Son yıllarda yaşadıklarımıza inanamıyoruz.

Bu ülkeye bu kadar kötülük yapabilen insanlar bu ülkede mi yetişmişti? Cehalet eskiden de bu kadar cüretkardı da bizim mi haberimiz yoktu? Tarih mi yanlış yazılmıştı biz mi yanlış öğrenmiştik? Aslında cevap hepsi. Perşembenin gelişi çarşambadan belliydi. 1575 yılında Türk müneccimbaşı tarafından Tophanede kurulan dünyanın ilk rasathanesinin 5 yıl sonra gericilerin kışkırtmasıyla top atışlarıyla yıkıldığında belliydi. 1600 lü yıllarda Avrupada küçücük devletler bile yeni ticaret yolları ve keşifler peşinde iken koca imparatorluğu idare edenlerin saraylarda ulemanın fetvalarıyla debdebe içinde yaşamasından belliydi. Bir çiftçi çocuğu olan bilim insanı Newton'un 1666 da yerçekimini bulurken bu ülkede bilim insanlığının "beşik ulemalığı" ile babadan oğula geçmesinden belliydi. 1789 da Fransa'da özgürlük adına devrim yapılırken bu ülke halkının padişahın kulu sayılmasından belliydi. 1800 lerin başlarında dünyada gökyüzünde uçma denemeleri yapılırken bu ülkede şıhların şeyhlerin uçarak seyahat etmesinden belliydi.. 1860 larda dünyada eşitlik ve adalet için savaşlar yapılırken bu ülkede adalet makamlarının parayla satılmasından belliydi. 1886 da ilk otomobil üretilirken bu ülkede 1885 de ilk kez görülen bisiklete bile "şeytan icadı" denmesinden belliydi. Ama biz özgürlük, adalet ve insanca yaşam için harekete geçmeyip hep bir kurtarıcı bekledik. Şansımız da vardı. Yüzyılların dahisi bize nasip olmuştu. Ancak onun ömrü de devrimleri köylere kadar götürmeye yetmedi. Devrimlerin gitmediği yerlere cehalet ve yobazlık gitti. Biz ses çıkarmadık. Bu günlerin geleceğini söyleyenler yobazların kurbanı oldu. Biz yine ses çıkarmadık. Yirmi yıldır cumhuriyetin tüm kazanımlarına saldırıyorlar. Biz yine yeterince ses çıkarmıyoruz. Biraz daha beklersek istesek de ses çıkaramayacağız. Farkındasınız değil mi?