Haftalardır kendimizde değiliz. On bir şehrimizi vuran zelzele bütün milletimizi perişan etti. On binlerce binanın yıkıldığı, ağır hasar aldığı ve yıkılacağı söyleniyor. On binlerce insanımızı, her yaştan vatan evladını toprağın kara bağrına verdik. Bir ay içinde bu kadar kayıp bazan savaşlarda bile görülmez. Binalar yeniden yapılacak ama kaybedilenler geri gelmeyecek. Kundaktaki bebeden ak yazmalı nineye, ak sakallı dedeye kadar her nesilden nice değerlerimiz gitti.
Geçende bir Üniversite televizyon kanalı, depremde kurban verdiğimiz yüksek tahsil öğrencilerini, bazılarının resimlerini ve isimleriyle okullarını gösteriyordu. Dondum kaldım. Neredeyse Türkiye’nin bütün üniversitelerinden gençler vardı. Yüzlerce…Aman Allah’ım! Kayıplarımıza bu açıdan bakmamıştım. Elbette kaybettiklerimizin hepsi değerliydi Bebekten 90’lık ihtiyara kadar hepsi bizimdi. Her meslekten insanımız değerliydi. Ev hanımından esnafa, işçiden doktora, mühendisten ilkokul öğrencisine, sokakta oynayan çocuktan tamirhane çırağına, garsondan fırındaki ustaya, hiçbiri diğerine göre farklı sayılamazdı, hepsi bizimdi. Yetişmiş ve yetişecek insan gücümüzün önemli bir kısmından mahrum kalmıştık. Şehirler, içinde yaşayan insanlarla, çoluk çocuğuyla yaşlısıyla genciyle, sohbetleriyle hatıralarıyla, şakalarıyla, oyunlarıyla, mutfak kültürüyle vardır. Her alandaki ustalar, kalfalar ve onların dilinden, tavrından, bakışından anlayan yarının ustaları güzelim, garip, karayağız çıraklar da mı gitti arkadaşlar ? Bu telafisi mümkün olmayacak öksüzlüğü hangi kalemler, hikâyeciler yazacak bilemem. Yazabilecekler mi ? Elleri kaleme nasıl gidecek ? Enkaz altında kalmış, bir zamanlar anasına naz eden, kapris yapan yeni yetme, delişmen çocukların, kızların hayatları nice oldu ey felek ? İstiklal Harbi ve Çanakkale Savaşlarında bazı liselerin talebelerinin şehit olmaları sebebiyle mezun veremediğini öğrenince üzülür ve kendimizce hüzünlü dersler alırdık. Bu sefer farklı bir durum yok gibi.
On bir şehrimizin gençleri, değişik şehirlerimizde okuyan üniversitelileri, yarı yıl tatili sebebiyle memleketlerinde depreme yakalanmışlardı. Aileleriyle birlikte o felakete uğramışlardı. Allah rahmet eylesin. Onlar, sınıflarına, arkadaşlarının yanına dönemeyecekler, okullarını bitirip yarınki Türkiye’nin inşasında görev alamayacaklar, yuvalarını kuramayacaklar, hepsi ebediyyen hatıra oldular. Gönüllerimiz birer kabristan oldu.
