hepimizin yüreklerini dağlayan önemli bir film gösterildi. "KESİŞME: İYİ Kİ VARSIN EREN"
Filmin senaryosu, şehadet hadisesinin yaşandığı ormanlık, Karadeniz'in yeşil yaylaları ortasında "gözleri deniz mavisi bir yiğit çocuk" ve arkadaşlarının heyecanları, rekabetleri, çalışkanlıkları, yürek paralayan, iç yakan bir ustalıkla verilmiş... Yüksek yamaçlar, yaşanması çetin bölgeler, ailenin fakirane, asil yaşayışı, konuşmalardaki tabiîlik,
bize o günlerin gerginliğini yaşattı ve kaşlarımız tekrar tekrar çatıldı.
O askerlerin, genç Ferhat Komutanın, Fethi Sekin'in fedakârlıkları unutulamaz, unutulmamalıdır. Bu yöndeki çalışmalar artmalıdır.
1 Ocak 2012 YENİ YIL İÇİN 11 YIL ÖNCE DÜŞÜNDÜKLERİMİZ DEĞİŞMEMİŞ…
Sağlıklı, huzurlu, hayırlı, verimli, neşeli, zevkli, hoşgörülü, insaflı, empatiyle yüklü, değer bilir, feda etmeyen, sabırlı, hikmetli, sanatkâr bakışlı, ince düşüncelerle zengin, duygulu, çalışkan, iyimser, açık fikirli, demokrat, dün kadar yarına da bakan ve günün farkında olan, öğrendikçe mesut olan, haddini bilen, sustukça anlayan, konuştukça hatalarını farkeden, hayretle hayranlık arasında tevazu köprüleri kuran, okuyan ve dinleyen, şükreden, fikreden, nimetlerin kadrini bilen, belayı ve çileyi tahammülle karşılayan, adaletli, sade davranışlı, iddiasız, müsamahakâr, tecessüs sahibi, mütebessim, açan ve solan çiçeğin farkında, saygılı-sevgili, öfkesiz, şerleri hayra yoran, güzel hatıraları yaşatan, acıları unutan, derde deva arayan, hastaya şifa dileyen, selamı yayan, nimetlerin kıymetini bilen, ruhi sıkıntılarını duayla hafifleten, insana ve evrene ibret nazarıyla bakan, bir kalemde kesip atmayan, yanılabileceğini peşinen kabul eden, tahlil ve terkip yapabilen, gelişmelerden ders alan, hor görmeyen, yeniliklere açık, klasiğe değer veren, kültürlü, ilim-irfan sahibi, sezgili-sağduyulu, dolu dolu ama sessiz yaşayan, içten ve dıştan donanımlı, vicdan sahibi, merhametli, yardımsever, heyecanları eksilmeyen, seyahat fırsatlarını değerlendiren, yeni yerler ve insanlar tanıyan, sohbetten hoşlanan, açık ufuklu, sınırlarını bilen, kararlı, eleştiriye açık, kusurlarını kabul edebilen, murakabe- muhasebe sahibi, şahsiyetli, gösterişe kapılmayan, nefsine mağlup olmayan, kendini hafife almayan, hayatı bir armağan ve emanet tavrıyla yaşayan, kendine ve varlklara zulmetmeyen, gafletten sakınan, dikkatli, gariplerin gözyaşını silen,yetimin başını okşayan, insanlara baskı yapmayan, yalan dolandan uzak yaşayan, büyük konuşmayan, sırlarının bekçisi, sinirleri sağlam, ruhi dengeleri yerinde olan kendi halinde... BAHTİYARLARDAN BİR İNSAN OLMAK İSTERDİM / İSTERİM...
Dostlara, arkadaşlara ve öğrencilerime sevgiyle,saygıyla selamla arz ederim...
1 Ocak 2018 DÜNÜ UNUTANIN YARINI OLMAZ..
1918-2018...1.Cihan Harbi'nin sona erdiği zamanın 100.yılındayız.Mondros ve Sevr paçavralarının yırtılmasına az zaman kalmış...Milli Mücadele başlayacak ve İngiliz destekli palikarya,15 Mayıs1919'da İzmir'e girme cüretinin cezasını, 40 ay sonra,9 Eylül 1922'de ağır bir bedelle ödeyecektir."İzmir'in dağlarında çiçekler açmasına" vesile olan Gazi Mustafa Kemal ve arkadaşlarını ve bilhassa İstiklal Harbinin asil, adsız kahramanlarıaziz şehitlerimizi rahmetle, minnetle yad ettiğimiz yılın bu ilk gününde Türk ve İslam âleminin nice huzurlu zamanlara mutlaka erişmesi,dosta güven, düşmana endişe sebebi olması dilek ve dualarımızla,hayırlı ve sağlıklı zamanlar ve gelecekler niyaz ederiz efendim...
