Her söylediklerinde ince hikmetler gizliyorlar. Görünüşe aldanmamalı, diyorlar. Viraneler içinde nice defineler gizlenir, diyorlar.

Her evlat kendi ailesi için yüksek değer ifade eder, diyorlar. İman ile paranın kimde olduğunu Allah bilir, diyorlar... Enine boyuna anlamadan dinlemeden hüküm vermenin çok yanıltıcı olacağını söylüyorlar. Size değer verenlerin bu kanaatini sezmenin de bir feraset meselesi olduğunu ifade ediyorlar. Tevazunun yaşmak misali örterek güzelleştirdiğini bazan yüzeysel düşünmenin ve derinleşememenin ithamlı sorguyıcı çehresiyle söz sahiplerini öze nüfuz edememek, madalyonun başka cephelerini anlayamamakla baş başa bıraktığını hatırlatıyorlar. Manalı susmaların manalı konuşmalardan daha etkili olduğunu ifade ediyorlar. Bir çırpıda hayatın özetlenemeyeceğin açıklarken sade ve açık fikirli olmanın değerini düşündürüyorlar... BU ESKİLER, ESKİMEYEN ESKİLER BİR ALEM Atı alan Üsküdar' ı geçtikten sonra uyanmanın bir faydasının olmayacağını bile söyleyen var. Ben bu eskileri çok ciddiye alıyorum. Yenilerin her renkte tek tip hale geldiği, kalıplaştığı son yıllarda bu eskileri ve onların yazıp söylediklerini dinlemeye ne kadar ihtiyacımız var. Hayırlısı olsun. Çocukluğumdan beri eskilerden dinlediklerimi yazmak niyetindeyim. Sözün özü, hiçbir şey göründüğü gibi değildir."Türk'ü anlamak için Türk'ü dinlemek gerek." Ben her vatan evladı gibi çocukluğumda aileden aldığım duygulu sevimli dini terbiyeden sonra lise sonlardan itibaren şuurlu olarak muntazam yaşamaya başladığım İslami hayatımı kimselere ilan etmeye ihtiyaç duymadan ve gizlemeden, son elli yıl içinde ve hala on binlerce sayfa, meal, tefsir, siyer, ilmihal, hadis ve benzeri kaynakları okurken de kendimi yetiştirmek öğrenmek niyeti içinde oldum. Birilerine göstermek için değil kendi bilgi ve hayat ihtiyacım doğrultusunda bir tercih içinde oldum. Kimseyi de yargılama,değerlendirme hakkını kendimde bulmadım. Allahın yarattığı her vatan evladı bir değerdir. Bir insanı tanımak çetin bir maceradır. Bazan bir ömür yetmez bazan bir söz yeter, derlermiş ESKİLER.... ESKİLER''i yazmaya devam edeceğim Tabi ki sembollerle... *** Kader, sonsuz bir akış içınde bizi sarıp sarmalamaktadır...Düşünülmeli tekrar düşünülmeli küçük irademizin bir emanet olarak bir hazine misali değerlendirilmesine çalışılmalıdır...Biz " Büyük Sonsuzluk" içinde ancak bir noktayız. Aklı, duyguları, iddiaları, idealleri, ihtirasları ve hayalleri olan. *** 11 Eylül 2018 Çapa Yüksek Öğretmen Okulu... Allah bu kapının önündeki merdivenlerinden çıkmayı nasib edeli tam 50 yıl olmuş.1968'in Eylül'üydü. Elindeki, mavi vinileksle kaplı, güzel ve sevimli bulduğu,mezuniyetinden sonra bile kullandığı ucuz mütevazı bavuluyla merdivenleri adımladı.Beş yıl devletin kanatları altında yatılı okuyacağı bu ata yadigarı binayı çok beğenmişti. Bu bina, zamanla, onun evinden öte bir yuvası gibi olacaktı. O, 16 yaşındaki öğretmenliğe aşık çocuk, bugün 66'sında mütebessim ve mahzun, emekliliğe hazırlatılan bir dededir. Bu günlerimize şükürler olsun. Mevla görelim neyle Kapıların Kapısı / Babü'l-ebvabA.Cevdet Paşa'nın 1848'de kurduğu,Mimar Kemaleddin'in1911'de inşa ettiği Darü'l-Muallimat-ı Aliye..İstanbul-Çapa Yüksek Öğretmen Okulu'nun kapısı...Bu kapıdan girip de adam olamayan çok azdır.. Ya "adam" olunur yahut da "adem" e mahkum.. *** 12 Eylül 2021 "ONLAR MUHAMMED OĞUZ OĞULLARI" İDİLER. Mazide yaşamış "din ü devlet mülk ü millet " uğruna feda-yı can eylemiş bu memleketin çocuklarının ruhları şad olsun. Rahmetli Ahmet Kabaklı'nın ifadesiyle " Onlar Muhammed Oğuz Oğulları" idiler.12 Eylül'ü, her defasında dudaklarımızda acı tebessümlerle hatırlıyoruz. Hafızalarımızda vefa, vefasızlık, nankörlük, samimiyet, ihanet, yalnızlık, çaresizlik, her seferinde Allah'a sığınma, her şeye rağmen haksızlıklara sabrederek evlad ü ıyalin korunması uğruna her türlü dünya nimetlerini yok saymaya alışma, devletin yanında olma, devlete küsmeme, mağduriyet istismarı yapmama, şükretme, ailenin, çoluk çocuğun rızkı