İçişleri Bakanı'nın "İstila olacakmış; kim neyi istila yapacak ya" sözleriyle, "Düzensiz göç, adı konmamış bir istiladır" diyen MHP Genel Başkanı'nın sözlerini boşa düşürdüğünü hatırlatarak, "Sarayın kibirlisi, Sarayın bekçisinden korkmasın. Façası bozulan bekçi, bu sefer bu bakanın görevden alınmasına razı olabilir" dedi. Saray'ın milleti "şükürsüz" olmakla suçlamasının ardından şürekasının da millete hakaretlere başladığını kaydeden Öztrak, "TBMM'de İnsan Hakları Komisyonu Başkanı sıfatı taşıyan bir saygısız, milletin tertemiz oylarıyla vekalet verdiklerine, ağza alınmayacak küfürler etti. Bunlar milleti unuttu. Bunların ne millete, ne de milletin seçtiklerine saygısı kaldı" değerlendirmesinde bulundu. Bayramda bir AK Parti Meclis Grup Başkanvekilinin de, kendilerinden olmayanları "Dangalak" ilan ettiğini söyleyen Öztrak, "Millet İttifakı'nın kahir ekseriyetle seçimi kazanacağını gördükçe, bunların kimyaları bozuluyor. Daha önce de, 'Erdoğan olmasa, biz milletvekilleri olarak birer hiçiz' sözlerini sarf eden, bayramda da millete 'dangalak' diyecek kadar kendinden geçen bu Grup Başkanvekilinin, siyasetteki ağırlığının takdirini tabi ki milletimiz yapacaktır" ifadelerini kullandı. Erdoğan'ın geçen yıl Ağustos ayında "Enflasyon gelecek aydan itibaren düşmeye başlayacak, çünkü faiz düşmeye başlayacak" demesinden bu yana hayat pahalılığının rekorlar kırdığını belirten Öztrak, "Dün Nisan ayı enflasyon rakamları açıklandı. Tüketici enflasyonu 2002 Şubat ayından, üretici enflasyonu da 1995 Mart ayından bu yana, ülkemizde görülen en yüksek seviyesine ulaştı" dedi. Şu an 27-28 yaşında olan gençlerin üç haneli enflasyonla ilk defa bu hükümet zamanında tanıştığını söyleyen Öztrak, "Faiz sebep, enflasyon sonuç safsatasıyla, küresel enflasyon liginde ülkemizi Venezüella, Sudan, Suriye, Zimbabve, Surinam'a komşu yaptılar. 'AB'ye gireceğiz, ilk 10 ekonomi arasına gireceğiz' derken, koskoca Türkiye'yi üçüncü dünya liginin dibine düşürdüler" değerlendirmesinde bulundu. Hükümetin 2018 Haziran'ındaki seçime giderken, Avrupa'ya göz kırpmak için kontrolsüz göçün Türkiye'ye akmasına izin verdiğine dikkat çeken Öztrak, "Avrupa'dan 3-5 milyar Avro koparıp, ülkemizin sinsi demografik istilasına da göz yumdular. 'Mültecilerin her türlü ihtiyacını karşılıyor, onların Avrupa'ya gelmesinin önüne geçiyoruz. Böylece terör örgütleri Avrupa' yayılmıyor' diyen, millete 'dangalak' diye hakaret eden edep yoksunları mı akıllıdır? Yoksa 3-5 milyar Avro verip, tüm mültecileri Türkiye'de tutan Avrupa'mı akıllıdır? Bu mültecileri ülkelerine göndermemek için kırk takla atanlar mı akıllıdır? Yoksa, 'Bu mültecileri evlerine göndereceğim, bunun hesabını da bu yönetimden soracağım' diyen bizler mi akıllıyız?" diye sordu. