Prof.Dr.M.Mehdi ERGÜZEL

13 Ekim 2020 · UNUTULAN SEVİYELİ MİZAHA DAİR. Mizah, insanlık tarihi kadar eskidir. Yaşadıkları açık hakikatleri doğrudan anlatamayan topluluklar veya onları temsil durumundaki şahsiyetler, gerçeği mizaha dönüştürerek günümüzde "kara mizah" denilen acıtıcı üslubu kullanırlar ve mesajlarını dolaylı olarak verirler."Arif olan da anlar" ve unutmaz. Son 50-60 yıl içinde gazetelerde seviyeli siyasi karikatürler görülür, televizyonlarda ve tiyatrolarda siyasi mizahi oyunlar gösterilirdi. Topluluklar üzerinde bu faaliyetlerin izleri kalır, siyasiler bu gelişmelerden etkilenir, kısmen de olsa kendilerine çeki düzen verirlerdi..Ben son 20-25 yıldır bu türlü sanat faaliyetlerinin olmamasını, demokrasi kültürümüz açısından büyük bir eksiklik olarak görmekteyim. Mizah diye sunulanlar, ne yazık ki "sululuklar"a karışmış, ciddi tebessümün yerine "kabalıklar" mizah gibi mi sunulmaya başlanmıştır.? Bana mı öyle gelmektedir ? Artık, rahmetli Levent Kırca ve arkadaşlarının yeri boş mu kalmıştır ? Yine rahmetli Kemal Sunal ve arkadaşlarının bazan benim bile yadırgadığım "aptalımsı" yahut "aldatılan saflıklar"ının ardındaki "dolaylı toplumsal eleştiri" yi yapacak, bahtı kara zavallılıkları sahneleyecek toplum vicdanını kara mizahla anlatıp içimizi yaralarken düşündürecek ve çareler aratacak sanat erbabı gelmeyecek midir ? Televizyon kanallarımız gece gündüz hep "aile faciaları, gözü yaşlı karamsarlar, ayak oyunları ve sahtekarlıklar, özgürleşme görüntüsü içinde güvenilmez tilkilikler" sahnelemeye devam mı edecektir ? 90 milyona doğru giden güzelim ülkemizin genç ve yetişkin aydınları ve sade vatandaşları bu yurt dışına da ihraç edildiği iddia edilen,uydulardan seyredilen diziler üzerine yapıcı eleştiri okları atmayacak mıdır ? Elveda Rumeli, Sakarya Fırat, Babam ve Oğlum, Böyle Bitmesin, Seksenler, Filinta Mustafa, Diriliş Ertuğrul, Melikşah, Gönül Dağı, Masumlar Apartmanı.gibi aile dizilerini ve tarihi filmleri çoğaltmak mümkün değil midir ? Memleketin çocuklarını psikolojik tedaviye muhtaç insanlar gibi gösteren mutfak tencereleri ve modaevi defileleri sergileyen bu kanalların yöneticileri acaba kimlerden ilham ve telkinler alıyorlar ki bizi bu gariplikleri seyr etmeye mecbur bırakıyorlar ? Reva gördükleri doğru mudur ? Filmlerin senaryoları ve Türkçesi son derece önemlidir. Gönül Dağı ve Seksenler dizileri bu bakımdan bizden olumlu notlar almaktadır. Yakın zamanlarda iki ayrı televizyon kanalında farklı zamanlarda gösterilen "Namuslu","Çıplak Vatandaş" ve "Keriz" filmlerini üzülerek, şaşkınlıkla, düşünceden düşünceye savrularak, kah gülerek kah hayretlere kapılarak seyrettim. Rahmetli Kemal Sunal'ı, Şener Şen'i ve babası rahmetli Ali Şen ile Perihan Savaş'ı bu kara mizahla dolu 30-40-50 yıl öncesi ülkemizin sosyal ve ekonomik manzaralarından günümüze de mesajlar veren filmlerdeki ustalıkları ve başarıları dolayısıyla tebrik etmemek mümkün değil. Ekrandaki sahneleri seyrederken dondum kaldım. Mizah da olsa bir cemiyetin dertleri önemlidir, bilinmelidir. Allah,milletimizi korusun. TV kanallarımızdan seviyeli mizah beklemekteyiz. *** 13 Ekim 2019 · TRT 1'de "Su Savaşları" diye bir belgesel seyrettim. İki gönüllü Türk teknisyeni veya seyahat uzmanının bir tarafı okyanus bir tarafı denize paralel suyu tuzlu kanal yakınındaki bir Afrika köyünde artezyenle su bulma macerası görülmeye değerdi. Su bulmak