Sayın Çorlu Yönetim Kurulu Başkanı İzzet Volkan, Meclis Başkanı Erdim Noyan, değerli Oda Üyeleri ve Basın Mensupları, Sevgili Konuklar Hepinizi sevgi ve saygı ile selamlıyorum. Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası´nın 60. Yılı kapsamında burada olmaktan mutluyum. Hiç kuşkusuz ülke ekonomisine katkı sağlayan üyelere verilecek ödül, önemli bir motivasyon kaynağıdır, Oda içinde güç ve birlikteliğin önemine vurgudur. Bu anlamda ödül alan tüm üyeleri de yürekten tebrik ederim. Değerli Konuklar; Ticaret ve Sanayi Odaları, bulundukları kent ekonomisi için önemli işlev görürler. Çorlu Ticaret ve Sanayi Odası´nın kentimiz için çalışmaları çok önemlidir, Çorlu´nun sosyo ekonomik kalkınmasında aktif rol oynamaktadır. Ticaret ve sanayi odamız, ülkemizin ekonomik aynasıdır. FAİZDE DÜNYA ÜÇÜNCÜSÜ OLDUK Ekonomide ayna derken, gerçeklerden bahsetmek de vatandaşımıza boynumuzun borcudur. Herkesin de bildiği üzere Maalesef ekonomide işler hiç iyi gitmemektedir. Merkez Bankası dün, politika faizi olan ?bir hafta vadeli repo faizini? yüzde 17,75´ten yüzde 24´e yükseltti. Yükseltmek zorunda kaldı. Bu karar ile Türkiye Arjantin ve Surinam´ın ardından dünyada en yüksek faiz uygulayan üçüncü ülke olmuştur! Amaç neydi? Dövizdeki yükselişe set çekmek! Peki dövizde beklenen düşüş oldu mu? Hayır! Dün bir ara 6,02 civarında iken bugün biraz önce baktım, dolar tekrar yükselişe geçmiş! Şu an 6.16 seviyesinde. Ne olacağını kimse tam olarak kestiremiyor. Bulgaristan´dan gelen yabancı vatandaşlar, TL değer kaybettiği için elindeki Euro ile kilolarca alışveriş yapıp gidiyor! Çok üzülüyorum. Bu daha başlangıç. Krizin etkileri hızla derinleşiyor, topluma yayılıyor. Cumhurbaşkanı ise Merkez Bankası´nın kararı için garip açıklamalar yapıyor. Bağımsızlığına vurgu yapıp, ?Sabır bir yere kadar? deyip, faiz artışına karşı çıktığını söylüyor. Böyle ülke yönetilir mi? Yabancı yatırımcının kafası karışıyor. Bu kafa ülkeyi daha da kötü günlere götürür! YÜZDE 41 FAKİRLEŞTİK Gelmeden TÜİK verilerine baktım.  2017 yılında kişi başına gayrisafi yurtiçi hasıla cari fiyatlarla 38 bin 660 TL, yani 10 bin 597 dolardı. Dolar o sırada 3.6. Şimdi dolar ne kadar 6,17 lira. Yani şu anda kişi başına düşen gelir 6265 dolar. Yüzde 40.9 fakirleştik! Neredeyse yarı yarıya fakirleştik! Sadece 1 yılda bu kadar fakirleştik. Demek ki sorun Rahip meselesi değil, ekonomideki yapısal sorundur. Üretmeden tüketime dayanan, fabrikalarını haraç meraç satan, ülkeyi betona gömen, istihdam sağlayacak üretim tesisleri açmayan, eldeki en önemli Cumhuriyet kurumlarını yok pahasına satan zihniyettir. Çiftçisine değer vermeyen, tarım sektörünü ayağa kaldıramaz. Bugün hem tarım, hem hayvancılıkta battık, yabancı ellere muhtaç hale geldik. Şarbon krizi ortaya çıktı daha bilmediğimiz nice sorunla karşılaşacağız. Tasarrufa gitmemiz, sıkı maliye politikası uygulamamız gerekiyor. İsraf ve rant ekonomisinden hemen vazgeçilmelidir! Borç batağındayız. İngiltere´de tefecilere teslim olduk! Kimse Türkiye´ye kredi vermek istemiyor. Harcama artttıran tüm projeler, Kanal İstanbul vs hemen şimdi rafa kaldırılmalıdır! Tasarruf sadece vatandaştan istenmez. Tepeden başlar. Lüks içindeki uçak siparişleri, yeni saray inşaatları, gereksiz ihtişam ve şatafat bizi tepe üstü götürür! Türkiye ekonomisi, katma değeri yüksek mal üretimi sağlayacak eğitim ile donatılmak zorundadır. Ne var ki tasarruf adı altında eğitim bütçesinden kesinti yapılıyor, karma eğitim kimi okullardan kaldırılıyor! Bu kafa ile nasıl kalkınacağız! DÜNYA FİYATLARININ YÜZDE 28 ÜZERİNDEYİZ Bakın Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü yani OECD 2018 Tarım Raporu açıklandı. Türkiye´de yurtiçi fiyatlar 2015 ve 2017 yıllarında dünya fiyatlarının yüzde 28 üzerinde! Devletin tarım sektöründeki inovasyon projelerine verdiği destek, doğrudan yardımların sadece yüzde 1´idir. Bu kahreden bir rakam. Herkes tarımdan çekiliyor! Oysa İzlanda hükümeti çiftçisine yüzde 60 fiyat desteği veriyor. Norveç, İsviçre yüzde 50´nin üzerinde destek veriyor. TARIM ALANLARI AZALIYOR Ülkemizde 2002 yılında 41 milyon 967 bin hektar olan tarım alanı şu an 37 bin 992 hektara düşmüştür. 