15 Eylül 2018 / Ülkemizde çok sayda okuyan, yazan yöneticiler yetişmelidir. Yakup KOÇAL beyin lutfedip zarif nezaketleriyle imzalayıp gönderdikleri kitabı biraz evvel bitirdim.Tebrik ederim.Düşüncelerimizi ayrıca ifade edeceğiz. Şu kadarını söylemeliyim: Edebiyat, tarih, ilahiyat ve felsefe kültürü olmayan siyasetçiler başarılı olamazlar. Yakup Bey, Yalova için bir şans idi. Hâlâ öyledir. Yalovalılar bilir. Ben, okuma ve anlama zevki bulunan biri sıfatıyla bu seviyeli eserlerin devamının gelmesini temenni ediyorum. Kalem sahibini selamlıyorum...
15 Eylül 2019 / DİN ADAMLARININ UFUKLU VE KÜLTÜRLÜ OLMASI ŞARTTIR.
Onlar,1440 yıllık İslam tarihindeki zekâ, ilim ve tefekkür erbabının hayatlarını, hikmetli sözlerini öğrenmeli, kendilerini zenginleştirmelidirler...
21 Eylül 2022 / ULUSAL KANAL'da Prof.Dr.Emin GÜRSES Bey'i de dinliyor musunuz ? Önemli yorumlar yapıyor. Sakarya'dan tanışıklığımız vardır. Hoca'dan üç cümle "Putin Almanca biliyor, Merkel Rusça biliyor..."/ Türk Milleti bu memleketin sahibidir. Beğenmeyen gider." "Atatürk'ün dediği gibi bu memlekete, millete hizmet edeceksiniz. "Türk Milleti, İslam'ı koruyor. Türk Milletini de İslam koruyor. " Sadece dramatik magazin dizileri seyretmediğimizi biliniz. Hiçbirini sonuna kadar seyretmem. Çünkü bitmez. Şimdi kitabımın başına oturuyorum. Kitap kafa karıştırıp yanıltmaz, germez. Kontrol sizdedir. Fakat televizyon, internet ve sosyal medyayı yok sayamazsınız. Youtube'lar vesaire kitleleri dalgalandırıyor. Üniversiteler niçin "Sosyal Medya Okur Yazarlığı" Bölümleri açtı ? Önemli, çok önemli. Çocuklarımızı korumalıyız yoksa kafalar esir alınır. Bİz de kontrol edebilmeliyiz..Sadece başkaları değil...
18 Eylül 2019 / Bir televizyon kanalındaki "Çarşı-Pazar" programında altın işlemeciliği anlatılıyor, işin erbabı konuşturuluyor. Söz arasında "En israf edilmeyen nesnenin, varlığın altın olduğu, tozunun bile korunduğu" ifade edilince içimden bir vaveyla koptu : "Acaba bu memlekette en çok israf edilen varlık nedir ?" diye sormaktan kendimi alamadım.Cevabı bana acı geldi..Siz de biliyorsunuz. Hangi nesne insandan daha kıymetli olabilir ? Çok şey söylenebilir. Altını hakimiyet altına alacak nesiller yetiştiremedikçe daha çok altta kalırız,
ayarımız da düzelemez. Allah yardımcımız olsun...
17 Eylül 2021 / Yarım asırlık mecmua...KUBBEALTI AKADEMİ…
Üniversite öğrenciliğimizde bizzat tanıyıp dinlediğimiz rahmetli hocamız Nihat Sami BANARLI'nın "Millî Romantizmin İdraki" yazısını dün gibi hatırladığım AKADEMİ MECMUASI'nın ben de e-dergi olarak devam edebileceğini temenni edenlerdenim.. Hayırlısı olsun. Bu millî mecmuada benim de yazılarımın neşredilmiş olması yazı hayatımın gurur sayfaları arasındadır...
