Kutlamaya dair birçok program oldu ama yeterli mi?

Şu satırlar internet alıntısıdır. "I. Dünya Savaşı'ndan sonra Mondros Mütarekesi'nin verdiği imtiyazlardan faydalanan Yunan kuvvetleri, 20 Temmuz 1920'de Tekirdağ'ı işgal etmiş ancak 13 Kasım 1922'de Yunan işgali de sona erdirilerek Tekirdağ toprakları tekrar Türk yönetimine geçmiştir."

Bugün, 13 Kasım olarak Yunan' dan kurtuluşun 101 yılını yaşadık. 

Günümüz sadece seronomilerle geçti.

Ana ruhu yakalamaktan her zamanki gibi uzakta bulunmaktayız.

Ben Kadir Albayrak' a teşekkürle yazıma başlıyorum.  Çünkü sebebim var.

Büyükşehir Belediyesi programına göre;

Saffet Korkmaz Camisine sabah namazına davet edilmiştik; gittik.

Başkan Kadir Albayrak cami iç kapısında gelen cemaatin tek tek ellerini sıkarak hoşgeldiniz dedi. 

Normal sayılacak bir cemaatle sabah namazı eda edildi. Hoca Efendi, namazdan sonra belediyede düzenlenen sabah kahvaltısına davetli olduğumuzu anonsunu geçti.

Belediyeye vardık.

Çok büyük salonda güzelce olarak masa, sandalye düzenini müşahade ettim. 

Bu defa kalabalık camiden daha fazlaydı.

Sultan Ahmet Camisinden, Süleymaniye Camisinden güzel sesli mevlithanların, hafızların getirildiğini memnuniyetle duydum. 

Kahvaltı menüsü için masraftan kaçılmamış.

Albayrak kahvaltı sonrası yine misafirlerinin ellerini tek tek sıkarak uğurladı. 

Dikkatimi çeken bariz fark:

CHP' li belediye, sabah namazı ve amiyane tabirle sabahın köründe mevlit düzenliyor. Hem camide, hem kahvaltı esnasında dua sonlarında Gazi Mustafa Kemal Atatürk rahmetle anılıyor, nefis vurgular yapılıyor.  Ne kadar güzel değil mi? Tam anlamıyla mest oldum. 

Milletvekili Nurten Yontar'a, başkan Kadir Albayrak'a hak ettikleri için bu sebeple teşekkürlerimi bizzat bildirdim. Yetinmeyip yaptığım, "-Bundan sonra CHP' li belediyelerin mevlitlerine gideceğim çünkü burada Atatürk doya doya anılıyor" esprime tebessümle cevap vermelerinden de ayrıca mütehassıs oldum. 

Kahvaltı hitamından sonra çelenk merasimi anonsu yapıldı. Çok yakınlarda bulunan evime dönerek yağmurlu havaya göre hazırlık yaptım, hanımı da alarak Hükümet binası önüne geldik. Kalabalık yine çok çok güzeldi. Tekirdağ halkını gerçekten kutluyorum. İnsanlarımız oldukça duyarlı.

Tören bittikten sonra istikamet Eski Halk Eğitim binası oldu. Bu tarihi bina nihayet restorasyonunu tamamlamış ve hizmete girmişti.  Namık Kemal Derneği Başkanlığı -Sezai Kurt-  tarafından hazırlanan "Eski Tekirdağ Fotoğrafları Sergisi- Valilik, komutanlık, belediye başkanları ve halk tarafından büyük bir gururla gezildi.

Buraya kadarki progran saat 10.30' da sona ermiş oldu.

Gelelim ikinci fasıl kısmına...

Bu tür toplantılarda adettendir; TSO Başkanlığı,  Esnaf Odaları Bİrlik Başkanlığı, Büyük büyük iş adamları, iri kıyım kocaman kocaman dernekler bu tür cemiyet etkinliklerinde temsil edilirler. Ama ben üzülerek  ifade edeyim gözlerim bu beyleri aradı taradı göremedi...  Yerel duyarlılığın oluşma için yerel güç odaklarının buralarda görünmeleri gerekir; demek ki, Kadir Albayrak' ın, Sezai Kurt kardeşimizin özel gayretleri olmasa, 13 Kasım kutlamaları usülden başlayıp bitecekmiş.

Bu cümleden olarak daha neler olabilir?  

Bir defa eski belediye başkanları...

Eski milletvekilleri...

Eski belediye meclis üyeleri...

Eski İl genel meclis üyeleri...

Eski yeni il başkanları, ilçe başkanları...

Odalar, Barolar, Modacılar, Vergi şampiyonları... Özellikle davet edilebilirler.

Program yapan; valilik, belediye gibi kurumlar bu eskileri bulmalı, yenileriyle bir araya getirmeyi başarmalıdırlar. 

Kurtuluş günleri programları  sadece resmiyette kalmasın, kaynaştırma ruhunu da devreye soksunlar; derim.

............................................

NOT:  Sabahın o erken saatlerinde her zamanki gibi güzel sunum yapan Nilay Aksoy kardeşimize teşekkürü borç biliyorum. Yazıda anlattığım hususlara dair bol miktarda resimler çekerek facebook sayfamdan paylaştım.