Ülkemizde dilbilimi hareketlerini zenginleştiren rahmetli Prof. Dr. Doğan AKSAN hocamızı Fatihalarla anıyoruz...Ruhu şad olsun...
Kasım2023 / Tanımakla ve sohbetini dinlemekle gurur duyduğum, vefatından 6 ay kadar evvel 2009'da SAKARYA ÜNİVERSİTESİ'nde hazırladığımız, -LUTFEDİP KENDİSİNİN DE KATILIP KONUŞTUĞU- "80. YAŞ PROGRAMI"na teşekkür için yazdığı memnuniyet mektubunu aziz bir hatıra olarak sakladım. Ülkemizde dilbilimi hareketlerini zenginleştiren rahmetli Prof. Dr. Doğan AKSAN hocamızı Fatihalarla anıyoruz...Ruhu şad olsun...
***
Kasım 2019 / Halil AÇIKGÖZ beyin vefatını bir iki saat önce öğrendim. Şaşırdım ve üzüldüm. Bir ay kadar önce telefonda görüşmüştük. Gür bir sesle ve heyecanla tedavileri hakkında bilgi veriyor, daha önceki yıllarda defalarca gittiğim yalnız yaşadığı fakat arkadaşlarıyla dolu evine tekrar davet ediyordu. Her gidişimde yüzünde hiçbir memnuniyetsizlik izi taşımadan kardeşi gibi ağırladığı, zengin kitaplarla dolu fakirhanesi demek artık öksüzdür öyle mi ? Onun gibi neşe dolu, yüreği yanık bir adam da dünyaya veda edebilirmiş. Rahmetli Ayhan SONGAR'ın bir sözünü hatırladım : Biz de artık "Yetim-i akran olduk." Yukarıdan gelen davet karşısında boynumuz kıldan incedir. Ruhu şad, mekânı cennet, kabri pür-nur olsun aziz, asil, yörük Türkmen çocuğu, kolları dizlerinden aşağıya uzanan sevgili dava arkadaşımın..Allah rahmet eylesin, ruhuna Fatihalar olsun...
***
Kasım 2019 / Prof.Dr.Turan GÜVEN, Ankara Yüksek Öğretmen Okulu'ndan yetişmiş, efendiliğini vefikriyatını örnek aldığımız, İstanbul'da adını duydukça gururlandığımız biriydi. Onun ve dava arkadaşlarının ilim hayatına girmesini ve yükselmesini öğrenmiş, Anadolu çocuklarının da "Devletimizin kanatları altında" yıllarca "parasız yatılı" okuyup mütevazı ve fakirane imkânlarla da "gönül zengini" bir hayat sürebileceğini anlamıştık. Rahmetli, neslini tanıyıp imrendiğimiz ağabeylerden hatıra bir çehreydi..Bilmem ki böyle bir nesil bir daha yetişir mi ? Allah büyüktür...Geçen yıl kendisiyle yaptığımız telefon görüşmesison hatıra imiş..Ruhu şad, mekânı cennet olsun.
***
Kasım 2021 / Şu "hizaya getirme, aba altından sopa gösterme, kaş çatma tarzı" bana göre değil...Ders alacak yaşı çoktaan geçtim.. Ne yaptığımın farkındayım. Kimse çocuk değildir. Okumaya ve düşünmeye ayırdığım vakit, dedikodu ve ideolojik fanatizme ayıracak vakitten fazladır. Bırakın insanlar yazsınlar. Ağır söz kullanmadan cevap verin. Beğenmiyorsaniz "Lahavle "deyin geçin. Lütfen sert üslupla KAŞ ÇATARAK ders vermeyin. Sohbette kalın. Zor da değil. Adamın biri "Herkes düşünceme katılırsa yanılmış olmaktan korkarım" demiş. Adam haklı mı ne...Her konunun herkesin kafasına uyması gerekmiyor. Selamlarımla azizler..
