Bu yıl Orta-Doğu kaynaklı üç dinin bayramı Nisan ayına denk geldi.
Nisan’ın ilk haftasında Yahudiler Hamursuz Bayramını, ikinci haftasında Hristiyanlar Paskalya'yı,
üçüncü hafta Müslümanlar Ramazan Bayramını kutladılar.
İyi niyetle, önyargısız incelenirse, ideolojiler ve inanç sistemlerinin temelde ”iyi insan olmayı,
dürüst, ahlaklı, vicdanlı, erdemli, adil olmayı, özgür ve iyi yaşamayı” hedefledikleri anlaşılır (1).
Bu vesileyle yeni çıkan “Dinler Nasıl Gelişti Ve Neden Devam Ediyor” başlıklı bir kitaptan
bahsetmek istiyorum (2).
Kitabın yazarı Robin Dunbar, Oxford Üniversitesinde “Evrimsel Psikoloji” profesörü.
Yazarın adıyla anılan ilginç bir kavram var: “Dunbar sayısı”.
Prof. Dunbar yaptığı çalışmalarda, bir insanın anlamlı olarak sosyal ilişki kurabileceği en uygun
kişi sayısının 150 olduğunu göstermiş.
Bu sayı Facebook arkadaşlıkları için olduğu kadar, bir amaçla bir araya gelmiş gruplar için de
geçerli.
150 kişiden büyük gruplarda üyeler arasında bağlılık duygusu azalıyor, 150 kişiden küçük gruplar
başarılı olamıyor.
Kitapta yazar, fikirlerini kabaca iki ana konu çerçevesinde topluyor: Dinlerin Yararı, Dinlerin
Gelişimi


Dinlerin Yararı
Tarihte din çatışmaları nedeniyle öldürülen milyonlarca insanı saymazsak, yazara göre dinler,
insan topluluklarına, evrim açısından bazı yararlar sağladığı için başlamış ve hala devam ediyor.
Beş genel tema altında toplanabilen bu yararlar, kitabın “İnanmak neden sizin için iyi olabilir?”
bölümünde, olumlu olumsuz, çeşitli örnekler verilerek anlatılıyor.
Bu temalardan birincisi: Dinler insanları ürküten doğa olaylarına basit açıklamalar getiren ilkel bir
bilim görevi görür, bilgi açığını bir ölçüde kapatır.
İkincisi: Dinler sağlıklı yaşam için önerilerde bulunur.
Üçüncüsü: Dinler dayanışmayı ve işbirliğini teşvik eder.
Dördüncüsü: Dinleri baskı aracı gibi kullanabilen bazı kişiler ve yöneticiler dinden yararlanır.
Beşincisi: Dinler bir topluluk bilinci ve ait olma duygusu yaratır.
Prof. Dunbar kitap hakkında yaptığı bir konuşmada (3), dini eylemlere katılan bireylerin daha mutlu
ve yaşamlarından memnun olduklarını, toplumla daha çok ilgilendiklerini, birbirlerine daha çok
güvendiklerini, daha çok arkadaş bulduklarını, daha sağlıklı olduklarını ve daha uzun yaşadıklarını
gösteren kanıtlar bulunduğunu söylüyor.
İnsan türü sosyal canlılar olarak bilinir.
O nedenle, sayılan yararlı etkiler, öncelikle fertlerin bir topluluğun üyesi olarak çeşitli etkileşimlerde
bulunmalarından kaynaklanıyor olabilir.
Yazar bu savını kanıtlamak için maymun gruplarını bir arada tutan faktörlerden birinin, birbirlerinin
tüylerini düzeltme, temizleme, parazit ayıklama eylemi olduğunu anlatıyor.
Bu şekilde hafif dokunmalar, insanlarda da saçlı deri altında bulunan, C-Tactile nöronlarını
uyarıyor.
Bu nöronlar, endorfin ve oksitosin gibi hormonların salınmasına yol açıyor.
Tüyleri temizlemenin yerini insanlarda, birlikte gülmek, dans etmek, konuşmak, şarkı söylemek,
yoga yapmak benzeri ritüeller almış olabilir.
Bu törenlere katılanların endorfin sistemleri uyarılıyor, topluluğa bağlılığı artıyor, sakinleşiyor ve
kendilerini mutlu hissediyorlar.
Törenlere katılanların ağrı eşiklerinin yükseldiği bile deneysel olarak gösterilmiş.
Endorfin sisteminin uyarılması bağışıklık sistemini de etkiliyor.


Dinlerin Gelişimi
İlk dinler animist.
Canlı cansız, doğadaki nesnelerde bir ruh olduğuna inanıyorlar.
Şaman gibi liderlerin ve katılanların transa geçtiği törenler yapıyorlar.
Milattan Önce 9000-8000 yıllarında, tarımın başladığı ve insanların yerleşik düzene geçtiği Neolitik
çağda, bazı kuralları olan dini ritüeller başlamış olabilir.
Bu, Göbeklitepe ve Çatalhöyük kazılarında, böyle törenler için kullanıldığı düşünülen özel
yapılardan anlaşılıyor.
Günümüzdeki büyük inanç sistemlerinin çoğu hemen hemen aynı çağda, Milattan Önce 2500-3000
yıllarında, ortaya çıkmış.
Bu sistemlerin ortaya çıktığı üç ana bölge görülüyor: Çin’de Sarı Irmak havzası, Hindistan’da Ganj
bölgesi ve Orta Doğu.
MÖ 1500 yıllarında iklim değişiklikleri etkisiyle Orta Doğuda büyük göçler oluyor, halklar, inançlar,
ve efsaneler karışıyor.
Mısır hiyerogliflerinde bahsi geçen “Deniz İnsanları” bu göçlerle ilişkilendiriliyor.


Sonuç
Prof. Dunbar’ın açıklamalarını, kitabından ve konuşmasından yararlanarak özetlemeye çalıştım.
Aşağıda linkini verdiğim konuşmanın Türkçe altyazılarını açmak mümkün.
İzlemenizi öneririm.
(1)Tırnak içindeki sözcükleri Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun çok etkileyici bulduğum “Alevi”
mesajından aldım (https://youtu.be/dcVcOX4S2Lc).
(2) Robin Dunbar. How Religion Evolved And Why it Endures. Pelican Books.(2022).
(3) University of York, İngiltere: https://youtu.be/0yaVrOT-x38 Haziran 2022.