Devlet adamlığı ciddiyet ister, siyasi dedikodudan uzak kalmayı gerektirir.

Bilhassa ferdî olarak ne meziyetleri olup olmadığını anlatabilmeleri için, varsa bir eser veya başarıları, ıspat etmelerini gerekli kılar. Bu aziz millet, hüküm vermek için kimin ne olduğu ve olacağı konusunda sayısız tecrübeye sahiptir. Konuştukça hata üstüne hata yapanlar, susmanın faziletini idrak edemez iseler kendileri ile birlikte yanaştıkları iskelelere de zarar verirler...

Millet âriftir, anlar, faturayı keser...Susmak şifadır. Çok konuşanların "geri tepme tehlikesi"ni düşünmesi gerekir. Eskiler doğru demiştir : “Sen âlemi sağır, herkesi sersem mi sanırsın?.”

Akıllı olmak ve kemik sızlatmamak lazımdır. Millî davalar, asırlar öncesinden günümüze gelir....50 yıllık da değildir. KİM LAYIKSA O ASIRLAR İÇİNDE ŞEREFLİ YERİNİ ALIR.

Kültigin, Alpaslan, Kılıçarslan,Yavuz, Fatih, Kanuni, Mustafa Kemal ...yetiştirmiş bir büyük milleti şu dar zamanlarda iki satır kitap okumamış, bir makale ve fikir yazısı bile yazmamış, fikir çilesine talip olmamış şu veya bu ortalamalarla meşgul edenlere aldırmamalıdır.

Kötü söz sahibinindir. Susalım...Herkes yerini bilmelidir...

9 Eylül 2023 / İZMİR’İN DAĞLARINDA EBEDİYYEN ÇİÇEKLER AÇACAK…Yıllardır her seferinde gözlerim dolu dolu okuduğum ve çok beğendiğim bir şiirdir. Bence çocuk edebiyatımızın şaheserlerindendir. 9 Eylül'e bu şiir kadar ve "İzmir'in dağlarında çiçekler açar..." marş-türküsü kadar yakışan ne var ? Allah bizi vatanımızın tek karışından bile ayırmasın...

İzmir'eTahassür - Kemalettin Kamu

Anne, deniz nerde, yalımız nerde? / Hani gideceğiz İzmire der de / Beni uyuturdun dizinde anne! Geçende ablam da öyle diyordu / Bu bahar İzmire girmezse ordu / Kanmam sözünüze sizin de anne! Yeşil bir bahara büründü dağlar / Bülbüllü bahçeler, üzümlü bağlar / Kimlerin işine yarıyor anne!  O bağlar nerede, bahçeler nerde?  / Her akşam güneşin battığı yerde / Gözlerim İzmiri arıyor anne! Şimdi bir kuş olsam, kanadım olsa / İzmire giden yol eğer bu yolsa / Bir başıma bile giderim anne! Bir çetin bilmece sorsam Paşadan / Söylemem memleket bağışlamadan / Mutlaka İzmiri isterim anne!

9 Eylül 2023 / BENCE 100. YIL ŞENLİKLERİ SESSİZ ve SÖNÜK GEÇİYOR...

Tūrkiye törenlerle coşmalıydı...Yazık bize...100 yıl önce, İzmir'de 9 eylül 1922'de önemli, tarihî ve asla unutulamaz bir hadise meydana geldi...Muhteşem bir zafer ! Kutlu olsun..