Televizyon kanallarını takip ediyoruz. Devletimiz ve milletimizi el birliğiyle bu facianın yaralarını sarmaya çalışıyor. Uzmanlar yorumlar yapmaya devam ediyor. Bundan sonra benzeri belalara uğramamak için alınması gereken tedbirler sıralanıyor. Şehirlerin tekrar kendine gelmesi hususunda ciddi ve seri davranılmaya çalışılıyor. Dert büyük, Kolay değil. Türkiye bütün hatalara rağmen, inşaat sektöründe başarılı örnekler ve eserler de ortaya koyduğu için bu felaketin üstesinden geleceğimize dair ümidimiz yüksektir…Fakat gidenler gelmeyecek. Anasının babasının bakmaya kıyamadıkları güzel yüzler, manalı gözler, şirin sözler nice oldular ey felek ? Keşke o binalar bu kadar hatalı, insaf ölçüleri dışında yapılmamış olsaydı. Keşke Japonya’nın, Endonezya ve benzeri ülkelerin tecrübelerinden ders alınsaydı. Çok ağır bir bedel ödedik. Maddî kayıplar giderilir fakat yarının hayıtını temsil edecek nesillerin aramızda artık olamayacakları gerçeği, içimizi kanatmaya devam edecek. “Ağlarsa anam ağlar..” denilmiş. Analar, babalar kalmışsa tabi.. “Hafıza-i beşer, nisyan ile malüldür.”, “Allah’tan gelen karşısında boynumuz kıldan incedir.”,” O verdi O aldı.” denilmiş ve rıza gösterilmiş, boyun bükülmüş. Zaten bu tahammül ve sabrımız olmasaydı, asırlardır çekilenlere önceki nesiller dayanabilirler miydi ?
Son olsun bu uğradığımız felaket ey Rabbim. Artık binaların iç ve dış süsüne, boyasına değil temeline, tekniğine, sağlamlığına, zeminine, kumuna, demirine, çimentosuna ve içinde emanet canlar olduğuna dikkat eden, ahdine sadık merhametli, aza ve helal kazanca kanaat eden müteahhitler devri de gelsin inşallah. Gidenlere rahmet, kalanlara maddÎ ve manevî şifalar, sabırlar, metanetler ihsan olsun inşallah. Allah bizi ve insanlığı daha beterlerinden esirgesin..
***
5 Mart 2020- BUGÜN ÜÇÜNCÜ CEMRE TOPRAĞA DÜŞÜYOR.
Kışın son nağmelerinden dolayı mıdır ki gökyüzünün suratı asılmış ve bulutlanmış ?
Gün ışığının devri yakındır. Nedim'e kulak verelim bari. Lale Devri şairi Nedim, Bahariyye'sinde der ki :
Cemreler her sene tâ birbirinin ardınca
Nevbahâr erdigi müjdeyle gülistâna gelir.
Gelmedin, görmedin ahvâlimi, dâd eylemedin,
Görse kâfir benim ahvâlimi, îmâna gelir.
Mislinin geldigi yok, şimdiye dek, sonra dahi,
Zannım oldur ki ne Îrân'a ne Tûrân'a gelir...
· NE İBRETLİK SÖZ...
“Çin bizi işgal ederken camide Allah’ın 99 sıfatını33’lük teşbihle mi yoksa 99’luk tesbihle mi çekelim ?” diye tartışıyorduk…Sözün sahibi, Doğu Türkistan Hareketinin lideri İsa Yusuf ALPTEKİN Bey'i ilk defa 1969'da Çapa Yüksek Öğretmen Okulu kantininde tanımış ve dinlemiştim. Mücadele Birliği mensubu ağabeyler kendisini sohbete davet etmişlerdi. Sonraki yıllarda vefatına kadar Türk Edebiyatı Vakfında defalarca dinledik. Kabaklı Hoca, kendisine büyük alaka ve saygı gösterir, "Gün Işığında", davaya dair yazılar neşreder, İsa Bey de Hoca'ya minnettarlığını asaletle ifade ederdi. Gönlü yaralı, sakin ve üzgün bir adamdi. İki sözünden biri daima " Doğu Türkistan'dı..Artık niye böyle insanların kadri kıymeti bilinmiyor ve hatırlanmıyor.? Vefa nerelerdedir ?
3 Mart 2015 · ŞEFKATİN KAYNAĞI...
Yavrular büyüyüp tay, kısrak veya aygır olacaklar. Rüzgârla savrulan yeleleriyle süvarisine mesafeler aldıracak, dağlardan ova ve yaylalara, ulu sulara doğru uçacaklar.. En doğudan en batıya; cenuba ve "Her yaz şimale doğru asırlarca bir koşu..Bağrımda bir akis gibi kalmış, uğultulu..."..
