Prof.Dr. M.Mehdi ERGÜZEL      

Duygu, düşünce ve hayaller ifade edilirken kelimeler ayrı ayrı veya gruplanarak kullanılır. Her dil kendi mantığı içinde kelime dizilişlerinden ve anlam dünyasından konuşanlarına ve yazanlarına zengin imkanlar sunar. Dillerde seslerin ve şekillerin bir sıralanış, art arda ve yan yana geliş tarzı olduğu gibi kelimelerin de bir arada oluş ilgileri vardır. Her dilde yer alan kelimelerin hangi mantık ile bir araya geldiklerini yüzyıllar içinde o dilleri kuran milletler belirlemişlerdir. Başlangıcı bilinmeyen zamanlara uzanan bu özellikler, her dilin söz dizimidir ve hangi kurallara göre çalıştığının bilinmesini gerektirir. Aksi taktirde o dil doğru konuşulup yazılamaz. Söz dizimi, kelimelerin o dildeki mantıklı güzelliği, anlatılış ustalığıdır. Dile ne kadar dikkat ediliyor, kelimeler ne kadar titizlikle seçiliyor ve sıralanıyorsa söz o nispette sağlam oluşuyor demektir. Bu yüzden söz dizimi; dillerin anlam, mantık ve şekil düzenini de temsil eder. Söz diziminde aksama veya kusur, anlatımı da bozar. Bu bakımdan bütün dil unsurlarının yerli yerinde olması, ses dizimi gibi söz dizimi için de kaçınılmazdır. Farklı dillerin söz dizimi kurallarının bazı benzerlikler taşısa bile kendilerine has ayrılıkları vardır. Bu yüzden metin çevirilerinde ciddi sıkıntılar yaşanmakta, her iki dilin kelime diziliş mantığını tam kavramamış olanlar bocalamaktadır. Dil eğitiminde, söz dizimi kurallarını ve kelimelerin anlam inceliklerini ana çizgileri ile bilmenin büyük önemi vardır. Söz dizimi; bir dilde yer alan kelimelerin, konuşanın veya yazanın tercihine göre kazandığı sıralanış, biçimleniş ve anlatılıştır. Edebiyatta buna üslup deniliyor. Dili kullanan herkesin kendine has bir anlatışının olması, üslubunun dile yansımasındandır. Ancak her üslup sahibini bağlayan o dilin söz dizimi kurallarıdır. Türk dilinin, konuşmada ve yazmada doğru, güzel ve etkili kullanılmasında, söz dizimi özelliklerini bilmeyi gerektiren incelikleri zaman içinde öğrenilmez ve yanlışlar düzeltilmezse anlama ve anlatma sıkıntıları doğar. Türkçe eğitiminde kelimeleri yerli yerinde kullanmanın, kelime gruplarını kurallara uygun bir dizilişle sıralamanın, cümle kurma mantığını bilmenin, aydın olmanın en önemli şartlarından biri olduğu unutulmamalıdır. Türkçeyi konuşur ve yazarken söz dizimi hatalarına düşenlerin ne kadar mahçup oldukları, rastlanılır durumlardır. Kurallara uygun bir anlatımı olanların ise dildeki doğruluk seviyesi saygı uyandırmaktadır. Söz dizimi ile ilgili derslerde hem Türkçenin kelime diziliş mantığı hem de bu kelimelerin cümle içindeki rolleri ele alınır, şiir ve nesir örneklerine dayanarak konuların daha zevkli olmasına dikkat edilir. Öğrencilerin konuları bölüm sonlarına konulan metinleri söz dizimi mantığı içinde anlamaları beklenir. SÖZ DİZİMİ, CÜMLE BİLGİSİDİR. Söz diziminde unsurlar ise; dil yoluyla anlatılmak istenenlerin, ya tek tek kelimeler ya da kelimelerin dile has kurallarıyla bir araya getirdiği kelime gruplarıyla oluşturduğu manzaradır. Cümle de bir kelime grubudur. Diğerlerinden farkı, karar veya görüş ifade ediyor olmasıdır. Cümlenin kendi kuruluş mantığına göre kelimelere ve kelime gruplarına dayandığı, unsurlarının bu gruplarla da zenginleştiği söylenebilir. Kelime grupları; kavramlar ve nesnelerin, ayrı ayrı kelimelerle anlatıldığı gibi kelimeden daha uzun dil birliklerine de ihtiyaç duyulduğu hallerde ortaya çıkan ifade birlikleridir. İfadeyi geliştirmek, ayrıntılı ve renkli