16 Eylül 2020 / DEDEM, NİNEM VE İLK TORUNLARI...
RAHMETLİ DEDEM; Evlad-ı fatihandan, Karaman-Avşar yörüklerinden, Karahocaoğullarından, Nasuh torunu, Bayram oğlu, Selanik- Manastır-Debre-Sarıgöl 1884 doğumlu, 1924 Mübadelesiyle İstanbul-Samsun yoluyla Tokat-Zile'ye iskân edilen ve ailesine, kaçan Ermenilerden kalan, bahçeli üç katlı bir ev tahsis edilen, babamın (1928), amcamın (1935), benim (1952)ve Erdinç Bey (1963) yeğenimin doğduğu, annemin ve yengemin gelin geldiği, babaannemin ve babamın vefat ettiği (1958,1960), sonra darmadağın olan, Minare-i Sagir Mahallesi Turabi Sokak köşesinde, aydınlık pencereleri dört sokağa birden bakan, dindar ninemin tek gözünü bile göstermeğe çekinerek çeşmeden su almaya gidip geldiği evin sahibi, nam-ı diğer zahireci-tüccar Ahmet Hoca...(Vefatı Almus-1966 ) Ruhu şad, mekânı cennet ola. Bu resim, küçük yeğenim, dedemin adaşı, Erzurum yaylalarında oturan,1966 doğumlu Ahmet ERGÜZEL'in isteği üzerine akraba-yı taallukat görsün ve hatırlasın deyü buraya konulmuştur. Dedemin ilk torunu da benim, biline. Önemlidir. Ben doğduğumda dedem, benim şimdiki yaşımdaymış. Beni "Dedesinin torunu ! " diye nasıl okşayıp sevdiğini şimdi daha iyi anlıyorum.(Fotoğraf 1975 'te Zile Nüfus Kayıt defterinden, iade edilmek üzere, yarı müsaade ile ihtiyatla alınmış olup, hazine-i evrakım arasında, emaneten tarafımca muhafaza edilmektedir. Nenemin resmi de var. "Dedemden izinsiz konulmaz."diye düşündüm ama ikisini ayırmaya gönlüm razı olmadı.. Belki bir ara o zamanki ailenin toplu resmini de koyarım.. Bu resim belki de 1924'teki nüfus kaydı dolayısıyla çekilmiştir. Biri 28-30 diğeri 38-40 yaşlarında olmalı...)
VE RAHMETLİ NİNEM...
Çocukluğumun afacan çağları..4-5 yaşlarındayım. Yüzünü hayal meyal hatırladığım, ağzı dualı, elinden tesbih eksik olmayan, yüzü yerde, yarı mütebessim yarı kederli bir ana.. Annem, hastalığı sebebiyle bir müddet yanımızda olmadığı için ben ninemi "anne" biliyorum. Beni beşiklerde sallayan, besleyip büyüten, eğlendiren, dillendiren, dualar öğreten, koruyup gözeten hep o.. Sokaktan kan ter içinde nefes nefese eve su içmeye geliyorum. Dilimden dökülüveren yanlış bir sözü " ağzıma biber süreceği" uyarısıyla düzelttiği günün tatlı mahcubiyetini dün gibi hatırladığım ŞAHSENEM HANIM.. Bir yaz günü boynuma işlemeli bir mahfaza içinde "Elif Cüzü" nü takıp mahallemizin hocasına gönderdi, Kur'ân'a hazırladı. O yaz neler olduysa, nenem yataklara düştü ve bir daha kalkamadı. Benim sokaktaki koşturmacalarım, yaramazlıklarım sürüyor, gıvgıvcılardan evin üst katlarına kaçıyorum. Bir gün yattığı odada başında Kur'an okuyan dedem ve akrabaların arasında sebebini bilmediğim bir vaveyla koptu, ağlamalar, sızlamalar, teselli etmeler içinde üzücü bir şeyler olduğunu hissediyor fakat mana veremiyorum. Ölümün esrarlı yüzüyle bu altı yaşımın garipliği içinde ilk defa karşılaşacakmışım meğerse.. Onu son yolculuğunda son bir defa görmeme izin verdiler, mezarlığa doğru gidişimiz, gururla keder arası bir haldi. Bu kalabalık benim sevgili ninem için oradaydı.. Gidiş o gidiş. Vefatında 62 veya 63 yaşında olduğunu düşünüyorum 1958'in yaz sonlarıydı ve benim, yeni başladığım ilkokuldan eve geldiğimde artık karşılayanım olmayacaktı.. Dedemin ve ninemin, her iki Rumeli çocuğunun ruhları şad, makamları cennet olsun.. Dünyaya bıraktıkları hatıralar, iki evlat, dört torun ve torunlardan kızlı erkekli on torun çocuğu, yeni yeni torunların torunları .. Fani dünyada her şey rüya gibi geliyor insana.. İki küçük fotoğraf beni nerelere götürdü.. Büyüklerimizin kıymetini bilelim, hatıralarını yaşatalım...