3 Mart 2018 · - 3 MART 1878'DEN 3 MART 2018'E...
Ruslarla Osmanlı Devleti arasında yapılmak zorunda kalınan Ayestafanos Barış Antlaşmasının üzerinden tam 140 yıl geçmiş...Ne kara günler Yarabbi...Ondan sonra 1912'de Balkan Harbi felaketi,1914-18 arası 1.Cihan Harbi yılları ve Sevr belasından sonra 19 Mayıs 1919'la başlayan 9 Eylül 1922'de Gazi'nin liderliğinde "İzmir'in dağlarında çiçekler açtıran" İstiklal Harbi yılları..Neler neler kaybetmişiz ve sonunda Allah bize, şehitlerimizin kanı pahasına Anadolu'da yeni bir devlet kurmayı nasip etmiş...Cumhuriyetimiz 95 yaşında.. Asırlar içinde genç sayılır.İnşallah ebediyyen payidar olacak ve maziden ders alarak güç kazanacaktır.Tarih şuuru şarttır . Prof.Dr.Akdes Nimet KURAT'ın büyük boy 750 sayfalık "TÜRKİYE VE RUSYA" kitabını ibretle ve üzülerek okurken bunları düşündüm. Allah vatanımızın kıymetini bilenlerden eylesin ve bizi daima uyanık ve bilgili, şuurlu tutsun...
***
2 Mart 2016 / DİRİLİŞ-ERTUĞRUL / 2 Mart 2016
Çarşamba günkü 48. bölümünde, Zaferle kederi bir arada yaşattı... *Üç kıtaya şan salacak Süleyman Şah oğlu Ertuğrul Bey,müstakbel şafaklarda doğacak Osman Bey oğluna yeni vatan olacak topraklara alplarıyla manevi keşif seferleri yapıp döndüğü obasında kıyametler kopmaktadır.. *Bütün obanın yiğitlerinin kılıçlarını döverek çelikleştiren, çeliğe besmeleyle su veren, çocuklara Dede Korkut Hikâyeleri anlatıp Türk töresi öğreten şehit babası usta Deli Demir şehit olur, herkesi ağlatır...Yiğitler, hatunlar karalar bağlar... *Pusatın,Sancağın ve Kurân'ın gölgesinde ; karanlığı aydınlatacak, adaleti sağlayacak asırların habercisi zamanlar için dualar okunur... * Toprağı vatan yapan şehit mezarlarıdır...* Seni yaratan Allah'a kurban olayım... * Sefer sizin zafer Allah'ındır... * Bu toprakları vatan yapmak için gece gündüz çabalanacak, and olsun ki kâfir diyarlarında Türk-İslam sancağı dalgalanacak...
* Vakti gelince gül açar güneş doğar..* Dilden dile yayılan destanlar, zalimlere dehşet
mazlumlara kuvvet olacak. * Bu yol çetindir, yük ağırdır...* Sadettin "Köpek"ler hep olacaktır.Allah gafil ve hainlerin şerrinden koruya milletimizi ve devletlerimizi...
* Allah,ağzı dualı ve alnı secdelileri ve âlimlerimizi ve kılıç ehlimizi daim ve salim eyleye...
2 Mart 2017’de SAKARYA’da yapılan 6 yıl önceki bir programın hatırlanması da güzel.. ·
3 MART CUMA GÜNÜ SAAT 19 'da; Türksoy (Uluslararası Türk Kültürü Teşkilatı) ile T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın birlikte düzenlediği , Sakarya Büyükşehir Belediyesinin ev sahipliğinde ;Ünlü Azerbaycan Şairi Molla Penah Vagif, doğumunun 300. yılında anılıyor.
