADOLUMUZU VE KALAN YURDUMUZU KORUSUN. Her gün şehit vermemizin bir anlamı var.

***

Haziran 2022 / 10-14 yaşlarım arasında (1962-1966) aralıksız bulunduğum, ilk ve orta okulu bitirdiğim, 14-33 yaşlarım arasında (1966-1985) da yaz tatillerinde yaşadığım, yuva kurduğum, adamlık öğrendiğim, tepedeki kabristanında son 50 yılındaki eşiyle birlikte anamın ebedi uykusuna yattığı, mütevazı, mert insanlar diyarı Amasya'nın Taşova'sı, Tokat-Erbaa'sının arkadaşı, 55 köyüyle, şirin Yeşilırmak kıyısında bir Anadolu kasabası, macirli-yerlili, fakirli-zenginli,o zamanların 3-5 bin nüfuslu, şimdilerin 15 binlik ilçesidir...Orası, hatıralarımda bütün canlılğı ile yaşamaya devam ediyor.. Selam olsun…

Haziran 2021 / Mülayim, sakin, saygılı, nazik, efendi, seviyeli, mesafe bilir, bildiğinin ve bilmediğinin farkında, derviş-meşrep bir adamdı Ahmet BALTA Bey... Hayat gailesi bahanesiyle yıllar var ki birbirimizi göremedik de iyi mi ettik ? İşte fani dünya onu da almış götürmüş, neden sonra öğrendik. Ruhu şad, mekânı cennet olsun. Her gidenle biraz daha fakirleşiyoruz...

***

Haziran 2018 / Seçimler, demokrasinin bayramıdır.

Aziz milletimiz sağduyu sahibidir ve her seçimde mesajını verme konusunda olgun ve dikkatli davranmaktadır. Millî hassasiyetlere titizlikle bağlı milletimiz demokrat karakteri ve ince dikkatleriyle her seferinde ibretlik dersler vermektedir.Bu yüksek katılımlı seçimde de kim ne anlayacaksa anlamalıdır. Hepimiz mensubu olmakla iftihar ettiğimiz bu büyük milletin Turan'dan Anadolu'ya doğru,"Din ü devlet mülk ü millet" dengeleri içinde "İlâ-yı kelimetullah" için nice canlardan geçtiğini öğrene okuya büyüdük, yetiştik.

1965 seçimlerinden günümüze kadar şahit olduğum bütün gelişmelerde milletimiz daima ağırlığını hissettirmiş, kimleri nasıl hizaya getireceğini her seferinde göstermiştir.

Dinine, diline, bayrağına, ordusuna, devletine, ailesine, ekmeğine ve mukaddeslerine kastedeceklere asla izin vermemiştir. Herkese hak ettiği yeri tayin ederken âhenk içinde bir cemiyet yapısı istediğini düşündürmüştür..Taviz verilemeyecek değerleri unutmamak gerektiğini, her seferinde hatırlatmakta, gencecik evlatlarını feda ederken, kalanları teyakkuz hâlinde görev yapmaya davet etmektedir. Allah büyüktür.

Seçim yorgunlukları ve gerginlikleri sona ermiştir. İş ve ekmek zamanıdır. Seçim sonuçlarının aziz milletimize hayırlı uğurlu olması temennileriyle, aynı idealde olanların tekrar bir araya gelmeleri dilek ve dualarıyla efendim...

***

 Temmuz 2019 / Bilgi Yarışmasının kahramanı Arda’ya : Cevabını kesinlikle bilmiyorsan sakın son soruyu cevaplama cesur delikanlı. Orada kal ve hayallerimizi yıkıp da 15 bin liraya inme. Senin gibi on binlerce çocuğumuz var ülkemizde. Bize varlığınla hep onları düşündür ve başka bazıları da utansınlar.. Çünkü utanmak bir meziyettir.