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Faik Öztrak bugün İzmir'de gerçekleştirdiği basın toplantısında şunları söyledi: 3 FİDANI TAM BAĞIMSIZ BİR TÜRKİYE ÖZLEMİYLE ANIYORUZ Bugün, büyük şairimiz Atilla İlhan'ın ifadesiyle, "Bir yangın ormanından püskürmüş genç fidanların" idamlarının 50. yıl dönümü. Ülkemiz siyasi idamlardan, siyasi kutuplaşmalardan, siyasi linçlerden çok çekmiştir. Demokrasimiz çok ağır bedeller ödemiştir. Ve ne yazık ki hala da ödemektedir. Yaşanan tüm acıların bal eylendiği, yaraların kapandığı, mutlu, huzurlu, müreffeh bir memleket özlemiyle, tam bağımsız bir Türkiye özlemiyle Hüseyin İnan'a, Deniz Gezmiş'e ve Yusuf Aslan'a, Allah'tan rahmet dileyerek, sözlerime başlamak istiyorum. BAYRAMDA GÖMLEK ALAN PANTOLON, PANTOLON ALAN GÖMLEK ALAMADI Bu hafta Ramazan Bayramı'nı kutladık. Ama 2018'den bu yana her bayramda olduğu gibi, bu bayramda da milletimizin ağzından, "Bayram geldi neyime, kan damlar yüreğime" sözleri düşmedi. Ramazan Bayramı, aynı zamanda "Şeker Bayramıdır." Bu nedenle küçük çocuklarımız, yavrularımız Ramazan Bayramı'nı ayrı sever. Ama bu bayramda çocuklara şeker ikram etmek, misafir ağırlamak, aile bütçelerini çok zorladı. Evde bir tatlı yapmaya kalksanız, toz şekerin fiyatı son bir yılda yüzde 115 zamlanmış. Misafir çayına kesme şeker atmaya kalksanız, kesme şekerin fiyatı son bir yılda yüzde 136 zamlanmış. Hadi çay olmadı misafire bir meyve suyu ikram edelim deseniz, meyve suyu yüzde 115 zamlanmış. Misafirinize lokum tutsanız; lokumun fiyatı son bir yılda yüzde 126 zamlanmış. Çikolata ikram etseniz, çikolata bir yılda yüzde 93 zamlanmış. Bu fiyatlar da TÜİK marketlerinde. Ülkeyi yönettiğini sanan kifayetsizler, Şeker Bayramı'nda, şekerin bile tadını kaçırdılar. Evdeki çocuklar bayramda yeni giysin, sevinsin deyip, bayramlık kılık kıyafet alırsanız, çocuk pantolonu yüzde 80, çocuk gömleği yüzde 97 zamlanmış. Tabi yine bu da TÜİK'in sanal mağazalarında. Bayram öncesi arife pazarında, Aydınlı bir esnafımızın söyledikleri hala kulaklarımızda: "Çok kriz gördük ama böyle bir şeyle karşılaşmadım. Bayramlarda insanlar pantolon, gömlek alırlardı. Şimdi gömlek alan pantolon, pantolon alan gömlek alamıyor." İşte milletin Ramazan Bayramındaki hali bu. OTOGARLAR BOŞ KALDI Bayram özellikle çalışan aileler için aynı zamanda bir dinlenme ve tatil fırsatıdır. Ama tatil yapmak bu ülkede artık çok büyük bir lüks oldu. Eşinizle, çocuğunuzla yurtiçinde bir haftalık tatile gitmeye kalksanız, paket turların fiyatı son bir yılda yüzde 591 zamlanmış. Yurt içinde bir otele gitmeye kalksanız, otel ücretleri son bir yılda yüzde 189 zamlanmış. Tatilden vazgeçtik. Başka illerde okuyan evlatlarımız, bayramda memleketlerine, ailelerinin yanına gitmek isteseler, otobüs bileti son bir yılda yüzde 236 zamlanmış. Pandemi güya bitti. Ama bu bayramda da otogarlar boş kaldı. Eski bayramlarda günde 2.500 aracın kalktığı otogarlardan, bu bayramda 1.500 araç ancak kalkmış. Saray sayesinde, bir otobüs 18 bin liralık mazot yakıyor. Böyle bir ülkede, otobüsçü ne yapsın? Yolcu ne yapsın? BU ZAMLARLA ARABANIN KONTAĞINI ÇEVİRMEK DE CESARET İSTİYOR