Birgülce

Çocukların, gelişim ve eylem ruh halleri içinde bulundukları ve yetiştikleri ortama aileye çevreye bağlıdır, aynı zamanda da o ortama göre şekillenir ve yürür gider. Sözlerime eskiden şöyleydi böyleydi, çok daha uygun ve eğitimli ortamlarda yetiştik geliştik diye başlarsam pek inandırıcı olmam biliyorum elbette, bunun farkındayım. Belli kalıplara sığdırıldığımız büyüklerin istekleri ve hayata bakış açılarına göre, din ve ahlak anlayışlarına göre yetiştirildiğimiz yadsınamaz bir gerçek. Bugünkü çocuklarımızın yetişme yetiştirilme tarzı ile eskinin, kıyas kabul etmeyecek derecede uçurum var aralarında. Fakat ne hikmetse kime dokunsak bir kıyas istesek "nerede o eski çocukluklar ah ah aaah!" diye iç çekerler özlemle. Bana sorulduğunda ise ben hep şöyle derim: "O zamanlar büyükler büyük gibi çocuklar çocuk gibiydi" yani ASLI gibiydiler... Bu sözlerimin içini doldurun doldurabildiğiniz kadar kendi bakış açınıza göre, yazıyı okuduktan sonra sizler de bana hak vereceksiniz emin olun. Bir hayli süredir teknolojinin çok çok gelişmesi, hayat şartları, giderek zorlaşan geçim sıkıntısı kaynaklarının daralması, üretimin nerede ise tükenmesi ve elbette küresel ekonominin bir kaç kapitalist devlet tarafından yönlendirilmesi ve elbetteki hiç bitmeyen,aksine rant ve para hırsı, bizim gibi gelişmekte olan devletleri kökünden etkiledi. Buna birde son yirmi yılın son on yılını, ülkemizi çok kötü yöneten yöneticilerin iş bilmez tutumları da eklenin ce,ortaya çok büyük ve çözümü çok zor meseleler çıktı. Zihniyet değişti, "Din anlayışı ahlak anlayışı" başta olmak üzere eğitim kültür ve yetişme yetiştirilme tarzlarımız değişti dönüştü ve sekteye uğradı. Hangi tv kanalını açarsanız açın karşınıza kadın şiddeti çocuk istismarı, hırsızlık, yolsuzluk ve ZAM haberleri ile dolu. Zammı falan boş verin gün gelir onlar rayına oturur ama kadına şiddet, çocuklara cinsel taciz vakalarının ne düzeleceği var ne de sonunun geleceği.Tam aksine giderek artış katediyor. Bu tür vahşet olaylarının özellikle, cemaatlere bağlı öğrenci yurtlarında artarak devam etmesi işin çok daha vahim. Kimseye iftira attığımız karalamaya çalıştığımız falan yok. Bu haberler medyada ve yazılı görsel basında her gün yayımlanan haberler. Son olarak Erzurum'da Diyanete bağlı bir kursta YEDİ erkek çocuğun uğradığı taciz olayları günlerdir konuşuluyor. Yine bir delinin yine bir kurs öğrenci yurdunda bir masum çocuğu öldürme şekli ise tam bir vahşet! Ne oldu bize bilmiyorum ama son yirmi yılda bayağı değiştik dönüştük ve bir an öncemizi arar halllere büründük bürünüyoruz. Eskiden de böyle tek tük vakalar olurdu duyardık görürdük amma hiç bu boyutlarda olmamıştı ve yaşadığımız toplum bu kadar kanıksamamıştı vahşet haberlerini. Ben ne sosyoloğum ne de psikolog.Zaten iki kelam etmek için uzman olmayada gerek yok. Çünkü artık bu seksen dört milyonluk ülkede herkes sosyolog herkes psikolog ve herkes bir şeyin değil HER ŞEYİN uzmanı ... Ama bildiğim bir şey var o da şu: Tüm olan bitenin altında tam bir altyapı sorunu var.. Kavga ve gürültü içerisinde yaşayanlar kavgayı öğrenir, korku içinde yaşayanlar, korkmayı öğrenir, her daim kendisibe acıyan insanlarla beraber yaşayanlar, kendini zavallı hissetmeyi öğrenir, kıskançlık içinde yaşayanlar herkesten nefret etmeyi öğrenir, cesaret ve heyecana değer verilen bir çevrede yaşayanlar kendine güvenmeyi öğrenir, övmeyi bilen insanlarla beraber yaşayanlar, başkalarını da taktir etmeyi öğrenir, sevgi saygı içinde yaşayanlar, sevmeyi ve saygıyı öğrenir, kendisini insan yerine koyan bir çevrede yaşayanlar, hayatta erişmek için çalışmaya değer bir amacı olmasını öğrenir. Daha bitmedi az sabredin hele, dürüst hareket eden insanlar içinde yaşayanlar, adaletin hakkın hukukun ne olduğunu öğrenir, sözlerine güvenilir insanlar içinde yaşayanlar, hakikatin ne olduğunu öğrenir, açık kalpli, güler yüzlü ve anlayışlı insanların arasında yaşayanlar ise dünyanın gerçekten yaşamaya değer güzel bir yer olduğunu öğrenir... Altını doldurun doldurabildiğiniz kadar değerli dostlarım arkadaşlarım ve okuyucularım. İşte bu yüzdendir ki ben başta siyaset olmak üzere bir çok STK içinde onurlu bir mücadeleyi seçtim. Son olarak Tekirdağ ilimiz de böyle bir mücadele verenlerin arasına davet aldığımda gözümü kırpmadan "Evet " dedim ve katıldım. Bu oluşum çok yeni ama daha ilk günden inanılmaz geri dönüşümler aldık ve çığ gibi büyüyoruz.Derneğimizin ismi CİBDER.(Çocuk İhmal İstismar Önleme ve Bilişim Eğitim Derneği) Her türlü şiddete karşı mücadelemizi demokratik haklarımız çerçevesinde vereceğiz elbette ama en başta ÇOCUKLARIMIZI, ÇOCUKLARIMIZI ve ÇOCUKLARIMIZI ilgilendiren ne varsa bu alanda çok daha aktif olacağız ve bıkmadan usanmadan o güzel insanlarla birlikte mücadelemizi vereceğiz ve sürdüreceğiz. İşte öyle... (Birgülce)