Mart 2014’te, Turgut Özakman, kendisiyle ilgili şu bilgileri veriyordu:

"1930 doğumluyum. Ankara Hukuk Fakültesi'ni 1952'de bitirdim. Sanat ve Kültürle ilgili devlet kurumlarında çalıştım. (Basın - Yayın, Devlet Tiyatroları, TRT, Üniversite). 2005 - 2010 arasında pek çok ilimizi gezdim, konferanslar verdim. Dinleyicileri, öğrencileri, sürekli "tarihimizi öğrenin" diye uyardım, hatta çok yerde yalvardım. Yakın tarihimizi iyi bilsek birçok sorun çözülecek. Ne yazık ki yakın tarihimiz konusunda, çok yaygın ve derin bir bilgisizlik içinde yüzüyoruz. Olup bitenleri izlemekle yetinmedim, yakın tarihimizle ilgili geniş bir kitaplık da oluşturdum. Yakın tarihinizle ilgili üç kitabım; "Diriliş, Şu Çılgın Türkler ve Cumhuriyet", toplam 636 baskı yapmıştır. Ayrıca "Vahidettin, M. Kemal ve Milli Mücadele adlı 800 sayfalık bir çalışmam var." "Türkiye Üçlemesi'nin diğer kitapları Diriliş - Çanakkale 1915, 2008'de, Cumhuriyet - Türk Mucizesi 2009'da ve Cumhuriyet Türk Mucizesi 2, 2010'da, Çılgın Türkler Kıbrıs 2012'de yayımlandı. Senaryosunu yazdığı "Dersimiz Atatürk'ün kitabı filmiyle birlikte 2010'da okurlarıyla buluştu. 28 Eylül 2013'te aramızdan ayrılan Turgut Özakman'ı, Vefatının 8. Yıldönümünde bazı görüş ve düşüncelerini anımsatarak anmak istiyoruz: 2014 yılında Turgut Özakman hepimize şöyle sesleniyor: "Bütün evrende, şimdiki bilgimize göre, hayatın bulunduğu tek yıldız bu küçük dünyaya gözümüz gibi bakmamız gerekiyor. Bakıyor muyuz? Hayır! Karaları da, suları da kirletiyoruz, doğayı tahrip ediyoruz, bencillik yaparak dünyanın geleceğini tehlikeye sokuyoruz. Geleceğimizi ilgilendiren Evrensel sorunlar altı başlık altında toplanabilir; 1.Küresel Isınma, 2. Erozyon 3. Enerji sorunu 4. Nüfus artışı 5. Su sorunu 6. Çevre / Doğa sorunları. Gelecekteki Türkiye sorunları hakkında özetle şunları söylemek istiyoruz: Ülkemiz, dünyanın en güzel, en ilginç ülkelerinden biri. Doğa ve tarih bakımından olağanüstü değerli. Yeraltı servetleri bakımından da talihli. Orman azlığı çok eski atalarımızın kusuru. Zamanla bu eksikliğimizi giderebiliriz. Ülkeyi her açıdan bayındır, güzel, ileri, refah içinde yapabiliriz. Yeter ki değerini bilelim, birlik ve dirlik içinde, aklın rehberliğinde geleceğe yürüyelim. Dünü bilmeden bugünü anlayamaz, yarını kestiremeyiz. Dünü iyi bilmemenin yarattığı sorunlarımız var. Milli Mücadele dört yıl sürdü. 1921 yazında son Haçlı ordusu Sakarya nehrini aşıp Polatlı'ya kadar gelmişti. O sırada Türk Süvari Kolordusunda sadece 118 kılıç vardı. Halktan toplanan kılıç, pala ve yatağan gibi silahlarla 1.200 kılıçları oldu. Ordunun yarısının üniforması vardı, yarısı köyden geldiği kıyafette idi. Cephanesini omuzuna asılı azık torbasına koyuyordu. Savaşın daha yarısında çarıkların altı eridi, ordu çıplak ayakla dövüştü. Bu yoksul, gazi ordu, dünyanın yarısından çoğuna egemen büyük devletlerin donattığı, desteklediği son haçlı ordusunu yendi, yarısını toprağa gömerek taarruz azmini kırdı, Afyon - Eskişehir hattına kadar geri sürdü. Ertesi yıl da bir hamlede denize döktü. Bu, dünyada, emperyalizme karşı kazanılmış ilk ve kesin zaferdir. Ünlü tarihçi Toynbee diyor ki: "Türk ulusu kendisi için savaşırken, aynı zamanda yoksul ülkelerin de savaşını vermiştir. Kendisine karşı Kabaran sel sularını, Ankara kapılarında durdurarak, İzmir'e Trakya'ya, İstanbul'a doğru süren Türklerin başlattığı yeni akım, belki de Irak, Suriye, Filistin, Mısır, Tunus, Cezayir ve Hindistan'a dek etkisini sürdürecek ve bu ülkeleri kaplayan Batı selini sürükleyip götürecektir." Mr. Toynbee geleceği görüyordu. Tahminlerinin tümü gerçek oldu. Savaş'tan sonra, Cumhuriyet'in ilk Başbakanı İsmet İnönü ve Cumhuriyetçiler 1923 - 1938 döneminde borç almadan, hiçbir maceraya bulaşmadan, Türkiye'yi düzlüğe çıkardılar. Dört büyük dayanakları vardı: 1) Akıl, 2) Yurtseverlik, 3) Bilene danışmak, 4)Boş yere tek kuruş harcamamak. (Turgut Özakman, Başbakan Sayın R. T. Erdoğan'a ve Herkese Açık Mektup, Bilgi Yayınevi, 3. Basım, Mart 2014).