Türk Dili ve Edebiyatına dair son asır içinde yapılan çalışmaların konularına göre tasniflerini ve değerlendirmelerini yapmaya ihtiyaç vardır.
Her ne kadar; Prof. Dr. Hasan Eren, Prof. Dr. Tuncer Gülensoy, Prof. Dr. Ahmet Buran ve Prof. Dr. Ceval Kaya’nın ve bazı üniversitelerin belli yıllarla sınırlı kitapçık ve tanıtma yazıları, bu manada faydalı çalışmaları ve kitapları bulunsa da Türkologlarımızın eserlerinin, öğrencilerinin ve yapılan tezlerin, yayınlanan makalelerin, sunulan bildirilerin, tamamlanan projelerin tamamının konularına ve yıllarına göre tasniflerinin yapıldığını söylemek mümkün değildir.
Ancak ulaşılabildiği kadarıyla “YÖK Tez Tarama” dan yahut bulundukları üniversitenin sitesinden, varsa ilgilinin internette sunulmuş “sosyal medya”da da yer alan özel tanıtma bölümünden kısmen de olsa bazı bilgileri öğrenmek mümkün olabilmektedir. Bu konuda yapılmış bir Yüksek Lisans tezi bulunmaması hayret vericidir. Yıllara, konulara, yazarlara ve danışmanlara göre hazırlanmış böyle birkaç teze çok ihtiyaç olduğu açıktır. Bu bilgiler hazır bulunsaydı, yeni tez yapacaklar için ufuk açıcı ve yönlendirici olacak, onlar da kendi konularını seçmekte zorlanmayacaklar, tekrara düşmeyeceklerdi. Kaldı ki mevcut bilgi kaynakları da aranılan yeni bilgileri gecikmeli olarak sunduklarından yine boşluklar doğmakta, sağlıklı ve taze bilgilere ulaşmak zorlaşmaktadır. Halbuki son derece hızlanan haberleşme imkânları içinde, “bilgi çağı” dedikleri zamanımızda milyarlarca sayfayı depoloma / kaydetme ve gerektiğinde kullanabilme, işleme, değerlendirme konuları önem arz etmektedir.
Bence bilim dünyasının bütün alanlarının son yüzyıldaki bütün yerli ve yabancı kitap ve makalelerine ulaşılabilmelidir. Bu hususta yapılan çalışmalar hız kazanmalıdır. Yetişmiş insan gücümüzün bu ideali gerçek yapacak potansiyeli vardır. Basılı eserden ziyade elektronik dediğimiz “e-kitap” veya makaleler “bir tıkla” karşımızda olabilir.
Cumhuriyetimizin 100. Şeref yılına eriştiğimiz şu günlerde yapılan bilimsel toplantılarda üniversitelerimiz başta olmak üzere her uzmanlık erbabı, kendi alanlarının mahsullerini rakamlarla, istatistikî verilerle, şemalarla tanıtırsa, diğer alanlar için de bunlar örnek teşkil edecek, öncekilerin bilinmesi yeni çalışmalar için ilham kaynağı olacaktır.
