Suç makinası karakoldan kaçtı, bir polisin boşluğundan yararlanarak silahını aldı, videolara bakılırsa, alt alta üst üste boğuşmalar yaşandı sonra çevik hareketlerle döne döne ayağa kalkarak silahlı çatışmaya girdi.
Sonuç: Genç kadın polisimizi kaybettik, yaralılar cabası. Tüm bunları halkımız, TV ekranlarından gördü.
Soru: Bu çatışmada o şahıs neden vurulmadı? Dragon kazığı gibi iki büklüm çöp torbasında taşınırken çığlıklar atan mahlukun vücudunda bir sıyrık bile olmamış.
Hemen mukayese yapalım: Böyle bir müsamere ABD polisi ile yaşansaydı o şahış kevgire döner miydi, dönmez miydi? Kuşkusuz tam kalbur; niye olmadı? Çünkü - Bana göre - Memur çekinceli, devletine güvenç besleyemiyor; hadi vurdu veya yaraladı diyelim memur(lar) bu işin sonunda başlarına neler geleceğini az çok aklından geçirmişlerdir. Polis bazı hallerde tam yetkili olduğuna inanırsa ABD' deki gibi hareket eder. İnanmazsa bu tür elim vakaları daha çoook TV ekranlarından izlemeye devam ederiz.
Polis, 2 metrelik mesafeli çatışmada kuşkusuz suçluyu delik deşik edebilirdi ama yapmadı, yapamadı, olmuyor! Demek ki, hala devlet olamadık boşluğunda yaşamaya devam ediyoruz.
Çare... Belirli bir suç limitini asmış kişiler aynı şehirde serbest dolaşıma bırakılmamalı, mümkünse farklı elbiseler giymeye mecbur edilmeli, gönderildiği yerde günlük kontrolleri yapılmalı, daha zor olanlar adalardan birinde mecburi iskana tabi tutulmalı veya Anadolunun terk edilmiş köylerinden birine gönderilmelidir. Toplum olarak, bedel ödeye ödeye iyice moralimizi bozduk. Ciğeri 3 kuruş yapmayan insan kılıklı canavarları yaşatacağız diye değerli varlıklarımızı niye kaybedelim? Vuran öldüren mahkum cezasını çeken halk; olmaz böyle bir sistem!
Canları cehenneme diyeceksin kardeşim; hukuk dediğin caydırıcı olur.
Tekliflerimiz uçuk gibi gelse de bunun anlamı okkalı yasalara ve caydırıcı kararlara ihtiyacımız var demeye getiriyorum.