29 Ekim 1923 günü Cumhuriyet ilan ediliyor, Atatürk Meclis tarafından oybirliği ile cumhurbaşkanı seçiliyor. Başbakan İsmet İnönü’ye ertesi gün, 30 Ekim’de aşağıdaki mektubu yazıyor:

               “Sevgili Paşam!... Cumhuriyet’in ilk Başbakanı olarak niye seni seçtiğimi şimdi anlayacaksın. Bizi yine büyük bir savaş bekliyor. Durumumuzun bir bölümünü elbette biliyorum. Ben sana şimdi bildiğinden daha da acıklı olan genel durumu özetleyeceğim.

-         Bize geri, borçlu ve hastalıklı bir vatan miras kaldı.

-         Yoksul bir köylü devletiyiz.

-         Dört mevsim kullanılabilir karayollarımız yok denecek kadar az..

-         4.000 kilometre kadar demiryolu var. Bir metresi bile bizim değil. Üstelik yetersiz.

-         Denizciliğimiz acınacak durumda.

-         Doğudaki aşiret, bey, ağa, şeyh düzeni Cumhuriyetle de, insanlıkla da bağdaşmaz. Bu durumu düzeltmek, halkı kurtarmalıyız.

-         Güya tarım ülkesiyiz ama ekmek unumuzun çoğunu dışarıdan getiriyoruz.

-         Sığır vebası hayvancılığımızı öldürüyor.

-         Doktor sayımız 337, sağlık memuru 434, ebe sayısı 136.

-         Pek az şehirde eczane var.

-         Salgın hastalıklar insanlarımızı kırıyor.

-         Üç milyon insanımız trahomlu. Sıtma, tifüs, verem, frengi, tifo salgın halinde, bit ciddi sorun. Nüfusumuzun yarısı hasta. Bebek ölüm oranı yüzde 60’ı geçiyor. Nüfusun yüzde 80’i kırsal bölgede yaşıyor. Bunun önemli bölümü göçebe.

-         Telefon, motor, makine yok.

-         Sanayi ürünlerini dışarıdan alıyoruz. Kiremidi bile ithal ediyoruz.

-         Elektrik yalnız İstanbul ve İzmir’in bazı semtlerinde var.

-         Düşmanın yaktığı köy sayısı 830. Yanan bina sayısı 114.408.

-         Yunanistan’dan gelen göçmen sayısı 400 bini geçecek.

-         İktisadi hayatımız da, eğitim durumumuz da içler acısı. İktisatçımız çok az.

-         Zorunlu okuma yaşındaki çocukların ancak dörtte birini okutabiliyoruz.

-         Bütçemiz, gelirimiz yetersiz. Hedefimiz milli iktisat. Bağımsızlığın sürekli olması için iktisadi bağımsızlık temel ilkemiz olmalı... Osmanlı bu gerçeği geç fark etti. Fark ettiği zaman çok geç kalmıştı.

-         Cumhuriyete uygun bir anayasaya gerek var.

-         Bu zor durumdan nasıl çıkılabileceğini gösteren ne bir örnek var önümüzde, ne de bir deney.

-         Ama yılmamak, ucuz ve geçici çarelerle yetinmemek, halkı kurtarmak için sorunları çözmek, kalkınmak, ilerlemek, milli egemenliğe dayalı uygar ve özgün bir toplum oluşturmak, yüzyılımızın düzeyine yetişmek, kısacası çağdaşlaşmak ve bu büyük ideali tam olarak başarmak zorundayız. Bunun için gerekli yöntemi, yolu birlikte arayıp bulacağız. Yoksul ve esir ülkelere örnek olacağız. Kaderin bizim kuşağımıza yüklediği kutsal bir görev bu. Bu büyük görevin ağırlığını ve onurunu seninle paylaşmak istedim.

Allah yardımcımız olsun!

GAZİ MUSTAFA KEMAL.

(Eriş Ülger’in Atatürk Milliyetçiliği, Parola Yayınları’ndan aktaran Emin Çölaşan, İyi Ki Varsın Atatürk, Halk Kitabevi 2017).