***
Kasm 2024 / 24 Kasım öğretmenler günü vesilesiyle; yetişmemde emeği olan bütün öğretmenlerimi saygıyla, şükranla, minnetle, hürmetle yâd ediyorum, vefat eden hocalarımı rahmetle , fatihalarla anıyor, yaşayanlara sağlıklı, hayırlı, huzurlu ömürler niyaz ediyorum. İrfan ordusunun bir mensubu olarak mesleğe başladığım 1973'ten bu güne doğru geçen yıllar içinde görev yaptığım, sırasıyla; Kütahya Kız İlköğretmen Okulu, Yozgat Çekerek Lisesi, Arifiye İlköğretmen Okulu, Isparta Şarkikaraağaç Lisesi, Kütahya Endüstri Meslek Lisesi, Kütahya Eğitim Enstitüsü, Kütahya Kız Meslek Lisesi, Bilecik Bozüyük Lisesi, İstanbul Bahçelievler Kocasinan Lisesi, İstanbul Çapa Hizmetiçi Eğitim Enstitüsü, İstanbul Kadıköy Mehmet Bayazıt Lisesi, İstanbul Atatürk Fen Lisesi, Sakarya Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, İstanbul Arel Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü-Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü, Biruni Üniversitesi Eğitim Fakültesi ve nihayet İstanbul Yeni Yüzyıl Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünde ..yarım asrı geçen meslek hayatım içinde derslerine girdiğim vatan evlatları içinde diğer mesleklerin yanında öğretmen olan veya emekliliğe adım atmış bulunan bütün meslektaşlarıma ve öğrencilerime sağlık ve afiyetler diliyorum...
***
YAKIN MAZİ UNUTULMAMALI…Rahmetli Alpaslan TÜRKEŞ’in doğumunun 107. yılındayız, ruhu şad olsun... Rahmetlinin , çevresindekilerin ve kendisini dinleyenlerin yüzde doksanı gençti. Onları çok ciddiye alır, salon toplantılarında tek tek yüzlerine bakar ,onlarla ciddiyetle ve şefkatle ilgilenirdi. Büyük toplantılarda ve yüz binlerin disiplin içinde bir araya geldiği mitinglerde gençlere "BOZKURTLARIM !.." diye hitab ederek konuşmasına başlardı. Ben kendisini Fakülteye başladığım 1969'da tanıdım, Kasım ayında İstanbul Ülkü Ocakları'nın açılışı için Erol Kılıç'ın başkanlığını ve Dr.Alev Arık'ın danışmanlığını yürüteceği faaliyetleri yerinde görmek için gelmişti. O gün Yeşilköy (Atatürk) Hava Alanında çift sıra halinde kendisini (Albay'ı) karşılayan 40-50 kişi arasında idim. O gün Nuruosmaniye yolundaki , yeteri kadar sandalyenin bile olmadığı mütevazı salonda ve sonraları neredeyse her İstanbul'a gelişlerindeki kültür toplantılarının hepsinde o millî tarih kültür ve şuuru, ikna kabiliyeti yüksek disiplinli demokrat tavırlı zatı defalarca dinledim, bizzat görüştüğüm oldu, sayısı 20'ye yaklaşan bütün kitaplarını okudum. Demek ki aradan yarım asırdan fazla zaman geçmiş.. Mensubiyet, heyecandan ibaret değildir. Yaşamayan bilmez..Hele “Türkiyemizin ufkunun karardığı yılları unutmayızBilhassa o günü hiç unutmam :15 Nisan 1978..Ankara'da zamanın Hükümetini protesto için tam bir milyon kişi toplandı ve kimsenin burnu kanamadı. Heybetli miting sükunet ve asaletle dağıldı. Ve biz, devlete bağlılığımız ve millî kanaatlerimiz sebebiyle çoluk çocuk bilmem kaçıncı yerimize gitmek üzere yollardaydık. Isparta Şarkikaraağaç'a doğru..Nisan ayının ortaları olmasına rağmen hava soğuk ve karlıydı. Altı ay sonra ise, o zamanlar kalesine kızıl bayraklar çekilen Kars'a gönderilmek istenmiştik de zar zor Kütahya'ya razı edilmiştik sevine sevine..Şimdi Allah bana o masum evlatlardan torunlar nasip etti. Demek 46 yıla yakın zaman geçmiş. Unutulamaz...Allah yetişen ve yetişecek olan bütün nesillerimizi korusun. Yaşananlardan ibret alınsın... Rahmetli cennet-mekân Alpaslan Türkeş derdi ki: "Ben sizi sokaklarda ıspanak fíatına satılan demokrasiye değil Hak yoluna Allah yoluna çağırıyorum...""Hepiniz birer Türk bayrağısınız, bayrağı lekelemeyin, onu yere düşürmeyin. Her hangi bir sebeple ben yere düşersem bayrağı alın daha ileriye götürün...""Türklük bedenimiz, İslam ruhumuzdur. Ruhsuz beden ceset olur..""Türk milliyetçiliği, kınından çıkmış bir kılıçtır ve asla kınına girmeyecektir..." "Dalından kopan yaprağın akıbetini rüzgâr tayin eder."
