İnsan, her şeyin en kutsalı olduğu gibi, en kötüsüdür demişler.

Yüzyıllardır hayvanları ve doğayı katlettik. Doğanın düzenini alt üst ettik. Yeşili azalttık, çevre kirliliği ve küresel ısınma aldı başını gidiyor. Her yıl milyarlarca hayvanı yapay yolla üretip yemek ve kullanmak için öldürdük. Doğayı katlederken kendi türümüzün de sonunu hazırlıyoruz aslında... İnanılacak gibi değil. Sadece son 30 yılda 300 bin civarında bitki ve hayvan türünü yok etmişiz Her şeyi yaptık. Uçtuk. Denizlerin altında yürüdük. Yıldızlara kadar gittik. Atomu parçaladık. Topraktan siyah bir sıvı çıkartıp onu enerjiye dönüştürdük. Aramızda hiçbir kablo olmadan sesimizi binlerce kilometre öteye dahi ulaştırdık. Deniz aşırı yerlerde ki olayları anında izledik. Bütün bu mucizeleri gerçekleştirdik. Ama en basit şeyi yapamadık: Kendi varlığımızın sırrına erememek! Dünyamızın kuralları ile oynadık, aç gözlülük, doyumsuzluk... Kapitalist ahlak, küresel ahlak oldu. Her anlam altüst oldu. Her şey illüzyonmuş, varoluşumuzun fabrika ayarlarını keşfetme zamanı gelmiş diyebilecek miyiz? Kısaca Yunus'un da dediği gibi "Bir sinek, bir kartalı vurdu / salladı yere / Tozu dumana kattı." Hücrenin dünyasına girdiğimiz, karşılaştığımız alem hepimizi aciz bıraktı. Sınırsız büyüklük ve küçüklük hepimizi allak bullak etti. Dünya'ya ve Allah'a ait bilmediğimiz ne varsa, hepsini çözecek sır da, kilit de içimizde saklı aslında. Öyle bir zamana geldik ki; Bilgimiz arttıkça, cehaletimizin farkına bile varamadık. Koronavirüs denilen veba, illet, salgın ne derseniz değin tüm dengemizi dağıttı. Her şeyi yerle bir etti. İnsanın vazgeçmediği tüketim alışkanlıkları ve başka canlıların soylarını tüketmek adına sömürmesi bu virüsün insana geçmesine yol açtı. Sormamız gereken soruları hala soramıyoruz. İnsanoğlu yaşadığı felaketin nedenlerine ya da neden bu kadar hızla yayıldığına odaklanması gerekirken, konu ile ilgili araştırma yapması lazım iken, sosyal medyanın ve sohbet gruplarının hızına hemen, saniye geçirmeden yetişmek derdinde herkes! Küçümsenmeyecek büyüklükte bir kitle komplo teorilerinin etrafında kenetlendi kaldı? Anlıyorum, bilinmeyene karşı duyulan korku. İnsanlık tarihi büyü ve hurafeler ile bu korkularını gidermeye çalıştı. Ta ki bilim önemli bir alan elde etmeye başlayıp bu hurafeleri bir kenara itene kadar. Maalesef ki bilimin zayıflığı ve bilinmezin verdiği korkuyla hurafeler tekrar yükselişe geçiyor.