Millet memleketine arabayla gitmeye kalksa, son bir yılda LPG yüzde 211, mazot yüzde 229, benzin yüzde 168 zamlanmış. Arabanın kontağını çevirmek, artık cesaret ister olmuş. Şeker tadında bayramlara, milletçe hasret kaldık. Ucube tek adam rejimi milletin ağzında tat bırakmadı. Ülkede huzur ve bereket bırakmadı. Allah aşkına soruyoruz: Böyle bir ortamda kim ağız tadıyla bayram yapabilir? Kim bayramı, bayram gibi kutlayabilir? Bu ülkeyi bu hale kim getirdi? Ülkeyi 20 yıldır yönetene sorarsanız. Ülkeyi bu hale getiren, milletin; şükürsüzlüğü, tatminsizliği, karamsarlığı. Her zaman yaptıkları gibi, kendileri sütten çıkma ak kaşık. TENCERE BOŞALDIYSA SEBEBİ SARAY YÖNETİMİ Çok açık söylüyorum. Bugün ülkemizde tencereler boşaldıysa, sofraların bereketi kaçtıysa, bayramlar, bayram olmaktan çıktıysa, bunun sebebi şükürsüzlük falan değildir. Bunun bir tek sebebi vardır: O da; beceriksiz, kifayetsiz, liyakatsiz saray yönetimidir. ÖN TEKER NEREYE ARKA TEKER ORAYA Tabi sarayın kibirlisi milleti şükürsüz olmakla suçlarsa, şürekası da millete neler söylemez. Ataların dediği gibi; ön teker nereye, arka teker oraya. Millete ağız tadıyla bayram yaptırmayanlar, bir de bayramda millete, milletin seçtiklerine, olmadık hakaretler ettiler. Bayramın muhtevasına hürmeten, bu hakaretlere bayramda cevap vermedik. Ama hem milletin seçtiklerine, hem de millete edilen kötü sözlere, tahammül edemeyiz. NE MİLLETE NE MİLLETİN SEÇTİKLERİNE SAYGILARI VAR TBMM'de, hem de "İnsan Hakları Komisyonu Başkanı" sıfatı taşıyan bir saygısız, milletin tertemiz oylarıyla vekalet verdiklerine, insanın burada tekrarlamaktan hicap duyacağı, ağza alınmayacak küfürler etti. Bunlar milleti unuttu. Bunların ne millete, ne de milletin seçtiklerine saygısı kaldı. "Üslubu beyan aynıyla insan" derler. Kabın içinde ne varsa, dışına da o sızar. AK Parti'nin Meclis İnsan Hakları Komisyonu Başkanı ve bu şahsın üslubu, Sarayın ve partisinin insan haklarından ne anladığını da milletimize gösterdi. Bayramda AK Parti'nin Meclis grubunun başkanvekili de, millete hakaret etmekten geri durmadı. Kendilerinden olmayanları, çıktı "Dangalak" ilan etti. Seçimleri kaybedeceklerini Millet İttifakı'nın kahir ekseriyetle seçimi kazanacağını gördükçe, bunların kimyaları bozuluyor. Daha önce de, "Erdoğan olmasa, biz milletvekilleri olarak birer hiçiz" sözlerini sarf eden, bayramda da millete "dangalak" diyecek kadar, kendinden geçen bu Grup Başkanvekilinin, siyasetteki ağırlığının takdirini tabi ki milletimiz yapacaktır. ÖZGÜL AĞIRLIKLARI SIFIR Siyasette özgül ağırlığı sıfır çeken bu şahsiyetler, senelerce mağdura yatıp oy devşirmeye kalktılar. Ama dün mağdurum diyenler, bugün mağrur oldu. Dün Harun olacağız diyenler, bugün Karun oldu. Dün mücahit olacağız diyenler, bugün müteahhit oldu. Dün mağdura yatanlar, bugün millete dangalak diyecek kadar azdılar. Kibre kapıldılar. Milleti unuttular. Ne dedilerse onunla sınanıyorlar. Ve hep