Atatürk, "Kazanan idare fırkasıdır"

Abone Ol

  Yıl 1930. Atatürk yakın arkadaşı Fethi Okyar’a “uysal muhalefet” olsun diye Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kudurmuş. Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı kurdurmuş. Serbest Cumhuriyet Fırkası kurulduktan çok kısa bir süre sonra yerel seçimlere katılmış…

-        Hikâyeyi bize Atatürk’ün Çankaya Köşkü’nde özel kalem müdürlüğü yapmış olan Hasan Rıza Soyak hatıralarında anlatıyor:

-        Atatürk seçim sonuçlarını soruyor, Rıza Soyak “Bizim parti kazanıyor” diyerek yağ çekmek istiyor. Ama Atatürk bu pası almıyor ve soyak’a şu cevabı veriyor: “Hayır efendim. Hiç de öyle değil. Hangi fırkanın kazandığını ben sana söyleyeyim: Kazanan idare fırkasıdır, çocuk! Yani Jandarma polis, nahiye müdürü, Kaymakam ve Valiler. Bunu bilesin.”

-        Bugün tek parti idaresi altında yaşamıyoruz ama bütün seçimler için, özellikle yerel seçimler için aynı şeyi söyleyebiliriz: Kazanan idare fırkasıdır.

-        Devletin bu denli güçlü olduğu bir ülkede siyasi mücadele esas olarak devleti ele geçirmek için verilir.

-         Türkiye’de bugün de siyasi mücadele bunun için yapılıyor, hiç aklınızdan çıkarmayın.

-        Daha fazla refah ve mutluluğa “idare fırkası” ile ulaşmak mümkün değil. İnsanlar seçimleri artık idare fırkası değil halk fırkası kazansın istiyor, halkından korkmayan, halkına hesap veren halk fırkası… (İsmet Berkan, Seçimi Kazanan İdare Fırkasıdır, çocuk!, Doğan Kitap. 2014)

Atatürk’ün Siyaset Bilimi ve Devlet Yönetimi hakkında bazı görüş ve düşünceleri:

-        Bizim bildiğimiz, demokrasi siyasaldır. Onun amacı, milletin yönetenler üzerindeki denetimi sayesinde, siyasal özgürlüğü sağlamaktır. (1930).

-        Demokrasi ilkesi, egemenliğin millette olduğunu, başka yerde olamayacağını gerektirir. Demokrasinin tam ve en belirgin hükümet şekli Cumhuriyettir. (1930)

-        Bence muhalefet saygıya değerdir. Çünkü o da bir araştırma, bir görüş sonucudur. Fakat edilecek itirazlar anlayışlı ve uygun ve haklı sebeplere dayanmazsa muhalefet değersiz olur (1919).

-        Heralde millet, hükümetine gözcüsü olmak gerekir. Çünkü hükümetlerin yaptığı işler olumsuz olup da millet itiraz etmez ve düşürmezse, bütün kusur ve suçlara katılmış demektir (1920).

-        Sebep ne olursa olsun vatandaşın derdine çare bulmak, yardım etmek ve destek olmak, cumhuriyet hükümetinin koşacağı bir görevdir. Fakat hükümetin yardımını isterken ona karşı, gerçek ahlâk sahibi olarak çıkmak tek çaredir. Yoksa birtakım küçük, âdi çıkarlarını gizlemeye çalışmak, bu bireysel sıkıntıları bütün milleti kapsayan sıkıntı gibi gösteren ve bu şekilde cumhuriyet hükümetini yanıltmak isteyenler bilsinler ki, daima aldanacaklardır (1923).

-        Bu memlekette çalışmak isteyenler, bu memleketi yönetmek isteyenler memleketin içine girmeli, bu milletle aynı şartlar içinde yaşamalı ki, ne yapmak gerekeceğini gerçek şekilde duyabilsinler (1923).

-         Memleket işlerinde, gerçek işlerde duygulara, hatıra, dostluğa bakılmaz (1922).

-        Şayet ölecek olsam, memlekete ait söyleyecek hiçbir şeyim yoktur. Çünkü yürürlükteki Cumhuriyet yasaları bu işleri temine yeterlidir (1938).

-         Millete efendilik yoktur; hizmet etme vardır. Bu millete hizmet eden, onu efendisi olur (1921).

-        Benim istediğim, sadece memleket işlerinin Büyük Millet Meclisi’nde açıkça tartışmalıdır. B.M.M.’de Türk Milletinin gözü önünde açıkça konuşulmayacak hiçbir iş yoktur (1930).

(Prof. Dr. Utkan Kocatürk, Atatürk’ün Fikir ve Düşünceleri, Atatürk Araştırma Merkezi, 2017).