15 Eylül 2023 / YABANCI FİLMLERDEKİ SEVİYE…Bu akşam, TV2'de yarı belgesel bir İngiliz filmi seyrettim: Mrs Lowry and Son / Bayan Lowry ve Oğlu...Sinema 7. sanat deniliyordu galiba. İnsan psikolojisinin derinliklerine jest ve mimiklerle, muhtevası olan bir dil ve üslupla inemiyor, yaşanan hayatı uygun kıyafetle, tabii dekorla veremiyorsanız, film yapıyorum dememelisiniz. Adamlar işini ciddi yapıyor ve düşündürüyor...
15 Eylül 2011 / TEBESSÜM ve SOMURTMA ARASINDA TERCİH YANLIŞTIR…Ciddiyet, fena sayılmaz fakat Gökalp " Ümit ruhun gençliğidir.." demişti. Peygamberimiz de mütebessim bir insandı. Milletimiz güler yüzlüdür. Bilhassa Anadolu'ya sığmayıp rüzgâr küheylanlarla Rumeli'ye kadar gidenler ve dönenlerin torunları...
15 Eylül 2022’te Prof.Dr. Adnan KULAKSIZOĞLU Hoca Rahmet-i Rahman'a kavuşmuştu. Biruni Üniversitesinde 2019-2021 arasında dört-beş dönem aynı binada teşrik-i mesai yaptık. Bölümündeki "Kültür ve Dil" seçmeli dersini bana teklif etmesinden memnun kalmıştım. Efendi, kibar, mütevazı, ilim irfan ehli, kitap sahibi sade bir insandı. Ortak tanıdıklarımız çoktu. İstanbul'da yakın yıllarda aynı fakültede okumuştuk. Kendisini geç tanıdım ama hafızamda müspet hatıralar bıraktı. Ruhuna Fatihalar olsun..
13 Eylül 2015 · ULUSAL Kanal'da Nihat GENÇ' le dikkate değer bir sohbet-röportaj var. Dikkatlerinize sunuyorum.Atilla İLHAN-Banu AVAR-Nihat Genç çizgisindeki yazarların ve
A.B.Ercilasun,T.Akyol, M.Niyazi Özdemir , Sait BAŞER, S.Somuncuoğlu,Nurullah Çetin'in ,.... de içinde yer aldığı ilim ve fikir adamlarının uyandırıcı yorumlar yaptıkları malumunuzdur. Fakat keyfiyet yüksek olsa da kemiyet/sayı azdır, çoğalmalıdır...Cesur fikir adamlarına,tabasbusa tenezzül etmeyen aydınlara ihtiyaç var. Susanların sayısı binleri buluyor. Allah korusun "bıçağın kemiğe dayanmasını bekliyorlar.." diyemiyorum..Genç'ten sadece bir cümle : "Bu toprağın çocukları birbirlerine el kaldıramazlar.. başkalarının, emperyalistlerin, bu toprakların çocuklarının birbirlerinin bin yıllık akrabalarını öldürtme oyununa gelemezler..Siyasi ipleri başkalarının eline veremezler..."
13 Eylül 2023 /"SEN TÜRKÜLERİNİ SÖYLE" yarışması devam etmelidir. Taşlar yerine oturmuştur. Ancak ödül miktarının artırılarak 10. haftadaki finalde her yarışmacıya derecelerine göre münasip miktarlarda "yarım elma gönül alma" kabilinden dağıtılması daha uygun olacak gibidir. Kıl payı kaybedilmek; gönül incitici , heves kırıcı olmamalıdır. İlk dörde sırasıyla 400, 300, 200,100 binden sonraki 6 yarışmacıya da 50'şerden 300 bin lira reklamlardan karşılanamaz mıydı sanki ?
