Ben, akla ziyan desem, telaffuzundan bile irkilsem de her gün dehşete düşüren olaylar ve açıklamalarla sarsılıyoruz.

Bunlar derin devletin mi, derin milletin mi marifetleridir o kadarına aklım ermez. Yalnız bildiğim bir şey varsa o da; bu tür eylem, açıklama ve davranışların toplumun yararına olmadığıdır. İster ajitasyon deyin, isterseniz provokasyon, ister fitne deyin, isterseniz karanlık senaryo diye niteleyin farketmez. İster bilinçli yapılsın, isterse cehaletin yeni versiyonu veya gizli servislerin dijital sürümü olsun sonuçta toplumsal huzura atılmış dinamitlerdir bunlar. Adam Ankara'lı değil ve Ankara'da yaşamıyor. Başka bir ilden geliyor ve 45 dakika içinde üç ayrı semtteki Cemevi'ne saldırıda bulunuyor. Üstelik de Muharrem ayının başladığı mübarek günlerde. Muharrem ayı tüm Müslümanlar için kutsaldır. Hani başka bir zamanda olsa da mel'unca bir eylem ama , hepimizin Hüseyin olduğu, özellikle Alevi kardeşlerimizin hissiyatının zirve yaptığı günlerde bu Yezitçe davranış sıradan bir eylem gibi geçiştirilemez, geçiştirilmemelidir. Arkasındaki odaklar mutlaka deşifre edilmelidir. Çünkü; tarihte yaşadığımız bunca acıya rağmen aynı iğrenç oyunlarla, etnik veya mezhep temelli fitnelerle kardeş kardeşe düşman edilmeye, bu büyük milletin ayağına tökez vurulmaya çalışılmaktadır. Dini inançlar, toplumun en hassas olduğu olgulardır. İnsanlar inançları için ölüme seve seve gittikleri gibi, öldürmeye de gönüllü giderler. Dinler arası savaşlar kadar, aynı dinin farklı mezhepleri yahut farklı cemaatleri arasında bile amansız savaşlar yaşanmıştır geçmişte. Üstelik de bu kanlı savaşları CİHAT diyerek kutsallaştırmıştır insanlar. Anlık reflekslerle durup düşünmeden, dinleyip anlamadan karşısındakini düşmanlaştıran, anasını babasını, kardeşini komşusunu gözünü kırpmadan öldüren bir insan dindar olabilir mi? Yahudilikte ilk dönemde Samiriler, Sadukiler, Ferisiler ve Esseniler adıyla bilinen mezhepler vardır. Ortaçağda, Karailik adıyla bir mezhep ortaya çıkmıştır. Hepsi birbiriyle kavgalı. Hristiyanlık'ta Katolikler Ortodoks'lara, Protestanlar her ikisine düşman. İslam aleminde dört mezhebin birbiriyle mücadelesi dostane midir? Şii ve Sünni kapışması kaç cana mal olmuş, kaç eş ve kaç çocuk öksüz kalmış, kaç TÜRK devleti bitap düşmüştür? Allah, üstelik de bir çok bakımdan bizleri farklı yarattığına göre, farklı inanç ve düşüncede oldukları için kullarına " birbirinizi öldürün!" emri verir mi? Böyle bir din olabilir mi? Allah isteseydi hepimizi fabrikadan çıkan tabaklar gibi, aynı renk, aynı kilo, aynı zeka ölçüsünde yaratamaz mıydı? O halde ben niçin başkası gibi olacağım, ya da başkasını neden benim gibi düşünmeye zorlayacağım! Müslüman Müslümanı öldürüyor İslam coğrafyasında. Her mezhebin, her cemaatin İslam anlayışı birbirinden farklı. Ama hepsi birbirini tekfir edip, kendilerini fırka-i Naciye (kurtuluşa eren fırka, cennete giden cemaat) olarak ilan etmektedir. Biz dinin doğrularını veya gerçek dini kimden öğreneceğiz? Ülkemizin en yüksek dini kurumunun başındaki kişi diyor ki; " Zamları, yani fiyatları Allah belirliyor." Yani AKP hükümetinin ekonomik hiçbir sorumluluğu, hiçbir yanlış uygulaması yok yani. Allah aşkına böyle bir açıklamayı çocuklar bile yapmaz. Her şeyi Allah'a fatura edeceksek, akıl ve iradenin bir anlamı kalmıyor ki. Bireyin hiçbir sorumluluğu yoksa günah kavramı niçin var? Dini bir otorite böyle bir açıklamayı acaba iktidara destek amacıyla mı yapmıştır diye düşünüyor insan. Eğer öyleyse, iktidar gibi düşünmeyenler ,yani Diyanet İşleri Başkanı'na karşı çıkanlar günahkar veya dinsiz mi sayılacak?! Ben şahsen Cuma hutbelerinde siyasi iktidarın politik uygulamalarına paralel açıklamaları da doğru bulmuyorum. Dinin siyasallaşması hem dine zarar verir, hem de laik sisteme. Ankara'daki meczubun ilhamlarını veya bazı din görevlilerinin rejimle ilgili cüretkar sözlerini birlik ve beraberliğimize zarar veren , emperyalist havarileri cesaretlendiren söz ve eylemler olarak görüyorum. Din korku değil, sevgi kaynağı olmalıdır. Doğduğumuzda kulağımıza ezan okundu, yine bir ezanla gideceğiz bu dünyadan. Kimse bizi zorla Müslüman yapmadı, biz de kimseyi zorlamadık illa bizim gibi olsun diye. Dinde teklif vardır, tebliğ vardır, ama zorlama olmaz. Camileri yıkarak, cemevlerini basarak, insanları yakarak inançları yok edemeyiz. Bunun adı dindarlık değil, barbarlıktır. Herkes inancında özgürdür. Bize düşen; ilahi mesajın muhatabı olmanın şerefini idrak ederek İYİ İNSAN olabilmektir.