13 Mayıs 2016 · Büyüme çağında çocukların çayır çimen kadar iyi yetişmiş, sözünü tartarak söyleyen ince ruhlu, hassas, bilgili ve tecrübeli büyüklere ihtiyacı vardır...
Para her şey değildir... Hatta hiçbir şeydir... Tecrübeyle sabittir. Öğrenmek için yeni tecrübeler pahalıya mal olur. Geriye dönüşsüz riskli bir denemedir... Ani ve istişaresiz kararlar, bazan ömür boyu pişmanlıklar getirir... Allah kibre kaptırmasın ve elalemin projelerine oyuncak yapmasın.
13 Mayıs 2018 ·Ruhu şad u hurrem olası, rahmetli Alpaslan Türkeş derdi ki: "Alevisiyle Sünnisiyle Türklük bir bütündür" ve onun Kürt kardeşlerimize hitaben şu sözlerini hatırlarız: "Biz ne kadar Türksek, siz de o kadar Türksünüz. Siz ne kadar Kürtseniz bizde o kadar Kürdüz." Ayrılık olamaz, birlikte rahmet vardır.
13 Mayıs 2020 ·ADAM OLMAK DAVASI… Türkiye'nin değişmeyen ve değişmeyecek olan en önemli davası;"adam olmak, şahsiyet olmak davasıdır. Gerisi teferruattır. Adam yetiştiremezsek hâlimiz yamandır. Çünkü yollar haramilerle, haydutlarla, tilkilerle dolu... Çocuklarımız bir iki kelime oyunuyla faka basıyorlar... Bazen zekâ, hileye mağlup olabiliyor... Tecrübe hepsinden üstündür. Yaşadığı için bilir.. Oyuna gelmez... Kırılan bardaklar eski hâline gelemez."
12 Mayıs 2012 · Türkçenin güzelliği, Anadolunun ve Turan coğrafyasının türküleri kadar en az bin yıllık klasik şarkılarda, dinî, tasavvufî eserlerle askerî musikimiz, mehterdedir... Dinlenme ve anlama zevkimizi, gönül-mantık-kültür âhengiyle de sürdürmeli....
12 Mayıs 2020 · Rahmetli Niyazi Bey'in ilk kitaplarından biri olan VAROLMAK KAVGASI'nı 49 yıl önce 22 yaşında bir genç olarak gözyaşları içinde okuduğumda, Yozgat'ın 1974' te nüfusu ancak üç bin kadar olan Çekerek ilçesindeki 100-150 mevcutlu küçücük fakat sevimli Lisesine, Kütahya'dan alınarak güya sürgüne gönderilmiş mahzun ve fakat enerji dolu, idealist bir Edebiyat Öğretmeniydim... Niyazi Beyin kitapları oradaki günlerimde yalnızlığıma ortak olan teselli kaynaklarım arasındaydı. Yıllar sonra, üç çocuk babası tecrübeli bir öğretmen olarak, dokuz yılda dokuz okul gezdirilmiş, muhtıra ve ihtilal yıllarının mahsulü bir yorgunlukla İstanbul'a döndüğümüzde kendisini bizzat tanımak ve dinlemek imkânını da bulmuştuk. Felsefe doktorasını Almanya'da yapmış, Türkiye'de "Fahri doktora"ya ihtiyacı olmayan bir tevazu ve mahviyetkârlıkla kitaplarını yazmaya devam etmişti. 15 yıl kadar önce yine ciddi bir rahatsızlığında, Gazi Altun Bey'le Kadırga'daki fakirhanesinde ziyaretine gittiğimizde solgun ve mütebessim çehresiyle bizi karşılamış ve çay eşliğinde sohbetimize katılmıştı. En son görüşmemiz, galiba 5 yıl önce İSAM' da olmuştu. O zamanlar TÜRK DÜŞÜNCESİ Dergisi için kendisiyle; Sait Başer, Şemsettin Şeker, Aybike Şeker ve benim bulunduğum samimi sohbet içinde bir kaç saat süren muhtevalı bir mülakat yapmıştık. Son on yılda bütün Türkiye'de okunan ve beğenilen, yakın tarihimizle ilgili romanları neşredilmişti: Çanakkale Mahşeri, Yemen âh Yemen, Kanije... Eserleri hakkında lisans ve yüksek lisans çalışmaları yaptırdık, inşallah ömrümüz vefa ederse başka tezler de yaptıracağız. Muhtelif gazete ve dergilerde yayınlanmış kitap hâline gelecek yüzlerce yazısı var. Rahmetli Niyazi Bey eminim ki önümüzdeki yıllarda daha iyi anlaşılacaktır. Tıpkı; Peyami Safa, Tarık Buğra, Samiha Ayverdi, Kemal Tahir, Nurettin Topçu, Nihal Atsız, Cemil Meriç, Erol Güngör ve Ahmet Kabaklı gibi..