Kasım 2015 / Devletin konuşacağı yerde milletin dua etmekten başka ne gücü olabilir ki ? Yoksa bir Dünya Savaşı arifesi midir ? Fırtınalar kopuyor.Uzakdoğudan savaş gemileri müttefiklerine yardıma geliyormuş.. İnanılır gibi değil..Ne günlere kaldık..Yine dağ başını duman mı alıyor ? Allah milletimizi, ümmetimizi, masum insanlığı korusun.Devletimize ve ordumuza eksilmeyen sonsuz güçler ihsan etsin. Zalimleri de kahr u perişan eylesin...Dünyadan haberi olmayan minimini zavallı Türkmen çocukları ,evsiz barksız, kan revan içinde..Her an anasız babasız kalma tehlikesi içindeler...Anadoludan hiç farkı olmayan o güzel Türkçeleri, öksüz gözyaşlarıyla ıslanacak. Allah zalimleri kahretsin ama Fatihlerin topraklarında "artık doğmuyor muyuz ?" Ses yok sada yok; Yahya Kemal'in dediği " Horasan erlerinden bir haber yok.. Gündelik politikayı, partizanlığı doğru bulmam. Milletin ortak meseleleri ve dertleri, politikanın üzerindedir.Şahsi konuşulacaklar herkesin önünde olmaz. Havayı germemeli. Bilhassa gençleri bu konularda daha hassas davranmaya davet ediyorum. Gerginliğin değil milli menfaatlerin öne alınması gereken zamanlardayız...
***
Kasım 2018 /Türkiye ve hatta dünya çapındaki kıymetli ilim, fikir, sanat ve siyaset erbabının konuşma ve çalışmalarının teknik imkânlar kullanılarak yayılması, teknoloji kolaylıklardan faydalanmanın, demokrasinin ve sosyal hukuk devletinin kaçınılmaz gereğidir.1,5 saatlik konferansı sonuna kadar dinledim. Tavsiye ederim. Taha Akyol Bey seviyeli ve çalışkan bir münevverdir. Bu konuşmasından aldığım ders kendi ifadesiyle: " Tarihe analitik gözle bakılmalıdır. Benim derdim, tarihimize objektif bakmaktır..."
***
Kasım 2021 / Ta üniversite yıllarımda 1970'ten itibaren tanımakla, kitaplarını okumakla ve sohbetini dinlemekle şeref bulduğum rahmetli Altan DELİORMAN'ın birkaç gün önce İzmir semalarında okumaya başlayıp biraz önce bitirdiğim "MUSTAFA KEMAL BALKANLARDA" kitabının son satırları : "...Ve Aliş'inin sevgisinde ağlayan Tuna, Adakale'nin genç kızlarında inleyen Tuna, bir gece Atatürk'e sofra başında şu sözleri söyletmiştir : Tuna yalıları Türk diyarıdır. / Ne vakitten beri diyemem bilmem, / Bilmem tarihler bilemez bunu../ Nehirlerdir Türk'ün şaşmaz mühendisleri / Her nehir Türk'ü bilir ve Türk bilir her nehri / Tuna'nın da kıyısından gitti eski Türk / Geçti eski Türk Tuna'yı da yararak / Kaç defa, hangi defa sormayınız nafile / Tarih güdük, sökün büyük, sayılamaz sayılamaz bu sökün / O kadar çok Tuna'dan geçtiği günler Türk'ün..."
Hepsine rahmetler olsun....Yahya Kemal'in " Türk'ün aklına, dağ deyince Balkan, nehir deyince Tuna gelir.." sözünü 2004'te birkaç haftalığına görevle bulunduğum Romanya'nın Tulçea'sında Tuna kenarında göz yaşları dökerken daha iyi anlamıştım...
