MİLLİYETCİ PARTİ GENEL BAŞKANLARININ UNUTTUĞU MILLIYETÇİ:RAHİM CEVADBEYLİ

"Soranlara anlatayım ben bu yurdun nesiyem / Ben,çiğnenen bir milletin Hak bağıran sesiyem." Böyle haykırıyordu Azerbaycanlı Şair Ahmet Cevat bir şiirinde. Yalnizca bu iki mısrada bütün hayatını, gayesini, kavgasını özetleyivermişti sanki...Merhumun bu iki mısrası, milletini seven bütün aydınların ortak bir avazı gibidir. Beyit, ne zaman aklıma düşse, sanki bu milletin sevdalısı binlerce adam bir araya gelmiş ve ağız birliği etmişçesine bu mısraları dizmişler diye düşünmekten kendimi alamam.   Bütün gerçekliği bir çırpıda veren böyle mısralar pek azdır. Hâlimize ne güzel tercüman olmakta...Bu memlekete, insanımıza karşı sorumluluğumuzun ne olduğunu ne güzel anlatır. Çiğnenen bir Milletin Hakkı haykıran sesi olmanın aynı zamanda soylu bir aidiyet hissi olduğunu anlarız. Bu milletin tarihinde binlerce adam, bu soylu aidiyet hissi içinde, milleti adına Hakkı haykırmayı en asli vazifesi bilmiştir.   Hakkın hatırını yüksek tutmak gibi bir işin karşılığı elbette bu dünyada refah ve saltanat içinde sefa sürüp,sırça saraylarda gününü gün etmek olmayacaktı. Milletin Hak bağıran sesi olmak gibi bir demir leblebiyi çiğnemeyi tercih edenler sürgün, ölüm, yalnızlık, gariplik, mahpusluk ve unutulmuşluk gibi türlü çeşitli acıları kendi kaderleri olarak tayin ederler. Ama aynı zamanda onlar "Acıyı Bal Eyleyenler" dir. Yoksa niye soylu bir aidiyetin peşinden gitselerdi ki? Zira insanların içinde niceleri vardı ki soysuzluğu bir fazilet sayarlar. Ne acı!   Milletini kendi nefsine tercih edip,soylu bir aidiyet hissiyle Hak bağıran ses olmanın talipligine soyunup bu demir leblebiyi çiğneyenlerden bir yiğidin adı da Rahim Cevadbeyli...Bu yiğit adam Tebrizli bir Azerbaycan Türkü...Türk Milliyetçisi.. İran işgali altındaki Tebriz´de, özelde Güney Azerbaycan genelde tüm Türk Dünyası için bir yığın mücadele ve faaliyetin yolbaşçısı bir adam... Milletinin Hak bağıran sesi olarak dergiler Çıkardı, kitaplar yazıp dernek kurdu. Iran Rejimi,Türkçülük yapıyor diye hakkında idam fermanı çıkardı ki Cevadbeyli sadece ve sadece demokratik bir mücadele vermiştir. Tek kurşun sıkmışlığı bir cana kıymışlığı yoktur. Birleşmiş Milletler´in Cevadbeyli hakkında "Canının tehlikede olacağı hiç bir ülkeye gönderilemez" kararına rağmen Van´da bir kampta Iran´a teslim edilmeyi beklemektedir. Cevadbeyli bir Türk...Ancak borazan medyada bir medya maymunu kadar gündem olamamıştır. Medya maymunlarını çarşaf çarşaf haber yapan Türk(?)Basını Rahim Cevadbeyli gibi bir Millet Mecnununa kör bakmaktadır. Milletin bütün meselelerine karşı son derece duyarlı olmayı bir haber politikası ve ahlak haline getirmiş Haber 59 Gazetemiz olmasaydı bu satırları okuyan pek çok okuyucumuz da Cevadbeyli´yi bilmeyecekti.   Borazan medyanın bir türlü gündeme almadığı bu yiğit adam, bir avuç insanın olanca gayretine rağmen hükümetinde gündeminde yok.Gerçi buna çok şaşırmış değiliz.Türk´e dair her şeye karşı alerji duyan, görmezden gelen, yok sayan,var saysa da bunu kalbi duygularla değil oy kaygısıyla yapan bir siyasi iktidarı on yedi senedir ibret nazarıyla seyretmekteyiz ki buna benzer icraatları 17 cilt ansiklopedi olurdu.   Rahim Cevadbeyli konusunda asıl içimizi yakan, ciğerimizi dağlayan mesele başka bir kesimin sessizliğidir. Rahmetli Alpaslan Türkeş ya da Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu bugün hayatta olmuş olsaydı bu yazı icimizi serinleten, dostu sevindiren, düşmanı üzen bir yazı olabilirdi. Ne Türkeş ne Yazıcıoğlu kardeşleri Cevadbeyli konusunda sessiz kalırdı. Zira onlar da çiğnenen bir milletin hak sesi olmak gibi bir demir leblebiye talip ve soylu bir aidiyet hissi taşıyan vicdanlardı.   Bugün onların koltuklarında oturanlar üstelik iktidarı hükümetle paylaşıyorlar. Elinizi koyun vicdanınıza ve söyleyin "Cevadbeylinin hakkı bugün bu imkanlar içinde savunulmayacaksa ya ne zaman savunulucak?" Olmayan Sarı Yelekliler hakkında en yüksek perdeden tehdit dolu beyanat verenler, kardeşleri Rahim Cevadbeyli hakkında niçin suskun? Şarjör boşaltır gibi seri şekilde kendilerine hakaret eden siyasi rakiplerinin adını bile sayın diye başlamadan anmazlarken kendi kardeşleri olan Rahim Cevadbeyli´den tek bir cümle bile niye bahsetmezler? Rahim Cevadbeylinin soylu aidiyet hissiyle verdiği mücadelenin bizzat Milliyetçi partilerin Genel Başkanları tarafından sessizliğe kurban edilmesi hangi kirli pazarlığın neticesi?   Akparti Genel Başkanının istediği her konuda ondan bile talimat alma gereği duymadan spontane olarak konuşan bu genelbaskanlarda Cevadbeyli için iki kelam edecek ağız yok mudur? Davasını yutkunan lider olur mu? Milletinin sesi olmak Sarayın sesi olmaktan daha ulvi değil midir? Cevadbeyli Müslüman mı değildir,Türk mü değildir, Milliyetçi mi değildir? Kardeş Azerbaycanda milyonlar Cevadbeyli için ayaklanıp sesleri gökkubbeyi sarmışken, dayandığınız Sarayın bu sese karşı yalıtımı var da ondan mı duymuyorsunuz?   Hadi belki bu yazının başında yazdığımız mısraları belki hiç duymadınız.Atsız´ın şu dizelerini de mi bilmiyorsunuz: "Saraylarda süremem dağlarda sürdüğünü / Bin cihana değişmem şu öksüz Türk´lüğümü"....   Not: Azerbaycan Türklüğünün meydanlarda haykırdığını TBMM de sadece Meral Akşener söyledi: Azerbaycan Var olsun/Cevadbeyli azad olsun!!! Amin!   Kardeşimizi Iran´ a teslim etmeyin!! Ne Cevatbeyli, ne Doğu Türkistan unutulamaz, sahipsiz bırakılamaz.   Rahim Cevatbeyli