12 Mayıs 2020 · Bu Hekimoğlu dizisi beni iyice sardı. Bakın neler diyorlar..Beş yüz cümleden ancak beşini yakalayabildim :* Deli birisinin delice işler yapmasına mani olmaya çalışmak da delice değil mi?* Sen beni benim tanıdığımdan daha iyi mi tanıyorsun ?
* Yaptığın işte en iyi olmaya çalışırken hayatın diğer güzelliklerine yetişemiyor, onları kaçırıyorsun..Herkes her şeyi sizin beğendiğiniz gibi beğenmek zorunda değil
11 Mayıs 2016 · Drama bakınız : Rusça anlaşıyor Asya Türklerinin okumuş gençleri ve bazı yazarları…Aralarındaki sohbetlerin Kırgız, Kazak, Özbek, Tatar, Türkmen… Türkçesi olmasını temenni ederdim... Kimse kızmasın.Temenni de etmeyeyim mi ? Üstelik Manas, dümdüz Türkçedir. Bazılarının yazarlığı, şairliği elbette değerli, gurur verici...Fakat Şehriyar’ı unutmayalım. Mevlana Hazretlerinin eserleri de Farşçaydı ama Türkçe yaşıyordu evinde ve sohbetlerinde..Ailesi ve hitab ettiği insanlar Farsça bilmiyordu tabii ki...
11 Mayıs 2019 · TRT-HABER kanalında "Ömür Dediğin " isimli belgesel programda
Bulgaristan Türklerinden 90 yaşlarında OSMAN KILIÇ Beyefendinin konuşmasını dinlemenizi, mükemmel Türkçesini ve yaşadıklarını anlatış tarzını takip etmenizi isterdim.
Böyle değerli yaşayan tarihleri tanımaya ne kadar ihtiyacımız var.
11 Mayıs 2020 · İnsan beyni ve sinir sistemini germeye gelmez. Şartları zorlamak da tehlikelidir. Allah, asabiyetten ve gerginliklerden korusun. Bu dünyayı gözünde büyüten ve kafasında kırk tilki dolaşanlarla aşık atmaktan Allah korusun. Sade ve alçakgönüllü olanlar pişman olmaz. Üst perdeden uçanların kanatlarının kırılması ve yere çakılması yaman olur. Allah korusun.Yarım asırdır denenmiştir. Tecrübeyle sabittir. Kibirden Allah'a sığınır ve secdeye varırım.Yanlıştan geri dönmek fazilettir. Oyuna gelmemek ve nefsin aldatmalarına kapılmamak lazımdır.Cahilleri, âlim ve arif sayanların uyarması da fayda getirmez..İş işten geçer.. Akıllı olmak da yetmez, tecrübe esastır. İstişaresiz yaşayanlar ve zekâlarını çok şey zannedenler, mahçubiyet de öğrenmemişlerse nefisleri onları yerden yere vurur ama ne fayda. Zararın neresinden dönülürse kârdır. Son pişmanlık fayda vermez. Dün kara dedigine bugün ak diyenin yarını risk altındadır. Iradesini başkasına kaptıranlar ve küçük menfaatlere kapılanların pişmanlıklarıyla doludur tarihin kara sayfaları. Hayatta ciddi başarıları olmayanların en tehlikeli yönü, zeki kimseleri küçük hilelerle yanıltmak ve arkalarından gülmektir. Hayat, tilki iltifatlarına kanıp ağzındaki kendi emeginin has peynirini kaptıranların hikâyeleriyle doludur. Allah şaşırtmasın ve ķimseyi ana baba duasından ayırmasın.
İnme yahut felç genç yaşlı dinlemez. Allah'tan korkmalı...
