Bugün 7 Eylül. “Mavi Gökyüzü için Temiz Hava Uluslararası Günü”

Neden temiz hava?

Açlığa 21, susuzluğa 6 gün dayanabilen insan; nefes almadan 1 dakika bile duramaz.

Hava kirliliği, atmosferin doğal özelliklerini değiştiren herhangi bir kimyasal, fiziksel veya biyolojik kirletici olarak tanımlanıyor.

Ev tipi ocaklar ve diğer yakıcı cihazlar, arabalar, endüstriyel tesisler ve orman yangınları en yaygın hava kirliliği kaynaklarını oluşturuyor. Hava kirliliği hem dış mekanlarda hem de iç mekanlarda olabiliyor ve her ikisi de insan sağlığını ciddi şekilde etkiliyor.

DSÖ'ye göre, hava kirliliğine maruz kalma felç, kalp ve akciğer hastalıkları, kanser ve diğer rahatsızlıkların riskini önemli ölçüde artırıyor ve yılda 6,7 milyondan fazla erken ölüme yol açıyor.

Hava kirliliği bitkileri de etkiliyor,  mahsullerin verimini düşürüyor, gıda güvenliğini etkiliyor. Toplumsal cinsiyet eşitsizliğini daha da kötüleştirebiliyor.

Bir hava durumu spikeri vardı. Hava durumu sunumunu “havalar nasıl olursa olsun, sizin havanız güzel olsun “ diyerek bitirirdi.

Çoğumuzun da aklında kalan güzel bir temenniydi..

Ama o zaman havalar bu kadar kirli, bu kadar solunamaz halde değildi.

Doğanın kendi başına başa çıkabileceği kadardı kirlilik.

Ya şimdi?

BM Dünya Sağlık Örgütü'ne (DSÖ) göre, dünya nüfusunun yüzde 99'u kirli hava solumakta ve bu durum düşük ve orta gelirli ülkelerde çok daha kötü durumda.

DSÖ üyelerinden birisi Çorlu’ya gelseydi “Hele Türkiye’de  Çorlu diye bir ilçe var ki hava kirliliği dayanılmaz boyutlara ulaşmış durumda” diye eklerdi rapora.

Bu rapora göre “küresel acil durum “ ilan eden BM, Çorlu’yu yoğun bakıma alırdı herhalde.

Havanın, devletlerin kara sınırları gibi sınırı yok. Tel çekemezsin, duvar üremezsin mayın döşeyemezsin.

Bu sebepledir ki hava kirliliği ile mücadele küresel işbirliği gerektiriyor.

Küresel sorunlar küresel çözümler gerektirir.

Çorlumuzun havasını neden yaşanamaz hale getirdik?

Millet olarak temizlik konusunda atasözlerine yansımış hassasiyetlerimiz ve geleneklerimiz vardı.

Yalnız atasözlerinin gereğini bile yapsak temiz havası olan bir ülkede yaşıyor ve diğer milletlere de örnek olacaktık.

“Arslan yattığı yerden belli olur.” Demişler ama yattığımız ve yaşadığımız yerlere bakmaya kıyamıyoruz (!)

Olmamış, biraz da dini öne sürerek “Temizlik imandandır.” demişler ama yaptıklarımıza bakanlar bizi imansız zanneder.

Bir ahlak öğretisi olarak “ Vücudunu kirden, ağzını küfürden, kalbini kinden koru” demişler ama biz bunu da yanlış anlamışız.

O kadar yanlış anlamışız ki konuşmayı öğrenir öğrenmez cinsel organlar ağzımızda geziyoruz. Büyüyene kadar yaptığımız antrenman, pis ağzımızı meclise kadar taşımamıza sebep oluyor. Yetmiyor “kindar nesil” yetiştirmeyi hedefliyoruz.

“Temiz avlu evin süsüdür.” demişler ama şehrimizde dolaşırken sigara izmariti, pet şişe, sigara paketi, içecek paketleri ve hatta pisletilmiş bebek bezlerini görmeyeceğimiz günleri hayal bile edemiyoruz.

*Su akmayınca durulmaz” demişler ama  atalarımıza inat, aktıkça bulanıklaşıp kirlenen bir Ergene nehri yarattık.

Ama “Temize havale etmek (Bir şeyi yok etmek)” deyiminin hakkını verdiğimizi de inkar etmemek lazım.

Bütün bunları yaparak ve yapanları engellemeyerek Çorlu’nun havasını “temize havale” ettik.

Yine de umutluyum.
Mavi bir gökyüzü ve sağlıklı nesiller için havamızı temizleyebiliriz.

Temizliğe:

-       Yaşayanlar olarak şehrimizin her yerini evimizin içi kabul ederek,

-       Yerel yönetimler de, su depoları ve terfi merkezleri başta olmak üzere

yüksek miktarda enerji kullanan yerlerde yenilenebilir enerji kullanarak başlayabiliriz.

Ne dersiniz ?

7 Eylül 2024-Çorlu