Diyalog kurmak

Cumhuriyet Halk Partisinde son günlerde bir canlanma görülüyor. Milletvekillerimiz ilçeleri geziyor. Gezi planlarını üyelerle paylaşıyor. Eskiden kimsenin haberi olmadan gelir, kendilerine yakın birkaç partili ile görüşüp giderlerdi. Geçen hafta, Tekirdağ İl Başkanlığında, öbek çalışmaları, ev ziyaretleri ve iletişimle ilgili sunumlar yapıldı. Bir mahallede 400 seçmenden oluşan bir gruba "öbek" deniyor. Öbek sorumluları bu seçmenleri yakından tanımaya çalışacak. 400 seçmen içinde doğal olarak partili, sempatizan, tarafsız, karşı görüşte kişiler bulunuyor. Bu kişilerle ayrı ayrı iletişim kurmanın bazı özellikleri var. Bu yazıda, konuyla ilgili arkadaşlara yararlı olacağını düşündüğüm bir makaleden alıntılar yapacağım. Makale, hukuk doktoru ve kıdemli insan kaynakları uzmanı olan D. B. Griffith tarafından "www.HigherEdJobs.com " sitesinde 25 Ocak 2021'de yayınlanmış (1). Başlığı "Ortak Bir Zemin Bulmak için Ortak İlgi Alanlarını Ortaya Çıkarmak" "BENİM CHP İLE HİÇ İŞİM OLMAZ" Öbek eğitimi sırasında gösterilen bir videoda, CHP'ye karşı olduğu anlaşılan bir vatandaş,ev ziyaretine gelen partililere, kapı aralığından "benim CHP ile hiç işim olmaz " diye tepki gösteriyordu. Bu durumda ne yapılabilir? Çatışma içindeki taraflar içgüdüsel olarak kendi pozisyonlarına sıkıca sarılırlar, "durumu benim gibi gör ya da anlaşma yok" derler. Bu bakış açısı tartışmalarda gittikçe bozulan bir sarmal yaratır ve işbirliği olanaklarını güçleştirir. Ortak bir zemin bulmak için, sahip olduğumuz pozisyonların altında yatan çıkarları ele alarak bu sarmalı aşmalıyız. "Pozisyonlara değil, çıkarlara odaklanın" yaklaşımı temel bir ilkedir. Çıkarlar, çatışan bireylerin anlaşmaya varmak için karşılanmasını istedikleri ihtiyaçlar, hedefler, değerler ve diğer endişelerdir. Bu endişeler finansal güvenlik, unvan, statü ve fiziksel güvenlik gibi somut olabilir veya takdir, ait olma, bilgi ve yetkinliğe saygı, sevgi, güç, kontrol vb. gibi soyut olabilir. Buradaki zorluk, konumlarımızı açıklayan temel çıkarları dile getirmek, ardından tarafların farklı çıkarlarını karşılamanın yollarını bulmak ve ilerleyebilmek için bakış açılarımızın farklı olduğunu kabul etmektir. NEDEN? NEDEN OLMASIN? Tartışmayı çıkmazdan çıkarmak için "Neden" ve "neden olmasın" diye sorun. Bu iki soruyu durumunuza göre uyarlayın: Bu pozisyon sizin için neden bu kadar önemli? Pozisyonunuza alternatifler neden mümkün değil? Örneğin, ekip üyelerinin her ay birkaç defa mesai sonrası toplantıya katılmasını bekleyen bir yönetici ile "Bir daha bu toplantılara katılmayacağım" diyen bir ekip üyesini ele alalım. Yönetici, ısrar etmekte haklı olduğunu hissederek, "Evet, herkes gibi mesai sonrası toplantılara katılacaksın. Yoksa disiplinsizlikle suçlanacaksın " diyebilir. Bir çıkış yolu bırakmayan, bu yaklaşım iyi sonuçlanmayacaktır. Daha akıllı bir yönetici, bunun yerine, "Neden daha fazla akşam toplantısına katılmıyorsunuz?" veya "Geç toplantılar neden kabul edilemez?" diye sorabilir. Toplantılardan şikayet eden ekip üyesi, zaman içinde sıklığı artan toplantıların aile hayatına müdahale ettiği şeklinde yanıt verebilir. "Toplantıdan sonra karanlıkta tek başına otoparka çıkmaktan korkuyorum" diyebilir. O halde toplantılar sorun değil. Esas sorun, mesai sonrası yapılan toplantıların önemli değerleri ve ihtiyaçları nasıl olumsuz etkilediğidir. Bu örnek, "neden/neden olmasın" sorularının, tarafların daha iyi anlaşılmasını nasıl kolaylaştırdığını, çatışmayı sürdürmek yerine temel ihtiyaçları ele almak için olanaklar önerdiğini gösteriyor. POLİTİK KONULAR Benzer bir yaklaşım, siyasi konulardaki anlaşmazlıklar gibi daha karmaşık meseleler için de mümkündür. Örneğin, ABD'de George Floyd'un polis tarafından öldürülmesinden sonra başlayan "emniyet örgütünün bütçesi kısılsın" tartışmasında, bu eylemi savunanların çoğu, kanun yaptırımını tamamen ortadan kaldırmayı