Yakın geçmişte iki seçim yaşamıştık bildiğiniz gibi. Cumhurbaşkanlığı ile beraber TBMM için Genel seçim yapılmıştı. Sayın Kemal Kılıçdaroğlu her iki seçimden de yenilgiyle ayrılmıştı. Kılıçdaroğlu 13 seçim yenilgisine rağmen ihtirasına gem vuramadı ve tartışılan danışmanlarının baskısıyla yeniden CHP Genel Başkanlığı’na aday oldu. Ve yine kaybetti. Hem de ikinci tur hezimetini ve ezikliğini yaşayarak. Halbuki ya hiç aday olmamalı, ya da 1.tur sonucunu gördükten sonra rakibini kucaklayarak onuruyla yarıştan çekilmeliydi. Demokrasi ve adalet kavramlarını en çok tekrarlayan siyasetçi olmasına rağmen, maalesef bu büyüklüğü gösteremedi, çekti gitti evine.
Tabanın değişim talepleri ortadaydı. Direne direne, birleşe birleşe kazanmak belki bir gün mümkün olabilir ama aynı kadro ve aynı zihniyetle kaybede kaybede umudu tüketir, heyecanı yok edersiniz. CHP tabanı bu psikolojiyi yaşamaya başlamıştı. Değişimin fitilini ateşleyen İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu oldu. Genel Başkanlığa o aday olsaydı zaten sonuç çok önceden belli olurdu. Çünkü İstanbul kongresinde onun adayı kazanmıştı. Özgür Özel görece daha zayıf bir rakipti Kemal Bey için. O nedenle ben de Kılıçdaroğlu’nun daha şanslı olduğunu öngörmüştüm. İlk tur başa baş sonuçlansa da sonra açık ara kazanan Özgür Özel oldu. Kemal Bey yine kaybetti ve siyasi hayatı da bitti.
Neden kaybetti? Herkes biliyor bunları. Önceki seçimleri neden kaybettiyse, bunu da aynı sebeplerle kaybetti. Birkaç makalemde görüşlerimi yazmıştım, tekrarlamaya gerek yok. Ama Atatürk’ün partisinde Atatürkçülerin dışlanması, Hadep’le açık veya gizli flört , PM’yi, MYK’yı atlayarak başka siyasi oluşumlarla gizli pazarlıklar, Millet İttifakı protokolüne ihanet, bence altı çizilecek en önemli yanlışlarıdır Kemal Kılıçdaroğlu’nun. Üslubu, sevecenliği, siyaset tarzı, tevazuu başta olmak üzere doğruları da çok elbette. Ama neylersin ki sınavlarda bir yanlış üç doğruyu yok ediyor.
CHP, bu kutsal Cumhuriyetin kurucu partisidir, devrimlerin beşiğidir. Her şey bir yana Atatürk ve arkadaşlarının kurduğu bir partidir. O nedenle özü doğru, kökü derinlerde, mazisi muhteşemdir. Ama kök değerlerine sımsıkı sarılarak gelecek için de güven vermelidir. Peki bugünkü CHP, o CHP midir?
Hem Kılıçdaroğlu, hem Özgür Özel, pkk kamplarında gerilla kıyafeti ve elinde kaleşnikofla fotoğrafları olan Selahattin Demirtaş’a selam yollarken birbiriyle yarıştılar. İdam sehpasında bile “Yaşasın Marksizm,Leninizm” diye haykıran Deniz Gezmiş’leri de unutmadılar. Ya, siz bizim aklımızla ve milli inançlarımızla dalga mı geçiyorsunuz ?!
Ecevit de solcuydu. Daha o yıllarda M.Ali Birand’la yaptığı konuşmada neler söylediğini hatırlatmak isterim; “CHP’nin Misak-ı Milli’den ve Kuvay-ı Milli’den doğduğunu söyleyip, sırf Güneydoğu’dan biraz daha fazla oy almak için Türkiye’yi bölmek istediklerini açıkça dile getiren kimseleri sırtında Meclis’e taşımış bir parti asla CHP’nin mirasçılığı iddiasında bulunamaz.”
Bu ülkede Başbakan asıldı, iki bakan ipte sallandırıldı. O yağlı urganlarda kelime-i şehadetlerle can veren ülkücü gençleri ne zaman kucaklayıp bağrınıza basacaksınız beyler? Her türlü ideoloji ve parti taassubundan arınmış biri olarak söylüyorum; Allah o soğuk savaş yıllarını, kardeş kavgalarını bir daha yaşatmasın bu ülkeye! Hiçbir gencimiz, aydınımız ölmesin, öldürülmesin demek çok mu zor sizin için?!
O zaman kusura bakmayın ama, siz Atatürk’ü ya hiç anlamamışsınız ya da yanlış güdülerle formatlanmışsınız! “Atatürk’ün partisi” demekle Atatürkçü olunmuyor. Atatürk ne solcu, ne de sağcıydı. O Türklüğün kara sevdalısı, ateşli bir Türk milliyetçisiydi. CHP’nin amblemi 6 Ok’un bir tanesi milliyetçiliktir. O akıl ve bilimden yana demokrat bir aydındı.
Türkün varlığına kast edenler bölücü olabilir, şeriatçı olabilir, fetöcü veya metöcü olabilir, Marksist, Komünist veya Kapitalist, Siyonist olabilir ama Atatürkçü olamaz. Atatürkçüyüm diyenler bunları savunamaz. CHP bunlardan medet umarak iktidar olamaz. CHP marjinal gruplarla serenadı bırakıp, Türk milletiyle barışmalı, bunun için de fabrika ayarlarına geri dönmelidir. Partiyi bazı vesayetlerden kurtarmalı, başka odakların dizayn etmesine izin vermemelidir. CHP Atatürk’ün CHP’si gibi olmalıdır.
Peki Genel Başkan değiştiğine göre, Özgür Özel başarabilir mi bunu? Devrim için yeterli midir bu? Bekleyip göreceğiz. CHP yapısal değişikliği gündeminin birinci maddesi yapmalıdır. Önce tüzük değişmeli, sonra zihniyet. Sadece sol aforizmalarla halkın gönlünü kazanmak mümkün değil. “Sosyal demokrat” veya Ecevit’in tercihi “demokratik sol” jargon daha kapsayıcı. Yeni dünya düzeninde ideolojiler yeniden tanımlanıyor çünkü. Dünya değişiyor, Türkiye değişiyor. Artık yeni şeyler söylemek gerekiyor. PM’de yer alan akademisyenler, genişletilen kadın ve gençlik kotaları diğer partilere de örnek olabilecek önemli adımlardır.
Sonuç olarak; son derece görkemli ve demokrasimiz açısından örnek alınabilecek, kavgasız gürültüsüz güzel bir kongre oldu. İnşallah Özgür Özel ,Kılıçdaroğlu’nun yanlışlarından dersler çıkararak yürür ve hayırlı işlere imza atarak, siyaset arenasında kalıcı isimlerden biri olur. Türk siyasetinde CHP’nin yeri özeldir. Her CHP’li üye bu bilinç ve sorumlulukla hareket etmeli, Atatürk’ün mirasına sahip çıkmalı,özen göstermelidir. Özgür Özel ve kadrosuna başarılar diliyorum.