Otuz Ağustos zafer bayramının YÜZ BİRİNCİ yılı...
Ve ben törenlere katıldıktan sonra,o yoğun duyguların içinde kendimle düşünceler içinde fikir alışverişinde bulunurken,
Bir ömrü cepheden cepheye koşup savaşmakla ömür tüketen ve bir ülkeyi ve ulusu yoktan var eden bir dünya liderinin bizlere miras bıratıklarından ne kazanımlar elde etmişiz,etmişim diye şöyle bir düşündüm.
İnanın anlatmaya kelimeler cümleler yetmez ama ben yine de bir kaç cümle ile herkesin bildiği ve fakat izah edemediği bir takım şeyleri,kendi penceremin bakış açısından sizlerle paylaşmak istedim.
Kalem kalem yazmaya gerek yok,bir kaç örnekle konuya giriş yapalım.
Bir dünya liderinin imkansızlıklar içinde kurduğu bir ülkede doğmuşuz ve doğmuşum yaşıyoruz,yaşıyorum.
Çürümüş bir zihniyetin,yok olmaya yüz tutturduğu,neredeyse tarihten yok olacak bir kalıntıdan,yoktan var edilen bir Cumhuriyet ülkesinde ve hür ve özgür bir ülkede dünyaya gelmişim ve yaşıyorum.
‘Umutsuz durumlar yoktur, umutsuz insanlar vardır’ deyip asla umutlarımızı yitirtmeyen bir liderin öncülüğünde yönetilen bir ülkede dünyaya gelmişim ve yaşıyorum.
Ve o ülkede umutsuz insanlardan inançlı bir halk yaratmış bir liderin ülkesinde dünyaya gelmişim ve yaşıyorum.
Ve kendini hiç,kendini zayıf,kendini çaresiz sayarak,ve yüreğindeki sarsılmaz inançtan başka “hiç bir şeye sahip olmadan” çıktığı o yolda,kurulur dediği orduyu kurup,yenilir dediği işgalcileri yenen bir liderin ülkesinde dünyaya gelmişim ve yaşıyorum...
Bir kadın olarak sayesinde İNSAN yerine konulmuşum,hiç bir hakkım yokken ve "hayvanların bile sayıldığı bir ülkede insan sayılmayan bir yoz bir rejimde insan yerine koyulmuşum seçme ve seçilme hakkına sahip olmuşum ve o ülkede dünyaya gelmişim ve o ülkede yaşıyorum.
Bir köylünün bir doktordan daha az kıymetli olmadığını bizlere göstermiş ve öğretmiş bir liderin ülkesinde dünyaya gelmişim ve yaşıyorum.
Ve sanata saygıyı, ve öğretmene vefayı ve o köylünün efendimiz olduğunu,kitapların ve edebiyatın önemini,sporcunun ahlaklısının değerini,eğitimin kurtuluş savaşımız kadar kıymetli olduğunu,büyüklerimi saymayı, küçüklerimi korumayı,yurdumu,milletimi özümden çok sevmeyi,bizlere ilke edindiren bir liderin ülkesinde dünyaya gelmişim ve yaşıyorum.
Hayatta hiç bir zorluğun aslında zorluk olmadığını,umudun da umutsuzluğunda “ta içimiz de” saklı olduğunu,yenildiğimiz zaman değil, asıl “pes ettiğimiz zaman” mağlup olacağımızı,ve şu yangın yerine dönmüş bir ülkede dahi,insan kalmanın ne kadar önemli,ne kadar değerli olduğunu,çünkü her türlü fırtınanın geçip gidip dindikten sonra,o çer çöpün içinde billur kristaller gibi kalabilen o insanların,hayatı devam ettirdiklerini algılayabilen bir ülkede dünyaya gelmişim ve yaşıyorum.
Bu erdemlerle doğup bu erdemlere bana ve bizlere nasip olmuş bir ülkede dünyaya gelmişim ve yaşıyorum.
Ve ez cümle 30 Ağustos bu mucizelerin yaşandığı ve başladığı günmüş,Türkiye Cumhuriyetinin doğum günü diye kabul ettiğim,modern çağdaş laik demokratik bir ülkede İNSAN gibi doğup İNSAN gibi yaşamayı,İNSAN kalabilmeyi başarabilen bir ülkede dünyaya gelmişim ve yaşıyorum...
Yaşadığım sürece nice 30 Ağustos’lar yaratmaya yaşatmaya ve bu ülkede bir kez daha bir kez daha doğmaya ve yaşamaya,ant içerim.!
Zafer bayramımız kutlu olsun... İşte öyle... Birgülce