2018 yılında 3 milyon 697 bin hektar alan ise nadasa bırakılmıştır. Hâlbuki nadas yerine alternatif ürün politikası ile tarım içinde tutulabilecek topraklar, üretim dışına atılmıştır. Ülkemizde çiftçi adım adım üretimden çekiliyor. Mazot fiyatları geçen yıla göre yüzde 23 arttı, DAP gübresinin kilosu yüzde 130 arttı, çiftçi bu durumda niye üretim yapsın? Ama çiftçi üretimden çıktıkça, farkında değiliz, hepimiz fakirleşiyoruz. Dünya fiyatlarının yüzde 28 üzerinde gıda tüketiyoruz. Bu daha 2017 fiyatları. 2018 yılsonu bunu katlayacaktır! Tarım girdileri ithalata dayanıyor. Dolar arttıkça çiftçi kaybediyor, üretimden çekiliyor, pahalılık artıyor, mutfakta yangın çıkıyor.  Domino taşları gibi hep birlikte devriliyoruz. Yabancı yatırımcı, Türkiye piyasalarından çıkmaya devam ediyor. Tabii, cari açık açısından ihracatımızın arttırılması gerekiyor. Ama o kadar çok ülke ile sıkıntı yaşıyoruz ki daha önceki rüzgârı kaybetmiş, ihracat pazarlarımızı daraltmış durumdayız! Kurdan kaynaklı maliyet artışları Türk ihraç ürünlerinin fiyat rekabetini olumsuz etkileyecektir. Konut balonu patlayabilir. Bankalar Birliği açıkladı. Ocak-Haziran 2018 verilerine göre; batık ve geri ödenemeyen kredilerin ağırlığını konut kredileri oluşturuyor. Toplam 75 milyar TL´lik bir rakam bu. Kredi taksitlerini ödeyemediği için bankalarca el konulan ipotekli konut sayısı ise altı ayın sonunda 14 bine ulaşmış durumdadır! Özelleştirmelerden bahsettik. Devletin yükünü azaltması gereken bu politika, AKP döneminde devletin en verimli büyük arazilerinin yabancı sermayedarlar da dahil yandaşlara peşkeş çekildiği bir dönemle sonuçlanmıştır. En acı tablo Türk Telekom örneğidir.  2005 yılında dolar kuru 1.40 TL iken yüzde 55 hissesi Lübnanlı Hariri ailesine 1.3 milyar doları peşin, toplamda 6.5 milyar dolara satılmıştı! Bu aile, Türk Telekom´un trilyonluk gayrimenkullerini sattı, elde edilen 22 milyar liralık temettüyü ülkesine götürdü Ve şimdi yani 13 sene sonra içi boşaltılmış, zarar edilmiş halde Türkiye´nin kucağına, bankalara bıraktılar! Bunun bedelini hep birlikte ödeyeceğiz. Şu anda 4.5 milyar dolar kredi borcu olan ve 2016 yılından bu yana zarar ettirilen Türk Telekom, üç Türk bankasına devredilmiştir! Bu rezalet esasında Yüce Divanlıktır. Özelleştirilmeden önce yılda 2 milyar dolar kâr eden, Türkiye´nin her yıl vergi rekortmenleri arasında olan Türk Telekom, Araplar tarafından zarar ettirilmiştir. Söz verdikleri hiçbir yatırımı yapmamışlardır. Araplar, kâr parasını kendi ülkelerine götürmüş, içi boşaltılmış halde tükettikleri Türk Telekom´u borçlu, batak halde, şimdi Türklere, bankalarımıza bırakmışlardır. Bunun vebali büyüktür. Bankalarımız, 4.5 milyar dolarlık kredi alacaklarını tahsil ettirmeye çalışacaklar. Tabii bütün bunlar olurken bankalarımızın kredi notu da düşürülüyor. Moody´s de en son, 20 Türk bankasının notlarını riskli seviyeye indirdi. Bu da bankalarımızın uluslararası piyasalarda ciddi sıkıntı yaşayacağını, bazı bankalara dış kaynak kapısının kapanacağını ortaya koyuyor. Özetle içinde bulunduğumuz ekonomik tablo acıdır. Buradan çıkışın acı reçetesini en çok vatandaşlarımız ödeyecektir. Herkesin başını kuma gömdüğü ya da gömmek zorunda bırakıldığı bu süreçte muhalefet partisi olarak gerçekleri gün yüzüne sermek zorundayım. Ticaret ve Sanayi Odamızın ekonomik kriz sürecinde kendisine yakışan sorumlulukta rol üstlenerek, gerekeni yapacağına inancım tamdır. Umarım hep birlikte, dayanışma yaparak bu süreci atlatacağız. Ödül alan Oda mensuplarını bir kez daha kutluyor, herkesi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.   İlhami Özcan AYGUN CHP TEKİRDAĞ MİLLETVEKİLİ   İLGİLİ HABERLER ALBAYRAK RESTİ ÇEKTİ: KINAMAYI GERİ ALMAZSA? AYGUN: ´DEMOKRASİ ADIM ADIM BİTİYOR´ TOYLUK ETMİŞ?
Editör: TE Bilisim