için dişini sıkarak yıllarca katlanma, ah bile dememe, seccadede, alın terinde, göz nurunda teselli arama...Bu günümüze şükürler olsun. Allah bu millete bir daha istiklal ve istikbalini tehlikeye düşürecek zamanlar yaşatmasın. Şehitlerimizin ruhu şad evlatlarının akıbeti hayr olsun inşallah... *** ÜST ÜSTE SORULAR SORU İÇİNDE, AKIL OLMAZLARIN ZORU İÇİNDE..." Eğitimin temelinde zeki memleket evlatlarını keşfedecek ve anlayacak yüksek vasıflı öğretmenleri yetiştirmek gerçeği vardır. Sıradağlar içinde zirveleri farketmek ince iştir.Herkes aynı tezgahtan çıkmış gibi aynı boyda ve fabrikasyon yaradılış ve yapıda değildir. Türk Milli Eğitimini kurtarıp siyasetçileri daha ne kadar bekleyeceğiz.? "Hey gafiller uyanın denilmiyorsa hey arifler hey alimler neredesiniz? Sesiniz nerede kaldı ? Gün akşamlıdır, vakit zevale doğrudur. Her seferinde başka kurtarıcı nesiller beklemekten ömürler heba olmaya devam mı edecektir? Milli Eğitim Şuraları düzenlemekten, kamuoyunun sesine kulak vermekten çekinilmekte midir? *** Dikkatlerinize sunuyorum. Atilla İLHAN-Banu AVAR-Nihat Genç çizgisindeki yazarların ve A.B.Ercilasun,T.Akyol, M.Niyazi Özdemir , S.Somuncuoğlu,Nurullah Çetin'in ,.... de içinde yer aldığı ilim ve fikir adamlarının uyandırıcı yorumlar yaptıkları malumunuzdur. Fakat keyfiyet yüksek olsa da kemiyet/sayı azdır, çoğalmalıdır...Cesur fikir adamlarına, tabasbusa tenezzül etmeyen aydınlara ihtiyaç var. Susanların sayısı binleri buluyor. Allah korusun, "bıçağın kemiğe dayanmasını bekliyorlar." diyemiyorum. Genç'ten sadece bir cümle: "Bu toprağın çocukları birbirlerine el kaldıramazlar, başkalarının, emperyalistlerin, bu toprakların çocuklarının birbirlerinin bin yıllık akrabalarını öldürtme oyununa gelemezler. Siyasi ipleri başkalarının eline veremezler..." *** 14 Eylül 2015 · Benim niye kendileri gibi düşünmediğime şaşıran ve bu hususta kendilerine katılmamı ısrarla bekleyen, kerameti kendinden menkullere tevazu, insaf , hür düşünce ve sabır ...tavsiye edeyim mi ? Akıllı biri bir zamanlar demiş ki: " Herkes düşünceme katılırsa, yanılmış olmaktan korkarım." Bana göre, belgelendirilmemiş, ikna edici olmayan bilgi, dedikoduya döner, yanıltır. Sürü psikolojisine hizmet eder. Şahsiyet ise sürüden, düşünemeyen kalabalıklardan ayrı olabilmektir. Bu sözlerimle özel olarak birilerini kastediyor değilim. Genel kanaatimi ifade ediyorum...Bana elbette katılmayabilirsiniz... *** DAVA BUDUR. Okumak, düşünmek, yazmak, anlatmak, dinlemek, çareler aramak, uygulamak, vazgeçmemek, sabretmek, unutmamak, gaflete düştükçe uyanmak, muhasebe ve murakabe yapmak, ilim, irfan ve hikmet üzere olmak, asla ümidi kaybetmemek... *** TARİHÇİLERİN KUTBU, ASIRLIK ALİM RAHMETLİ PROF.DR. HALİL İNALCIK DİYOR Kİ: "BU MEMLEKETE VE GELECEĞİNE GÜVENEREK ÇOK ÇALIŞMALI. ESAS MESELE, FİKİR ZENGİNLİĞİDİR. O YÜZDEN NE OLURSA OLSUN, FİKİR HÜRRİYETİNİ MUHAFAZA ETMEK GEREKİR..." *** Mesele burada ama kalitesi, seviyesi, zamanı, muhtevası ve muhatabı nasıl ayarlanacak? Büyük mesele. Kolay söylendiğine bakmayın. İnsan kadar çetin ve istismarın her türlüsünün barınabileceği rengarenk bir varlıkta bu nasıl olacak? Bilen beri gelsin, açıklasın... *** Gökalp " Ümit ruhun gençliğidir." demişti. Peygamberimiz de mütebessim bir insandı. Milletimiz güler yüzlüdür. Bilhassa Anadolu'ya sığmayıp rüzgar küheylanlarla Rumeli'ye kadar gidenler ve 500 sene sonra anayurda dönenlerin torunları... *** 18 Eylül 2019 · Bir televizyon kanalındaki "Çarşı-Pazar" programında altın işlemeciliği anlatılıyor, işin erbabı konuşturuluyor. Söz arasında "En israf edilmeyen nesnenin, varlığın altın olduğu, tozunun bile korunduğu" ifade edilince içimden bir vaveyla koptu: "Acaba bu memlekette en çok israf edilen varlık nedir?" diye sormaktan kendimi alamadım. Cevabı bana acı geldi. Siz de biliyorsunuz. Hangi nesne insandan daha kıymetli olabilir? Çok şey söylenebilir. Altını hakimiyet altına alacak nesiller yetiştiremedikçe daha çok altta kalırız, ayarımız da düzelemez. Allah yardımcımız olsun...