***
Dün, (19 Kasım 2022) İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi'nin muhteşem konferans salonunda, Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı kurucu başkanı, rahmetli Prof.Dr. TURAN YAZGAN hocamızın vefatının 10. yılı münasebetiyle asil bir tören yapıldı. Rahmetlinin adına her yıl verilen TÜRK DÜNYASI BÜYÜK ÖDÜLÜ'nün dokuzuncusu bu yıl, asırlık çınar 96 yaşındaki Prof. Dr. ORHAN TÜRKDOĞAN'a takdim edildi. Yıllar önce tanımaktan, dinlemekten ve 2004'te Ziya Gökalp'in 80. vefat yılında kendisiyle Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı'nda aynı kürsüyü paylaşmaktan iftihar ettiğim hocamıza sağlık içinde nice yıllar diliyoruz.. Orada, son 50-60 yılın saçları ağarmış, Türkçü-Ülkücü iki, üç neslini de tekrar gördük, konuştuk, selamlaştık. Konuşmalardan sonra program 40 kişilik muhteşem Türk Müziği fasıl grubunun konseriyle taçlandı. Ben sözleri merhum Mehmet Âkif'e ait "Ezelden aşinanım, hem zebanımsın.." şarkısıyla birlikte yavaş adımlarla salonun balkonunda gezinip, resim sergisini inceledikten sonra da öğrenciliğimde yaptığım gibi Beyaz Saray Kitapçılar Çarşısı'na ve Sahaflar'a daldım. Kapalıçarşı yönüyle Nuruosmaniye ve Cağaloğlu'na, yanımdaki genç Edebiyat Öğretmenine o yılları anlatarak; bir zamanların MTTB, Mücadele Birliği, TMTF ve o zamanın ilk İstanbul Ülkü Ocakları, Eski Milliyet, Tercüman ve Hürriyet Gazeteleri'yle Edebiyat Vakfı'nın ilk yeri Yeşilay'ın önünden geçerken 50-55 yıl öncesini tekrar hatırladım. Nihayet Cağaloğlu Yokuşundan inerek Marmaray'a vasıl olup, Erenköy İstasyonunda indikten sonra türküler mırıldanarak evimize müteveccihen yola koyuldum.
***
Kasım 2021 / Fransızların Hatay'ı işgal ettiği zamanlardan ilhamla hazırlanan AZİZ dizisindeki NENE'nin bu akşam söylediklerinden : " Oğlum Aziz, insan kalbi, sırr-ı müphemdir.,. Oynamaya gelmez....Aziz, bu kılıç senin onu bırakma... İnsan üç şeyi bilemez; ne zaman doğacağını, ne zaman ölecağini ve kiminle evleneceğini...Buna alın yazısı derler..."
***
Kasım 2018 / Değerli "Doktora danışmanım", ağabeyim, Fakülteden Osmanlı Türkçesi Hocam, sohbet arkadaşım, evinde kendimi bir akraba evindeymiş gibi rahat hissettiğim ve saatlerce kendisini ve tecrübelerini dinlediğim, her seferinde alanımızla ilgili yeni bilgiler edindiğim, güler yüzlü bir ciddiyet ve hür disiplin içinde beni bilgilendiren, aydınlatan, "Tarihî Türkçe Metinler" alanının, nesli içinde bence, "Yaşayan yegâne mütehassısı" olduğunu düşündüğüm Prof. Dr. Ahmet Mertol TULUM'un, birkaç yıldır benim de derslerine girdiğim İstanbul Arel Üniversitesi'nde verdiği iki saatlik ders-konferansı dinlemelisiniz. Konuşmayı kaydeden gençlere ve proğramı hazırlayan Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mensuplarına tebrik ve teşekkürlerimi arz ediyorum...
***
VEFATININ 7.YILINDA RAHMETLER OLSUN... Gençlik yıllarımızın Amasya-Taşova'daki efsanesi Ali Rıza ağabeye Allah'tan rahmet dileriz. Vefatının 7. yıldönümünde ruhu şad, mekânı cennet olsun... 1965' den itibaren Taşova'da olup da onun çayını içmeyen sohbetini dinlemeyen ve ondan etkilenmeyen genç yoktur. Eğer oralarda millî -İslâmî bir hassasiyet ve Türklük ruhu varsa bu mütevazı Karadenizli delikanlının rolü kesindir. Güler yüzlü, tatlı dilli, saygılı, hoşgörülü, derviş mizaçlı, gönlü zengin kendi fakir Ali Rıza ağabey, Yunus Emrelerin, Yesevilerin, Emrahların soyundandır. Şehadet ederim ki kapısı ve sofrası herkese açık böyle has, adamoğlu adamlar olmasaydı Anadolu coğrafyası bu kadar vefasızlığa ve bela üstüne belaya dayanamazdı. "Evvel giden ahbaba selam olsun erenler..."