İSTANBUL, SARAY, IHLAMUR KASRI

Bir İstanbul aşığı olarak ben Pandemi döneminde uzun süre İstanbul'a gidememiştim. Bundan bir iki ay kadar önce önlemlerin de gevşetilmesiyle hemen özlemimi giderdim. İstanbul' da iken her kadın gibi Nişantaşı' nı gezmeyi çok seviyorum. Gezdiğim yerlerin tarihlerini ve isimlerini nereden aldıklarını araştırmak özel meraklarım içinde... Nişantaşı Ihlamur yolundan aşağıya yaya olarak yürüdüğünüzde solunuzda duvarlar içinde ağaçlı göz alabildiğine yeşilli bir alan ilgimi çekti. Öyle güzel bir konumda ki; inşaat şirketlerinin şimdiye kadar orasını nasıl boş bıraktıklarını merak ettim. Bahsettiğim yer İstanbul'da çok önemli tarihi değerlere sahip Ihlamur Kasrı. Bugüne kadar dokunulmamasının sebebi de koruma altına alınmış milli saraylara ait listenin içinde bulunuyor olması. Bahçenin ana kapısından girişte sizi bilet kesmek için görevliler karşılıyor. Sadece bahçede vakit geçirecekseniz giriş ücreti 5TL. Bahçe içinde bulunan Müze köşkün içini de görmek isterseniz ücret 15TL. Müze Köşk saat başı bir rehber tarafından açılıyor. Rehber eşliğinde hem bilgilenip hem köşkün içini gezme imkanı buluyorsunuz. Açılana kadar bizim bir süre vaktimiz vardı önce bahçede vakit geçirdik. Etraf kitap okumaya gelen, çocuklarını gezdirmek isteyen insanlarla dolu. Bu arada çok güzel tavşanların olduğu bir bölüm yapmışlar gözümden kaçmadı. Bahçede ayrıca günümüzde kafeterya olarak kullanılan Maiyet Köşkü de bulunuyor. (fiyatları ne çok pahalı ne çok ucuz). Şimdi gelelim Ihlamur Kasrının hikayesine: Ihlamur, nüshetiye, huzur ve ferahlık anlamına geliyor. 17. ve 18. yüzyıllarda fazla yerleşim alanları olmadığından dönem padişahlarının avlanmak için geldikleri av bölgesiymiş. Bu mesire alanında av öncesinde ve sonrasında kullandıkları küçük ahşap av köşkleri bulunuyormuş. Sultan Abdulmecit 1850'li yıllarda Dolmabahçe ile aynı dönemde olan ahşap av köşklerini yıktırarak yerine 2 köşk inşa ettirmiş. Biri özel misafirlerini ağırlamak ve konaklamalarını sağlamak için merasim köşkü diğeri yukarıda bahsetmiş olduğum sadece Sultan ve Haremi ile vakit geçirdiği Maiyet köşkü. Padişah haremi ile geldiğinde o kısmı kullanırmış. Şu anda müze evdeki eşyaların hepsi Sultan Abdulmecid' in o döneme ait kullandığı ve orijinal haliyle korunmakta olan tarihi eserler. Orijinal teşhir oldukları için fotoğraflanmaları yasak. Bu yüzden size biraz iç mimarisinden bahsedeyim. Merasim Köşkü yani Ihlamur Kasrı barok tarzı oymalarla ve süslemelerle bezenmiş. Sizi simetrik bir şekilde yerleştirilmiş devasa aynalar karşılıyor (neden Osmanlı zamanında yapılmış sarayların buna Dolmabahçe sarayı da dahil hepsinde devasa aynaların bulunduğunu merak ettim, Rehberimiz kesin bilgi olmamakla beraber sarayların daha ihtişamlı görünmesi için diye bilgilendirdi.). Tavanlar manzara resimleriyle kaplı. Köşk kristal avizeler, Avrupa usulü birçok mobilyalar, Hereke halılarla ve süslü vazolarla dekore edilmiş. Bahçe kısmında Sultan Abdulmecid Ata binme, ok atma gibi değişik talim ve eğitimler yaparmış. Günümüze ulaşan nişan taşları varmış. Ok atma merasimlerinde padişahın okunun düştüğü yere taş dikilir ve onu öven methiyeler yazılırmış. Taşın üstüne adına da Nişantaşı deniliyor. Nişantaşı semti ismini böylelikle oradan almış. Nişantaşın'da Valikonağı Caddesinde bir örneğini görebilirsiniz veya yürüyüş için çıktığınız parklarda o dönemeye ait nişantaşlarına rastlayabilirsiniz. Sultan Abdulaziz güreşe merakı olduğu için bu alanı daha çok güreş müsabakalarında kullanmış. Birçok eğlence programlarında bu mesire alanı kullanılırmış. Mesire alanının yani ıhlamur kasrının en büyük avantajı o dönemdeki idare merkezine yani Dolmabahçe sarayına yakınlığı olması. Dolmabahçe sarayı 19. yy Osmanlının son döneminde idare merkezidir. Son 6 Osmanlı padişahı Ihlamur kasrını veya mesire alanını, bahçe kısmını tarihi köşkü kullanmışlardır. ElifCe Dipnot: Eğer hala gitmeyeniniz varsa İstanbula yolunuz düştüğünde muhakkak uğrayın derim.