NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE!

İstiklal marşımızın kabulünün 100. yılında, öğrenci Andı'nın okullarda okunmasının kaldırılması ve Türk çocuğunun; Türklüğe, Doğruluğa, Çalışkanlığa söz vermesinin yasaklanması kabul edilebilir bir durum değildir. Süreç , andımızın kaldırılması yönünde bir vatandaşın danıştaya açtığı davayla başladı.. . Danıştay Milli Eğitim Bakanlığı'ndan savunma istediğinde, zamanın Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu 'Vatandaşımızın iddia ettiği gibi andımız ırkçı söylemler ifade etmemektedir. Öğrenci andında ifade edilen Türk ve Türklük kavramları bir vatandaşlık, bir milli kimlik ifadesidir. Anayasamızın 66.maddesinde ifade edildiği gibi Türkiye Cumhuriyeti devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türk'tür.' demişti. Dava sonuçlandı ve çözüm süreci döneminde, andımız kaldırıldı. Buna karşın Türk Eğitim-Sen, düzenlemenin iptali istemiyle Danıştay'a dava açtı ve Danıştay 8. Dairesi, öğrenci andını kaldıran yönetmelik hükmünü iptal etti. Fakat MEB yürütmenin durdurulmasını isteyerek itiraz gerekçelerini Danıştaya gönderdi. Nihayet, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, gündeminde bulunan dosyayı karara bağladı ve Danıştay 8. Dairesi'nin kararını kaldırarak, öğrenci andının okunmasının ilgili yönetmelikten iptaline 4 e karşı 11 oyla karar verdi. Gerekçeli karar henüz açıklanmadı ama Milli Eğitim Bakanlığının itiraz dilekçesinde yer alan ifadeler milletimizi ziyadesiyle rahatsız ettti. Bu itiraz dilekçesinde yer alan; Türkler kendi çağdaşı unsurlara göre ulus bilincine en geç ulaşan topluluktur, ifadesini; andımızın, ortak bir milli kimlik oluşturma ritüeli olarak çağdışı olarak tanımlanmasını; gerek faşizm gerekse komünizm bu ve benzeri uygulamaları sıkça kullanmıştır ifadesi ile yapılan benzetmeleri ; andımızı okuyan öğrencilerin de papağana benzetilmesini şiddetle kınıyor ve red ediyoruz. Asırlara uzanan tarihiyle, devlet geleneğiyle; Selçuklularda da, Osmanlı -Türk Hanlığında da ve devamı olan Türkiye Cumhuriyetinde de devletin kurucuları ve aslı unsuru Türklerdir. Osmanlı - Türk İmparatorluğunun hudutları içinde diğer din, ırk ve milliyetlerin huzur ve emniyeti için kendimizi feda ettik. Onlara imtiyazlar tanıdık, bütün dünyaya hak ve adalet jandarmalığı yaptık. Fakat imparatorluk parçalanırken, ne sırpı, ne yunanı, ne bulgarı ne de arabı gözümüzün yaşına bakmadı, biz hepimiz Osmanlı milletiyiz birlikte bu mücadeleyi verelim demediler, ayaklanarak Türk Hanlığının sonunu getirdiler. Anadolunun ve Rumelinin aziz evlatlarını ölüm kalım savaşına soktuk. Bunlar giriştikleri özgürlük mücadelelerinde devletin asli evladı olan Türk'le savaştılar. Adım adım büyük toprak kayıplarıyla , Anadoluya kadar geriledik. Sonunda Türkün sabrı taştı, Akifin deyişiyle ; " Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım." çığlığı ile sevr paçavrasını yırtıp attı. Atatürk liderliğinde destan bir istiklal mücadelesiyle yine destan bir yenileşme ile başına gelenlerden çektiği acılardan ders alarak devletini kurdu.. Türkiye Cumhuriyetini kuran halka Türk Milleti denir. Dil birliği, yurt birliği, ırk ve menşe birliği, kültür ve inanç birliği yok farzedilerek etnik mozaikliğe atıfta bulunanlar siyasi bir zorlama içerisindedirler.Türk kelimesinin etnik ayrımcılık ifade ettiğini dillendirenler, karışık millet zihniyetini güdenler ulus devletleri etkinlik temelinde bölerek dünyayı sömürgeleştirmek isteyen küreselcilere hizmet eder. Oysa Anayasamızda Türklük hiçbir etnik anlam ifade etmeyen vatandaşlığı esas alma şeklinde tanımlanmıştır. Anayasanın 66. Maddesine göre " Türk devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür." Devletin Türk olarak tanımlanması kurucu ve çoğunluk unsurunun Türkler olmasıdır. Tıpkı Fransa devletinin bu ismi kuran unsurun adının Franklar olmasından alması gibi. Andımızın kaldırılması gaspedilmiş bir haktır. Yargının siyasallaşmasına acı bir örnek teşkil etmiş, milletimizde endişeler uyandırmıştır. Anayasamızın başlangıç bölümünde; Kuvvetler ayrımının, Devlet organları arasında üstünlük sıralaması anlamına gelmeyip, belli Devlet yetki ve görevlerinin kullanılmasından ibaret ve bununla sınırlı medeni bir işbölümü ve işbirliği olduğu ve üstünlüğün ancak Anayasa ve kanunlarda bulunduğu yönündeki açıklaması ihlal edilmiştir. Türk Milleti, çocuklarında milli bilinç uyandıran andımızdan asla vazgeçmeyecektir.