Türkiye 'de erkek nüfus 41 milyon 915 bin 985 kişi olurken, kadın nüfusu 41 milyon 698 bin 377 kişi oldu.

Diğer bir ifadeyle toplam nüfusun %50,1'ini erkekler, %49,9'unu ise kadınlar oluşturuyor. Türkiye ekonomisinde kadın ; girişimciden, yöneticiye, bilim insanından ve uzmana, önemli roller üstleniyorlar. 2020 yılında iş gücüne sahip kadın nüfusu 9 milyon 918 bin. İstihdam oranın %26,3'ünü kadınlar oluşturmuş. 2018 yılın da TÜİK'in Sürdürülebilir Kalkınma Göstergelerinde ise %16,3 olan kadın yönetici bulunuyor. İş dünyasında kültürel bir dönüşümün arifesine girmek için kadın kotasıyla ilgili yasal düzenleme yapılarak hayata geçirilmeli . Kadın nüfusu, dünya nüfusunun yüzde 50'sinden fazlasını oluşturuyorken, kadınlar üç yıl öncesine kadar dünyanın en güçlü devletlerinin politikalarına yön veren topluluğun sonuç bildirgelerinde çok sınırlı bir etkiye sahipti. Kadınların dünya ekonomisinin gelişimi açısından belirleyici bir faktör olduğuna şüphe yok. Buna rağmen ekonomideki kadın-erkek fırsat eşitliği sağlanmış değil. Kadın ve erkek eşitliği konusunda tarihi bir adım atmak istiyorsak ; sayı ve kotalarla pek çok şeyin başarılabileceğini düşünüyorum. Türkiye de kadın haklarına dair seçme ve seçilme hakkı 1934 te yürürlüğe girdi.. Yürürlüğe girmesi ile birlikte Eşit haklara kavuşma sürecinde bu devrim bir kilometre taşıdır. Dünya genelinde çok sayıda kadın ve kız çocuğu toplumda eşit katılım hakkından hala çok uzak. Geleneksel rol kalıpları onların eğitimde veya sağlık hizmetlerinden yararlanmada geri plana düşmesine yol açıyor. Pek çoğu cinsel istismar, insan ticareti, ev içi şiddet, zorla evlendirme kurbanı. "Kadın ve erkek için eşit haklar, eşit sorumluluklar, eşit imkanlar ve eşit güç" Türkiye'nin kalkınma politikasının temel ilkelerinin arasında. Eşit hakların gözetilerek sağlanması ise tüm alanlara yansıyan bir ana eksen. Bu kadar kelamdan sonra aslında anlatmak istediğim sadece kadın -erkek fırsat eşitliği diyerek mesele sırf kadın hakları değil. Hak eşitliği her ne kadar yasal olarak varsa da, gerçek hayattaki görüntü farklı .Türkiye öncelikli olmakla beraber pekçok Dünya ülkesinde "Bütün insanlar yasa önünde eşittir" maddesi anayasalarda yer almaktadır. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 10.maddesine göre "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. " Hak eşitliğine hayatın tüm alanlarında gerçekten ulaşılıncaya kadar, yapmamız gereken daha epeyce iş var. Peki pandemi sırasında yaşanan eşitsizliklerden sonra Dünya ' da eşit toplumlar mümkün olabilecek mi? Dünya çapında yaşanan eşitsizliklerden sonra daha adil bir Dünya inşa etmek elimiz de.Daha eşit ve kapsayıcı bir gelecek için daha iyi politikalar ve sistemler ile hayatlarımızı dönüştürebiliriz. COvid 19 ile yaşanan krizden sonra Dünya yeniden inşa dönemine giriyor. Daha dayanıklı yönetim sistemleri ile yol açabilecek politikalar fırsatlar yaratır. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Yeni Türkiye için Yeni Anayasa" diyor. Güçlü Türkiye İçin şart olan Yeni Anayasa çalışmaları başlamıştır.