Yazımızın konusu, bu düşüncelerimizi destekler mahiyette planlanmıştır. 1924’te İstanbul Türkiyat Enstitüsü kurulmuş, Ord. Prof. Dr. Mehmet Fuad KÖPRÜLÜ, kurucu başkan olarak Türkiye’mizdeki Türk Dili ve Edebiyatı çalışmalarının tanıtılıp neşredildiği Türkiyat Mecmuası ile bu millî müesseseyi ülkemizin Türkoloji merkezi hâline gelmesi yolunda hareket noktası yapmıştır. Zaman içinde Türk Dili ve Türk Edebiyatı kendi istikametlerinde iki büyük kol hâlinde İstanbul Edebiyat Fakültesinden başlayarak memleket sathına yayılmıştır. Türk Dilinde ilmî faaliyetlerin önder şahsiyetleri Prof. Dr. Reşit Rahmeti ARAT, Prof. Dr. Tahsin BANGUOĞLU, Prof. Dr. Ahmet CAFEROĞLU’dur. Doktoralarını yurt dışında yaparak Türkiye’ye dönen bu ilk nesil, Türkçe’nin başlangıcından günümüze temel eserlerini, tarihini ortaya koyan çalışmalarının yanısıra yetiştirdikleri talebeleriyle günümüze doğru dördüncü ve beşinci nesil Türkologlarının da yol açıcıları olmuşlardır. İkinci nesil ile birlikte eser sayısı ve tezler hatırı sayılır ölçüde artmaya başlamış, İstanbul Edebiyat Fakültesindeki Türkoloji Bölümünden sonra, Ankara Üniversitesi DTCF’de, Erzurum Atatürk Üniversitesi’nde, İzmir’de, ..derken son 30-40 yıl içinde neredeyse önce büyük şehirlerimizde sonra sayısı 200’ü aşan üniversitelerimizin önemli bir kısmında Türk Dili ve Edebiyatı ile Türkçe Öğretmenliği bölümleri etrafında zengin bir Türkoloji âlemi veya bir başka bilinen ifadesiyle “Türklük Bilimi” çevresi oluşmuş, “Dünya Dili Türkçe Sempozyumları” her yıl yapılır olmuş ve “Uluslararası Türk Dili Kurultayları”, ”Millî ve Milletlerarası Türkoloji Kongreleri” düzenlenmiş, buralarda yerli ve yabancı çoğu genç bilim insanları binlerce bildiri sunma imkânı bulmuşlardır. Sayısı yüzü aşan Türk Dili ile ilgili bölümlerde lisansüstü çalışmalar, muazzam bir zenginlik taşımaktadır. Fakat bu bilgilerin; sadece yayınına izin verilenlerine YÖK Tez Tarama sitesinde ve 1993’lerden itibaren son 30 yılına ulaşılabilmektedir. Tezler dışında kimin ne çalışma yaptığı ise tesadüfen belki de “Sosyal Medya” aracılığı ile öğrenilebilmektedir.
Sözün özü; Türk Diline dair, son yüz yılda yayınlanmış, kitap, doktora ve yüksek lisans tezi, makale, bildiri olarak ne varsa “e-yayın” olarak ulaşılabilir durumda değilse, büyük gaflet ve ihmal içinde olduğumuz düşüncesi mübalağa sayılmamalıdır. Bu mesele, ciddi proje konusu kabul edilmelidir. Bu teklifimizin muhatabı, Üniversitelerimiz, TDK, Yunus Emre Enstitüsü, TİKA veya konuyla ilgili olması temenni edilecek millî Vakıflardır.
Türkçenin anayurttan itibaren ilk temel eserleri; Orhun Abideleri, Divanü Lugat’t-Türk, Kutadgu Bilig, Divan-ı Hikmet, Kitab-ı Dede Korkut, Türkçe Kur’an Tercümeleri, Kodeks Kumanikus,..Anadolu sahasının ilk şaheserleri; Garibname, Risaletü’n-nushiyye, Tazarruname, Âşık Paşa Tarihi, Muhammediye, Saltukname,…yayınlanmış, onları takiben yüzlerce tarihi yazma metin gün ışığına çıkarılarak, yeni harflerle çevriyazıya aktarılmış, bunların gramerleri ve söz varlıkları alan mensuplarının istifadesine sunulmuştur.
Bu kıymetli çalışmalar; sahipleri, metinleri ve ortaya konuluş zamanları ile birlikte bilinmelidir. Ayrıca üniversitelerimizde bilhassa son 40-50 yıl içinde oluşan “kurucu neslin talebeleri”nce temsil edilen bilimsel ekoller, çevreler veya topluluklar üzerinde yorum ve değerlendirmelere de ihtiyaç olduğunu düşünmekteyiz. Mesela ben, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü mezunu olarak Türk Dili alanında Prof. Dr. R. Rahmeti Arat ve Prof. Dr. A.Caferoğlu’ndan akıp gelen gelen Prof. Dr. Muharrem Ergin, Prof. Dr. Faruk K. Timurtaş, Prof. Dr. K. Eraslan, Prof. Dr. M.N. Hacıeminoğlu, ve doktora tez danışmanım Prof. Dr. A. Mertol Tulum…çizgisinin bir mensubu olduğumu ifade edebilirim. Bu beni Sakarya Üniversitesi’de bölümü beraber kurduğumuz Prof. Dr. O.Nedim TUNA ve diğer Üniversitelerimizdeki Türk Dili alanının bütün bilim insanlarına da belli seviyelerde bağlar.
