İÇİMİZDEKİ ORKESTRA: BEYİN

İÇİMİZDEKİ ORKESTRA : BEYİN BEYİN ''Gökyüzü kadar enginim, yaşamın merkeziyim.'' Bedenimizin en karışık organı. Mükelliğin bedenimizdeki simgesi. Tüm duyular ve düşünsel algıların merkezi. Henüz sınırları tespit edilememiş yeteneklere sahip bir muamma ve diğer yandan kendimizi tanımanın ve anlamanın yapı taşlarından biri. O, beyin! Bize kendini anlatırken belki bazı sırlarını da verir. Ona kulak verelim ve anlamaya çalışalım. Sevgili sahibim, içinde tüm dünyanın en zeki insanlarının keşfedemediği bir şeyle, benimle yaşıyor olmak nasıl bir duygu? Ben yaşamın merkeziyim. Senin izin verdiğin kadarı ile yaşamını düzenliyor, kontrol ediyor ve sınırlıyorum. Benimle tat alıyor, benimle kokluyorsun. Tattığın besinlerin görüntüsünü benimle canlandırıyorsun. Hayallerin de benden geçiyor, öfken de. Ancak aşkta pek hükmüm geçmiyor. Çünkü onu da ben anlayamıyorum. Bir çok merkezim var. Öncelikle sağ ve sol merkezi yapılarımdan bahsetmek istiyorum. Bir de onları birbirine kenetleyen ipçiklerim var. Kendi içimde milyonlara bölünsem milyon kere hareket ederim ama kendimi anlatırken bu kadar derine inmek istemiyorum. Henüz sizler için karmaşık ve derin sırlarla doluyum. Benim için yazılanlara bin kat daha yazı eklense beni anlatmaya yetmez. Ukala görünmek istemem ama ben böyleyim işte. Beni keşfettikçe mükemmelliği ve doğallığı anlayacaksınız. Kendimi dünyaya yavaş yavaş açıyorum. Öncelikle sağ ve sol tarafımdan bahsederek genel çerçeveyi çizmek istiyorum. İnsanın bir mikro hayatı, bir de makro hayatı var. Mikro hayatı günlük işler, anlık ifade, rutin gibi kavramlardan; makro hayat ise tüm zamanları kapsayan, soruların cevabını almaya yönetik bütünsel kavramlardan oluşuyor. Benim sağ ve sol olarak ikiye ayrılmış olmam bu yapıların kendi merkezlerine bağlı olarak hareket etmesini sağlıyor. Şöyle ki mikro yapı sol beyinde, makro yapı sağ beyinde yapılanıyor. Şimdi onlar da size ayrı ayrı seslenerek kendi taraflarından olayları anlatmaya başlayacaklar. Tek taraflı kalmayıp her ikisinin de gözünden hayatı değerlendirmek istiyorsanız onları iyi dinlemeniz önemli. SAĞ BEYİN Yaşamını ilahi/evrensel olana beslemek için varım. Yaşamın görünmeyen besinlerini ben sağlıyorum. Taç çakra ile ilahi/evrensel olana bağlanıyor, seninle konuşurken özün sesiyle hareket ediyorum. Sen gerçek bir yaşam için ne yer çekimine ne gök çekimine kendini bırakmalısın; ayakların yere basarken başın gökte olmalı. Denge ve kararın merkezi olan ben, işte sende bu hali organize etmeye çalışıyorum. Kafatasının sağında yer alsamda bedeninin sol tarafı bana ait. Evrenselden her konuda aldığım ilhamı işliyor, üretiyor ve önce duyguların bedendeki merkezi kalple paylaşıyorum. Duyguların yanı sıra çözümün ve yaratıcılığın da merkeziyim. Bu konuda ise bedende çözümün merkezi olan yaratım çakrası (2.