Birgülce

Değerli okuyucularım son beş on yıllık geçmiş dönemimiz de yaşantılarımız huylarımız anlayışlarımız öylesine değişkenlik göstermekte ki inanın hızına yetişemez olduk... Eskiden konu, komşu, mahalle sakinlerimiz, okul arkadaşlarımız vardı, giderdik gelirdik aramızda müthiş bir sosyal bağımız vardı... Peki ne değişti, ne oldu? Ne olduğu malum! Yok olduk kaybolduk O komşulukların, dostlukların, arkadaşlıkların yerlerini şimdi sanal ortam aldı. Bu "Sanal"denilen yaşam biçimine kendimizi öyle bir kaptırdık ki sormayın gitsin! Hiç farkına varmadan anlamadan dinlemeden bir anda sanal ortam da birbirlerimizin hayatında bitiveriyoruz! Nasıl mı? Yazarak, takipleşerek, yorumlar yaparak, tuşlara dokunarak, tüm bu eylemleri yüreğimizde hissederek konuk oluyoruz birbirimizin hayatına... Öyle bir hale getiriyoruz ki... Yazdıklarımız da, okuduklarımız da, paylaşımlarımız da, mesajlarımız da o sanal dünyada ki yakın gördüklerimizi bir daha kaybetmemek adına özelimize alıyoruz, hopbadanak... Sonrası?... Sonrası bir süreklilik getiriyor hayatımıza ve bağımlılık oluşturuyor ruhumuz da beynimiz de... İşte o sanal yakınlarımızın her gün, her yazısını, her paylaşımını, her paylaştığı fotoğrafları, yediği yemekleri, gittiği gezdiği yerleri, her mesajını merakla bekliyoruz... Sonrası deli sorular... Bu gün ne yapmış? Morali bozuktu bir ara, düzeldi mi acaba? Hastaydı iyileşti mi? Sayfasındaki diğer ortak arkadaşlarımızla tartışmıştı ne oldu barıştılar mı yine... Derken derken bu sanal yaşam sürüp gidiyor. Aynı şey onlar için de geçerli tabi. Bizler de o sanal hayatta sahip olduğumuz arkadaşlarımız dostlarımız ya da hasımlarımızın yakın takibinde oluyoruz. Bir de gizli gizli hayaranlarımız varki sormayın gitsin. Ne yaptı ne etti diye kıvranıp duruyorlar ulaşamadıklarında sosyal paylaşım sayfalarımıza... Ve haliyle başlıyoruz bir düşünceye, paylaşımlarına ve yazdıklarına anlamlar da yüklüyoruz kendi ruh halimizce. Bir de emojiler varki sormayın gitsin. Bu kızgın bu üzgün bu neşeli bu düşünceli gibi. Bu paylaşımları yapanlardan bazılarını kendimize benzetiyoruz. "Tıpkı ben" diyerek "aklımdan geçeni paylaşmış"diyerek. Onları seviyoruz. Beğenmediğimiz paylaşım yapanları yeriyoruz. Bazen küsüyoruz arkadaşlıktan çıkarıyoruz yeniden ekliyoruz falan filan... Çocukça şeyler diyeceğim geliyor ama onlar böyle şeyler yapmazlar ki, aslında BÜYÜKÇE!" şeyler bunlar... Sonra o sanal hayatta sayfa arkadaşlarımızın bir süre paylaşım yapmadıklarını görünce meraklanıyoruz üzülüyoruz... Daha neler neler... Değişen hayatlar değişen dostluk anlayışları, değişen mesaj verme teknikleri sürüp gidiyor. Bir de isim verdik bu duruma: SANAL AİLEM! Ne becerikli insanlarız değil mi? Gerçeği ortada ve gözümüzün içine bakarken körüz sağırız, Ama sanal yaşama sıra geldimi toz kondurmuyoruz... Bir yer de bir terslik yok mu sizce de? İşte öyle...