Medreselerden Önce İlim Nerelerde Yapılırdı?

Tüm medeniyetlerde, bilimi icra eden insanlar ve mensup olduğu kurumlar vardı. Babillilere baktığımızda, tapınaklar, rasathaneler hem bilimi üreten insanları barındıran hem de bilimsel faaliyetlerin üretildiği mekanlar. Mısırda da benzer şekilde tapınaklar ve piramitler‐ ki onlarda rasathanelerdir.

Platon'un Akademi'si, Aristo' nun Lise' si gibi mekanlar her medeniyette bulunur. Bu durum Budist ve Çin dünyasında da böyledir.

Peki İslam Dünyasında Nasıldı?

İslam dünyasına baktığımızda , yine benzer şekilde cami‐ tapınak, ilk merkez yer olarak görülebilir. Ama öncelikle entelektüel faaliyetler yapan insanların evleri o dönemde küçük birer akademidir. Mesala, Nesevi adlı matematikçi ve tabip, kendi evinde İbn-i Sina ile Birûni'yi ağırlıyor ve onlar geldiği zaman etraftaki entelektüel faaliyet yapan insanları davet ederek karşılıklı fikir alış verişinde bulunuluyordu. Benzer şeyler Fahrettin Razi'nin seyahatlerinde de benzer uygulamalar dikkati çekiyor. Özellikle entelektüel faaliyetler , meraklı Sultanların ilgisi dolayısıyla saraylarda yapılırdı.

"Medrese " ders "yapılan yer demektir. İnsanlık tarihinde, bir medeniyette ortak dil ve aklın yaratılması, dolayısıyla bilginin toplumsallaşması için, " eğitim" açısından şimdiye değin icad edilmiş, geliştirilmiş, insanlık tarihinin en önemli kurumlarından birisidir.

Medreselerin olumlu ve olumsuz tarafları ilk kurulduğundan itibaren tartışılmıştır. Mesela, İbn-i Ekfâni eserinde, medreseler kurulduğu zaman, Maveraünnehir'de ulemanın yaptığı protesto yürüyüşünden bahseder.

Belki de tarihte bilgiye ilişkin görülen ilk yürüyüştür bu:

Bir tabut alınır, içine hokka ve kalem konulur, üzeride cenazelerde kullanılan örtü ile örtülür ve üzerine " Kullu nefsin zâikatul mevt" (Her nefis ölümü tadıcıdır." âyeti yazılır.

" İlim öldü", çünkü ilim artık siyasetin kontrolüne girdiği için ehil olmayan insanların eline düşecek, ehil olmayanlar omurgasız insanlar olacaklar, bilginin haysiyetinden çok yöneticilerin haysiyetini gözetecekler diye yürüyüş yapıyorlar.

Demek ki eskiden beri ilmin siyasetin baskısı altına girmesine alimler tepki vermiş. Alimlerimiz bugün 1000 yıl önceki alimlerden daha geride demek..! O dönemde padişah rektör atayamaz, müfredat belirleyemezdi. Zira "Hoca ile öğrenci arasına metinden başka kimse giremezdi"...

Kısaca "Tarihinin gerisinde kalmış bir milletiz." Alimlerimiz de tarihimizin çok gerisinde..!

NOT:  Bu yazı önemine binaen yazarın sosyal hesabından alınıştır.