22 Ocak 2018 · Bence de "TÜRKLÜK BİR IRK DEĞİL RUH MESELESİDİR..." Benim dünyada adı Türk olan ve Türkçenin güzelim ses renkleriyle konuşan 300 milyon ruh akrabam var. Bu aşinalık, 2 milyara yaklaşan İslam âlemine ve 8 milyara yaklaşan insanlık ailesine doğru artarak veya azalarak genişler yahut daralır. Allah masumları mazlumları korusun, milletimize her alanda artan imkânlar nasip eylesin.../
YAKIN TARİHTEN İBRET ALABİLMEK... / Yıllardır, muhtelif konulardaki belgeselleri seyretmekten daima zevk alırım. İkinci Dünya Savaşı ile ilgili olan belgesellerden veya filmlerden de seyrettiklerimin sayısı hayli kabarıktır. Çoğunu dikkatli bir şüpheyle ve "acaba" larla anlamaya çalışmışımdır. Bugün de National Geographic denilen belgesel kanalında, üç saat boyunca, İkinci Dünya Savaşı'yla ilgili, açıklamalı dehşet verici sahneleri seyrettim ve düşündüm. 25 milyonu asker ve 45 milyonu sivil olmak üzere 70 milyona yakın insanın canına mal olan, kim bilir geriye ne kadar yaralı ve sakat bırakan bu felaketten, yani 1945'ten sonra 25-30 yılda kendine gelen ve ayağa kalkarak toparlanan Avrupalının çalışkanlığını ve yaşama iradesini tekrar düşündüm. Onları tekrar kalkındıran maddî ve manevî gücün arkasında mutlaka "Millî Eğitim"leri vardır. Tabiîdir ki bu toparlanışta evrensel olan "pedagoji bilimi" nin gerçekleri olduğunu da düşündüm ve insanlığın mümtaz bir üyesi olduğuna inandığım milletim adına ve kendi adıma tekrar üzüldüm. Okullarımızda ve bilhassa lise ve üniversitelerimizde bu belgeseller ciddi bir ders kaynağı olarak niçin değerlendirilmez ve sonuçlar çıkarılmaz da sıradan konularla vakit öldürülür ? Ben mi yanılıyorum yoksa mensubiyetten daima iftihar ettiğim milletimizde mi tuhaf birtakım haller var ?
30 Aralık 2022 DOÇ DR. SİNAN ATEŞ’E RAHMETLER OLSUN Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanlarından bir yiğit bilim adamı kardeşimizin menfur bir cinayete kurban giderek karanlık odaklarca şehit edildiğini derin bir teessürle öğrendik. Cinayetin tez zamanda aydınlatılması temennisiyle Doç. Dr. Sinan ATEŞ' e Cenab-ı Hak'tan rahmetler diler, aile efradına, dava arkadaşlarına, Bursa'ya, aziz milletimize ve aile efradına taziyelerimizi arz ederiz. Ruhu şad, mekânı cennet olsun inşallah.
