Vefatının 382. Yılında, HZ. MUHAMMED’İ ANARKEN… (20/4/571-8/6/632)

Abone Ol

Peygamberimiz Hz. Muhammed, babası Abdullah’ın ölümünden kısa bir süre sonra 20 Nisan 571 tarihinde Mekke’de doğdu. Annesi Amine Muhammed 6 yaşındayken vefat etti. 8 yaşındayken dedesi Abdulmuttabib’i kaybeden Muhammed’in bakımını amcası Ebu Talib üstlendi. Yirmi yaşlarında Hz. Muhammed Hilfu’l – Fudul toplantısına katıldı. 25 yaşında iken 40 yaşındaki Hatice ile evlendi, iki erkek, dört kız çocuğu oldu. Efendimiz ilk Vahyi 40 yaşında Hira mağarasında bir Ramazan ayında aldı. Vahyi tebliğ etmeye başladı. Kısa bir süre sonra amcası Ebu Talib’i ve Hz. Hatice’yi kaybetti. Allah onu Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksa’ya götürdü, bu gecede Hz. Peygamber’in göğe yükselişi (Mi’rac) olayı vukubulmuş ve beş vakit namaz farz kılınmıştır.

               Mekkeli müşriklerin Hz. Muhammed’e suikast ihbarı üzerine Peygamber ve beraberindekiler 622 yılında Medine’ye göç ettiler. Mekke müşrikleriyle 624 yılında Bedir Savaşı, 625’te Uhud Savaşı, 626’da Mureysi Gazvesi, 627’de Hendek Savaşı, 629’da Mu’te gazvesi gerçekleşti, 630’da Mekke fethedildi. Aynı yıl Huneyn Gazvesi sonra Taif kuşatıldı, Tebuk seferi yapıldı.

               Hz. Peygamber’in 632 yılında gerçekleştirdiği son hac, “Veba Haccı” adını almıştır. 11-27 Mayıs 632’de hastalanan Hz. Muhammed 13 Rebiulevvel- 8 Haziran 632 Pazartesi günü vefat etti. (Hz. Muhammed, Derin Tarih, Özel Sayı 5, Mart 2016’dan derlenmiştir)

               Vefatının 382 yılında Peygamberimiz Hz. Muhammed’i bazı sözleriyle anımsatarak anmak, anlamak istiyoruz:

-        Hz. Peygamber “Doğru olunuz, doğruya yöneltiniz” sözüyle, insanların sadece kendilerinin doğru olmalarının yeterli olmadığını, birbirlerine destek olmakla yükümlü olduklarını ifade etmiştir.

-         “Allah bana tevazu etmenizi bildirdi, sakın kimse kimseye övünmesin, zulmetmesin.”

-         “Merhamet etmeyene merhamet olunmaz.”

-         “Eli sıkı olma, büsbütün eli açık olma, sonra kınanır ve çaresiz kalırsın.”

-         “Sabır, ancak musibetin ilk geldiği andadır.”

-         “Müslümanların işleri aralarında danışma iledir.”

-        “Unutmayın, sizden öncekiler aralarında zengin ve güçlü kimseler suç işlediklerinde onları cezalandırmazlar, ama buna karşılık fakir ve güçsüz kimseler suç işlediklerinde en ağır cezalar verirlerdi. İşte onlar bu yüzden yok oldular.”

-         “Müslüman Müslümanın kardeşidir, ona zulmetmeyiniz.”

-        “Akraba ile ilişkiyi karşılıklı sürdüren gerçekten ilişkiyi sürdüren demek değildir. Asıl ilişkiyi sürdüren akrabalık, ilişkisi kesildiği halde bunu sürdüren kimsedir. Esas olan gelmeyene gitmek, vermeyene vermektir.”

-         “Kişi ya öğreten ya da öğrenen olmalı, bunun dışında kalma özenecek bir durum değildir.”

-         “Ben bir öğretici olarak gönderildim.”

-         “İlim öğrenmek, her Müslüman erkek ve kadına farzdır.”

-         “Ey iman edenler! Yapmayacağını şeyleri niçin söylüyorsunuz?”

-         “Öfkelendiniz zaman susunuz. (Peygamberim, Diyanet İşleri Başkanlığı, 2013)

-         “Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyin, nefret ettirmeyiniz.”

-         “İyi biliniz ki, sizin en güzel huylunuz, en hayırlı olanınızdır.”

-        “Adem oğlunun altından bir vadisi olsa O, kendisinin iki vadisi olmasını ister. Onun ağzını topraktan başka bir şey doldurmaz.” (Derin Tarih, Özel Sayı 5, 2016, Hz. Muhammed.)

-         Satırlarımıza,

Atatürk’ün, ölümünden kısa süre önce yayınladığı son mesajında Hz. Muhammed hakkında söylediği şu sözü ile son verelim:

“Bütün dünyanın Müslümanları Allah’ın son peygamberi Hz. Muhammed’in gösterdiği yolu takip etmeli ve verdiği talimatları tam olarak tatbik etmeli.”

Tüm Müslümanlar Hz. Muhammed’i örnek almalı ve kendisi gibi hareket etmeli, İslâmiyetin hükümlerini olduğu gibi yerine getirmeli. Zira ancak bu şekilde insanlar kurtulabilir ve kalkınabilirler.

Hz. Muhammed Allah’ın birinci ve en büyük kuludur. O’nun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir; fakat Peygamber sonsuza kadar ölümsüzdür.” (Doğumunun 125. Yılı anısına, Din, Bilim, Uygarlık ve Atatürk, Diyanet İşleri Başkanlığı, Nisan 2007, Ankara sh.92)