Bu yazı vesilesiyle mütevazı niyetimiz; Türkoloji dünyasının son yüzyıldaki Türk Dili sahasının kurucu ve yaşatıcı nesillerini eserleriyle kısmen de olsa ekol veya çevre olarak tanımak, anlamak, anlatmak istikametinde bir denemeye kapı aralamaktır. Ümit ve temennimiz, mümkün olduğu kadar kurucu kadrodan hareketle doğum tarihleri, 1920-1970 arası ilk iki nesilde kalarak 100-150 kişiyi, alanlarında yetiştirdikleri doktorları ve 150-200 kadar başlıca eserlerini geçmeden, nüansları sonraki çalışmalara bırakmaktır.
K U R U C U N E S İ L : Türk Dili’nin tarihinin, özelliklerinin, zenginliklerinin, temel eserlerinin araştırılması ve incelenmesi çalışmaları –ne gariptir ki- bizden evvel Batı’da başlamış, gelişerek tesirleri bize kadar uzanmıştır. Her ne kadar bu çalışmalar biraz da tesadüflerin yardımıyla Orta Asya’ya kadar giden ve Türk yazıtlarını bulan bir İsviçreli subaya, Strahlenberg’e dayandırılsa da asıl ilmî çalışmalar bunu takip eden yıllarda Radloff’la Thomsen’le, Vambery, Ligeti, Nemeth gibi isimlerle canlanmış, nihayet Bang ve onun öğrencileri Gabain, R.Rahmeti Arat, Ahmet Caferoğlu ve Tahsin Banguoğlu ile günümüze doğru uzanmış son yüz yılda da “Türkiyat / Türkoloji / Türklük Bilimi” araştırmalarının merkezi, sevgili Türkiyemiz olmuştur. Bu bakımdan 1880- 1920 arasında doğan Türkologlar neslini “kurucu / öncü” kabul etmek, onların yetiştirdiği 1920-2020 arasında doğan, yetişen, eser veren ve yetiştiren, her biri çeyrek asrı temsil etmek üzere bir asır içindeki 4 nesli de Türk Dili araştırmalarında günümüzü hazırlayan nesiller olarak düşünmekteyiz. Bir kısmı rahmetli olmuş bu Türk Dili Araştırmacısı veya âlimi bu nesilleri, kurucular ve talebeleri hâlinde değerlendirirken isimleri ve eserleri sınırlı tutmayı, ana çizgilerde kalmayı, tafsilattan kaçınmayı uygun gördük.