11 Mayıs 2021 · BEŞ YIL ÖNCEDEN BİR HATIRA...Vefalı arkadaşlarımıza teşekkürlerimiz ihmal edilmemeli efendim.. Bir Hocanın 40 yıl sonra, öğretmen, genel müdür, şirket mensubu, sanatçı, araştırmacı, yönetici, profesör, albay, vali, milletvekili, bakan...gibi mesleklere mensup, vatana hizmet yolunda çalışan değeri hiç eksilmeyen öğrencilerinden vefa ve takdir görmesi ne güzeldir. İnşallah yıllar içinde siz de sonraki nesillerden vefalar bulursunuz.. Coşkun Aktaş Bey 'i tebrik ediyorum. Eminim ki kendisi, Arifiye mezunlarına çok yakışan disiplini, nezaketi, hoşgörüsü ve teşkilatçılığı ile bu hareketi ses getiren bir STK dedikleri tarzda bir VAKIF çatısı altında birleştirir ve ilk başkanı da inşallah kendisi olur..Biz üye adayları hazırız...El öpenleriniz çok olsun. Sağlık içinde yaşayın inşallah..
10 Mayıs 2015 DOĞUMUNUN 108. YILINDA BULUNDUĞUMUZ RAHMETLİ HOCALARIMIZDAN PROF.DR. MEHMET KAPLAN ;"Büyük Türkiye Rüyası" kitabından seçtiğimiz tamamı okunması gereken- yazılarının bazı bölümlerinde diyor ki :
* Bana göre, düşünce kendisini daima serbest bulmalı ve gerçekler âlemine, denize dalar gibi her defasında yeni bir arzu ile dalmalıdır...* Yunus'un "her dem yeniden doğma" veya Alain'in "her şeyi yeniden düşünme" diye tarif ettikleri davranış tarzı, düşünce köleliğine karşı bir isyandır...* İnsanı hayvandan ve makineden ayıran ve üstün kılan, düşünme melekesidir. Hürriyet ise , düşünce için, teneffüs edecek hava kadar lüzumludur..
* Bu millet, demokrasi ve fikir hürriyetine, nice değerli aydınlarının birkaç nesil boyunca yaptığı mücadeleler sayesinde ulaşmıştır...* Bin yıl, doğu medeniyet sistemi içinde üstün bir devlet kuran Türklük, bugün batılı değerlere dayanan yeni bir medeniyet sistemi kuruyor. bunu başardığı takdirde, istiklal savaşından sonra doğu âlemine ikinci bir örnek verecektir...
* Türkiye'de henüz memleket meselelerini ilmî bir şekilde araştıran müesseseler kurulmamıştır. Böyle araştırmalar yapılması gereken üniversitelerde bile çeşitli sebeplerle bu nevi incelemeler yapılamıyor...* Her çağın kendi idealine göre gördüğü sosyal manalı bazı rüyalar vardır...Bir millet, dinamik hayalleri, içine, şuur altına yerleştirebilirse onları mutlaka gerçekleştirir...* Bize göre, Türkiye'de ele alınması gereken en mühim mesele, öğretmen meselesidir. Çocuklarının âkıbeti ile yakından ilgilenen anne ve babalar, bu mesele üzerinde durmalı ve siyasileri uyarmalıdırlar...* Yarının Türkiye'sinin ne olacağı hakkında bir fikir mi edinmek istiyorsunuz ? Çocuklarınızın okuldan her gün getirdiği ve oraya götürdüğü şeye dikkat edin...* Eskileri okumamız, onları tanımamız ve bu güne çağırmamız lazımdır. Zamanı ve mekânı ancak böyle aşabiliriz...* Millî sanat eserlerimiz üzerine titreyelim. Zira onlar bizim bu topraklarda kurduğumuz medeniyetin, ebediyete kadar solmayacak çiçekleridir...Güzellik, bakım ister...Dün olduğu gibi bugün de insanları harekete getiren başlıca kuvvet, doğruluğuna, yüceliğine inanılmış değerlerdir. Dünyaya bu gözle bakarsak, teknik bakımdan ilerlemiş milletlerin, değerinden şüphe etmedikleri bazı inançlarla harekete geldiklerini görürüz...* Ağaç; zaman zaman budanmak ve kökünden beslenmek suretiyle gelişir, çiçek açar ve meyva verir..Alışılmış yolların dışında bizi dirilten, harekete sevk eden çareler icad etmeliyiz. buna mecburuz. Türkiye, her sahada ilerlemiş memleketlere ulaşamazsa millet ve memleket ile beraber din de gider...