için otuz metre derinlere inerken sınırlı imkanlar içindeki köy insanlarının ve çocuklarının fakirlikle yoksullukla boğuşmaları da kameranın yakaladığı tabii görüntülerdi. Güler yüzlü masum insanların mazlumluklarının belgeselle anlatılışı yaşanan bir sanat eserinden farksızdı. Küçük çocuğun nenesi diyormuş ki : "Türkiye diye bir ülke varmış ve oranın insanları başkalarına yardımı severmiş..." Doğrudur..Allah öyle yaratmış. Bu insanların dilleri Fransızca...Sömürgeci Avrupalı dünyanın her yerini sömürdüğü gibi milli dillerini de yok etmiş...Meğerse Türk Sivil Toplum Kuruluşlarının maddi desteğiyle Afrikanın bunun gibi 25 000 / yirmi beş bin köyünde tatlı su kuyuları açılmış. Zenci, fakir köy çocukları ve kadınları sevinçten uçuyor olmalılar. Türkiye zengin olmalı ve insanların yüzünü güldürmeye devam etmelidir...Bu programı bulun ve seyredin. Eskiden yabancıların ruhsuz belgesellerini merakla seyrederdik. Demek ki artık biz de varız. Merhamet ve yardım gibi asil davranışlar bize çok yakışıyor. Hamdolsun ki Türküz ve Müslümanız. Bu özellikler ezelden beri bizim mayamızda var.. *** 14 Ekim 2018 · Keşke şehir ve üniversite istişarelerini, çok yönlü araştırarak politika üstü çok sesli "Milli Eğitim Şurası" ile yapsalar da Bakanların sesi ve samimiyeti zamanla kaybolup gitmese. Çünkü, çoğu zaman olduğu gibi, ortalıkta dolaşan, tecrübesiz ve fanatik "çok-bilmiş" lerden geçilmiyor. Bilenler de bulunmalı, dinlenmeli. Arayan bulur. Bulamazsa selefleri gibi unutulur gider. Rahmetli Hasan Celal Güzel, 1988-89'da Milli Eğitim Bakanı olduğunda milli müesseseleri ve vakıfları ikişer defa ziyaret ederek görüş ve rapor almış,Türk Edebiyatı Vakfı'nda da çok değer verdiği Rahmetli Ahmet Kabaklı hocamızla ve bizimle görüşmüş, Hoca da raporu naçiz şahsıma hazırlatmıştı. Bir ay sonra "makam arabasıyla değil özel arabasıyla gelen" mütevazı Bakanımıza"Vakıf görüşü olarak Vakfın o zamanki "yeşil oda"sında sözlü olarak takdim etmiş, istişare etmiştik. Son 50-60 yılın bütün Milli Eğitim Bakanlarının, Hocalarımız M.Kaplan, A.Kabaklı, M.Ergin, F.K.Timurtaş ve İ.Kafesoğlu ile bütün görüşmelerine ve yakınlıklarına bizim çevremiz şahittir. On beş Şura yapılmıştı, bildiriler sunulmuştu. Şimdilerde kimler kimlerle istişare ediyor, bilmiyoruz, basına da yansımıyor. Yeni Bakanımız Şura yapacaksa çok sesli olmalıdır.Renkli, farklı görüşler alınmayacaksa, meseleler tartışılmayacaksa, kamu oyu önünde sesler yükselmeyecekse ne diyelim... Allah yardımcısı olsun. *** 14 Ekim 2013 Türkiyat-Türklük Bilimi camiasının Rahmetli Hocalarından rahmetli Prof. Dr. M. Kaya BİLGEGİL'in güzel ve can yakıcı üslubuyla kaleme aldığı Akçağ yayınlarında neşredilen "Makaleleri" ni okudum. Bu bayram arifesinde çevirdiğim sayfalar beni çok üzdü ve yaraladı.Balkan Harbinde 1912'lerden 24'lere kadar ve sonra Milli Mücadele yıllarında 1915-22 arasında sivil halkın masum ve mazlum milletimizin başına neler gelmiş..Okudukça tüylerim ürperdi. Gençlik yıllarımdan beri çeşitli toplantılarda dinlediklerim ve kitaplardan okuduklarımla biliyordum ama insan hafızası nankör, unutuveriyor. Unutulmamalı.."Unutmak ihanettir.." derdi bir hocamız...