Kurucu neslin ilk öncüleri; 19. asrın ikinci yarısında veya son çeyreğinde doğan Tanzimat Osmanlısı’nın son nesli ve Cumhuriyet’in ilk nesli sayılan Türkologlarımızın önemli bir kısmı, Avrupa’da Türk Dili doktorası yaparak Türkiye’ye dönen İstanbul veya Ankara Üniversitelerinde öğretim üyeliğine yapanlardır : Şemseddin Sami (1850- 1904), H.Kâzım Kadri (1870-1934), A.Cevat Emre ( 1878-1971), S. Ali Dilemre (1880-1954), Besim Atalay (1882-1965), İ. Necmi Dilmen (1887-1945), Dr. M. Fuad Köprülü (1890-1966), T. Nejat Gencan (1892-1980), Dr. R.Hulusi Özdem (1893-1943), Dr.Ahmet Caferoğlu (1899-1975), Dr.R.Rahmeti Arat (1900-1964), O. Şaik Gökyay (1902-1994), H.Namık Orkun (1902-1956), Dr.Tahsin Banguoğlu (1904-1989), Dr. Saadet İ. Çağatay (1907-1989), Dr. Mecdut Mansuroğlu (1910- 1960), Kemal Demiray (1912-1991), Dr. Sadettin Buluç (1913-1984) Dr.Vecihe Hatiboğlu (1917-1996) Dr. Hasan Eren (1919-2007) Bu rahmetli hocaların bazıları, İstanbul ve Ankara’da bölümleri kuran, eser veren, sonraki ard arda 4 neslin yetişmesine vesile olan kurucu nesildir. Her birinin ortaya koyduğu eserler; ilk Türkçe Sözlüğümüz Divanü Lugati’t-Türk’ten, Kamus-ı Türkî’ye, İlk Türkçe Gramer’e, Kutadgu Bilig’den Baburname’ye, Dede Korkut’a, Türkçe Yazıtlardan, Eski Anadolu Türkçesi Metinleri’ne, Dilbilimi hareketlerine, Türk Dili Tarihi’ne ve Anadolu Ağız Araştırmaları’na, Türkçe Eğitimine kadar …bu nesil mensupları, kitapları ve yazılarıyla yol açıcı olmuşlardır. Ne şanslıymışım ki kurucu nesilden rahmetli A.Caferoğlu ve S.Buluç üniversitede hocamız oldu. O.Şaik Gökyay, H. Eren ve T.Banguoğlu’nu da tanıdım ve dinledim. Diğerlerinin de kitap ve yazılarına ulaştık, okuduk, okuttuk.
Cumhuriyet’in ilk yarım asırlık “Türk Dilci Nesli” ise; yukarda isimleri belirtilen kurucu neslin yetiştirdikleri ve günümüze doğru her biri çeyrek asrı temsil etmek üzere eser verenlerdir. Birinci ve ikinci nesilden isimler, 1920’li doğumlulardan 1973’e kadar olanlara doğru Cumhuriyet’imizin ilk yarım asrındadır.
Dilci bilim insanları kadrosunu 100 kişiyle sınırlamayı düşündük fakat “danışmanı, öğrencisi” derken, listenin bereketli bir şekilde uzayıp gittiğini gördük. Girişteki sözümüze hiç olmazsa kısmen uyabilmek için danışman neslinin doğum tarihi itibariyle son 40-45 yıllık bölümünü, 1980 ve sonrasını, yazının 2. safhasının daha geniş bir tasnif olması niyetiyle sonraya bıraktık. Bu çalışmayı da bir değişik deneme başlangıcı olarak düşündük.
Sayılardan anladık ki: Türkiye’de yapılmış 1940’lardaki ilk Türk Dili doktora tezlerinden 2020’lere doğru tespit edebildiğimiz Türk Dili Doktora tezi sayısı 813 görünmekle birlikte, bizce bu sayı 1000’e yakındır.. Çünkü danışmanlık yapan bütün dilci öğretim üyelerini listeye kaydedemedik. 125 kişiyle sınırlı tuttuğumuz dilci öğretim üyelerinin yönettiği Yüksek Lisans tezi sayısı ise 1988’dir ama bizce sayı yapılmakta olanlarla beraber 3000’i aşacak gibidir. Bu tablo muazzam bir zenginliktir. “Keşke daha önce bu konuda tezlerin konularına göre bir tasnif ve değerlendirmesini bir bitirme veya Yüksek Lisans tezi konusu hâline getirmiş olsaydık”, diye hayıflanarak düşünmeden edemedim.