27 ARALIK 2022 / EROL KILINÇ BEY'E RAHMETLER OLSUN...
Onu 1969 Kasım'ında Fakülteye başladığım yıl tanımıştım. Benden 7 yaş büyükmüş. Tarih bölümünde okuduğunu hemşehrisi bölüm arkadaşım Kâmil Tiken'den öğrenmiştim."Hadi Erol abiye gidelim.."dedi, gittik. O gün meğerse İstanbul Ülkü Ocakları açılışına Rahmetli Albay (Türkeş) de gelecekmiş. Yeşilköy Hava Alanına karşılamaya giden bir avuç gençten biriydim. Geldik, Cağaloğlu'nda Milliyet'in karşısındaki 1. veya 2. kattaki dairede 25-30 genç rahmetiyi bir saat kadar dinledik ve yorumlardan etkilendik. Rahmetli Erol Bey, ilk başkandı. Bölüm arkadaşım Sakin Öner de oradaydı. Albay bize İstanbul'da rehber olarak yanında bulunan Dr.Alev ARIK'ı tavsiye etmiş, yanımızda neden hanım arkadaşlarımızın olmamasından şikâyet etmiş "Onları, bacılarınızı komonistlere mi bıraktınız ?" sorusuyla dikkatimizi çekmişti....Yıllar akıp geçmiş..53-54 yıl sonra, İstanbul Ülkü Ocakları'nın ilk kurucu başkanının vefatını bu hatıralarla yad ediyorum. Bütün şehitlerimizin ve "Türk-İslam Ülküsü"ne ömrünü adayıp rahmet-i Rahmana kavuşanların ruhu şad olsun
9 Ocak 2018 · SHOW TV'deki "RESİMDEKİ SEVGİLİ" filmi, bana kendini seyrettirmeyi başardı Bizimkiler bu işi iyiden iyiye öğrendi. Tebrik etmeli.. Senaryo, dil, sanatçılar..önemlidir. Ardında, kültür, sermaye ve kadro vardır. 300 milyonluk Türk Dünyası, 2 milyarı bulan İslam Dünyası ve 8 milyarlık İnsanlık âlemine doğru giderken Holiwood'un Yahudi sermayesinin elinden bu imkânların bir kısmı neden alınmasın..? İstemek ve çalışmak yeter..Şaheser uyanmıştır, hedefe doğru yönelmiştir. İnsanoğlunun filmlere konu olabilecek bin bir meselesi var. Ey senaryo yazarları nerelerdesiniz ? Hiss-i kable'l-vuku farz edin düşünce ve temennilerimi...Hayalden hakikate giden mesafe çok da uzun değildir.
11 Ocak 2018 · GENÇLER, BİZİMKİLER, SİZİNKİLER, ONLAR.. Bu ülkenin aydınları... Bu memleketin liselerinde, üniversitelerinde okuyanlar... Eğer Ahmet Hamdi TANPINAR'ın hiç olmazsa BEŞ ŞEHİR kitabını okumamışsanız, "Ben okumuş insanım..." demeyin. Şimdilik bu kadar. Ben yeniden okuyup coştukça başka kitap adları vermeye devam ederim... İster okuyun ister okumayın...Hayat sizin. Öyle diyorlar ya...
11 Ocak 2022 / MONDROS İLE SEVR'İ PARÇALAYAN, savaşlarla yorgun düşmüş ve silahları tasfiye edilip orduları dağıtılarak vatanı isgal edilmiş bir milleti, çok zor şartlarda tekrar toparlayarak bir "İstiklal Mücadelesi" veren ve başaran, Anadolumuzda yeniden "millî bir devlet" kurarak, bize emanet bırakan rahmetli “Misak-ı Millî” kadrosu mensuplarının ruhları şad olsun. Nankör ve güdümlü, okumayan, düşünmeyen, başkasının adamı olduğunun bile farkına varmayan gafillere de Allah akıl, fikir ve iz'an ihsan eylesin inşallah...Biz millet olarak varız, gaflet ve ihanete karşı daima teyakkuz halindeyiz, unutmayız hamdolsun... Tanpınar' dan şu güzel mısraları hatırladım: " Başım, sükûtu öğüten / Uçsuz, bucaksız değirmen./ İçim, murâdına ermiş, / Abasız, postsuz derviş."Kökü bende, bir sarmaşık / Olmuş dünya sezmekteyim../ Mavi masmavi bir ışık / Ortasında yüzmekteyim..."