kaybediyorlar. Saray ve şürekasının kullandığı bu ayıplı dil, içine düştükleri çaresizliği, gözler önüne sermesi bakımından ibretliktir. Ama milletimiz bu kibri, kendine yapılan bu büyük saygısızlığı, elbette affetmeyecektir. Milletimiz vakti saati geldiğinde basacağı mühürle, kendine hakaret eden bu ayıplı zihniyeti, tarihin tozlu sayfalarına gömecektir. Siyaset tarihimiz, milletimizin bu ferasetinin örnekleriyle doludur. Kuşkusuz millete "dangalak" diyecek kadar kendini kaybeden, bu hadsizlerin sonu da aynı olacaktır. ÇANAKKALE KÖPRÜSÜ'NDA 45 BİN GARANTİ 6 BİN GEÇİŞ Edep aklın tercümanıdır. Muhataplarına akılla değil; edepsizlikle cevap vermeye kalkanların ederi, ancak edepleri kadardır. Millet için kullandıkları "dangalak" hakaretinin, Türk Dil Kurumu sözlüğünde en kibar karşılığı: "Düşüncesizlik, akılsızlık." Çanakkale'de bir köprü yapıldı. Hayırlı, uğurlu olsun. Atama Ulaştırma Bakanı, yapan müteahhide, köprüden günde 45 bin araç geçiş garantisi verdiklerini söyledi. Geçen araç sayısı bunun ne kadar altında kalırsa, aradaki farkı milletin kesesinden Dolarla Avroyla ödeyecekler. Bakan ardından çıktı dedi ki, günde ancak 6 bin araç geçiyor buradan. Şimdi aziz milletimize soruyoruz. Günlük 45 bin araç garantisi verilen köprüden, günde sadece 6 bin araç geçiyorsa, geçecek araç tahmininde yüzde 650'lik sapma varsa, köprüden geçmeyen 39 bin aracın parası, günlük 585 bin avro, yıllık 213 milyon 525 bin avro, bu millete ödettirilecekse bu durumda akıllı olan kimdir? Millete "dangalak" diye hakaret eden, bu garantiyi veren mi akıllıdır? Yoksa millet adına bu garantiyi nasıl verdiniz? Bu peşkeşi nasıl çektiniz diye soranlar mı akıllıdır? 2045 YILINA KADAR 153 MİLYAR DOLAR GARANTİ "Milletin cebinden bir kuruş bile çıkmayacak" diyerek başladıkları yandaşa teslim KÖİ projelerine, 2016'dan bu yana, bütçeden, yani milletimizin kesesinden ödenen para, 10 milyar 192 milyon 600 bin dolar. Geçilmeyen yollar, köprüler, tüneller, uçulmayan havalimanları için 2045 yılına kadar verdikleri garantilerin toplamı ise, 152 milyar 800 milyon dolar. Sadece bizim ve çocuklarımızın değil, torunlarımızın bile geleceğine ipotek koymuşlar bunlar. Ülkesini adaletle yönetenler zenginden alıp fakire verir. Bunlar fakirden alıp, kendi zenginlerine vermenin yolunu yapmışlar. Aziz Milletimize soruyoruz. Sana "dangalak" diye hakaret eden, "Milletin cebinden bir kuruş çıkmayacak" deyip, nasıl olsa benden hesap sormaya kimse cüret edemez deyip, milletin sırtına milyarlarca dolarlık yük yükleyen mi akıllıdır? Yoksa bu rezaletin hesabını soran mı akıllıdır? İLK 3 AYDA KKM'YE 22 MİLYAR TL Atalarımız, "Akıllıyı arkada tutma, akılsızı kılavuz etme" derken ne kadar doğru söylemiş. Milletin 128 milyar dolarını yok yere çarçur ettiler. Merkez Bankası'nın kolunu, kanadını kırdılar. Döviz şaha kalktı, 1970 model Dövize Çevrilebilir Mevduatı tozlu raflardan indirip, milletin önüne Kur Korumalı Mevduat diye koydular. Rahmetli