Kasım 2022 / TRT 1, GÖNÜL DAĞI dizisinden sonra YÜREK ÇIKMAZI dizisiyle
ikinci önemli dramatik aile dizisinde de başarılı mesajlar veriyor. Gözlerim dolu dolu üzülerek seyrediyorum fakat bu sosyal gerçekçi senaryolar, cemiyetin moralini sarsmak gibi menfi bir rol de oynayabilir. Temenni ederim ki ilerleyen bölümlerde denge sağlanır. Ümit vermeyen, hep karamsar ve arabesk yorumlar zararlıdır. Toplumun sosyal gerçekleri bilmek kadar ümide ve tünelin ucundaki ışığa doğru koşmaya da ihtiyaçları vardır. Hep gözyaşı ve ümitsizlik, "vur kadehi yere, parçalansın. ...Ölürsem kabrime gelme istemem.." tavrı son derece sakıncalıdır.. İnsaflı yorumlara ve belalar karşısında daima ayakta kalmaya ihtiyaç vardır...diye düşünmekteyim...
***
Kasım 2018 / Yemen'de 2011'den beri devam eden felaket, 28 milyonluk İslam ülkesini perişan eylemiş. Her on dakikada bir çocuğun öldüğü belirtilen bu zalimane savaşta tarafları ve destekçileri ismen anmaya dilim varmıyor, bilen biliyor..Allah yardımcıları ola.Yardımlar, güvenilir devlet kuruluşları yoluyla oralara akmalı.Bilmem ki bu vebal nasıl kaldırılacak..On dakikalık haber programı huzurumu alt üst etti.."Komşusu aç iken tok yatan bizden değildir."hükmünün gereği yapılmalı, diye temenni etmekte ve beklemekteyiz...
***
KASIM 2020 / Aylardır, birkaç istisna dışında, adeta bütün dizi filmlerin ve gündüzleri aksatmadan sürdürülen hepimizin bilmesi gerekmeyen felaket programlarının, aile facialarını konu almasını anlamakta siz de benim gibi zorluk çekiyor musunuz, yoksa toplum yanlışlara alıştırılmaya mı çalışılıyor ? Ben mi yanılıyorum, bana mı öyle geliyor ? Acaba yanlışı seyrettire seyrettire milletin kendine gelmesine mi vesile olacaklar ? "Bir musibet bin nasihatten yeğdir.." derler ya. Ya zararı daha fazla olursa doğacak zayiat nasıl telafi edilir ? Uzman psikolog ve bilim insanları bu konulara ne zaman girmeyi düşünürler acaba ? Ya ilahiyatçılarımızın çatık kaşlarını ve dinî hassasiyetlerini görebilecek miyiz ? Kararı zamanla millet verir, merak etmeyin. Bin yıldır buradayız,en az birkaç bin yıl daha burada olacağız. Tedbir ve şuur uyanıklığı şarttır. Allah sonumuzu hayreyleye...
***
Kasım 2022 / TURAN ŞENLİKLERİ HAYALİ...
TRT 2'de yarım saat kadar "Viyana Flarmoni Orkesrası'nın Yaz gecesi Konseri"ini seyredip dinledim. Muhteşem bir ışıklandırma.. Fıskiyeli havuzlar arkasında kendi millî mimarilerini gururla gösteren bir şaşaa...Yüz kadar keman, kontrabas vesaireyle vals müziği ve çok sayıda pistte dans eden Avusturyalılar...Bir alkış tufanı kopuyor ve herkes dakikalarca ayakta medenilik gösterisi yapıyor. "Biz varız, bizim üslubumuz var" diyorlar. Cermenlere has tam bir millî fanatizm. Aklım, ister istemez 1683'lere gidiyor. Aylarca Viyana'yı kuşatan muhteşem Osmanlı Ordusu sonuç alamamıştır. Şehir meydanlarında bu hadiseyi sembolize eden heykellerini yıllar önce Türk Edebiyatı Dergimize kapak yapmış ve kederimizi unutmamak için bu taş yığınını hafızamıza nakşetmiştik. Kuvvetli iseniz ve kuvvetinizi eserlerle kalıcı hâle getirebiliyorsanız, varsınız. Yoksa sizi kimse ciddiye almaz. Realite budur. Viyana'yı aşamadık. Ya içimizdeki Viyanalar... Bursa'nın veya Konya'nın büyük bir meydanında bir Türk müziği konseri hayal ettim. Bin bir türkü ve şarkıyla göklere yükselen nağmeler yeryüzünün en şen şakrak ve zarif musikisine eşlik eden Türk dünyasının her yerinden gelen gençlerin millî oyunlarıyla canlanıyor. Coşkunluk ve heyecan bitmek bilmiyor. Bir gün mutlaka, Turan Şenlikleri de yapılır inşallah...