14 Eylül 2016 · Prof.Dr.Işıl ALTUN'un kıymetli hayat arkadaşı Dr.Ergün ALTUN'un vefatının 7.yılındayız. Arkadaşım ve öğrencimdi. Rahmetlinin aziz naaşını, İzmit Yahya Kaptan Akşemsettin Camiinde Perşembe öğle namazını müteakip kılınan cenaze namazından sonra ebediyete uğurlamıştık .Ruhu şad mekânı cennet olsun....Her ikisi de öğrencim olan IŞIL-ERGÜN saadetinin ebedi hatırası önünde saygıyla eğiliyorum. Çocuklarına sabırlar diliyor, sağlıklı, huzurlu, başarılı yıllar temenni ediyorum...
12 Eylül 2018 / Rahmetli A. Kabaklı'nın ifadesiyle "ONLAR MUHAMMED OĞUZ OĞULLARI" idiler...12 Eylül'ü, her defasında dudaklarımızda acı tebessümlerle hatırlıyoruz.Hafızalarımızda vefa, vefasızlık, nankörlük, samimiyet, ihanet, yalnızlık, çaresizlik, her seferinde Allah'a sığınma, her şeye rağmen haksızlıklara sabrederek evlad ü ıyalin korunması uğruna her türlü dünya nimetlerini yok saymaya alışma, devletin yanında olma, devlete küsmeme, mağduriyet istismarı yapmama, şükretme, ailenin, çoluk çocuğun rızkı için dişini sıkarak yıllarca katlanma, ah bile dememe, seccadede, alın terinde, göz nurunda teselli arama...Bu günümüze şükürler olsun. Allah bu millete bir daha istiklal ve istikbalini tehlikeye düşürecek zamanlar yaşatmasın. Şehitlerimizin ruhu şad evlatlarının akıbeti hayr olsun inşallah...
11 Eylül 2011 / OLUP BİTENLERİ DÜŞÜNMELİ…İmparatorluk yadigârı dört bir yana açılan Namık Kemal'in "Vaveyla"'sındaki gibi ihtişamlı bir beden gibi uzuvları her yanı kucaklayan kültür coğrafyamızın ses ve sözlerine de ilgimiz açık olmalı...Yoksa Somali'nin de mahzun çehresini göremezdik
10 Eylül 2022 / KADER, SONSUZ BİR AKIŞ İÇINDE BİZİ SARIP SARMALAMAKTADIR Düşünülmeli tekrar düşünülmeli küçük irademizin bir emanet olarak bir hazine misali değerlendirilmesine çalışımalıdır...Biz " Büyük Sonsuzluk" içinde ancak bir noktayız. Aklı, duyguları, iddiaları, idealleri, ihtirasları ve hayalleri olan...
9 Eylül 2015 / ULUSAL Kanal'daki “İzmir 1922 Belgeseli”ni seyretmelisiniz.
Bilgisizce, cahilane, kulaktan dolma tarih malumatı yetmez. Belgelere dayalı olarak anlatılanları, canlı şahitleri dinleyin de bakın..Derslerle dolu.Neler olmuş, neler...Yetişemeyen, indirsin, bulsun, seyretsin; üzülsün, gururlansın, anlasın, vefalı olsun.Atalarımızın ruhları şad olsun. Nankörleri Allah kahretsin.."İzmir'in dağlarında ebediyyen çiçekler açsın", Hakkâri'nin, Kars'ın, Urumçi'nin,Üsküp'ün, Kazan'ın,Taşkent'in, Bişkek'in,Tebriz'in, Halep'in, Aşkabad'ın, Prizren'in, Astana'nın, Kerkük'ün dağlarında, yaylalarında, sularında da inşallah...Sonra da Kemalettin Kamu'nun "İzmir'e Tahassür" şiirini okuyun da duygulanın. Duygusuz yaşanmaz...