Yarın (CUMA günü) saat 19'da Adapazarı Kültür Merkezi'nde yapılacak olan toplantıda Prof.Dr. A.Bican ERCİLASUN, Prof.Dr.İsa HABİBBEYLİ, Prof.Dr.Kerim TAHİROV, Doç.Dr.Yıldız İsmailova ve Avrasya Yazarlar Birliği Genel Başkanı Ali AKBAŞ konuşacak, toplantı Prof.Dr.M.Mehdi ERGÜZEL tarafından yönetilecektir. Öğrencilerimizin toplantıya katılmaları, nezaketleri ve asaletleri gereğidir. Bilgilerinize arz olunur...
"...Alay, hakaret, küçümseme, hafife alma, kendini hep haklı görme, fikriyatı sadece kendine ve çevresine ait sayma, millet adına ahkâm kesme, yeni yetmeleri dedesi yaşındaki insanların hatta hocaların üstüne salma (!), sonra da eskiden büyüklerimizin yaptığı gibi onların kulaklarını çekmek varken pohpohlama, kitap okutup adam olmalarını telkin etmek varken cahilliklerini hoş görme, cüretkârlıklarını destekleme ve şımartma...."gibi hâller, gelecek yılları karartmaz..Tedbir alınmasını ve bu hastalığın tedavisi için çatık kaşla bazı ideolojik merkezleri bilgilendirmeyi, gerektirir. Düzelme olur veya olmaz... Nasılsanız öylesiniz, denilir. Yeni bir dünya kurulur. Memleket kimsenin babasının malı değildir. Biz sembolleri münasip bir üslupla açmayı da biliriz. Tehditle idealizm olmaz.. Saygı esastır..Eskilerden bir şair boşuna "Olur olmaz maslahata çocuklar karışır oldu..." dememiş. Büyükler, çocuklarla arasına mesafe koymalıdır...Hele hele dedikodudan medet ummamalıdır. Yanlış yayda gerilen ok, uçar, sahibini vurur. Hatanın neresinden dönülse kârdır. Ben hatalarımdan dönüyorum. İyi niyetle araya mesafe koyamadıklarımdan da..Allah herkese tevazu içinde hayırlısını vere ve şaşırtmaya...
BU BENİM PAZARTESİ AKŞAMLARINI İPLE ÇEKMEM NEDEN OLA Kİ ? YOKSA, " UYANIŞ : BÜYÜK SELÇUKLU " DİZİSİNİ SEYREDERKEN TARİHTE YAŞAMANIN ZEVKİNİ DUYDUĞUMDAN, GÜZEL VE HİKMETLİ SÖZLERİ DÜŞÜNDÜĞÜMDEN, VATANSEVER, BAYRAKLI, TÖRELİ, VEFALI VE YİĞİT İNSANLARI GÖRDÜĞÜMDEN MİDİR ? "OĞULLARINIZLA ORDU, KIZLARINIZLA OBA OLASINIZ..."
1 Mart 2022 · TÜSATBİTİG’DE 100. TOPLANTI CİDDİ BİR BAŞARIDIR.
HEMEN HER TOPLANTIDA TÜRKİYE ve TÜRK DÜNYASINDAN İKİŞERDEN YAKLAŞIK 200 TÜRKLÜK BİLİMCİSİ, BİLİM ve KÜLTÜR ADAMI, BİLDİRİLER SUNDULAR, SEVİYELİ SORULAR, CEVAPLARLA,DEĞERLENDİRMELER ve NEZAKETLİ TARTIŞMALARLA TARİHE NOT DÜŞÜLDÜ. BU KÜLTÜR HAREKETİNİ BAŞLATAN ve DEVAM ETTİREN ÇALIŞKAN BİLGEMİZ Prof. Dr. Timur KOCAOĞLU'nu, Yönetim ve Danışma Kurulu üyelerini tebrik etmek ve alkışlamak medenilik gereğidir. Gönlüm, mütevazı bilgilerimle içinde yer aldığım TÜSATBİTİG'in 1001.Toplantısını da görmeyi arzu ediyor. Yani 18 yıl sonra 2040'da Nevruz veya Hıdırelez'de inşallah.
