Dünyada milyonlarca insan çeşitli sebeplerle vatanlarını terketmek, bir başka ülkeye gitmek zorunda kalıyorlar.

Bu sebeplerin en başında şüphesiz savaşlar, iç kavgalar, açlık, işsizlik gelmektedir. Adına ister mülteci, isterseniz göçmen veya sığınmacı deyin milyonlarca insan bu acı kaderi yaşamak zorunda bırakılıyor. Bugün dünyanın belki de en önemli sorunudur bu. Akdeniz, Ege Denizi ve Dünya'nın başka coğrafyalarında binlerce mülteci batan teknelerle denizin dibini boylamakta, balıklara yem olmakta, bazılarının cansız bedenleri kıyılara vurmaktadır. Aylan Bebek, tüm insanığın ayıbı, insani vicdanların iflasının sembolüdür. Göç ve mülteci dalgası Avrupa ülkelerinin ve ABD'nin çok açık ve iğrenç emperyal projesidir. Hele Orta Doğu'da, barış ve demokrasi getiriyorum diye hercümerç ettiği, bir litre petrol için binlerce insanın kanını içtiği bu kadim coğrafyada, bu mazlum ve mağdur topraklarda yaptığı tam bir vahşettir. Afrika kıtası da bu sömürgeci eşkiyalardan çok çekmiş, bu zulümlerden nasibini almıştır. Şimdiki projenin tek hedefi vardır: O da; Hıristiyan neoconların, eşeklerin ve fillerin işbirliği, Avrupalı ekabirlerin desteği, faşizme evrilmiş kapitalist nemrutların dayatmasıyla İslam alemini birbirine düşürmek, Türkiye'yi yoketmektir. İsrail bu projenin en önemli parçasıdır ve Yahudiler hem bölgenin, hem de Dünya'nın huzuruna kasteden fitne fücur milletidir. Yahudi'yi böyle görmezseniz olan biteni tam anlayamazsınız. Onların sahip olmak istedikleri sadece Arz-ı Mev'ud dedikleri(Vadedilmiş topraklar) sadece İsrail değil bütün Dünya'dır. En önemli silahları da paradır, kapitaldir. İMF de, Dünya Bankası da, çok uluslu şirketlerin büyük kısmı da onlarındır. İkinci İsrail kurulmak üzeredir. Orta Doğu bunun için savaşlarla, mezhep kavgalarıyla, ırkçı fanatizm ve diktatör zulümleriyle darmadağan edilmiş, yer altı, yerüstü kaynakları, inançları, tarihleri talan edilmiştir. Konuyu dağıtmadan öze gelmeliyim. Türkiye bu büyük proje ile adeta mülteci cenneti haline getirilmiştir. Çok açık ve net söylüyorum; bu durum bizim için artık bir güvenlik sorunudur. Hadisenin buraya evrilmesinde bugünkü iktidarın dış politikadaki hatalarının da payı vardır. "Komşularla sıfır sorun" derken, sorunsuz bir komşumuzun kalmadığını itiraf etmek zorundayız. Kimse bana duygu sömürüsü yapmasın. Çoluk çocuğa, kadına kıza, hastaya yaşlıya kapılarımız da, gönlümüz de açık ama.. 4 milyon Suriyeli'nin büyük çoğunluğu gençlerden oluşmaktadır. Kimse bana din kardeşliğinden de bahsetmesin. Gelenlerin bir kısmı burada iş sahibi olmuşsa ve iş arayan Türk çocuğuna , "Biz yabancı işçi istemiyoruz." diye karşı çıkıyorsa, bir takım esnaflarımız ve işadamlarımız ucuz işçi diyerek onları çalıştırıyor, benim evlatlarım işsizlikten bunalıp intihar ediyorsa, bu mülteciler şehirlerde gettolar oluşturup öz vatanında bizim çocuklarımıza saldırıp yaralıyorsa, kadınlarımıza kızlarımıza sarkıntılık ediyorsa, bu artık bizim için GÜVENLİK sorunudur. Eğer bunlar elini kolunu sallayarak bayramda Suriye'ye gidip eğlenebiliyorsa misafirlikleri sona erdirilmelidir. Onların Suriye'de güvenlik sorunu yoktur. Türkiye'mizde onlar artık bizim için güvenlik sorunudur. Suriye'liler yetmiyormuş gibi şimdi de İran kapıları açmış, Afganlıların akını başlamıştır. Avrupa kendisini emniyete almak için Türkiye'nin mülteci politikasını övüyor, iktidara 3 milyar euro yardım teklifinde bulunuyor. İster Müslüman, ister Türk kökenli olsun her aracın bir taşıma kapasitesi vardır. Yeter artık. Avrupa hem çok az mülteciyi kabul ediyor, onları da seçerek alıyor. İşsiz güçsüz, eğitimsiz, vasıfsız olanlar, hastalar, sakatlar, yaşlılar bize kalıyor. Kıytırık paralarla bizi ikna etmeyi de başarıyorlar. Üstelik o paraların bir kısmını da göndermiyorlar. Bizi Müslüman bile saymayan zengin Arap ülkeleri niçin sahiplenmiyor Arap kardeşlerini? Muaviye ve Yezid'in torunları niye kucak açmıyor kardeşlerine? Farzedelim ki gelenlerin hepsi Türk. Bütün dünya Türklerini Anadolu'ya mı toplayacağız? Özal kapıları kapatmasaydı Bulgaristan'da Türk kalmayacaktı. Önemli olan onlara orada, doğdukları topraklarda sahip çıkmaktır. Afganistan'da General Raşit Dostum ülkenin kuzeyinde 40 senedir mücadele edip topraklarını savunuyor Taliban'a karşı. Mülteci Afganlılar onun yanına koşmalıdırlar. Sinirlerime hakim olmaya çalışıyorum ama, bir Suriyeli, "Artık evinize dönmelisiniz." diyen bir kardeşime, "Burası bizim toprağımız. Siz geldiğiniz Orta Asya'ya dönün." diye bağırabiliyorsa, batılıların bu sığınmacı projesi adım adım hedefine yaklaşıyor demektir. Bu siyasi, ekonomik ve askeri bir operasyondur. İşin duygusallık yanı kalmamıştır. Mülteci diye baştacı yaptıklarımız plajlarda eğlenirken benim askerim Afrin'de şehit oluyorsa artık bu oyun bozulmalıdır.Çok az sayıda göçmen alan Avrupa ülkeleri bile, savaşın bittiğini söyleyip sığınmacıları ülkelerine geri göndermeye başlamıştır. AKP İktidarı mülteci meselesini yeniden ele almalı ve gerçekleri görmelidir. Çünkü yarın çok geç olacaktır.