düşünmüyor. Savunanlar, polisle karşılaşmaları sırasında, polisin, güç kullanmasının şiddeti arttırabileceğini, onun yerine, ruh sağlığı, evsizlik, bağımlılık ve diğer sorunları ele alan sosyal hizmetlere daha çok para ayrılmasını istiyorlar. Karşı taraf sosyal hizmet desteğini reddetmiyor, sadece birkaç kişinin yargı dışı davranışına bakarak, suçları önleme ve soruşturmaya yönelik güvenilir bir sistem olan emniyet örgütünün tehlikeye atılmamasını, çalışma standartlarının düzeltilmesini istiyorlar. Açıkça, bu daha derin "nedenler", tarafların anlaşabilmesi için olasılıklar sunuyor. "Neden/neden olmasın" sorgulaması, bireylerin çıkmaza girmesini engeller. Sorunları ortak bir çerçevede toplamak, tarafların bu temel çıkarları ve çıkarlar arasındaki ortak ve farklı yönleri anlamalarına yardımcı olur. Verimsiz bir tartışmayı sürdürmek yerine, çözme umuduyla sorunu belirlemek için bir köprü oluşturur. Yaygın bir çerçeveleme yöntemi, "nasıl?" "nasıl yapabiliriz ..." veya "nasıl ..." diye sormaktır. Yukarıdaki toplantı örneğine gidersek, yönetici, çalışanlarına "güven ve özel yaşama saygı şartlarını sağlarken, gerekli iş konularını konuşmak için normal mesai saatleri dışında nasıl toplantılar düzenleyebiliriz?" diye sorabilir. Veya, "hem iş taleplerini hem de çalışan güvenliği ve refahı ile ilgili endişeleri karşılamak için toplantıları nasıl yapılandırabiliriz?" diye sorabilir. Bu ifadeler, her iki tarafın meşru çıkarlarını tarafsız ve nesnel bir şekilde yakalamaya çalışır. Her iki taraf da sorunun ve çözümün bir diğerine karşı önyargılı olmayacak şekilde tanımlandığını hissetmelidir. SORUNLARI LİSTELEYİN Başka bir yöntem, daha fazla müzakere için ortak endişe konularını listelemektir. Diyelim ki "emniyet örgütünün bütçesini kısmak" konusu bir topluluk ortamında tartışılmaya hazır. Bir moderatör, belirli konuları aşağıdaki gibi özetleyebilir: Bir vatandaş yardım istediğinde kim, ne cevap verecek? Sosyal hizmetler ve polis müdahalesi arasında ihtiyaç duyulan denge nedir? Bunu nasıl belirleriz? Polisin aşırı güç kullanmasına karşı, her durumda tüm memurlar arasında tek tip profesyonel davranışı sağlamak için hangi eğitime ihtiyaç vardır? Yöntem ne olursa olsun, ele alınacak konuları kısa ve öz bir çerçeveye oturtmalı ve bunları herkesin endişelerini kabul edecek şekilde ifade etmeliyiz. Süreç, bireylerin anlaşmazlığın nerede olduğunu daha net görmelerini ve en azından sorunun nasıl tanımlanacağı, hatta nasıl çözüleceği konusunda anlaşmaya varmalarını sağlar. Anlaşmazlığı çözmek için seçenekleri araştırın. Ury ve Fisher, sorunları çözmek için birden fazla seçeneği belirlemek ve en iyi seçeneklere karar vermeden önce bunları dikkatlice değerlendirmek için beyin fırtınası süreçleri önerir (2). Yönetici ve çalışanlar, gece toplantılarının ardından güvenliği sağlamak için daha az toplantı yapmayı, ara sıra öğle yemeği toplantıları yapmayı ve otoparkta güvenlik sağlamayı düşünebilir. İdeal bir ortamda, polis/vatandaş etkileşimleri için daha etkili ve güvenilir bir süreç isteyen topluluk üyeleri, çözüm için zaman harcamayı göze almalı. Tek bir çözüme karar vermek ve uygulamak için hareket etmeden önce, sayısız ve çoğu zaman çatışan, çıkarları tatmin etmenin yollarını düşünmek ve belirlemek için yeterli çaba harcanmalı. İster basit ister karmaşık olsun, çerçeveleme, sorunları ve ortak ilgi alanlarını bulmaya, çatışan tarafların gerçekte ne hakkında savaştıklarını öğrenmelerine yardımcı olur. SONUÇ Öbek çalışmalarına katılan veya pazarda bir seçmenin sorusuyla karşılaşan veya komşusuyla apartman boşluğunda sohbet eden bir üye, partinin sorunlara yaklaşımını ve politikalarını iyi bilmeli, diyalog kurma konusunda kendini geliştirmeli. Bu konuda çeşitli internet kaynakları ve kitaplar bulunuyor. (1)"Uncovering Common Interests to Find Common Ground" (2)https://www.beyondintractability.org/bksum/fisher-getting