15 MAYIS' 1919'da İngiliz destekli Yunan palikaryasının orduları İzmir'i işgal ettiler, 40 ay (14 mevsim, 170 hafta, 1210 gün) boyunca doğuya ve kuzeye doğru; Manisa, Aydın, Balıkesir, Bursa, Uşak, Afyon, Kūtahya, Eskişehir..ve civarının kaza, kasaba, köy ve mahallelerine girdiler, kanlar döktüler, yakıp yıktılar, mayalarının gereği olarak işlemedik şenaat bırakmadılar. Sevr paçavrasını imzalayanların zavallılığı üzerinde konuşmaya bile değmez ama Gazi Mustafa Kemal Paşa ile silah ve dava arkadaşlarının o mahrumiyetler içinde başardığı iş gerçekten dahicedir. "Geldikleri gibi giderler.." demek o kadar kolay değildir. "Ordular ilk hedefiniz Akdeniz'dir.."diyen adam ve arkadaşları efsanevi ustalıktaki art arda başarıları nasıl kazanmışladır ? Kurmayca bir iradeyle, planla, programla, sabırla, dayanışmayla, uykusuz gecelerle, istişarelerle, ehliyetle, liyakatle adım adım hazırlıklar yaparak hedefe ulaştılar ve vatanı sonraki nesillere emanet bıraktılar. Gözleriniz kızarırcasına sağlam kaynaklardan okumadan anlayamazsınız. Biz ana kaynaklardan binlerce sayfa okuduk. Cahilâne dedikodularla Türk olmayan beslemelerin yalanlarıyla tarih felsefesi veya tefekkürü olmaz. Orduları terhis edilmiş bir milleti yeniden toparlamak büyük meseledir. İç isyanlar ve ihanetlere rağmen, mandacı cahillerin iğvasına kapılmadan , düzenli ordu kurup Dumlupınar'ları aşıp 26 Ağustos Büyük Taarruz'unu takiben o zamanın Haçlılarını geldiklerine pişman etmek, imha etmek büyük iştir. Haçlılık hâlâ Adalar'ı silahlandırmaya devam ediyorsa yeniden acı acı düşünmeyenler sadece gafiller midir.? Eğer İzmir kurtarılamasaydı, 5 yıldır İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan çizmeleriyle çiğnenen İstanbul da kurtarılamazdı. İzmir'in dağlarında ebediyyen çiçekler açmaya devam edecek, ona imrenen şehirler güzeli, Türkçesi bülbül kokan İstanbul da 6 Ekim'deki kurtuluşunu asla unutmayacaktır. Çünkü unutmak ihanettir. Biz vefasız, iz'ansız, nankör ve gafillerden olamayız. Allah bizi vatansız, bayraksız, Türkçesiz ve ezansız bırakmasın. Şehitlerimize sonsuz rahmetler ve Fatihalar olsun...O yılların kadın, erkek, yaşlı ve çocuk bütün kahramanlarına helal olsun.

5 Eylül 2023 /“Sen Türkülerini Söyle” yarışma programının adını ben mi anlamadım ? Benim birincim, ikinciliğe düşürülendi. Programın adı da "Orta ve Yakın Doğu'dan Anadolu'ya Nağmeler" olabilirdi. Bu vesile ile Etilerden Sümerlere, Urartulardan Akadlara, Fenikelilerden Ermenilere, Yahudilerden Greklere, Acemlerden Araplara, Gürcülerden Hintlilere kadar kardeş müzikleri dinleme fırsatı bulur, belki onların yanında da evrenin en zengin ses ve sözleriyle dolu zavallı Türklerin türkülerine de sıra gelirdi...

8 Eylül 2022 / UNUTULMAMALIDIR...Yunan ordusu 1922'de Polatlı batısından İzmir'e doğru hezimete uğratılıp geri çekilirken Mehmetçiğin önünde on binlerce kayıp verdi ama her geçtikleri yerleri köy, kasaba, şehir demeden yakıp yıktı. Böyle bir vahşet unutulur mu ? Onları "geldikleri gibi gönderen" lider ve kadrosunun ruhları şad olsun, gafil ve nankörlere de Allah iz'an ve akıl versin...Asırlık Cumhuriyetimiz ve bin yıllık Anadolu'muz ebedî Türk yurdu olmaya devam etsin inşallah...

