14 Mayıs’ta önemli bir seçim var. Eskilerin deyimiyle seçim sath-ı mailindeyiz Partiler pupa yelken gidiyor seçmen denizlerinde. Meydanlar kalabalık her seçimde olduğu gibi. Fakat önceki seçimleri hatırladığımızda beklenmedik sonuçlarla karşılaşmak da mümkün olabiliyor. Yani kalabalıklar bazen aldatıcı da olabiliyor.
Siyasi tarihimizin önemli figürlerinden Millet Partisi Genel Başkanı sayın Osman Bölükbaşı iyi bir hatipti. Seçim mitinglerinde meydanlarda büyük kalabalıklar toplayabiliyordu. Nükteleri ve rekorlarıyla farklı bir kişilikti. Düzce’de yaptığı bir seçim konuşmasının tam 8 saat 35 dakika sürdüğü bilinir. Millet onu dinlemeye, görmeye geliyor, hararetle alkışlıyor, ama seçim günü geldiğinde mührü kendi partisine basıyordu. Nitekim bir mitingde coşkulu kalabalığa hitaben; “ Sizin harmanınız büyük de, taneniz çıkmıyor. Burada beni dinlerken aşka gelip Rahman'ı alkışlarsınız, sandık başına gidince Şeytan'a sarılırsınız.” diyerek dinleyenleri güldürmüştür.
Benzer bir durumu bizzat ben yaşamıştım. 2009 yerel seçimlerinde Uzunköprü’de Belediye Başkan Adayı idim. Siyasi parti deneyimim memuriyetimden dolayı az olsa da, hitabet yeteneğimi tüm siyasiler bilir. Önceleri hiç şans verilmeyen MHP, ilçede gündemi belirleyen parti konumuna gelmişti. Hangi mahallede, hangi kahvede konuşma yapacağımızı gündüzden ilan ediyor, akşam gittiğimiz her kıraathanede bizi bekleyen kalabalıklarla karşılaşıyorduk.
Partilerin son gün konvoylarındaki araç sayısı da seçim sonucu tahminlerinde önemli bir gösterge olarak kabul edilir. Bu düşünceyle, konvoya katılacak araçların deposuna partiler bedava yakıt desteği yapar. Çok kısıtlı seçim bütçemiz nedeniyle ne mahallelerde seçim büroları açabilmiş, ne de araçlara yakıt koyabilmiştik. Buna rağmen en kalabalık ikinci konvoyu MHP toplamış, bütün ekip çok duygusal anlar yaşamıştı.
Herkes, büyük ihtimalle seçimi kazanacağımızı konuşmaya başlamıştı. Ülküdaşlarıma bu mutluluğu yaşattığım için ben de çok mutluydum. Fakat sandıklar açıldığında karşılaştığımız sonuç, meydandakinden çok farklıydı. Ben 4000 gönüle girmeyi başarsam da, kazanan CHP’nin adayı Av.Enis İşbilen kardeşim olmuştu. Aldığım oy MHP için rekordu ama, gördüğüm ilginin karşılığı değildi. Yani insanlar alışkanlıklarını kolayca terk edemiyor, tutkularından kolayca vazgeçemiyorlar. Partilerin, daha doğrusu ittifakların büyük mitinglerini, alanlardaki kalabalıkları görünce bu düşünceler canlandı hafızamda.
Alan analizlerini iyi yapmak gerekir. Kalabalıklar diri, heyecanlı ve gönüllü müdür, cebine harçlık sıkıştırılmış taşımalı hazır kıtalar mıdır? “Seçimin sonucu ne olur, seçimi kim kazanır?” diye bana da soruyor tanıdıklarım. Yarışta adalet ve eşitlik görmediğim için sonucu matematik kesinliğinde söylemek mümkün değil. Her gün anket yayınlıyor araştırma şirketleri. Partilerin de anket firmalarıyla yaptıkları analizler var. Ben tek anketle yetinmem. Mesela dün 9 anket şirketinin ortalaması yer aldı gazetelerde. Burada MİLLET İTTİFAKI adayı Kemal Kılıçtaroğlu’nun en az 5 puan önde olduğu görülüyor. Seçim gününe kadar bu fark kapanır mı, yoksa Muharrem İnce ve Sinan Ogan’ın çekilmesi halinde iyice mi açılır, seçim daha ilk turda mı biter,ikinci tura mı kalır, bunu şimdiden öngörmek çok gerçekçi değil.
Beni en çok rahatsız eden CUMHUR İTTİFAKI bileşenlerinin kullandığı zehirli dildir. Sürekli bağırıp çağırıyorlar, parmak sallayıp tehdit ediyor, hakaretler yağdırıyorlar, ötekileştirmeler, ayrıştırmalar… Yahu ne oluyoruz? Savaşa mı gidiyoruz, seçim mi yapıyoruz! Halbuki seçimleri demokrasi bayramı gibi görüp bir şölene çevirmek çok mu zor? Acaba diyorum iktidar partilerini bu kadar agresif yapan anket sonuçları mıdır? Millet iradesi deyip duruyorlarsa, o zaman sandıktan çıkacak sonuca herkesin saygı göstermesi gerekmiyor mu? İlk defa mı seçim yapılıyor bu ülkede? Allah aşkına kendinize gelin!
Çok kişinin adını bile yeni duyduğu DSP Genel Başkanı, AKP’den vekillik garantisini aldıktan sonra solculuğunu unutarak, muhalefeti ” kafirler” diye yaftalıyor, Adalet Bakanı Bekir Bozdağ, utanmadan sıkılmadan ittifakları; şampanyacılar ve secdeciler diye kamplaştırıyor, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu ,Millet ittifakı kazanırsa bunu siyasi bir darbe olarak ilan ediyor. Yahu devletin bütün imkanlarını kullanmanıza rağmen, yine de MİLLET İttifakının kazanma ihtimalinden bu kadar ürküyorsanız, bence siz secdeden hiç kalkmayın, milletimizin ferasetine güvenip, Allah’ın takdirine razı olun da halkımız bir nefes alsın, huzura kavuşsun. Hükümetler gelip geçer. Allah devletimize , milletimize zeval vermesin.
Bu siyaset soslu yazıyı yine rahmetli Osman Bölükbaşı’dan alıntı sözlerle bitirelim:
Eğitim cehaleti alır, eşeklik baki kalır.
Hayatım boyunca bütün sektörleri tetkik ettim, en kârlısının "din ticareti" olduğunu gördüm.
Koltuğunun altında ‘haç’ taşıyan, fakat ‘hacı’ görünmeye çalışan, ‘gavur’ diye öldürtüp ‘şehit’ diye namaz kıldıran siyasetçilerden sakınılmalıdır.
TRT’nin partizanlığına karşı çıktım, adımızı Tırt Osman’a çıkardılar. Hırt’ı çok olan memlekette varsın bir de tırt olsun.
Evlilik insan hayatının en büyük kumarıdır. Bu kumarda kazandığını söyleyen bazı yalancılara rastlanır. İlk günlerde döperle kazanırsın, sonunda floş royalle kaybedersin. Bu yüzüğün esareti, cellâdın kemendinden daha acımasızdır. Hayattaki en pahalı hovardalık evliliktir.