Antakya’ dinler tarihi açısından da inanılmaz öneme sahip bir yer. Anadolu’daki ilk cami olan Habib-i Neccar Camii şehrin merkezinde yer almakta.

4 Eylül günü başlayan yolculuğumuzda öncelikle Adana Mersin Tarsus ziyaretleri sonrası 6 Eylül Pazar günü kiralamış olduğumuz araçla Antakya'ya varmış olduk. Çoğumuza bir uçak yolculuğu uzaklığında olan bu güzide şehrimiz ne yazık ki hakkettiği değeri görememekte. Özellikle 2011 yılında başlayan Suriye iç savaşı sonrası olaylara sınır olan şehrimiz turizm gelirleri açısından kan kaybetmiş durumda. Çoğu vatandaşın aklına turizm deyince gelmeyen bir şehir Hatay-Antakya fakat benim gibi şehir turizmini seven tarihi eserlerin , eski evlerin arasında dolaşmayı seven biriyseniz , sizin için inanılmaz keyifli zamanlar sizi beklemekte. Eski Antakya evleri genellikle Kurtuluş Caddesi civarında yer alıyor. Dünyanın ışıklandırılan ilk caddesi olan Kurtuluş Caddesi'nin tarihi (evet dünya da ilk) Antakya tarihi kadar eski. Tarihi haritalar üzerinde yapılan incelemeler M.Ö. 300 yılından bu yana caddenin varlığı sürdürdüğünü gösteriyor. Özellikle caddenin yukarı taraflarına dağa doğru ara sokaklarda kaybolmanızı tavsiye ederim. İnanılmaz nostaljik bir ortam ve eski hanlardan dönüştürülmüş kafeler ve lokantalar bulacaksınız. Yurt dışında sürekli gördüğümüz oldtown (Eskişehir) turizmini burda görmek mümkün. Eski yapılara sahip çıkılmış. Antakya' dinler tarihi açısından da inanılmaz öneme sahip bir yer. Anadolu'daki ilk cami olan Habib-i Neccar Camii şehrin merkezinde yer almakta. Camii Hz. Ömer'in komutanlarından Ebu Übeyde bin Cerrah tarafından 636 yılında Antakya'da inşa edilmiş. Adını ise Hz İsa'nın havarilerine ilk inanan kişi olan Habibi Neccar'dan alıyor. Habibi Neccar Kuran-ı Kerim'de Yasin suresinde kıssası anlatılan bir şehir. Bir diğer önemli dini eser ise St Pierre kilisesi. Kilise kente 2 km uzaklıkta yer alan Habib-i Neccar Dağı yakınında bulunmaktadır. Doğal bir mağara olup eklemelerle kiliseye dönüştürülmüş. Kesin inşa tarihi bilinmemekle birlikte; İsa'nın on iki havarisinden biri olan Aziz Petrus'un ilk vaaz verdiği yer olduğuna ve mağarada cemaatin ilk kez 'Hıristiyan' adını aldığına inanılmakta. Bu nedenle St. Pierre Kilisesi Hıristiyanlığın ilk kilisesi olarak bilinir. 1983 yılında Papa VI. Paul tarafından Hıristiyanlar için Hac yeri ilan edilen kilise Hristiyanlık tarihi açısından çok önemli. Antakya demişken Arkeoloji müzesinden bahsetmeden olmaz. Bize müzede yetkililerin söylediğine göre dünyanın 2. Büyük arkeoloji müzesi ve en büyük mozaik sergi alanına sahip müze. Sanat ve arkeoloji meraklılarının mutlaka görmesi gereken bir yapı. Bizim gibi gezinizi 90 yılın en sıcak Eylül ayına getirip, 42 derece sıcakta gezerseniz serinlemek için mutlaka harbiye şelalelerine de uğrayın. Dağdan gelen buz gibi suyun altına kurulmuş masalarda, paçaları kıvırıp çay içmenin keyfide bambaşka. Antakyanın gezilecek yerleri yazmakla bitmez daha yakın coğrafyada kısa bir araç seyahati ile gezip göreceğiniz bir çok yer var. Haydi Antakya sizi bekliyor. Yurdumuzun bir hazinesi olan bu şehrimizi mutlaka görün.