8 Eylül 2015  ·  / ACI GÜNLERDEN BİR HATIRA / NE YAZIK Kİ HABER DOĞRU : Iğdır'da 13,Tunceli'de 1 olmak üzere sadece bugün 14t  Türk polisi şehit...Bu bir savaştır. Allah yardımcımız olsun. Büyük bir imtihandan geçiyoruz. Millî mutabakat şarttır. Siyasetin sırası değil. Büyük badiredir.  Hepimiz silkinip tekrar kendimize gelmeliyiz. Allah büyüktür. çetin günlerdir. uykular haramdır...Ağır yaralı iki polisimizi Allah ailesine bağışlasın.... Rahmetlerle, Fatihalarla, hatıraları asla unutulmadan.. Şehitlerimize ve ailelerine, yetimlerine sahip çıkılsın..Kalleşler, tuzak kuranlar, nankörler kahrolsun. Gafiller, kaypaklar, korkaklar, iki yüzlüler, sinenler de ıslah olsun inşallah... Devlet yönetimi zaaf ve mazeret kabul etmez. Uzman doktor veya işinin erbabı kurmay, mikrop ve hastalık karşısında ciddi ve çatık kaşlıdır, ustalığını gösterir, gerekeni yapar. Ameliyatlık hastaya oyalayıcı ilaç vermez.. Eli ayağı dolaşmaz, parmakları titremez, geri adım atmaz, tereddüt etmez.. Ordular; hedeflerine yönelme emrini liderlerinden savaş sanatının uzmanı kurmay komutanlarından alırlar. Bütün siviller, olağanüstü şartlarda tek yürek tek bilek tek sesle hedefe yönelirler. Vatan sathında huzurun bozulmaması için bütün hukuki tedbirler alınır, güvenlik tam manasıyla sağlanır. Sabredilir, sonuçlar beklenir..Türkiye bir kabile devleti değildir. Herşeyin gereğini yapar.Allah; ordumuzun, devletimizin, milletimizin yardımcısı olsun. “Ezan susmaz, bayrak inmez, ocaklar sönmez....” sözlerinin gereği yapılmalıdır.

8 Eylül 2015 / ASABİ BİR SES DİYOR Kİ : "Sorumlu Ankara değil, Kandil'dir."

Milli Mücadele yıllarında da sorumlu Ankara değil Atina, Londra ve diğerleriydi.

Gazi Mustafa Kemal Paşa, silah arkadaşları ve TBMM gereğini yaptı.. 15 Mayıs 1919'da İzmir'e Yunan ordusunun çıkışını,19 Mayıs 1919'un Samsun'unu, sonra Amasya, Sivas ve Erzurum'u; 26 Ağustos 1922'yi, 9 Eylül 1922'yi unutmayın..yarın 9 Eylül...93 yıl geçmiş ama başımızdan bela eksik olmuyor...Bizi rahat bırakmazlar..neden ? İyi düşünmeli...

8 Eylül 2015 / ÇOK ÖNEMLİ BAZI YETKİLİLER DİYORLAR Kİ :

"Onların silahları, zaten ellerinden düşmemişti ,hepsinden haberimiz vardı....Bunlar, aradan geçen zamanı, kuvvetlenmek ve silahlanmak için kullandılar...Sözlerini tutmadılar, silahlarını gömmediler..." Bazı il amirlerinin de "bilmem ne süreci" sırasında operasyona izin vermediği, bazı menfi gelişmelere göz yumdukları ifade ediliyor...Düşünüyorum, şu yaşa geldim, soruyorum kendime : Meclis araştırması ne için yapılır ? Vatan evlatları hıyanete kurban edilirken hesaplar başka ne için sorulur ? Olup bitenler, ilanihaye milletten gizlenebilir mi ? "Şecaat arzederken merd-i kıptî ..."sözünü eskiden de pek anlamazdım, şimdi de anlayamıyorum...Fani dünyanın hep kendine kalacağını sanan nefsinin esiri zavallıların, bir yarın hesabı yok mudur ? bu hesap sadece kıyamette mi sorulur ? Unutulmasın, hafızalar, dipdiridir.Hataların itirafı da bir fazilettir. aksi halde son pişmanlık fayda vermez.Milletimizi saf zannedenler, uyandıklarında karşılarında âdil ve çok sert çatılmış kaşlar göreceklerdir.Allah sonumuzu hayreyleye...Evlat kaybedenleri ve gençleri durdurmak kolay değildir. Hele haklı iseler.Tıpkı bir zamanların mağdurları, şimdinin malum , makbul ve müreffeh, dünyaya mağlub olmuş, idealizmini kaybetmiş muhtevasız zavallıları gibi.

8 Eylül 2017 / MÜMKÜN OLDUĞU KADAR SUSARAK VE FAKAT UZUN UZUN, İBRETLE DİNLEYEREK  AZ KONUŞMA DÖNEMİNİ AÇIYORUM...Tabi ki dersler dışında.. Ona henüz çare bulamadım. Belki derslerin yarısı öğrenciye ayrılabilir...