***
Eylül 2019 / Beyaz TV'de Fransız yapımı HUGO isimli eski bir film seyrettim..
Adamlar filmi bile şiir gibi yapıyorlar. Fransız romantizmi, sosyal hadiseler, aile hayatı, fakirlik, merhamet, disiplin, polis ciddiyeti, hukuka saygı, Eyfel Kulesine tozlu saat kulesinden tehlikeli bakışlar, sahne ışıkları arasında çocuğundan kadınına ve yaşlısına kadar duygulu ve gururlu Fransız tipleri...Millî Fransız karakteri her halde Yahya Kemal'i haklı çıkarıyor. Bin yılda ortaya çıkmışa benziyor. Biz ise Malazgirt'ten beri kazandıklarımızı harcamakta çok mahiriz ama hayret, hâlâ ayaktayız. Filmden bir cümle :"Haydi hep birlikte hayal edelim." Biz de hep birlikte yarınki Türkiye'yi hayal edelim...
***
Eylül 2016 / Vatanımız her an tehlikededir. Haçlılık hortlamıştır.Gâvur gâvurluğunu yapacaktır. Her an teyakkuzda, alarmda olma zamanıdır.Şehitlerimiz gönlümüzdedir,asla unutulmayacaklardır. Allah yardımcımız olsun. Hainlere lanet olsun. Haçlılığın kökü kurusun. Silahları geri tepsin, kendi dertlerine düşşsünler. Masumların hayatını söndürenlerin Allah belalarını versin
***
Ekim 2022 / Bütün kanallarda aksatmaksızın üst üste vizyona konan dizi filmlerin yıllardır aile düzenimizi, gençlik psikolojisini, millî kimyamızı planlı bir akışla bozmakta, sarsmakta olması kimseyi ilgilendirmiyor mu acaba ? Bence yabancı kaynaklı bu planlamacılar sonuç alamayacaklardır, haberleri olsun. Milletimizin yüksek bir uyanabilme, kendi değerlerini koruyabilme kabiliyeti vardır. benden söylemesi... Aziz milletimiz, her gelişmenin farkındadır ve olup bitenleri asla unutmayacaktır...
***
Ekim 2019 / Vatanın dağlarında milletin huzuru ve istiklali için ölmek, şehadet şerbetini içmek, "savaş bizi karlı dağlara götürdüğü gün" albayrağın kızıllığında ısınamadan gitmek, "dağlardan çöllere düşürdüğü gün" Yemen şehitleri misali albayrağın gölgesine sığınamamak ve Ârif Nihat Asya'nın, Orhan Şaik Gökyay'ın mısralarında teselli bulmak; "Bir gül bahçesine girercesine şu kara toprağa girenlerin" sayesinde hür olduğumuzu bilmek, vefalı olmak, Mehmet Kaplan'ın ifadesiyle "gündelik siyasetin çamuruna asla bulaşmamak"..İşte bütün meselele budur...Beka meselesi budur. "Vatanın bağrına düşman hançerini dayadığında" destan yazanlar işte bu has Anadolu yiğitleridir. Unutulmayalar, ruhlarından Fatihalar eksik edilmeye, aileleri ve evlatları ilgisiz kalmaya...Muhallebi çocukları da şımartılmaya, utanmayı ve hadlerini bilmeyi, şükretmeyi öğreneler...Allah yardımcımız ola..