9 Mayıs 2018 · Bu Suudi adamlarıın imza attığı masanın solundaki yeşil zeminli bayrakta ne yazıyor, Kelimei Tevhid…bilirsiniz. Haber doğruysa, bir gün bedeli ödetilir."Haremeyn" tarihteki gibi "Hakim"lerinin değil, oralara "Altınoluk"lar götüren "Hadimler"inin Yavuz Selimlerin torunlarının celadetiyle, asırlar boyu nasıl olmuşsa yine aslına rücu edecektir. "Mevla neylerse güzel eyler.." Kutsal Beldeler, nüfus ve nüfuz gücüyle sıraya konularak İslam ülkelerinin ortak yönetimine verilmeli, bu "gafiller" zümresi doymaz aile de topluca sevdikleri yerlerde paraya boğularak gönderilmelidirler. İslam Ülkeleri İşbirliği Teşkilatı ne diyor ? Ben ne diyelim ki ?
9 Mayıs 2020 · Acaba içimdeki sesi dinleyip, böyle kerpiçten yapılmış, çamurla sıvalı, kireç badanalı, pencerelerine güller dadanan, avlusundaki taşlıkta tulumbadan çekilen su sesleri içinde, bahçesinde domates, maydanoz, taze soğan, biber, salatalık yetiştirilen, kırmızı desenli tabağı içinde hanımın getirdiği buğulu, kenarı limonlu çayı yudumlayacağım eve ulaşmak için geç mi kaldım, bilemem. Hayali de güzel ama kiracı gibi olduğumuz şu dünyada bu türlü evlere ara sıra da olsa kaçmayı denemeli, evdeşimi de yanıma alıp..Yasaklar kalkınca diyorum...İçimdeki öteki ses: "Ne duruyorsun ?" diyor..
ESKİ RESİMLERE BAKARKEN…Ben doğmadan önceki yegâne aile fotoğrafımıza bakıyorum ve dalıp dalıp gidiyorum…Ben doğmadan önce ; 1950 bahar sonu veya yaz başı olabilir. Rahmetliler : Elinde çiçek tutan yeni gelin sevgili annem rahmetli Safiye Hanım (1932-2022), sol arka tarafında babam rahmetli Abdullah Efendi (1928-1960), sağ arka yanında dedem Karahocaoğullarından Bayram oğlu Selanik mübadili rahmetli Ahmet Hoca (1884-1966), en sağda amcam rahmetli Salih Cemal Efendi 1935-2001), en solda ayakta Selanik Mübadili beni 6 yaşıma kadar yetiştiren sevgili babaannem rahmetli Şahsenem hanım (1896-1958), annemin sağ yanında ninemin kız kardeşinin torunu halen hayatta Melek Kocaman hanım, oturanlar sağdan itibaren ; halen hayatta Melek ablanın ağabeyi Ali Ruzi Özgün, dedemin kardeşinin oğlu rahmetli Hüseyin İltekin Efendi, onun bacısı halen hayatta Nargüzel abla ve Hüseyin abinin abisi rahmetli İsmail İltekin Efendi... Rahmetlilerin ruhu şad, mekânları cennet olsun...
6 Mayıs 2016 · OKUMAKTAN BAŞKA ÇARE VAR MI ?…Bir önemli kitabı henüz bitirdim. Sonra aynı yazarın bir başka eseri "Selçuklular Zamanında Türkiye" kitabına başladım. Son dört beş ay içinde Rahmetli Prof.Dr.Osman TURAN'dan okuduğum dört kitap:Türk Cihan Hakimiyeti Mefkuresi Tarihi I-II, Selçuklular Tarihi ve Türk-İslam Medeniyeti, Selçuklular ve İslamiyet...Şimdi yeni başladığım en hacimli kitabı, anladığım kadarıyla ötekilerin muhassalasıdır ve yılların birikimini temsil ediyor.Şah-kitap gibi : "Selçuklular Zamanında Türkiye"...Sırada iki kitabı daha var.Okumadan ve bilmeden konuşmaktan ve yorum yapmaktan Allah beni korusun. Rahmetlinin ruhu şad olsun.Bilgili ve üslup sahibi bir bilim adamı...Hayırlısıyla..Tavsiye olunur...
GÖZLERİMİZİN ARKASINDAKİ ESKİ VATANLAR…2007'de arkadaşlarla gezerken duygulanıp birkaç damla gözyaşımı hatıra bıraktığım, Yahya Kemal'in memleketi Üsküp'ün, Vardar nehrini tepeden seyreden, Şar dağını da gören güzel ve mahzun kalesi hafızamda da silinmez izler bıraktı….