hale getirmek için anlamca ilgili olabilecek isimler ve fiiller arasında bağlantılar kurulur. Mesela ; dağın başı, sarı kurdele, güle oynaya, aklı evvel, çantada keklik, boyca uzun.gibi. Kelime gruplarında diziliş mantığı; Türkçenin ana mantığına uygundur. Kelime grupları, bir kelime ile anlatılması yeterli bulunmamış kavram ve konuların isimlendirilmesinde birden fazla kelimenin kullanılmasıyla ortaya çıkan, dilin kendini işleme ve geliştirme yollarından biridir. Varlıklar, hareketler veya kavramlar, dil birliğine mensup olanların beğendiği, hoş bulduğu bir araya gelişlerle kelime gruplarıyla da anlatılır. Ancak Türkçede kelime grupları yapı ve anlam bakımından, yardımcı unsur (belirten, tamamlayan ) önce, asıl unsur (belirtilen, tamamlayan) sonra gelecek şekilde kurulur. Anlatılmak istenene göre kelimelerin anlam ilgisi oluşur. Şiirlerde ve sanatlı sözlerde bu ilgi şaşırtıcı ve hoşa gidici boyutlara uzanabilir. Mesela : "Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü ! Yüksek yerlerde açan çiçeğim." A.Nihat ASYA Bu mısralardaki kelimelerin dizilişini bozarsanız, sözün güzelliği bozulur. Çünkü dilin sahipleri, asırlar içinde hangi kelimenin hangisine, hangi mantıkla yakıştığına karar vermişlerdir. Değişiklik olsun diye binlerce yılın olgunlaştırıp günümüze miras bıraktığı ifade güzellikleri bozulamaz. Mimar Sinan'ın Süleymaniye'si ne ise Yahya Kemal'in Süleymaniye'de Bayram Sabahı şiiri de odur. Birinden nasıl bir tuğla koparılamazsa diğerinden de bir kelime çıkarılmamalıdır. Birinde mimarinin estetiği ve kuralları, diğerinde de kelimelerin estetiği ve dilin kuralları vardır. Kelime gruplarında kelime sayısı, ikiden az olmamak üzere, anlatıcının konuyu işleme tarzına göre artabilir. Belirten ve belirtilen unsurlar, kendi içinde kelime grupları oluşturabilir : " Lakin kalacak doğduğumuz toprağa bizden, / Şimşek gibi bir hatıra, nal seslerimizden." Y.Kemal BEYATLI Kelime grupları da kendi içinde çeşitlenmiştir. Kimi kaynaklarda "sözcük öbekleri" de denilen kelime gruplarının sınıflandırılması üzerinde farklı görüşler yazılagelmektedir. Biz bunlar arasında en yaygın ve kabul görmüş olanlara dayanmaktayız. Cümle, söz diziminin hüküm bildiren tarafıdır. Söz dizimi, aslında cümle bilgisidir. Cümlede yargı olduğu kabul edilir. Kelimeler; duygu, düşünce ve hayallerin ifadesinde bazen tek tek bazen kelime grubu halinde bazen de cümlelerle ortaya çıkar. İnsan düşüncesi meramın ifadesinde sözün gücüne ve desteğine muhtaçtır. Halk arasında "İnsan olana bir söz yeter." denilmesi, kelimelerin hem tek hem de grup halinde dizilişini temsil edebilir. Ancak, kelime gruplarının daha ziyade nesne ve hareketleri, kavram yahut düşünceleri karşıladığı, bunun yeterli olmadığı, zihnin birbirini takip eden mantıklı karar ifadelerine ihtiyaç duyduğu bilinmektedir. Bu noktada cümlenin önemi ortaya çıkmaktadır. Cümle, insan zekasının kelimelerden faydalanmada ulaştığı en ileri safhadır. Bütün gelişmiş dillerde cümle vardır. Dil biliminde "dil yetisi" denilen ve her insana bahşedilen bu imkan, cümlelerle ilim, sanat ve fikir burçlarına yükselebilmenin en önemli yoludur. Cümle, kelimelerin sıralanışıyla her zeka erbabının elde etmeye çalıştığı üslubunun ilk kıvılcımlarının hazırlandığı söz meydanındadır. Cümleler bazen kısa ve özlü olabilir, az kelimeyle içinde derin ve ince manalar saklayabilir. Atasözlerimiz ve Yunus Emre'nin mısraları gibi. Bazen de A. Hamdi Tanpınar ile Cemil Meriç'te olduğu gibi uzun, yorucu