***
Ekim 2006 / Dün ; horoz ötüşleri duymasak da zamâne telefonunun sun'î ikazıyla sabahın seherinde uyanup, vezâif-i dîniyyemizi icrâ eyleyüp, tan ağaran vakıtta,
"Türk Hava Yolları'nun Anadolu Jet" namıyla mâruf tayyârelerinden birinün, vatan semâsıyla ipeklenmiş çelik kanatlarına süvâr olup, ak bulutlar üzre, hayret-engîz manzaraları kuşbakışı seyr ü temâşâ eyleye eyleye, Devlet-i Cumhuriyyemizin pâyitahtına, göz açup yumuncaya degin kırk dakikada vâsıl olup, Nezâret-i İrfân'da, memleketün güzîde edip ve edîbeleriyle vazîfe-i resmiyyemizi ikmâl iderken , müdîrinden güvenlik görevlisine dek her biri mülâyim ü mütebessim Nâzırlık erkânından hüsn-i kabul görüp, muhtelif ikramlar tadup, bî-hisab imzalar atup, müteakıben Harputlu refikimizin arabasıyla pür-sürûr u hayrân bir ahvâl içinde Esenboga didükleri yire gelüp, Kâinat'un en gözel şehri, Cennet civarında oldugı, Devr-i Lâle şairi Nedim tarafından rivayet olınan Âsitane'deki fakirhanemize dönmek, evlâd u ıyâlumuza ve torunlarumuza kavuşmak duasıyla yine demür kuşaklu ve pulat kanatlu kuşa sarılarak, mâlûm âsumânda akşam alacasından yatsıya doğru la'l ü ebkem yukarulara revân olduk, gâh ulduzlara baka baka, gâh gicenün kararttığı şehri aydın eyleyen rengârenk ışık oynamalarına şaşa şaşa, nihâyetinde, biiznillah-i Taâlâ, zemîne kadem basduk. "Gök ehli yir ehline nazar itdükde manzara nicedür ?" diyü suâl olındukda, "engüşt-ber dehân" sükût eyler, hayret makamından ayrılmazuz. Cümle yârânun nesiller boyu nice ebedî Cumhuriyyet Bayramları idrak etmesi dilek ve duasıyla şehitlerümüzün ruhu şâd, mekânları cennet, kabirleri pür-nûr ola. Din ü devletümüz mülk ü milletümüz kıyamete dek pâyidâr ola, âmin diyenler dîdâr göre...Hânum hey...
***
Ekim 2015 / "Seçim hassasiyetleri sebebi ile..." şiir gibi bir dizi olan "Diriliş-Ertuğrul"dan seçtiğim güzel sözleri birkaç haftadır paylaşmıyorum..Türk film kültürü ve tecrübesi gelişmektedir."Millî sinema hasreti"mizi nice onlarca,yüzlerce dizi filmle taçlandıracak ve çocuklarımızı yabancı hayranlığından kurtaracak çok sayıda başarılı yapımlara doğru gidilmesini dileyelim...
***
Kasım 2015 / Seçim sonuçları ; Aziz milletimize, devletimize, vatanımıza, istikbalimize hayırlı, uğurlu olsun...Milletimiz olgundur, şuurludur, ders verir, alabilene...Tafsilatlı yorumlar, zamanla yapılacaktır. Kendini yenileyemeyen, kibirli üslûp kullanan, diyalog kuramayan, davasını anlatamayan, çocuksu sembollerle yetinen, muhtevayı ihmal eden, istişare etmeyen, fikrî zeminini unutan, asık suratlı "sadece ben bilirim"ciler, ilm-i siyasetin güçlüğünü anlamalıdırlar. Zorla güzellik olmaz. Millet, ikna olmak ister. Projeler bekler...Millete hem saygı duyacaksınız hem de onun temayüllerini anlamayacaksınız...Derdine deva olmayacak ve sesine kulak vermeyeceksiniz.. Ümitlerini kıracak, emeklerini heba edeceksiniz...Bu olmaz, olamaz...Sabrın sınırını millet tayin eder.. Millete saygı, demokrasinin vazgeçilemez kuralıdır.. Hayırlı, uğurlu ola.. Allah; devlete, millete zeval vermeye...Devletimiz ebedi, milletimiz müreffeh, vatanımız mamur ola..
***
Kasım 2024 / 1 Kasım 1928'deki Harf İnkılabının 96. yılındayız. Köktürk alfabesinden günümüze tarih boyunca değişik alfabeler kullandık. kutsiyet alfabede değil mana ve ruhtadır. Bazı eksiklerine rağmen bu alfabe bin yıl kullandığımız Arap kaynaklı ve Kurân'ın da yazısı olan alfabeden daha pratik ve Türkçenin ses yapısına daha uygundur...İşaret sistemine kutsiyet atfetmek doğru değildir...Ancak bin yıl boyunca yazılan bütün metinler yeni alfabeye aktarılmış ve bin yılın kelimeleri, kavramları, bütün ruhuyla, mahiyetiyle yeni nesillere öğretilmeye, yaşatılmaya devam edilmiş olmalıdır.. Aksi halde köklerle dalların bağlantısı kopar...
