?KÜRDİSTAN REFERANDUMU´ BİZ KONUNUN NERESİNDEYİZ?

Geçtiğimiz Haziran ayında Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY), 25 Eylül´de bağımsızlık referandumu yapılmasını kararlaştırdı. Bağımsızlık planları Kerkük-Tuzhurmatu gibi Türkmenlerin yoğun yaşadığı ihtilaflı topraklarını da içine almakta. Fakat oy verme işlemlerinin hangi şehirleri kapsayacağı henüz netleşmedi. Irak´ta Saddam Hüseyin rejimini deviren ABD işgali sonrası ülkenin yeni anayasası 2005 yılında kabul edildiğinde, Kerkük ve diğer ?tartışmalı? bölgelerin akıbeti başlangıçta 31 Aralık 2007 tarihine kadar yapılacak bir referanduma bırakılmıştı. Ancak söz konusu referandum bir türlü yapılmamıştı. Irak Anayasası´nın 140´ıncı maddesi, Kerkük´ü ?bir bölgeye bağlı olmayan vilayet? olarak tanımlıyor. Peki, bölgede ki dış etkili güçler referandum kararı ile ilgili ne düşünmekte. ABD´nin IŞİD´le mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk: IŞİD tamamen yenilgiye uğratılmadan Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi´nde bağımsızlık referandumu düzenlenmesi doğru değil,  referandumun potansiyel olarak yıkıcı sonuçları olabilir açıklamasında bulundu. İngiltere Dışişleri Bakanı Boris Johnson Kürt halkının özlemini anladıklarını ancak bölgenin içinde bulunduğu durum göz önüne alındığında, IŞİD ?le mücadele, kurtarılmış alanları dengelemek ve sorunlara yol açan uzun vadeli siyasi konuların çözümü gibi konuların öncelik olarak ele alınması gerektiğini belirtti. Fransa´dan destekleyen,  Almanya´dan referanduma karşı çıkan tarzda açıklamalar yapıldı. Söz konusu Batılı güçler ise ne söyleyip ne yaptıklarını anlamak imkânsız olduğu herkesin malumudur. Amerika uzun yıllardır Barzani yönetimi ile birlikte iyi ilişkiler içerisinde. Barzani´yi bölgede var eden ABD´ dir demek hiçte yanlış bir yorum olmaz diye düşünmekteyim. Fakat Trump´ın gelişi ile birlikte ABD dış politikasında tutarsızlıklar baş gösterdi. Pentagon ve CIA arasında ki tartışma ve fikir ayrılıkları ABD´nin tavrının ne olacağını kestirmemizi zorlaştırıyor. İngiltere her zaman ki kurnazlığıyla hiçbir tarafı üzmeyecek tarzda bir açıklama yapmış durumda.  Almanya ve Fransa´nın açıklamaları her zaman ki pastadan pay kapma yarışının neticeleri olabilir. Rusya´da her zaman ki gibi ikili oynamakta. Diğer yandan bölgede ki güçler açısından birkaç senedir ilginç gelişmeler yaşanmakta The Jerusalem Post? gazetesinin haberine göre ABD Kongresi üyelerine bir konuşma yapan İsrail Başbakanı Netanyahu, şu ifadeleri kullandı: ?Kürtler cesur ve batı dünyasıyla ortak değerleri olan bir toplum. Onlara destek olmalıyız. Irak´ta Kürdistan devletinin kurulmasını destekliyoruz.? dedi Suudi Arabistan ve İsrail in 2014 yılından itibaren 5 kez bir araya gelip 2015 yılında açıkladıkları bir 7 maddelik CFR toplantıları bildirgesi bulunmakta. Bu bildirgenin 7. ve son maddesinin ?Büyük Kürdistan´ın yaratılması için barışçıl yollarla İran, Türkiye ve Irak´ın emellerini zayıflatıp Kürdistan lehine bu 3 ülkeyi parçalamak.? olması bize çok şey anlatıyor. Okurlarımızın özellikle CFR (Council On Foreign Relations) örgütün tarihini ve işlevinin ne olduğunun araştırmasını tavsiye ederim. İsrail ve Suudi Arabistan arasında yapılan anlaşmanın orijinal metnini aşağıda ki linkte bulabilirsiniz. https://www.cfr.org/event/regional-challenges-and-opportunities-view-saudi-arabia-and-israel. Peki, dibimizde ülkemizi de ilgilendiren büyük gelişmeler yaşanmakta iken biz bütün bu tartışmaların arasında nerede durmaktayız. Kuzey Irakta yapılacak bağımsızlık referandumuna ilişkin Cumhurbaşkanı Erdoğan ve çeşitli yetkililerden karşıt açıklamalar gelmekte. Fakat ülke olarak ne yazık ki tavrımızın ne kadar ciddi olduğu ve yaptırımlarımızın ne kadar olabileceğini şu an için bilmek mümkün değil. Bas News  in haberine göre: KDP´nin Politbüro üyesi ve Irak eski Dışişleri Bakanı Hoşyar Zebari, Irak Kürt Bölgesinde 25 Eylül´de yapılacak bağımsızlık referandumuna İran dışındaki hiçbir ülkenin karşı çıkmadığını öne sürmekte. Bu açıklama kafalarımızın daha da karışmasına sebep olmakta. Bugüne kadar ekonomik mana da çok ileri seviyede işbirliği içeresinde olduğumuz Kuzey Irak yönetimine derinlerden bir haber mi gönderildi de bu işlere kalkışıyor, bilmiyoruz. Türkiye üzerinden gönderilmek üzere, Irak Merkezi hükümetinden bağımsız, 50 yıllık petrol anlaşması imzalayan Kuzey Irak yönetimi bu anlaşma yüzünden Merkezi hükümetten gelen paranın kesilmesi sonucu zor duruma düşmüş. Hatta memur maaşlarını ödemek için Türkiyeden 500 milyon dolar borç almıştı. Öte yandan Irak hükümeti Kerkük petrollerini Barzani´ den bağımsız bir şekilde İran üzerinden satmak için bir boru hattı planladığı ortaya çıkınca, Barzani geçtiğimiz Şubat ayında soluğu Ankara da aldı. Bu plan aynı zamanda Kerkük-Yumurtalık boru hattının ?by-pass? edilmesi anlamına geliyordu. Nasıl olduysa bir anda Irakta petrol krizi Barzani´nin Türkiye´ye gelişinden bir ay sonra, Mart ayında, çözüme kavuştuğu yönünde açıklamalar yapıldı. Bu kadar yakın ekonomik çıkarlara, hemen hemen her şeyini Türkiye den ithal etmesine rağmen Kuzey Irak yönetimin Türkiyeden onay almadan Bağımsızlık referandumu yapmasını anlamlandırmak çok zor. Eğer bu referandum gerçekleşir ve bağımsızlık kararı çıkarsa geriye iki soru kalıyor. Yine mi aldatıldık?  , Yoksa BOP devam mı ediyor?