Bu ülke utanmazlardan çok çekti. Sen bir milyonluk sorunun cevabından emin değilsen tebessümle yetin ve çekil...250 000 ile milyonlarca gönülde taht kurdun zaten.

Aman nefsinle milyona mağlup olma. Kimse her şeyi bilemez.

***

Temmuz 2015 / Fakir,yoksul ve sahipsiz çocuklarına sahip çıkamayan milletler, devletler ve onların vakıfları, dernekleri, STK'ları, var olduklarını iddia edebilirler mi ? Bu ve benzeri on binlerce çocuğun taş ve toprağa karışan nefesleri hepimizin uykusunu bölmeye yeter de artar bile.

***

Nisan 2024 / GEÇMİŞ ZAMAN OLUR Kİ ?

1960 -61 Öğretim yılının ilk döneminde burada Adana İnkılap İlkokulu’nda okudum.. Sınıfımız sağ taraftaki bölümün en alttaki giriş bölümündeydi. Adını ve çehresini hatırlayamadığım genç hanım öğretmen o zaman Adana'da tahsildarlık yapan rahmetli babam Abdullah Ergüzel'i okula çağırmış ve benim o yaştaki bakımsızlığımın annesizliğimden kaynaklandığını  öğrenince duygulanmış daha yakından ilgilenmeye çalışmıştı. Okuldan eve dönüşlerimde meşhur tarihî Büyük Saat'in yanından geçerdim. Bir defasında bir kamyonun çarpmasından zor kurtulmuştum. Bugün TV'de bir gezi programını seyrederken buraları görünce merak edip bu resmi buldum. O anadan ayrı kalmış, garip babasının peşindeki gurbetlerin çocuğu bugün 72 yaşında ve 51 yıllık Üniversite hocası. Allah'a sonsuz şükürlerim vardır. Biz hatıralarla mı yaşıyoruz ?

Burası hafızamın hayalhanesinde duran, zaman zaman kendisini bana hatırlatan  İzmir Buca Çakabey İlkokulu...1960-61 Öğretim Yılının ikinci dönemini de burada okudum. Öğretmenim; 50'li yaşlarda orta boylu, topluca, kır saçlı, ciddî ve müşfik bir hanmdı. Benimle her öğrencisi gibi ilgilendiğini, cesaret verdiğini, saçlarımı okşadığını hatırlıyorum. Eski Nüfus cüzdanımın baş tarafında adı yazılı duruyor: Şadiye BALTALI.. Aradan 64 yıl geçmiş. Ruhu şad, mekânı cennet olsun olsun.. Okuldan, akraba çocuğu arkadaşım Yüksel PAR ile çıkar, Buca Kartaltepe Mahallesinde, rahmetli babamla misafir kaldığımız rahmetli amcam Salih Cemal Ergüzel ile rahmetli yengemin evine gelir, üstümüzü başımızı değiştirdikten sonra zeytin ağaçlarının bulunduğu alana gider, terleyinceye kadar koşturur, top oynardık. Tek katlı bu evde düzenll ve disiplinli bir hayatımız vardı. Yaz başında babamla Amasya'ya döndük, Orada babamın beni emanet bıraktığı annemin amcaları yanında iken üçüncü sınıfı okuduğum Kılıçarslan İlkokulu ve Pirler Parkı Hürriyet Okulu maceram başladı. Üçten sonra dördüncü sınıfı da burada okumuştum. Kısa bir müddet sonra babamın Zile'de vefatını öğrenmemizle benim için bitmeyen yaslı günler, küçük ve duygulu hayatımın şahsiyet arayan yılları geldi..Beşinci sınıftan sonra Taşova Yeşilırmak İlkokulu ile birlikte hayatımda kendimi adamakıllı bulduğumu sandığım yeni bir dönem başlayacaktı. Bu günümüze hamdolsun...Bu memleketin çocuklarını Cumhuriyet öğretmenleri yetiştirdi. Onlara minnettarız.