Hayatta hangi konuda bir adım atılacak olursa olsun, içeriğiyle ilgili farkındalık sahibi olmak çok önemlidir.
Peki bizim gibi ataerkil toplumlarda bu eğitim veriliyor mu, daha doğrusu verilebiliyor mu? Bizdeki aile olma aile içi davranışları öğrenme ve uygulama tamamen anneden babadan görülen, hafızaya yerleştirilen bir öğrenme şeklidir, yani "nakil" yolu iledir.
Daha öncesinde var ama ben elli atmış yıl öncesinden bahsediyorum şekil şemalı ve öğretilme değil de, öğrenme bilincimiz aynı ve değişen hiç bir şey yok... İnsanlar ve içinde yaşadıkları toplumlar bilinçli yani aileden alınan nakil yolu ile değil, okuyarak eğitimli uzman kadroların gözetimin de aile ve aile olma, yetmez aile içi şiddet konularında mutlaka ama bilinçli bir şekilde yetiştirilmeli ve toplum içerisine bir birey olarak katılımı sağlanmalıdır... Şimdi aklınıza şu özlü söz gelebilir. “toplum olarak neremiz doğru ki oramız eğri olsun"
Değerli okuyucular ben bu bahse konu olan aile, aile içi eğitimin uzmanı değilim ama bu konuda iki satır yazabilecek ve önerilerde bulunabilecek kadar da donanımlıyım. Bu konudaki, kısa kısa da olsa eğitimlere ve seminerlere katılarak hem bilinçlendim.Bilgi ve birikimlerimi fırsat buldukça çevremdeki insanlarla paylaşmaya büyük önem gösteriyorum “Çam sakızı çoban armağanı misali"... Değerli okuyucular; aile içi şiddet bizim toplumumuzun kanayan bir yarası. Bu konuda çok az da olsa bazı uzman kişilerin yer aldığı derneklerimiz ve örgütlerimiz var ama maalesef henüz yeterli sayıda değiller. NDI (National Democratic Institute) ile pandemi öncesi dönemde tanıştım. Sonrasında eğitimlerimiz uzaktan eğitim araçları ile devam etti.
Türkiye Belediyeler Birliği ve NDI ile birlikte yürütülen "Kadına yönelik şiddetin önlenmesi ve azaltılması “projesi kapsamındaki bu eğitimler farklı illerde de gerçekleşti. Ben bir anne aynı zamanda da bir anneanne olarak ne yalan söyleyeyim kendimi az buçuk bilinçli kabul ediyordum öyleydim de ama yukarda belirttiğim eğitim kurumlarının çalışmalarına katılarak öğrendim ki meğer benim de bildiklerim, bilmediklerimin yanında devede kulak imiş... Şimdi bunları neden mi yazıyorum? Bu eğitimlerin kararlılıkla yapıldığına ve çok emek verildiğine bizzat şahit oldum. O eğitimlerden aldığım en önemli bilgilerin hepsi çok önemli ama en önemlisi şu: Bu katılımcıların ortak fikri anne baba olmadan önce, nasıl ki evlenirken bazı belgeler isteniyor ya işte onun gibi bir belge daha eklensin ve çiftler evlilik kurumunu hayata geçirmeden önce anne baba eğitimi hakkında da gerekli yeterli eğitimi aldıktan sonra evlenebilsinler . Şöyle düşünenleriniz olabilir "o belgeyi alsak ne olur almasak ne olur. Asıl belge, insanın kendini yetiştirmesinde" diye... İşte kazın ayağı hiç de öyle değil. Ben de diyorum ki o zaman “hiç bilenle bilmeyen bir olur mu"?.... Yani kız ve erkek çocuklarının nasıl yetiştirilebileceği konusunda hepimiz bilinçlenelim. Bu kurum ve derneklerin eğitim programlarına katılalım. Belki bir çoğumuz sadece yazıyoruz çiziyoruz ve dillendiriyoruz ama bir gelişme kaydedemiyoruz.
Umut ve öğrenme aşkı bana göre aşkların en güzeli. Onu kaybetmeyelim ki kazanan biz olalım. Aile olma ve aile içi bireyler yetiştirme ve kadınların da birer insan olduğunun farkına varalım. Aile içi şiddetin önüne ancak bu şekilde geçebiliriz ve önleyebiliriz. Haydi bugün çok geç kalmış sayılmayız ama yarın çok geç olabilir ve belki de bir can daha şiddete maruz kalabilir... Sizce de işe koyulma vakti değil mi?
İşte öyle. Birgülce