çakra) ile ortak çalışıyorum. Olaylar ve durumlar sırasındaki anlık çözümler de dahil olmak üzere hayata, kendine, dünyaya, insanlığa, Yaradan'a karşı tüm sorulara cevap arayan ve cevabı bir çözüm olarak kullanan benim. Ritim ve renkler benim merkezimden yayılıyor ve yine bende toplanıyor. Zeka ile işleniyor ve yaşama katma değer olarak sunuluyor. Sevgili sahibim, Zekanın, ilhamın, üretkenliğin, duyguların, renklerin, ritmin merkeziyim. Tüm bunları işletir sol beyne veririm. O olmadan kendimi ifade edemem. Büyük düşünmeyi, çok üretmeyi severim. Denge ve uyum ile hayatı düzenlerim. Benimle ilgilen, sesimi duy isterim. Beni tanımaya ve anlamaya çalışırken kendini tanımaya başlarsın. Sırlarıma erişmek kolay değildir ama sen yola çıkınca, bana ulaşmaya niyet edince ben sana tüm sırlarımı açarım. Ben senin bir parçanım. Ben özün sesiyim. Sağ beynin.. SOL BEYİN Öncelikli görevim düşünceleri ifade etmek. bazen kendi başıma konuşuyorum, bazen de yanıma egoyu alıyorum. ''Zihnim hiç susmuyor'', derken sen aslında bizi kastediyorsun. Karşıdan karşıya geçmek, evin ziline basmak, durakta sıraya girmek gibi rutin ve aslında düşünmeden yaptığın işlerin toplamıyım. Düşünerek yaptığın birçok işin de merkeziyim. Üretilmiş matematik formüllerini kullanarak problem çözmek benim işim. Yeni bir dil öğrenirken formüle ediyorsan yine ben görevdeyim. Tüm ifadenin merkeziyim; yazılı ve sözlü ifade ile beden dilinin kullanımını içeren ''büyük ifade''yi düşün benden söz ederken. Kendini ifade etme şekline, tarzına ben karar veriyorum, tabii egonu da payını unutmamak gerek. Kuralları çok seviyorum. Formüle edilmiş şekilde yaşayabildiğimden, kurallar benim varlığım için çok gerekli. Senin de toplumda var olabilmen için kurallara ihtiyacın var. Doğru anladın; ben senin toplumda kabul görmen için varım. Kırmızı ışıkta durmak, toplu taşıma aracında kahkaha atmamak gibi kurallara bayılıyorum. En sevdiğim kültürel saygı ise ''Elalem ne der?'' bununla seni yönetmek daha kolay oluyor. Bedenin sağ tarafını yönetiyorum. Kök çakra ile bağım çok kuvvetli. Göksel alemle hiç işim olmaz, ben dünya işleriyle ilgileniyorum. Para kazanmak, sabah uyanmak, yemek yemek gibi dünyevi işlerim var benim. Bunları yaparken en önemlisi de bolca düşünmek elbette. Dünyayı, insanın aktif olduğu andan itibaren güçlü bir şekilde ben yönetiyorum. Kurallar koyuyor ve uyulmasını sağlıyorum. Sen ne düşünüyorsan ve hissediyorsan ifade ediyorum. Bazen de kendi canımın istediği gibi ifade ediyorum, olsun, yapıyorum ya. Hakkımda sık sık olumsuz yorumlar yapılıyor. Beni küçümsediğinizin farkındayım ama kendinde var olan bir bölümü küçümsemenin değeri ne olabilir ki? ben sana aidim ve hep ait olacağım. Benden kaçık yok. Beni kabullenmek ve doğru kullanmak senin için en iyisi.. Sevgili sahibim, Düşünce ile varım, günlük işlerin efendisiyim. Ego benim en yakın arkadışımdır. Sürekli konuşurum. Seni dünyaya her yöntemle ifade ederim. Ses, söz, beden dili, yazı gibi bir çok çeşitli yöntemler kullanırım. Aslında dünyaya açılan kapın benim. Toplumda kabul görmeni sağlarım. Sen de sürekli benimle kavga eder durursun. Seni benimle barışmaya davet ediyorum. Benden kurtuluş yok, sen var oldukça ben varım ve beni yönetebileceğin bir sır değil. Sol Beynin. ALINTI