1 Mart 2022 · ÖMRÜNÜ MİLLETİNE VE DEVLETİNE ADAMIŞ HAS BİR ÜLKÜCÜNÜN, CİDDİ BİR DEVLET ADAMININ CENAZE TÖRENİNDE YER ALMASI GEREKTİĞİ ve BEKLENDİĞİ HÂLDE ORADA BULUNMAYANLARIN DURUMU DÜŞÜNDÜRÜCÜDÜR ve BU TAVIR ALIŞ ELBETTE MİLLÎ HAFIZAYA KAYDEDİLMİŞTİR... "GELİMLİ GİDİMLİ DÜNYA SON UCU ÖLÜMLÜ DÜNYA" KİME KALMIŞ ?
Eskilerden alınan haberlere göre; "İkinci Cemre" bugün sulara düşüyormuş.
Suların haberi var mı acaba ?...Duyunca bir hafta sonrası için toprağa haber vermeliymiş...
***
28 Şubat 2022- CİDDİ ve HEP DÜŞÜNCELİ ADAMA RAHMETLER OLSUN...
1969-70 ve sonrası... İstanbul'da her yer gergin. Olaysız, kavgasız ve patlamasız gün yok. Kulaklarımız kirişte.. Düşünceli, çatık kaşlı bir arkadaş sesi yanımıza yaklaşıyor : "Arkadaşlar, Sadi Abi burdaymış. Akşama doğru Orman Fakültesinde semineri varmış, haberiniz olsun." Çapa nere, Orman Fakültesi nere ? İstanbul'un bir ucu. Ta Sarıyer'de... Rahmetli Sadi Abi'nin yazılarını Devlet'te okurduk ama adını yanı başımızda sohbetimize konu olarak ilk duyuşum hatıralarım arasında böyle canlandı. Rahmetli Türkeş gibi pek gülemeyen yüzü veya derinlere dalan mütebessim ciddiyeti ile SADİ SOMUNCUOĞLU BEY,
82 yaşında Hakiki Sevgili'ye kavuştu. Ruhu şad olsun. Cumhurbaşkanı yapılmasının önüne geçilmesi hiç doğru olmamıştır. Oraya Sezer'den bin kere daha fazla yakışırdı. Kader hükmünü icra ediyor. Yazdıkları üzerinde düşünülmeli, yeni yetişenler yazdıklarını okuyarak, kaydedilmiş konuşmalarını dinleyerek, tecrübelerinden ders almalıdırlar.. Allah rahmet eylesin, ruhu şad , kabri pür nur, mekânı cennet olsun inşallah...
28 Şubat 2016 ·...BAYRAK, İHMALE GELMEZ..
İstiklâl Marşı 'nın 95 yıl önce Taceddin Dergâhındaki yazılış çilesi ,
gözyaşları içinde bitti bitiyor...12 Mart 1921'de Meclis'te Türkocakları
Başkanı da olan Hamdullah Suphi Bey tarafından dört defa okunuyor,
ayakta dinleniliyor ve alkışlarla kabul ediliyor...Yıldönümü iki hafta sonra, unutmayalım...Bayrak, ihmale gelmez..
RAHMETLİ DOÇ. DR. NECİB HABLEMİTOĞLU' NUN EVLATLARINA NEDEN "KANİJE "VE "UYVAR" ADLARINI VERDİĞİNİ, TARİHTE KONUYLA İLGİLİ BÖLÜMÜ TEKRAR OKUYUNCA DAHA İYİ ANLADIM. TİRYAKİ HASAN PAŞA' NIN VE HABLEMİTOĞLU'NUN RUHU ŞAD OLSUN...KANİJE'Yİ ASLA UNUTMAYALIM...
KANİJE İHTİMALLERİ DAİMA VARDIR...
***