Tatmin edilemez, ışıklandığını sanan ruhların çaresiz ve yalnız katlanmak zorunda oldukları bir ruh hali.. Hak etmeden verilmiş bir koltuğun, makamın alınmasıyla düçar olunan nefsi bir hastalık.
Geçmişi yermek,tarihi yermek gibi değil. Her canlının geçmişi vardır, ama tarihi yoktur. Bir hayvanın tarihi olmaz geçmişi olur. Geçmiş idrak edildiğinde tarih olur. Geçmişini idrak edemeyenlerin hayvandan farkı olmaz. Tarih mesuliyet yükler insana mensup olduğu camiaya .. Mesuliyet sorumluluk gerektirir, sorumluluktan kaçanların sığındığı 'Sığınak" İnkar kalesidir.
Mensubiyetini, tarihini, kendini inkar. Ne acı... Mağlubluk duygusu daha asil, daha civanmert, daha insani.. Yenilmeden, eğilmeden mağlup olmak da bir şereftir.
Tarihini inkar etmek değil sorun.. Sorun küçümsemek ve kendi küçülmüşlüğünü yol arkadaşlarını küçülterek kapatmak. Mensubiyeti, mesuliyetin zahmeti yüzünden inkar etmek...
Olmayan entelektüel birikimi ile afra tafra atmak,
ÇALI KUŞAĞI İLE MAVZER SÜSÜ VERMEK gibi bir şey..
Asgari,saygı ve nezakati hak edecek eleştiriler yapamama acizliğinde kurtulmak için dua etmeliler... Terini ve kanını bu topraklara akıtmış, terle ve kanla "yer" i "yurt " edinmiş bir millet olarak, kamuya yani millete ait değerleri nefsi hesaplarımız için zayi etmeyelim. Mensup olmak mesuliyet yükler. Bu coğrafyanın mesuliyeti de ağırdır; sorumluluğu da; her kişinin değil, er kişinin kaldıracağı bir sorumluluktur.
Yola inanmışlarla çıkılır demek ki, ikna edilmişlerle değil..
İKNA EDİLMİŞLERİN İNANMIŞLARA ETTİĞİ AFRA TAVRALARI nasıl anlamlandıracağız.?
Olmayan Entelektüel sermayelerini kuru, boş egolarıyla doldurmak için bencilce, adice seçilen bir yol...
Klavye Aydıncılığı....
10.6.2023