Göksel ÇAKIR

Zaman akıp gidiyor. Akıp gittikçe günler, aylar, yıllar geçiyor. Akıp gittikçe önümüze iki yeni kavram bırakıyor: Eski ve Yeni... Hemen hemen her şeyde bu iki tanımlamayı yapmaya mecbur kalıyoruz. Eski...Zihnimizde daima olumsuz kodlanır. -Eskiye rağbet olsaydı bitpazarına nur yağardı. -Eski çamlar bardak oldu. Eski olanı olumsuz kodlamak aynı zamanda buradan bir iktidar devşirmek kolaylığına imkan verir. -Eskiden yağ ve ekmek kuyrukları vardı şimdi var mı he? -Biz eskiden su içerdik testiden... Yeni... Zihnimizde daima olumlu kodlanır.YENİLİK daima övülmüştür. Herkesin ağzındaki sakızdır yeni...Devrim iddiası olan herkesin Yeni iddiası vardır. -Camasir makinasında büyük devrim! Eski makinanızı yenisiyle değiştiriyoruz -Artık Yeni bir döneme girdik. -Yeni Türkiye! Peki bu kodlamalar mutlak hakikatler midir? Zamanın akıp giderken önümüze koyduğu eski-yeni kavramlarına bakışımız gerçekte böyle mi olmalıdır? İnsan, psikolojik bir varlık olarak acıdan kaçar, hazza yaklaşır. Doğası budur. Hayatta kalmak ve varlığını sürdürmek için buna da mecburdur. Kimse mutsuzluk istemez herkes mutlu olmayı ister. Dolayısıyla eğer gayemiz mutlu olmaksa eski-yeni kavramlarının olumlu-olumsuz kodlanmasına değil "Faydasına" bakmamız icap eder. Eğer insan teki veyahut cemiyet kendi zihin filtresine "fayda" süzgecini koyarsa selametle limana varır. Faydalı mıdır (Ve veya Hayırlı mıdır) sorusu insan tekinin veyahut cemiyetin sorduğu en doğru sorulardan olagelmiştir.Bu doğru soru bizi en makul cevabın kapısına götürür: HER YENİ, İYİ OLMADIĞI gibi HER ESKİ de KÖTÜ DEĞİLDİR.