Özal'ın uyarılarını da kulak arkası ettiler. İlk üç ayda, Hazine'nin kasasından 11 milyar 700 milyon lira, bir avuç mevduat sahibine ödendi. Vazgeçtikleri 10 milyar 100 milyon liralık vergi de cabası. Sadece üç ayda, hazine 22 milyar lira yükün altına girdi. Şimdi milletimize "dangalak" diyen, bu edepten nasiplenmemişlere sormak lazım. "Hazinenin kasasından tek kuruş çıkmayacak" deyip, milleti değil mevduat sahibini kur zararından korumak için, zenginin cebine 22 milyar lira koyan mı akıllıdır? Yoksa bunun DÇM gibi bir felakete dönüşeceği uyarısını yapan, bunun hesabını soran, soracağım diyenler mi akıllıdır? TÜKETİCİ ENFLASYONUNDA 20, ÜRETİCİ ENFLASYONUNDA 27 YILIN REKORU Bunların akılsızlığı, kibri bir değil, iki değil, üç değil. Sarayın kibirlisi geçtiğimiz Ağustos ayında çıktı. "Enflasyon gelecek aydan itibaren düşmeye başlayacak, çünkü faiz düşmeye başlayacak" dedi. Bunu dediğinde Türkiye'de enflasyon yüzde 19, politika faizi de yüzde 19'du. O günden bugüne faizi 5 puan indirdiler. Yüzde 14'e çektiler. Dün Nisan ayı enflasyon rakamları açıklandı. TÜİK'in makyajlı rakamlarıyla; tüketici enflasyonu yüzde 70'e dayandı. Yüzde 70 olmasın diye de yüzde 69,9 diye ilan ettiler. Enflasyon 7 ayda üçe katlandı. Bağımsız akademisyenlerin oluşturduğu ENAG'ın rakamlarıyla enflasyon yüzde 157. Diğer taraftan TÜİK'in üretici enflasyonu da yüzde 122. Tüketici enflasyonu 2002 Şubat ayından, üretici enflasyonu da 1995 Mart ayından bu yana, ülkemizde görülen en yüksek seviyesine ulaştı. KOCA TÜRKİYE'Yİ ÜÇÜNCÜ DÜNYA LİGİNİN DİBİNE DÜŞÜRDÜLER 27-28 yaşındaki gençlerimizi üç haneli enflasyonla ilk defa bu hükümet tanıştırdı. "Faiz sebep, enflasyon sonuç" safsatasıyla, küresel enflasyon liginde ülkemizi: Venezüella, Sudan, Suriye, Zimbabve, Surinam'a komşu yaptılar. "AB'ye gireceğiz", "İlk 10 ekonomi arasına gireceğiz" derken, koskoca Türkiye'yi üçüncü dünya liginin dibine düşürdüler. ÜLKENİN DÖVİZ İHTİYACI AZALACAKTI, KATLANDI Yine dün dış ticaret rakamları açıklandı. Nasreddin Hoca'nın borç ödeme fıkrasına benzer bir model uydurmuşlardı. Faiz inecek, döviz kuru çıkacak, rekabet gücü artacak, ihracat şahlanacak, dış açıklar azalacak, döviz rezervleri de şahlanacaktı. Ondan sonra da döviz kuru düşecek, enflasyonda beraberinde gerileyecekti. Sonuç? Dış ticaret açığı 2022'nin ilk dört ayında, geçen yıla göre, yüzde 130 artarak 32,5 milyar dolara çıktı. Bırakın ülkenin döviz ihtiyacının azalmasını, ülkenin döviz ihtiyacı katlandı. Şimdi aziz milletimize soruyoruz. Bu sana "dangalak" diyen, hakaret eden, "Faiz sebep, enflasyon sonuç" diyerek, koskoca ülkeyi üçüncü dünya liginin dibine düşürenler mi akıllı, yoksa "Bilimle ve akılla kavga etmeyin" diyerek, onları uyarmaya çalışanlar mı akıllı? DEVLET 3 UNSURDAN OLUŞUR Bir devlet üç unsurdan oluşur. İlki millet, ikincisi ülke, üçüncüsü ise egemenlik. Milletimizi hayat pahalılığı ile ezdiler. Ülkemizi, mültecilere işgal