ÂH ÇOCUKLUĞUM…Yıl 1958-59 ...Altı yaşında bir adam ufağı. Kinik burunlu, gedik dişli. Küsmeye bahane arıyor. Okula başlayalı birkaç hafta olmuş. Zile'de evlerinin bulunduğu, Minare-i Sagîr Mahallesi- Turabî Sokak'taki köşebaşında bulunan 1 numaralı bahçeli, üç katlı evden, ekmek almaya gittiği çarşıdan ve Altınyurt İlkokulu'nun bahçesinden başka yer tanımamış Allah'ın safı. Keşke onu bir daha görüp kendisiyle yüz yüze sohbet edebilse, onunla şakalaşabilse, sokaklarda nefes nefese koşturabilseydim.
BİR BAŞKA RESİM / Amasya-Taşova Orta Okulu birinci sınıfta, 11-12 yaşlarımda iken (1963-64) "İftihar Tablosu"na konulan ve 6 dönem orada asılı kalan, önünden geçtikçe kendime çeki düzen verip gülümsediğim naylon kravatlı mütebessim ciddi tavırlı, istikbal derdinde bir küçük adamdır ki en sevdiğim resmin sahibidir. Aşk olsun ona ki beni daima şükrettiğim bu günlere getirdi Allah'ın yardımıyla... Gel de çocukluğunu özleme...Vâ hasretâ...
6 Mayıs 2020 · BAZI RESİMLER ÜZER DE ÜZER…Mesela beni çok üzen bir resim hatırlyorum...Fakülte son sınıftayız. 1973 Nisan ayı...İki rahmetli arkadaşımın arasındayım. Mezun olmamıza bir iki ay kalmış. Yanımda oturan 1980'in 5Temmuz'unda tam 40 yıl önce esrarengiz, siyasî bir cinayete kurban giden çok sevdiğim, hatıralarımızın ayrı bir yazının konusu olacak kadar dolu olduğu, insan sevgisinin istisnai örneği arkadaşım Sedat YENİGÜN; diğeri de ayakta sağımda duran geçen yıl kaybettiğimiz hemşehrim, dava arkadaşım, sırdaşım, Tokat-Pazarlı, tatillerde birbirimize gidip geldiğimiz, Yeşilırmak'ın sularında yüzme yarışları yaptığımız, karizmatik, sanatkâr tabiatlı, gururlu, güler yüzlü, fedakâr, cesur mizaçlı rahmetli Ahmet KORKMAZ ve Rahmetli Sedat'ın yanında ayakta gözlüklü sınıf arkadaşım, bana bu resmi göndererek yüreğimi dağlayan Veli ARAS kardeşim, yalan dünyanın oyunlarını bir daha hatırlatmış oldu..Fotoğrafın burada görünmeyen diğer mensuplarını onlardan izinsiz koyamayacağım için sınıf arkadaşlarımız olduklarını belirtmekle yetineyim. Veli Ahmed Aras Bey kardeşimle fani dünyadaki nöbetimizi hayırlısıyla tamamlamayı Hazret-i Mevla nasip eylesin inşallah...
1981-1989 YILLARI ARASINDA…Bakırköy-Bahçelievler-Kocasinan Lisesinde Edebiyat Öğretmeni olarak 8 yılımız geçti. Ondan önceki 8 yılda 8 okul değiştirmek zorunda bırakılmıştım 80 öncesi uğursuz yıllarda.Bu duvarında yarısı silinmiş “Demokratik Lise” yazılı lisedeki öğrencilerimizin hepsi Anadolu'dan, Trakya'dan, Balkanlardan, Kafkaslardan, Orta Asya'dan, ailesiyle birlikte Almanya'da, Fransa'da olup, yurda gelenler, hatta az da olsa gayrimüslim camiadan, İmparatorluğun, bin yıllık mazimizin hatıraları olan zamanlardan gelen ailelerin has, çalışkan, saygılı çocuklarıydı.
6 Mayıs 2017 · Şu dünyada ne kediler varmış genleriyle oynanmış meğerse, inanmayın. Kurtla kuzu yan yana gezmez. Herkes aslına çeker. Yanılmayın, yanıltmayın. Kedi, kediliğini bilecek; kuş da kuşluğunu.