Ya Karabağ Ya Ölün

YA KARABAĞ YA ÖLÜM Konuşarak hallolunmayacak meseleleri halletmek ancak savaşla mümkündür. Savaşta, maddi manevi tüm değerler karşı karşıya konur, ağır gelen taraf muzaffer olur. Bu mantık doğrultusunda muzaffer olacak tarafın kim olduğunu tahmin etmek pek ala basit; bir tarafta yatağında ölmekten utanan Türkler, diğer tarafta mukaddesatı için değil canını; serçe parmağını dahi feda etmeyecek Ermeniler. Bir tarafta memleketi savaşa girdiğinde huzurla yaşadıkları Avrupa'dan Çanakkale'ye, Sakarya'ya koşan Türkler, diğer tarafta en küçük milli meselede vatanını, cephesini terkeden Ermeniler... Savaş, mazluma ve masuma karşı yapıldığında zulüm; kansıza ve soysuza karşı yapıldığında düğündür, karşıdaki düşman insanlık aleminin en haysiyetsiz milletleriniden biri ise de farzdır. Karşımızdaki düşman; Ermeni'dir, yani hem farz hem de düğün. Bu düşman, çetin Milli Mücadele yıllarında hainlik edip bizi sırtımızdan vuran, Hocalı'da hamile kadınların karnını süngüyle deşen, çocukları kulaklarından duvarlara çivileyen, sivilleri katleden o alçak düşmandır. ** Geçtiğimiz günlerde bir şafak vakti Ermeniler, sarhoş koyunun vuruşmak için kurt araması misali AzerbayCAN'ımıza saldırıda bulundular. Sonrası mı? Hala toprak kaybediyorlar. Hele bakın şu zavallı Ermeni'ye, acınası haline bakmadan tarihin en kadim ve en asil milletine harp açıyor. Türk tarafı tüm kuvveti ve kuvvetleriyle vurduğunda, sabah mesaiye başlayan işçiler öğle yemeği yemeden, Türk askeri Erivan'da zafer kutlamalarına başlar ve gidişat da tezimi destekler nitelikte. Boynundaki tasmasında ''Rusya'' yazan bu eski kölemiz Ermenilerin yapacağı en mantıklı davranış, derhal Karabağ'ı Azerbaycan'a teslim etmek ve Karabağ'dan def'olmaktır. Aksi takdirde, silahlı kuvvetlerimizin Erivan'a kadar gitmesi ihtimaller dahilindedir. Ermenistan ordusu, değil ordumuzla mücadele edebilmek, ergenliğin getirdiği öfke ve gerginliği taşıyan asabi liseli talebelerimizle bile baş edemezler. Böyle bir kalkışmaya kalkmak için ya Türk olmak lazım ya da ahmak; Türk değiller. ** ''Biz Türkler, ordusu olan bir millet değil, milleti olan bir orduyuz!'' demişti, Atatürk. Bu ordu, Altaylar'dan Tuna'ya, Ankara'dan Bakü'ye uzanan bir ordudur. Bu ordu, aynı ana-babanın çocuklarından teşekkül bir ordudur; TURAN ORDUSU'DUR. Can Azerbaycan'ımız, Türkiye daima seninle. ''Sevincin sevincimiz, kederin kederimizdir.'' Tanrı Türk'ü korusun. Mücadelemiz kutlu olsun.