ettirdiler. Egemenliğimizi ise 3-5 milyar dolarlık SWAP için, Suudi mahkemelerine ipotek ettiler. Ne yazık ki kontrolsüz güç, kontrolsüz göçe yol açtı. Sınırlarımız Nasreddin Hoca'nın Türbesine, ülkemiz ise açık hava mülteci kampına döndü. Bu ülkenin son Başbakanı Binali Yıldırım, 15 Şubat 2018'de çıktı: "3,5 milyon mülteciyi ağırlıyor, her türlü ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Ve onların Avrupa'ya gelmesinin bir anlamda önüne geçiyoruz. Bunu yaparken, terör örgütlerinin Avrupa'ya yayılmasının da önüne geçiyoruz" diye tweet attı. SİNSİ DEMOGRAFİK İSTİLAYA GÖZ YUMDULAR 2018 Haziran'ındaki seçime giderken, Avrupa'ya göz kırptılar. Avrupa'nın rızasını kazanmak için, kontrolsüz göçün Türkiye'ye akmasına izin verdiler. Üstüne Avrupa'dan 3-5 milyar Avro koparıp, ülkemizin sinsi demografik istilasına da, göz yumdular. Şimdi aziz milletimize soruyoruz? "Mültecilerin her türlü ihtiyacını karşılıyor, onların Avrupa'ya gelmesinin önüne geçiyoruz. Böylece terör örgütleri Avrupa' yayılmıyor" diyen, sana "dangalak" diye hakaret eden edep yoksunları mı akıllıdır? Yoksa 3-5 milyar Avro verip, tüm mültecileri Türkiye'de tutan Avrupa'mı akıllıdır? Bu mültecileri ülkelerine göndermemek için kırk takla atanlar mı akıllıdır? Yoksa, "Bu mültecileri evlerine göndereceğim, bunun hesabını da bu yönetimden soracağım" diyen bizler mi akıllıyız? MİLLETE EV YOK, SURİYELİ'YE EV ÇOK Atama Milli Savunma Bakanı: "Türkiye'de ve Suriye'de 9 milyon Suriyeliye bakıyoruz" demişti. Atama İçişleri Bakanı da, bayramda çıktı: "İdlib'de 57 bin briket evi tamamladık. Yılsonuna kadar 100 bin evi bitireceğiz" dedi. Allah aşkına! Siz bunları yaparken kime sordunuz? Kimin parasıyla kime hava atıyorsunuz? Bu asil millet öz yurdunda oturacak ev bulamazken, bunlar Suriye'de şehirler inşa ediyor. Vatandaşlarımızın payına cefa, eloğlunun payına sefa. Son bir yılda İstanbul'da kiralar yüzde 126 artmış. Ankara'da kiralar yüzde 116 zamlanmış. Türkiye genelinde, kiralardaki artış yüzde 123'e ulaşmış. Ev sahibi ve kiracılar arasındaki kavgalar ayyuka çıkmış. Bunlar, milletin parasıyla gitmişler Suriye'de ev yapıyorlar. Sonra da buraya gelip burnundan soluyan millete caka satıyorlar. ALLAH AKIL DAĞITIRKEN BUNLAR NASİBİNİ ALAMAMIŞ Şimdi aziz milletimize soruyoruz? Sana, "TÜİK'in yüzde 21 kira artış zammına güven" diyen, TÜİK kira rakamlarını karartınca, millet yaşadığı sorunu hissetmez sanan, İdlib'de 73 okul, 50 cami, 23 sağlık tesisi, 18 sosyal tesis. 25 park, 34 fırın, 40 su kuyusu yaptıklarını da birde ballandıra ballandıra anlatan, ondan sonra da sana "Dangalak" diye hakaret eden edep yoksunları mı akıllı? "Yoksa el iyisi olmanın hesabını bu yönetimden soracağım" diyenler mi akıllı? Allah akıl fikir versin diyeceğiz ama. Allah akıl dağıtırken, bunlar ne yazık ki nasibini almamış. NEDİR BU MİLLETE GAREZİNİZ? Aynı atama İçişleri Bakanı dün çıktı: "Suriyeliler giderse iş insanları isyan eder" deyiverdi. Ya şu