8 Eylül 2019  · KENDİSİNİ TANIMAKLA TALİHLİ BULUNDUĞUM ENDER ŞAHSİYETLERDEN BİRİYDİ rahmetli Hasan Celal GÜZEL ve benim o zamanlar Cumhurbaşkanlığına en yakışan kişi diye düşündüğüm bir kimseydi. Yazılarını okurdum. İsabetsiz bakışlarından biri ne yazık o devrin M.Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'i beğenmesiydi. Bu başarısız bakanın neyini beğenmişti hâlâ anlayabilmiş değilim. Belki de yönlendirmeye, etkilemeye çalışıyordu ama nafile.. Milli Eğitimizde o 7-8 yıl tam bir kayıp ve gerileme dönemidir diye düşünüyorum. Hasan Celal Beyin asıl hizmeti YENİ TÜRKİYE DERGİSİ' yle yaptığı devlet çapında hizmettir. Beni bile nezaketle bizzat arar, yazı vazifesi verir, teşekkür eder, gönül alırdı. Bu vesileyle o dergide önem verdiğim dört makalem yayınlandı. Kendisini rahmetle yad ediyor, ruhu şad, mekânı cennet olsun diyorum...

7 Eylül 2023 / "Selanik, İstanbul'dan önce Türk'ündü.." diyen Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce bey, TV100 kanalında Erdoğan Aktaş ile güzel bir sohbet yapıyordu. Keşke haftada bir parti genel başkanları önceden verilmemiş konular etrafında, yasak ve engel konulmamış sorularla böyle dümdüz güler yüzlü sohbetler yapabilselerdi.. Belki bir gün o da olur.. Edison'un annesiyle ilgili anlattığı ilgi çekiciydi....

6 Eylül 2023/ Bundan tam 50 yıl önce 6 Eylül 1973 Perşembe günü

çiçeği burnunda bir Edebiyat Öğretmeni olarak Kütahya Kız İlköğretmen Okulu'nda göreve başlamıştım. Aziz Cumhuriyetimizin 50. yılındaydık. Şimdi 100. yılındayız. Devletimiz ebedî olur inşallah. Sağlığımız elverdikçe, bir mabede girer gibi besmeleyle girdiğimiz sınıflardaki kürsülerimizde vatan evlatlarına Türkçenin gül bahçelerini anlatmaya devam ederiz inşallah..

6 Eylül 2015 / VE HER NESİL KENDİ KAHRAMANLARINI YETİŞTİRİR...

Bir TV Aksiyon kanalında SAVAŞÇI diye uzunca bir film seyrettim bugün.Uzakdoğu efsanelerinden ilham alan muhtemelen yarı tarihi bir film. Vahşi tabiatın ortasında korkunç mücadeleler..Bana efsanevi Kürşad'ı hatırlattı nedense..Ve filmden acı,sert,doğru bir cümle,aslını unutmaması gereken herkes için :KİMSE ÖLÜMÜ YENEMEZ

4 Eylül 2019 / "NANKÖRLÜK.." EN TABİÎ İNSANÎ TAVIRLARDAN BİRİDİR, FAKAT.. "Çiğ süt emmiş ademoğlu / havvakızı" ndan daha ne bekliyordunuz ki? Size yapılanlar zamanı gelince onlara da yapılacaktır. Devran böyledir. Hayırlısı olsun. Ben arkadaşlarımdan, tanıdıklarımdan, akrabalarımdan ve öğrencilerimden hiç vefasızlık görmedim. Ben de vefalı bir insan olmaya çalıştım. Hepsi sağ olsunlar, var olsunlar. Yukarıdaki tespit sadece bir durum değerlendirmesidir, o kadar. “Yanlış anlaşılmaya ve alınganlık gösterilmeye...” desem de…

4 EYLÜL 2018 /KUTADGU BİLİG'DEN BİN YILLIK DERSLER (3)

1278-1279,1280, 1281,1282. beyitler : (Ay Toldı'nın oğlu Ögdülmiş'e öğütleri:

