Eski Türk geleneklerinde Türeyiş Destanı vardır; burada üremenin önemine vurgu yapılır. Soyun ve boyun devamı herşeyden önemlidir.
Savaşlar o zamanın anlayışına göre sadece, fetih ve zenginlik için yapılmıyordu; soyun devamı ve çokluğu için, diğer boylara,milletlere savaş açılır; erkekleri öldürülür ve kızları kadınları alınırdı.
Bu kadar önemli bir kavramdı soyun çokluğu ve devamı...
" Kız" kıt bulunan, nadir bulunan anlamında kullanılıyordu. Çünkü bozkırın ortasında kadın ölümleri çoktu; büyük çoğunluğu ya bozkırın acımasız ikliminde ya da çölün kavurucu sıcağında doğum yapınca, zayıf düşüyor ve ölüm oranları fazla oluyordu.
Bu yüzden "kız" kıt bulunuyordu. Tüm bunları bugünün değer yargıları ile düşünürsek, anokranizmin çıkmazına gireriz.
Üremenin, soyun ,boyun devamlılığı için "kız"a yüklenen anlam buydu.
"Kıt bulunan" anlamında kullanılan "kız" ismi daha sonra değerli yerlere de verildi.
Mesela, Kız Kalesi, Kız Tepesi, Kız Bayırı, Kız Kulesi gibi tabirlerin gerçek anlamı " Kıt bulunan" yerler anlamında kullanılmıştır.
Ayrıca ,kız gibi araba, kız gibi çocuk gibi ifadelerin kökü bu anlama yani kıt bulunan anlamında kullanılır.
Zamanla değerli erkek çocuklarına da "Kız-an" denmiştir.