15 Ocak 2020 · ARZ-I TEŞEKKÜR BÂBINDADIR...Doğum günüm dolayısıyla ;dünya çilehânesine veya ibrethânesine geliş zamanım olduğu rivayet edilen bugün vesilesiyle, mesaj göndererek iyi dileklerini beyan eden değerli arkadaşlarıma ve mesleğimin varlık sebebi sevgili öğrencilerime, teşekkürlerimi, selam, saygı ve muhabbetlerimi arz ediyorum. türkmen kocası Yunus Emre'nin ; "var biraz da sen oyalan.." dediği "yalan dünya" nın "ilk sahibi" ni gaflet ile sık sık unutur gibi olsak da sonsuz hamd ü senalar olsun ki; uyumakta, uyanmakta, bin bir güzellikten istifade etmekte, okumakta, yazmakta, dinlemekte, konuşmakta, nefes alıp vermekte, gezmekte tozmakta, görmekte ve anlamaktayız. bu nimetlerden mahrum, şifa ve yardım bekleyen bilmem şu kadar masum ve mazlumun yaşadığı ihtiyar dünyamızda belki bir gün acılar diner, beklenen kahramanlar belki de beşiklerinde yarına hazırlanmaktadır. mücedditler, tevazu ve feragat ehli âlimler, kitaplarına eğilmiş akşamdan açtıkları sayfaları aydınlık seherlere hazırlamaktadırlar. Şanlı peygamberimizin vefat yaşı olan 63' e ulaşınca, mahcubiyetten kendine yer altında yer hazırladığını, ömrünün geri kalanında, toprak üstüne çıkmadığını öğrendiğimiz Hz.Türkistan Ahmed Yesevî'nin bin yıl sonraki torunlarından biri olarak bu "yer üstü mezarlığı dünya" da, yüce Mevla'nın nasib edeceği diğer müstakbel zamanlara, milletimizin, devletimizin ve insanlığın İslam'la yüceleceği adalet ve şeref çağlarının alâmet ve işaretlerini de inşallah göreceğimiz yıllara doğru hayırlısıyla, dua ile efendim.. Allah, vatanımızı, milletimizi din ü diyanetimizi, bayrağımızı bilhassa güzel Türkçemizi sizinle ve bütün evlatlarımızla birlikte ebediyyen payidar eylesin. Doğum günü havasındayken, durup dururken, Kanunî devrinin "Sultanüşşuara" sı Bakî'nin kendi ölüm sahnesini tasvir eden mısraları geliverdi aklıma. Hatırlanacak kadar manalı ve güzel :"Kadrini seng-i musallâda bilüp, ey Bâkî ! / Durup el bağlayalar karşına yârân, sâf sâf."
16 Ocak 2016 45-50 YILIN MUHASSALASI / ÖZETİ ARKADAŞLARIM, meslektaşlarım ve bilhassa öğrencilerimden gelen, samimi olduğundan asla şüphem olmayan naçiz şahsım hakkındaki temenni ve değerlendirmelerinize teşekkürlerimi sunuyorum. Bu vesile ile; nezaketinize, asaletinize, Anadolu çocuklarında hep varolan ve ebediyyen yaşayacak olan vefanıza, efendiliğinize, hanımefendiliğinize diyecek söz yoktur..Bir zamanlar size öğretmenlik yapmış olmaktan duyduğum gurur ve hazza da hadd ü payan yoktur...Mesleğimde 48. yılı idrak etmekte bulunduğum ve resmî emeklilik sonrası tam iki yıl yahut dört dönemi takiben ne türlü ayrılık hisleri içinde bulunduğumu anlatmam çok güçtür. Öğretmenliği kendim için bir hayat tarzı olarak seçmiş ve benimsemiş olan bir naçiz memleket evladıyım. Sevgili devletimizin kanatları altında 7 yıl yatılı okuyarak nasib olan bu seviyeme defalarca ve sonsuz şükürlerim olmuştur, olacaktır.. Gün içinde beni şaşırtacak sayıda mesaj aldım her birine cevap yetiştirmeye çalıştım. İlk defa bir 15 Ocak günüm böyle bir hassasiyetle geçti..Hepinize müteşekkirim. Benim artık; Bakan, Vali, Dekan, Milletvekili, çok sayıda Profesör, Doçent, Dr.. binlerce öğretmen, hakim, hukukçu, albay, binbaşı, komiser, polis, esnaf, iş adamı, teknokrat... ve muhtelif mesleklerde öğrencilerim var. Ben artık mesleğimin manevî ovalarının, yaylalarının zirvelerinde gibiyim. Daha ne