9 Eylül 2015 / TRT AVAZ'da güzel bir Kazak filmi var : Çocukluk Çağının Gökyüzü..
Ustaca çevrilmiş..1945 İkinci Cihan Harbi sonrası Kazak bozkırlarında tabiat,aile hayatı, evler, dedeler, nineler, anneler, babalar, çocuklar, töreler...Kafkaslardan sürgün edilip oralara trenlerle getirilip kamyonlarla köylere dağıtılan Kabarday-Balkarlarla ortak yaşanılan Türk-İslam dayanışması..Seyrederken insanı duygulandırıyor. İlgimin iki sebebinden birisi; Balkar Türkçesi üzerinde daha önce çalışma yapmış olmam; diğeri anneannemin dedesinin 1865'lerde Kafkas göçleriyle Tokat civarına gelmiş bir Kabartay-Balkar çocuğu olması..
Diğer dedelerimin Balkanlara Selanik- Manastırlara uzanması, 550 sene kadar önce Karamanlardan oralara gidip 1912 Balkan Harbini yaşamaları,1924 Mübadelesi ile vatana,Amasya ve Tokat'a gelmeleri, beni duygulu ve o ölçüde keskin tavırlı yapıyor.
Biz tarihin çocuklarıyız. Allah bizi vatanımızın kıymetini bilenlerden eylesin..
14 EYLÜL 2015 · BENİM NİYE KENDİLERİ GİBİ DÜŞÜNMEDİĞİME ŞAŞIRAN VE bu hususta kendilerine katılmamı ısrarla bekleyen, kerameti kendinden menkullere tevazu, insaf , hür düşünce ve sabır ...tavsiye edeyim mi ? Akıllı biri bir zamanlar demiş ki:
" Herkes düşünceme katılırsa, yanılmış olmaktan korkarım.." Bana göre, belgelendirilmemiş, ikna edici olmayan bilgi, dedikoduya döner, yanıltır. Sürü psikolojisine hizmet eder. Şahsiyet ise sürüden, düşünemeyen kalabalıklardan ayrı olabilmektir..Bu sözlerimle özel olarak birilerini kastediyor değilim. Genel kanaatimi ifade ediyorum...Bana elbette katılmayabilirsiniz...
14 Eylül 2015 / BİZİ NE HÂLLERE GETİRDİLER DE HÂLÂ UYANAMADIK
Bu Suudiler ibretlik ve dayaklık...Yavuz'un torunları nerede ? Hakimü'l-Harameyn değil, "Hadimü'l-Harameyn / Mekke-Medine'nin hizmet edeni" olan Yavuzlar ve torunları, nerelerdesiniz ?Artık doğmuyor musunuz ? Çok asır beklenmese bari, bir rüzgâr esse de kendimize gelsek, elektronik kılıçlarımız vazifelerini icra etse..Hayal de etmeyelim mi?
Ey zahidler, bunlar da mı mahzurlu,ey çok bilmiş dar kafalılar?Bakın,utanın! SEVGİLİ KIBLEMİZİN GÜZELLİĞİ OSMANLILAR ÇAĞINDA BÖYLE MİYDİ ?
14 Eylül 2015 · / BÜTÜN MESELE BURADA :
Okumak, düşünmek, yazmak, anlatmak, dinlemek, çareler aramak, uygulamak, vaz geçmemek, sabretmek, unutmamak, gaflete düştükçe uyanmak, muhasebe ve murakabe yapmak, ilim, irfan ve hikmet üzre olmak, asla ümidi kaybetmemek... Dağıyla, yaylasıyla, ovasıyla, suyuyla, bulutuyla, çayırı çimeni, Kangalı, koyunu, kuzusu ,tayları, kısrakları,..ve her şeyiyle bu vatanın kıymetini bilelim, sahip çıkalım...
14 Eylül 2015 / TARİHÇİLERİN KUTBU, ASIRLIK ÂLİM PROF.DR.HALİL İNALCIK DİYOR Kİ: "Bu memlekete ve geleceğine güvenerek çok çalışmalı..Esas mesele, fikir zenginliğidir..O yüzden ne olursa olsun ,fikir hürriyetini muhafaza etmek gerekir..."