Çaresizliği ve bıkkınlığı ifade eden güzel sözlerimiz vardır.

Mesela bunlardan bir tanesini hatırlatarak girelim mevzuya; “Et Kokarsa Tuz Konur, Tuz Kokarsa Ne Çare!” Toplumda acilen el atılması gereken bir bunalım ve kaos psikolojisi giderek yaygınlaşmakta... Bu durum insanların ruh sağlığını da olumsuz etkilemektedir.

Herkes öfkeli, saldırgan, tahammülsüz. Hergün cinayet haberleri ile açılıyor haber bültenleri. Sokaklar adeta çetelerin ve silahlı adamların korku tüneline dönmüş gibi. Kadın cinayetleri vaka-i adiyeden oldu. İki yaşındaki çocuklara bile taciz ve tecavüz, anne babaya darp sapkınlıkları korkutucu boyutlarda... Saplantılı adamları polisler bile durduramıyor. Velhasıl durum iyiye gitmiyor. Acilen tedbir almak, toplumun huzur ve selameti için çözümler üretmek zorundayız.

Fakat biz çözüm üretmede hem samimi değiliz, hem de gerçekçi değiliz. Gerçekçi değiliz, çünkü bilime arkamızı dönmüş, iman gibi bellediğimiz ideolojik dogmalara ve aklımızın vesayetini teslim ettiğimiz siyaset cambazlarına, inançlarımızı sömüren tarikat ve cemaat şarlatanlarına teslim olmuş gibiyiz. Hakikati aramak yerine, herkes kendi doğrusunun fedaisi olunca erdemli topluma ulaşmak bir hayaldir sadece.

Bugün işte o siyaset cambazlarının yönettiği bir dünyada yaşıyoruz. Dün söylediklerinin tam tersini söylese de sorgulamıyor peşlerinden gidenler. “ Liderin yanlışı, benim doğrumdan daha üstündür.” diyor. Bu anlayış akıldan feragatin ama lidere sadakatin en çarpıcı şablonudur. Buna uygun çok çarpıcı ve sarsıcı örneklere tanık oluyoruz son günlerde.

Ekrem İmamoğlu’na, Mansur Yavaş’a, yani CHP’ye oy verecekler diye DEM Parti’yi yerden yere vuranlar ( ki bence Dem Parti bunu hak ediyor) ,DEM kapatılsın diyenler, Millet İttifakını bu partiyle aynı safta gösterip HAİN ilan edenler, bugün DEM Partililerle el sıkışıyor, tokalaşıyor, gülücüklerle kucaklaşıyor. MHP ve AKP bunu toplumsal barış için gerekli görürse mesele yok ama CHP, İYİ Parti ve diğerleri yapınca HAİN oluyorsa mesele var demektir. Dün MHP ve AKP’yi alkışlayanlarla, bugün 180 derece tornistan yapınca alkışlayanlar yine aynı kişiler. Böyle siyaset olur mu yahu!

Ama efendim MHP, DEM’in Türkiye partisi olması şartıyla el uzattıklarını açıklamış. Diğerlerinin amacı farklı mıydı? Senin her yaptığın doğru, başkaları ne yapsa ihanet! Hadi canım sen de... İnşallah bir gün yıllarca beraber yürüdüğün milliyetçi ülkücü dava arkadaşlarını da hatırlar, onların kardeşliğini de önemser ve tokalaşmak için onlara da el uzatırsın.

Öteki ne yapıyor? Kredi kartı limitlerine getirilmeye çalışılan vergiye itiraz edenleri hainlikle suçluyor! Herhalde partisinin yıllardır sağlayamadığı Büyük Birliği böyle gerçekleştireceğini düşünüyor. Karşı çıkanları DEM’le yan yana olmakla, Ermeni, Yunan ve Batılıları savunmakla, hainlikle suçluyor. Bre destur, bre insaf! Bre basiret! Ey aklı selim neredesin sen!

Millet yıllık kart işletim ücretine bile itiraz ederken, adam Savunma Sanayii Fonu katkı payı için getirilen ek vergiyi sorgulayan insanları hainlikle suçluyor, ucuz kahramanlığa soyunuyor. Beyefendi, daha önce fonda toplanan paraların akıbetini sordun mu sen? Başka kurumlara aktarılan fondaki paraların miktarını araştırdın mı sen? Buraya kesilecek harçların tekrar başka fonlara kaydırılmayacağının garantisi var mıdır?

Et alamayan insanlara; ”Ben koyun kesiyorum, öyle daha ucuza geliyor. Siz de öyle yapın.” tavsiyesinde bulunun M.Destici, sen ülke gerçeklerinden bi habersin. Sen ne Muhsin Reis’in emanetini büyütebildin, ne de birliği sağlayabildin! Kardeşim, kredi kartı borç kartıdır. Vatandaş alışveriş yaparken zaten kdv’sini ödüyor. Borçtan bir kere daha vergi kesilebilir mi? Kesilecekse de bunu bankanın ödemesi gerekmez mi? Çünkü kredi kartından kazanan bankadır. Ayrıca paramızın pul olduğu, herkesin kredi kartına mecbur olduğu bir düzende bu bir Deli Dumrul vergisi değil midir? Üstelik isterse limit bir milyon olsun, herkes her ay bu limitte mi alışveriş yapıyor? Mesele 750 lira da değil, sen bunu bile anlamayıp halka hakaret ediyorsun, yazık!

Amaaan, bir gün bari tutarlı olunuz be! Saat, dron, motorsıklet, emlak, araç alım satımı… Hayatımız vergi. yaşamak, nefes almak vergi. Üretim ve ihracat arttırılmadıkça, vergide adalet olmazsa, daha önemlisi adil paylaşım sağlanamazsa yaptığınız hiçbir iş, aldığınız hiçbir karar sizin siyaset ömrünüzü uzatmaya yetmeyecektir. Tuz koktu çünkü.