fakat yetiştirici ve yükseltici bir üslubun unsurları haline gelebilir. Cümlede kelimelerin veya grupların diziliş mantığı, konuşanın ve yazanın mizacına, kültürüne göre şekillenir. Her gelişmiş dilde cümle vardır. Cümlede yer alan kelimelerin diziliş sırası, her toplumun o kelimelerin cümledeki yerine verdiği öneme göre değişir. Kimi dillerde cümlede anlatılanlar, zihnin işleyişine uygun bir sıralama ile ortaya konulur da bir başka dilde bu sıralama farklı ise hangisinin daha doğru olduğunun cevabı çetindir, belki de böyle bir cevap olamayabilir. Çünkü herkes kendi dilinin mantığına alışıktır ve bir başka dilin kelime dizilişini yadırgamakta mazur görülmelidir. Bu durum herkesin kendi dilini sevmek ve benimsemek kadar başka dillere ilgi duymayı hatta öğrenmeyi zamanla bir imtiyaz haline getirmiştir. Bize göre Türkçe cümlelerde kelimelerin diziliş mantığı, tıpkı kelime gruplarında olduğu gibi, yardımcı unsuru önce asıl unsuru sonlarda bulundurma şeklindedir. Nükte ile karışık yapılan yorum şudur : Türk mantığı acele etmez, dizilişi bilir, planlar, önemliyi sonraya bırakır. Cümle de aslında bir kelime grubudur ve kelime gruplarındaki mantık, bazı istisnalar dışında burada da geçerlidir. Türkçe cümlelerde iş, oluş veya karar bildiren kelime / kelime grubu, fiil yahut yüklemdir ve sondadır. Ondan önce yer alan kelimeler, önem derecelerine göre yükleme yaklaşır veya ondan uzaklaşır. Atatürk'ten birkaç özdeyişteki bu sıralanışa bakalım : " Türkiye Cumhuriyetinin temeli, kültürdür." " Milletimizin fıtri zekasını, yorulmaz çalışkanlığını, ilme bağlılığını, güzel sanatlara sevgini her türlü vasıta ve tedbirlerle besleyip inkişaf ettirmek, milli ülkümüzdür." Yukarıdaki cümlelerden anlaşılan gerçek, konunun geliştirilip önemli olanın sona bırakıldığı, üslup esnekliğine imkan bırakıldığı, acele edilmediği, adım adım gidildiğidir. Bu dizilişi ancak heyecan ve acele değiştirebilir. Bu da bir bozulma değil değişmedir. Cümlede kelime sayısı ise yine ferdin şahsi tercihi ve kabiliyetiyle alakalıdır. Bir cümlenin uzunluğu veya kısalığı konuşanın yahut yazanın mizacı, kültürü kadar konunun özelliği ile de ilgili olabilir. Teknik bir konuda uzun cümleler kurulmayabilir. Bir hukuk veya iktisat metninin cümleleri uzun olabilir. Fakat asıl olan o dili kullanan kimsenin kelimelere ve dilin kurallarına hakim olabilme yeteneğidir. Kelimeler, sırlarını gerçek aşıklarına açarlar. Halit Ziya , 1.Türk Dili Kurultayı'nda "Ben Türkçenin ezeli bir aşıkıyım ! Hepimiz öyle değil miyiz ? " derken Türkçe kelimelere olan sevgisi kadar bir dili doğru kullanmanın inceliğine de dikkat çekiyordu. Az sözle çok mana, Türkçenin asırlar boyu önem verilen bir özelliğidir. Türkler, İslam'dan sonra bu düşünceyi geliştirerek hikmetli sözleri aramayı zevk haline getirmişlerdir. Süleyman Nazif, arkadaşı Mehmet Akif'in ölümü üzerine "O, kelimelerin serdarı / kumandanı idi, şimdi onsuz kelimeler başıboş birer sürüdür." der. Çok manalı bir sözdür. Bütün mesele, cümlenin uzunluk ve kısalığından çok, kuvvetli ve anlamca yüklü olmasıdır. Yine de denilmelidir ki ; uzun cümle daha zordur, çetindir; cümlenin unsurlarını sonuna kadar doğru yönetmek ve hata yapmadan bitirmek büyük dikkat ve kültür ister. Türkçe cümlelerde tek tek kelimeler kadar kelime grupları da kuruluşta rol oynar. Hatta kelime grupları, bir arada, iç içe, cümleyi zenginleştirir, açar, genişletir. Bazen bir cümlede yer alan kelime grubunda üç, dört, beş ayrı kelime grubu dahi yer alabilir.