Sayıca en çok lisansüstü tez danışmanlığı yapan ve toplamda 40’tan fazla yüksek lisans ve doktora tezi tamamlatan dilci öğretim üyelerimizi ve toplam danışmanlık sayılarını da şöylece sıraladık :
Öğretim Üyesi Y. Lisans Danışmanlığı Doktora Danışmanlığı Toplam Danışmanlık
Prof.Dr.Erdoğan Boz 53 17 70
Prof.Dr.Emine Gürsoy Naskali 51 16 67
Prof.Dr. Muhammet Yelten 58 9 67
Prof.Dr.Gürer Gülsevin 40 21 61
Prof.Dr. A.Bican Ercilasun 36 24 60
Prof.Dr.Hatice Şahin 35 24 59
Prof.Dr.Fatma Özkan 37 22 59
Prof.Dr.Tuncer Gülensoy 35 22 57
Prof.Dr.Mustafa Özkan 27 30 57
Prof.Dr. M.Mehdi Ergüzel 46 11 57
Prof.Dr. İsmet Cemiloğlu 46 10 56
Prof.Dr. Emine Yılmaz 32 19 51
Prof.Dr.Seyhan Alışık 35 13 48
Prof.Dr.Mehmet Ölmez 32 15 47
Prof.Dr.Ahmet Buran 27 19 46
Prof.Dr.G.Sağol Yüksekkaya 35 11 46
Prof.Dr.Vahit Türk 33 13 46
Prof.Dr.Ayşe İlker 34 9 43
Prof.Dr.Şerif. Ali Bozkaplan 34 9 43
Prof.Dr.Mustafa Argunşah 34 7 41
Prof.Dr.Zeki Kaymaz 18 22 40
Prof.Dr.Hamza Zülfikar 23 17 40
Prof.Dr. Ali Akar 28 12 40
Prof.Dr. Zikri Turan 34 6 40
Ana kaynakçamız YÖK’ün Ulusal Tez Merkezi”nin “Tez tarama bölümü” idi. Bazı eksik bilgilere de ilgili üniversitelerin sitelerindeki danışmanları tanıtan çizelgelerden ve DİA gibi güvenilir yerlerden ulaşmaya çalıştık. Buna rağmen bu kadar geniş ve zengin bir kadroda bazı eksikler olması kaçınılmazdır. Biz daha önce de başka anabilim dallarında denenmiş buna benzer çalışmaların zaman açısından eskise de kaynak niteliğini koruduğu fikrindeyiz. Mesele, bu bilgilerin e-bilgiye dönüşerek ulaşılabilir olma kolaylığıdır. Belki yakın bir gelecekte bu mümkün olabilecek, aranan bilgileri, bilgisayar programlarıyla sıralamak, tasnif etmek, metinleri indirip, hukuk ölçüleri içinde değerlendirip yorumlamak daha pratik hâle gelebilecektir. Listemize almasak da ismen görüp konularına baktığımız Türk Dili üzerine yapılan doktora tezlerinin konularının, ağırlıklı olarak; Türkçenin tarihî metinlerinin transkripsiyon / çevriyazı kurallarıyla ortaya konulması, gramerlerinin yapılması, imla özellikleri, ses ve şekil bilgisi incelemeleri, cümle bilgisi değerlendirilmeleri, dizin ve sözlük çalışmaları yönünde yoğunlaştığı görülmektedir. Son 20-25 yılda ise bu temel klasik çalışmaların yanısıra, anlam bilgisi, söz varlığı, Yabancılara Türkçe Öğretimiyle ilgili metotlar, tespitler, uygulamalar, Çağdaş Türk Şivelerinden Aktarma ve incelemeler dikkat çekmektedir.
Bize göre, bundan sonraki çalışmalar; kısmen başlamış olsa da, bir dilin ifade zenginliğini ortaya koyacak olan “Şair ve Yazar Sözlükleri”, “Nesil ve Asır Sözlükleri” hazırlama istikametine yönelmelidir. “Örnekleriyle” sunulmasını temenni ettiğimiz bu türlü tezlerin, birleşip harmanlanarak, tekrarlardan arınarak ve ince nüanslarıyla ortaya konularak 10-20 yıla kalmadan “Dünyanın en güzel ve zengin dili Türkçe’nin bir milyon kelimelik büyük sözlüğü”ne ulaştırmasını hayal etmekte ve özlemekteyiz. Rahmetli Yahya Kemal haklıdır: “İnsan âlemde hayal ettiği müddetçe yaşar.”