zenginleri ve parayı sevdiğiniz kadar, bu milleti, bu ülkeyi, bu devleti sevseniz ya. Nedir bu millete, bu ülkeye, bu devlete gareziniz? ATAMA İÇİŞLERİ BAKANINI GÖREVDEN ALIN Hele bu Atama İçişleri Bakanının bir Partinin Sayın Genel Başkanı için sarf ettiği sözler var ki, hiçbir şekilde kabul edilemez. Tam bir rezalet, kınıyoruz. Onu oraya atayan kişi artık gereğini yapmalıdır. İçişleri Bakanlığı yapmak yerine siyaset yapan, on parmağında on kara siyasetçilere bulaştırmaya çalışan, bu atama bakan haddini fazlasıyla aşmıştır. Görevini yerine getirmeyen bu memur hakkında Saray mutlaka gereğini yapmalıdır. Atama Bakan, "İstila olacakmış; kim neyi istila yapacak ya" diyerek, "Düzensiz göç, adı konmamış bir istiladır" diyen, Saray bekçisini bile boşa düşürmüştür. Bu nedenle Sarayın kibirlisi, Sarayın bekçisinden korkmasın. Façası bozulan bekçi, bu sefer bu bakanın görevden alınmasına razı olabilir. SWAP SEVAP OLDU Daha birkaç yıl önce, su topraklar üzerinde hunharca bir cinayet işlendi. Gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayeti. Saray düne kadar, su gazeteciyi "şehit" ilan etmişti. Ama önce, "Enayi değiliz, gösteririz, dinletiriz ama vermeyiz" dediği dosyayı, Suudi Arabistan'a gönderdi, sonra da bayram öncesi "SWAP'ı sevap yaptı" tüm saray şürekasını alıp Suudi Arabistan'a gitti. Katil dedikleriyle birde kucaklaştı. Ama daha da vahimi, döner dönmez Suudi basını; "Biz davet etmedik, kendisi gelmek istedi", "Bu Erdoğan için tam bir mağlubiyettir" gibi yazılar yazdı. Erdoğan, ne yazık ki, oturduğu makamın itibarını, bir kez daha ayaklar altına aldı. ÜLKENİN ONURUNU SUUDİ BAŞKONSOLOSLUĞU'NUN BAHÇESİNE GÖMDÜLER Şimdi milletimize soruyoruz: Daha önce öldürdükleri gazeteciyi şehit, yöneticilerini katil ilan ettiği bir ülkenin ayağına hem de davetsiz gidip, makamının itibarını pas pas eden mi akıllıdır? Yoksa Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin onurunu Suudi Başkonsolosluğu'nun bahçesine gömenlere "Edep yahu" diyenler mi akıllıdır? Hazreti Mevlana; "Edep, edepsizlerin edepsizliğine sabretmektir" diye buyurmuş. Milletimiz kendisine edepsizlik yapanlara sandığa kadar sabrediyor. Sandık milletimizin önüne er geç gelecek, işte o zaman asil milletimiz, kendini pahalılığa ezdirenlere, alın terini çarçur edenlere, ülkemizi sessizce işgal ettirenlere, egemenliğimizi üç otuz paraya satanlara, yaptıklarının hesabını sandıkta soracak. Benim söyleyeceklerim bu kadar. Şimdi soru ya da sorular varsa alabilirim. Soru- CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu "Suriyelilerin hepsini göndermenin gerçekliği yok" dedi. Oysa CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu sürekli "hepsini evine göndereceğiz" diyor. Parti politikasında uzlaşmazlık mı söz konusu? Faik ÖZTRAK- Partimizin görüşlerini Genel Başkanımız, Parti Sözcüsü ve Grup Başkanvekilleri açıklar. Suriyelileri geri gönderme konusunda başlangıçtan beri bizim tavrımız nettir. Bütün