“Kadın doğası gereği daha barışçıldır, eğer bu dünyayı kadınlar yönetseydi savaşlar olmazdı”
Gibi tumturaklı sözlere inanmıyorum. Kadın siyasetçilere bakınca, erkeklerden daha devletçi, daha orducu olabildiklerini görüyoruz. Bir de kadınsılığını öldürerek kamusal alanda kendini varetmeye çalışan bir kadınlık durumu var, bu da çok ürkütücü. Çok daha sert, tahammülsüz, küstah oluyorlar. Bunun örnekleri siyasette, akademide, iş yaşamında bir fiil yaşamın pekçok alanında mevcut. Biz kadınsıllığı küçümseyen bir toplumuz.
Hani erkekler küçümseyince anlaşılır gibi oluyor ama kadınlar yapınca?
- İçindeki kadınsıllığı öldürerek bir yerlere geldiği, saygı gördüğü için başkalarında gördüğü kadınsıllığa anında tepki veriyor. Bir erkek, bir erkeği eleştiriyorsa orada çiğ bir üslup var ama bir kadın kadını eleştiriliyorsa, cinsel göndermeler de oluyor. Kadının görünüşü, bedenine dair laflar da giriyor araya. Üslup değişiyor. Benim ağrıma giden diğer kadın bundan rahatsız olmuyor. Biz birbirimizi o anlamda destekleyeceğimiz yerde, müstehzi bir ifadeyle, ‘iyi oldu’ diyoruz.
‘Birleşirsek daha güçlü oluruz.’ düşüncesi, kadınlarda erkekler kadar gelişmiş değil.
Daha fazla kadının birbirini etkinleştirdiğini ve güçlendirdiğini görmemiz gereken bir zamanda olmamız gerekirken... Kadınları güçlendirmek ve kariyerlerinde ilerlemelerini sağlamak için kraliçe arılara değil genç kadınlara akıl hocalığı yapabilecek ve destek olabilecek dürüst kadınlara ihtiyacımız var.
EKİP oyununu bilmiyoruz. Bu da yetişme tarzından kaynaklanıyor. Erkekler sokakta futbol oynayıp takım oyunuyla büyürken, biz evde bebekle oynuyoruz. Başaran her kadın başka bir kadının elinden tutması lazım. Dayanışma olmazsa kaybederiz.
Erkekler biraz daha “Er meydanında çarpışma” halleri içinde. Yani kadınlar gibi birbirlerinin arkasından iş çevirmektense “gel seninle meydanlarda çarpışalım, güçlü olan kazansın” diyorlar. Bu anlayışın, iş çevirmekten daha adaletli olduğu şüphe götürmüyor.
O yüzden bazen “Valla ben erkeklerle daha iyi anlaşıyorum” diyen kadınlara hak vermemek elde değil. Zira bir kadının bir başka kadınla ilgili yıpratıcı dedikodu çıkarması için ortada bir arkadaşlık bile olması gerekmiyor, seninle ilgili “koz toplaması” için aynı havayı soluman yeterli.
Hepimizi kariyer hırsı bürümüş, başkasının mutsuzluğundan beslenen, başkasının başına gelen güzel şeylere tahammül edemeyen kadınlardan Allah korusun.
Kadının kadına şiddeti… Bence bunun için de ayrı bir mücadele başlatmak gerekir. Hiç düşündünüz mü erkeklerin kadına olan saygısızlığına, şiddetine isyan ederken kadının kadına yaptığı şiddeti?
Yakın çevremizdeki kadınlara karşı bu kadar acımasızken; toplum içinde, sosyal medyada ya da başka başka ortamlarda kadın haklarından, kadına saygıdan bahsetmemiz ne kadar samimiyetsiz ne kadar yavan duruyor. Kadına en büyük kötülüğü yine kadın yapıyor ve zararımız hep kendimize oluyor. Muhafazakar görünüp ama bir başka hemcinsinin başörtüsü yüzünden başına gelenleri görmezlikten gelip yanında olmayanlar… Verdiği geçim savaşını görmeyenler mi…. dersiniz .
Saymakla bitmiyor kimi kadınların diğer hem cinslerine yaptıkları kadın şiddeti…
Bir de hemcinsi olacak. Sözde empati kuracak. Ama nerede.
Erkeğin kadına şiddeti kadar kadının kadına şiddeti de bir gerçek. Bu sorunun konuşulmaması bu gerçeğin varlığını ortadan kaldırmıyor.