Çok haklıymış..Bahsettiğim kitapta geçen yazılardan sadece "Kaybedilen Topraklar" ve onu takib eden "Yunan mezalimi" başlıklı ikisi toplam 50 sayfayı bulan sayfaları okumak yeter...Hatırlamak ve üzülmek de ihtiyaçtır ve manevi gıdadır. Çünkü bu vatan bize ecdadımızdan kaldı. Onları hatırlayalım, fatihalar gönderelim,acıları acımız olsun... *** BİN YIL ÖNCEDEN, KUTADGU BİLİG'den ibretler: Arif şahsiyet Odgurmış'ı şehre inmeye ve halk içine karışmaya ikna etmeye çalışan Hükümdarın Müşaviri Ögdülmiş'in sözlerinden günümüze mesajlar: Yagı birle tegşip er atı bedür Yagısız kişi atı kopmaz yatur / 3419 Negü er bolur kör ming er duşmanı Minger sözlemese küninge anı / 3421 Böri mü bolur körgil itte kayar Udula işitse ming itler üni / 3422 Er ol er turur kör kişiler ara Yorıp til küdezse bu bulsa töre /3425 (Günümüz Türkçesiyle : Düşman ile çarpışa çarpışa insanın adı büyür. Düşmansız kimsenin adı yükselmez, yerde kalır. Bin tane düşmanı olup da hakkında her gün bin defa konuşulmayan insana insan mı denir ? Bak, arkasından binlerce köpeğin sesini duyunca kaçana kurt mu denir ? Bak, yiğit o kimsedir ki ,insanlar arasında gezer fakat dilini muhafaza eder ve böylece baş köşeye geçer ) *** "Başı şiir bulutlarıyla kaplı.." Bahaettin KARAKOÇ ağabeyimizi, Rahmet-i Rahman'a kavuştuğu 2018 Ekim'inden üç yıl sonra 2021 Ekimi'nde de rahmatle anıyoruz....Kendisini defalarca dinledim. VAKIF' ta çok sohbetlerimiz oldu, gülüştük, şakalaştık ,konuştuk. Türk Edebiyatı Dergisi'nde 40 yıl boyunca şiiri en çok yayınlanan şairdi.. Kelimenin tam anlamıyla has bir Anadolu çocuğuydu fakat kendini şehir insanına anlatmayı, sevdirmeyi başarmıştı. Öbür Taraf'ta şiiri "gerçek manası" ile, ruhuyla, Rahmete, mağfirete gark olarak, dualarımıza bürünerek "Cemal katı"nda anlamasını niyaz eyleyerek; mekanı cennet ola..."Evvel giden ahbaba selam olsun erenler..." ***18 Ekim 2015 · İşgal gibi felaketlerden Allah korusun..Ama vatanın işgal altındaki şehirlerinin kurtarılması da ömre değer bir saadet olmalı. En manalısı da tarihi şehirlerimizin; İzmir'in, İstanbul'un ,Bursa'nın ve diğer "her taşı yakut olan" kıymetli beldelerimizin kafir çizmelerinden kurtarılmasıdır.Allah bu millete, işgal felaketi ve vatansızlık acısı yaşatmasın... Bizden önce yaşananlar unutulmamalı.. *** 18 Ekim 2013 · SEKİZ YIL ÖNCEDEN BİR HATIRLAMA. Artık bayramlar hazan mevsiminden yaza ve ilk bahara doğru gidiyor. Allah sağlık safalık ile hayırlı kış bayramları da görmeyi nasip etsin inşallah. BİR KURBAN BAYRAMI DAHA GELDİ GEÇTİ... GÜNLÜK GÜNEŞLİK BAŞLADI, HER BAYRAM OLDUĞU GİBİ ÖNCE ÇOCUKLARI SEVİNDİRDİ.. SONRA ÇOCUKLUĞUMUZDA DEDİKLERİ GİBİ KURBANLARA GÖZYAŞI DÖKER GİBİ, MÜBAREK KURBANLIKLARIN KANLARINI RAHMET YAĞMURLARIYLA YIKAYIP SAĞANAKLARLA VEDA EDİYOR... HAYAT BÖYLE; MERHABALAR VE ELVEDALARLA GEÇİYOR. DUA VE TEMENNİ EDELİM Kİ GELECEK KURBANLAR, MÜSLÜMAN VE İNSAN KANININ AKMADIĞI, ZULÜMLERİN BİTTİĞİ, SADECE ALLAH'IN İZNİ VE RIZASIYLA KESİLEN VE FAKR Ü ZARURETTE OLANLARA DA ULAŞAN MAZİDEKİ ASALETİNE YAKIŞIR ATİNİN YENİ VE GÜZEL BAYRAMLARI OLSUN. NİCE BAYRAMLARA SAĞLIKLA, HUZURLA, DEVLETLE EFENDİM... *** 21 Ekim 2018 · Cumartesi akşamında Sait BAŞER kardeşimin çayını içmeye gitmişken kendimizi onun sohbet halkasında bulduk.Yakup Koçal Başkanımızı da görmüş ve selamlaşmış olduk. Kutadgu Bilig hakkında konuşur ve değerini anlatmaya çalışırken, haddimizi aşmadan biraz da tarihimizin ibret sahneleri arasında gezindik.Vakfın seviyeli bir katılım grubu var. Üniversiteli, öğretmen, akademisyen ve irfan erbabı, medeni insanlar, "Üsküdar'ın dost ışıkları" içindeler...Teşekkürlerimizle ve tebriklerimizle... ***