***
Kasım 2018 / Mart ayında başlayıp birkaç gündür ara verdiğim Kutadgu Bilig' i
Metin-Tercüme karşılıklı okuma ve çizerek tespit etmelerle ilgili ön çalışmam
tam da akşam ezanı okunurken son beyitle birlikte tamamlandı. Geçmişlerimizin ruhuna ve onların da bin yıl önceki dedeleri Yusuf Has Hacib'in ruhuna Fatihalar gönderdik. Okumadan düşünmeden olmuyor. Üç bildiri / makalem hazır, dört tane daha hazırlamalıyım. Tamamı 150 sayfayı aşarsa acizane vazifemizi yapmış sayılabiliriz.. Kutadgu Bilig üzerinde mevcuda ilaveten nice çalışmalar yapılabilir.2019 yılı Kutadgu Bilig yılıdır. Hayırlı uğurlu kademli ola..
***
Kasım 2018 / Mondros ve Sevr'in 100.yılındayız.. 1918'in öncesi ve sonrasında olanı biteni unutmamalı. Tarihçi kültür ve ilmine, tefekkürüne sahip olmadan, dedikodularla, kulaktan dolma bilgilerle yetinilemez."Zafer-hezimet demagojileri"nden ziyade yazılmış bütün kaynaklara ve tezlere bakmalı ki ezbere atılıp tutulmasın. İlim, hakikatlere ulaşmak içindir, siyaset için değildir...Gerektiğinde, vakit geldiğinde siyasetin de âlâsını çatık kaşla yapacak kadrolar daima vardır ve olacaktır... Resmî tarih mi önemli, ilmî tarih mi, hissî tarih mi ? Resmî ek branşım tarih olmasına rağmen ben millî tarihe hissî bakmasaydım ruhsuz ve duygusuz olurdum. Siz resmî kaynaklara bakın, kaynak sıkıntısı çekerseniz yardımcı olayım, ben hissî ve edebî bakmaya devam edeyim. Sorgular gibi bir üslup bir öğretmen için güler yüzlü ciddiyete uygun düşmez.
***
Kasım 2017 / Dünyada olup bitenleri takip edelim. Öğrenelim, bilelim. Fakat Türk Millî Eğitiminin hem evrensel hem de millî olabilmesi için sık sık şuralar, kurultaylar düzenleyelim. Her birinin konusu farklı olsun. Son yüzyıl içinde yaptıklarımızı gözden geçirelim. Artıları ve eksileriyle değerlendirelim. Bir milyona yaklaşan öğretmen zenginliğimizi; alanlarına, yaş gruplarına, mezuniyet yerlerine, meziyetlerine, çalışmalarına , aile problemlerine, maddî durumlarına, görev yerlerine, kıdemlerine, akademik yeteneklerine, muhtelif eğilimlerine ... göre tablolaştıralım, biyografilerini ortaya çıkaralım.... Ve nihayet kurulması hep engellenen devlete bağlı bir müessese hâlinde TÜRKİYE ÖĞRETMEN AKADEMİSİ'ni kuralım da bu ve benzeri "Millî Eğitim Meseleleri"mizi 80 milyonluk aziz milletimizin önünde, huzurunda, gençlerimizin, çocuklarımızın ve ailelerin de düşüncelerine açalım. Hep başkalarının ölçülerine göre değil, başkalarını bilerek kendi ölçülerimize göre ama dünya çapında kendini sürekli yenileyen "muhafazakâr-yenlikçi" bir eğitim sistemi istikbale doğru akıp gitsin...
***
Kasım 2021 / Türkçenin güzide şairlerinden, Diyarbakır'ın ve İstanbul'un has evladı, DİRİLİŞ davasının yorulmaz neferi, Necip Fazıl'ın sadık muakkibi SEZAİ KARAKOÇ Bey'in vefat ettiğini öğrendik. Allah rahmet eylesin. Kendisini zaman zaman Kadıköy vapurunda Eminönü'ne müteveccihen giderken görür, selamlar, mütevazı efendiliğine saygı duyardım. Kitaplarını 50 yıl kadar önce, Üniversite çağlarımda okumuş, üslubunu beğenmiştim. "Sütun 1-2 ve "İslam Toplumunun Ekonomik Strüktürü" ile şiir kitaplarını hâlâ saklar ve okurum.. Eserleri üzerinde bazı bitirme tezleri de yaptırdım. Türk fikir ve edebiyat hayatının, son devirde ender yetişen mütefekkir yazar ve şairlerindendi. Ruhu şad, mekânı cennet olsun. Eserleri okunsun ve istifade edilsin inşallah..