isterim ki..Allah izin verdikçe okumak, yazmak, sohbet etmek ve yeni yetişecek akademisyen adaylarına rehberlik ederek tecrübelerimi devretmek, emanet etmek niyetindeyim...Hayırlısı olsun. Tekraren hepinize şükranlarımı arz ediyorum. Sağlık içinde ailenizle beraber şerefle, huzurla mesleğinizde hizmetleriniz daim olsun.Allah, devletimizi, milletimizi ,yetişen ve gelecek olan bütün nesillerimizi korusun..Yine bu vesileyle; sebeb-i vücudum olan, “1960 son baharı”nda ben 7-8 yaşlarımda iken, 33 yaşında rahmet-i rahmana kavuşan babam Abdullah Ergüzel'i dualarla anıyor, okumam için âdeta çırpınan ümmi annem Safiye Hanıma sağlık ve selametler diliyor, ona ikinci yuvasında tam 50 yıl kol kanat geren rahmetli babalığım Nezir Gümüş'ü minnetle yad ediyorum...Gayet tabiidir ki izdivacımın 46.yılına ulaştığımız bu zamana kadar bana huzurlu bir yuva sunan eşime, oğullarıma, gelinlerime ve bilhassa kendilerinde Allah'ın nimeti olarak "ballar balını bulduğum" iki torunuma sağlık ve esenlik içinde nice yıllar diliyor, akraba-yı taallukatıma huzurlu, mesut yıllar temenni ediyorum..Ve şüphesiz; yetişmemde rolü olan ilk öğretmenim babaannem Şahsenem Hanım'dan başlayarak ilk, orta, İlköğretmen Okulu, Yüksek Öğretmen Okulu ve Fakültedeki bütün hocalarımdan, Allah'a kavuşanları rahmetle, yaşayanları minnetle ve şükranla yad ediyorum.
15 Ocak 2023 / 71 YAŞIN EŞİĞİNDE... Bugün itibariyle, nüfus cüzdanım ve bilumum kimlik kartlarım 70. yaşımı aştığımı, adeta şölen varmış gibi neşeyle haykırıyorlar fakat içimden bir ses "haddi aşalı" çok zaman geçtiğini, ayağımı denk almam gerektiğini, mütebessim bir ciddiyetle ihtar ve ikaz ediyor. Haddini bilmez nefsim ise, diz çökmüş yalvarıyor: "N'olur torunlarımın ve onların çocuklarının da mürüvvetini göreydim keşke.. Lokman ömrüne sahip olaydım bari.." Hasılı, bu kıssa bitmez. Rahmetli babam 33'ünde giderken, sevgili annemin 90'lara kadar yaşayacağını bilebilir miydi ? Benim bitmeyen öksüzlüğüme teselli olarak aziz devletimin kanatları altına sığınacağımı tahmin etmesi mümkün müydü ? Sonsuz şükürlerim, ebedi secdelerim vardır. İlim talep ettim, hamdolsun nasip etti, aile ve huzur istedim, güzel torunlar sundu kucağıma. Mesleğimin yarım asra yaklaşan yıllarında memleket evlatlarına dünyanın en güzel dili Türkçe ile edebiyatımızın altın sayfalarını anlatıp dinletmeyi nasip etti. Daha ne isterim ki ?! Defalarca hamdolsun. Bu vesile ile fani dünyadaki yeni günümü selamlayan yakınlarıma, öğrencilerime ve arkadaşlarıma teşekkürler ediyor, sağlık ve afiyetler diliyor, mensubu olmaktan şeref duyduğum aziz milletime güzel vatanımızda mesut istikbal asırları yaşamayı temenni ve dua ediyorum efendim...
4 Ocak 2022 17:32 / · BABAMI HATIRLARKEN…Adil-Hatice ve Nargüzel-Bayram torunu, Şahsene-Ahmet oğlu, Salih Cemal'in ağabeyi, Önder-Erdinç-Ahmet kardeşlerin amcaları, Arif İltekin'in yeğeni, İsmail-Hüseyin-Nargüzel-Bayram İltekin'in amca çocuğu, Bayram ve Niyazi Dayının yeğeni, Melek-Ali Ruzi'nin teyze cocuğu, Alper-Türker-Emre'nin göremedikleri dedeleri, Karahocaoğulları sülalesinden rahmetli babam Abdullah Ergüzel'in 33 yaşında, ben daha 8'imde iken, Zile'de, yapayalnız, 3 Ekim 1960'da Pazartesi günü vefat ettiğini bir vesile ile resmî kayıtlardan bugün öğrendim. 62 yıl geçmiş. 6 ile 8 yaşlarım arasında onunla baba-oğul çok gurbetlere düşmüştük. Ruhu şad, mekânı cennet olsun...