Köngül, til köni tut Bayat'ka tapın / Usanma yarınlık işingni itin,

Kamug edgü isiz Bayat hükmi bil / Bayat'ka ınangıl anıng tapgı kıl

Negü kim kereking anıngdın tile / Anıngda adın yok sanga küç bile

Agır tut negü erse yarlıgların / Agır kılga Tengri bu kün hem yarın

Yorıkıng köni tut yangılma özüng / Köngül, til kiçig tut,bedütme sözüng

(Gönlünü ve dilini doğru tut. Tanrı'ya kulluk et,gafil olma, yarınki işini şimdiden düzene koy. Her türlü iyiliği ve kötülüğü Tanrı hükmü bil Tanrı'ya inan ve O'na kulluk et. Neye ihtiyacın varsa O'ndan dile.Bil ki sana yardım edecek O'ndan başka bir kuvvet yoktur..O'nun bütün emirlerine itaat et.Tanrı seni bu gün de yarın da aziz eder.Tavır ve hareketin doğru olsun. Doğru yoldan sapma, alçak gönüllü ol. Tevazu ile söz söyle, büyük söz söyleme.)

4 Eylül 2017 / RAHMETLİ VALİLERİMİZDEN RECEP YAZICIOĞLU ile ilgili gayet seviyeli bir tarzda hazırlanmış bir belgesel seyrettim TRT kanallarından birinde….Bulup bu belgeseli görmenizi tavsiye ederim. Galiba "Örtülen Tarih" başlığı altında verilmişti. "Asık suratlı devletin güler yüzlü ciddiyetiydi" sözünün bir bölümünü kendime ait zannederdim. Meğerse benim gibi düşünen nice kıymetli insan da gelecekte yanlışlardan kurtulmamız için gerektiğinde bu meziyete ve özelliğe sarılmamız yolunda bizimle hem-fikirmiş..

"Güler yüzlü ciddiyet, çalışkan iyimserlik ve hürriyet içinde disiplin.."

Rahmetli Yazıcıoğlu'nu Tokat Valisiyken tanımış ve İstanbul Üniversitesi'nde yapılan bir toplantıdaki konuşmasını Türk Edebiyatı Dergisi için takip etmiş, öğle yemeğinde aynı masada oturup dinlemek gibi bir hatıranın da içinde bulunmuştum yıllar önce...1985-90 arası olmalı.Ayşe Kulin'in söyledikleri ve onun hayatını romanlaştırdığı eseri de okunmalı..Köprü...

Köprülerin kıymetini bilmezsek halimiz yaman olur..Dedeler-ninelerle evlatlar ve torunlar arasındaki nesilleri birbirine bağlayan köprü...Tıpkı Kerkük türküsünde geçen "Altundan köprü..."gibi..Yazıcıoğlu kumaşındaki geçmişlerimize ve has vatansever  merhumlarımıza Allah rahmet eylesin

4 Eylül 2017 /  ALTI YIL ÖNCEDEN KEDERLİ BİR HATIRLAMA :

HER GELİP GEÇEN DİĞERLERİ GİBİ HÜZÜNLÜ BİR BAYRAM DAHA BİTİYOR. Ardında Arakan'ın çamurlarında sürünen mazlum ve masumları da sürükleyip götürüyor.. Bilmem ki "Bayram gelmiş neyime, anam anam garibem..." diye yanan türkülerimiz haksız sayılabilir mi ? İslam âleminin hakikaten "âlem" olabilmesi; "Peygamberâne" bir hassasiyete ve şuura sahip olmasına, nefis canavarlarını yenmeyi gerektiren "cihad-ı ekber"lere talip olabilmesine, "milliyet ve mukaddesat" realitesiyle mütenasip ideallerini unutmamasına, merhum Ahmet Kabaklı Hocamın çok beğendiğim tabiriyle aziz milletimizin çocuklarının "Muhammed Oğuz oğulları" olmaya susamış bir istikamet üzre yeniden ayağa kalkmasına bağlıdır. Bunlar bizim bitmeyen hasretlerimizdir...Bu vesile ile geçip giden Kurban Bayramınızı tebrik eder, değişik iletişim vasıtalarıyla ulaşmaya çalıştığım veya bana ulaşan, cevap vermeye çalıştığım veya veremediğim kıymetli arkadaşlarıma, hocalarıma, meslektaşlarıma ve öğrencilerime selamlarımı arz ederken Cenab-ı Hakk'ın milletimize , ümmetimize ve insanlığa sağlık, huzur ve adalet içinde nice hayırlı bayramlar nasip etmesini niyaz ederim efendim...