Suriyelilerin en geç iki yıl içerisinde ülkelerine gönderilmesi aziz milletimize taahhüdümüzdür. Biz taahhüdümüzün arkasındayız. Soru- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Karadeniz ziyaretinde bir grup gazeteciyle verdiği fotoğraf gündeme oturdu. Bazı isimlerin orada bulunması eleştirildi. İstanbul Büyükşehir Belediye Sözcüsü Murat Ongun ise "Biz bu tartışmaları önemsemiyoruz. Bunlar 200 - 300 kişinin kendi aralarında yaptığı yorumlar" dedi. Siz CHP olarak bu tartışmayı nasıl değerlendiriyorsunuz? Faik ÖZTRAK- İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız kendi memleketine ve komşusu illere Genel Merkezimizin, Genel Başkanımızın bilgisi dahilinde bir bayram ziyaretinde bulunmuştur. Bu geziye kimlerin davet edilip edilmediği Genel Merkezimizin işi değildir. Bunlar İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin tercihi olup bu fotoğrafın Genel Merkezimizce teviline ihtiyaç bulunmamaktadır. Soru- Süleyman Soylu'nun Ümit Özdağ'a sert eleştirileri üzerine CHP'den Özdağ'a destek açıklamaları gelmişti. Ama bugün Özdağ yaptığı son açıklamada muhalefeti de eleştirdi. "Sarı muhalefet, Ak Millet İttifakı" gibi ifadeler kullandı. Bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz? Faik ÖZTRAK- Bizim en baştan beri bir prensibimiz var. Mümkün olduğu kadar muhalefet partilerinin, muhalefet partilerini eleştirmesini doğru bulmuyoruz. Bizim eleştirilerimizin esas muhatabı tek kişilik ucube rejimdir. Bizim derdimiz ülkemizin ufkunu karartan bu ucube rejimi değiştirmektir. O nedenle diğer muhalefet partileriyle ilgili yorum yapmayı da doğru bulmuyoruz. Soru- Hazine ve Maliye Bakanı Nurettin Nebati, sosyal medya üzerinden enflasyonu değerlendirdi. Hepimizin ortak meselesi dedi. Enflasyon gerçekten hepimizin ortak meselesi mi? Siz nasıl değerlendiriyorsunuz? Faik ÖZTRAK- Bir kere her şeyden önce şunu ifade etmek isterim. Sorunun sebebi olanlar çözümün adresi olamazlar. Nebati Bakan enflasyonun bir sorun olduğunu nihayet kabul etmiş. Ancak bu sözlerinin bir anlam ifade edebilmesi için "faiz sebep, enflasyon sonuç" safsatasını savunmaktan vazgeçmeli ve başarısız olduğu görevinden affını istemelidir. Soru- Süleyman Soylu'nun konuşmasındaki üslubu nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir de mültecilerin kadınları fona alarak video ve fotoğraf çektirmesi sosyal medyada yer aldı. Bakan Soylu'da bunu savundu. Bu açıklamalar hakkında ne dersiniz? Faik ÖZTRAK- Bu ülkede kadınların yürüyen merdivenlerde fotoğraflarını çeken kaçak göçmenleri savunan bir İçişleri Bakanını biz ciddiye almıyoruz. O bakan kadınların görüntülerini çeken kaçak göçmenleri savunduğu kadar bu ülkenin sınırlarını savunsaydı bu çirkinlikler bu ülkede yaşanmazdı. Bunlar kendi edepleriyle koltuktan ayrılmayı bilmiyorlar. Cumhuriyetin tüm değerlerini talan edenleri milletimiz eninde sonunda sandıkta evlerine gönderecektir. Teşekkür ediyorum.
Editör: TE Bilisim