'Adam Kazandı'

Abone Ol

Nihayet Cumhurbaşkanlığı seçimi de bitti. Beş yıl önceki seçimlerde Muharrem İnce ile yarışmıştı R.Tayyip Erdoğan. Bildiğiniz gibi Anadolu Ajansı ve TRT, Erdoğan’ın önde olduğu sandık sonuçlarıyla yayına başlıyor ve ilk oranlar Erdoğan’ı çok önde gösteriyor. Bu ince taktik, rakip aday taraftarlarının sandıkları erken terketmesine sebep oluyordu. Sonrasında bazı usulsüzlüklerin yapılabilmesi daha kolay hale geliyordu. Hatta farkın çok büyük olduğunu görerek morali bozulan Muharrem İnce bile,  çok erken bir açıklama yaparak ; “Adam kazandı” demiş, ortadan kaybolmuştu.

 ANKA Ajansının da Kemal Kılıçdaroğlu’nun  önde olduğu sandıklardan başlaması iki tarafta da sandık hassasiyetini arttırmış, sonuçlar netlik kazanıncaya kadar görevliler sandıkları terketmemişlerdir. YSK henüz kesin sonuçları açıklamasa bile sonuç nettir.  O nedenle ben de; “Adam Kazandı” diyorum. Hatta şöyle demek daha doğru olacak: ”Adam Yine Kazandı.” Nokta!  Ha isterseniz cümleyi başka türlü de kurabilir, mesela şöyle de diyebilirsiniz: “ADAM YİNE KAZANAMADI.” Nokta!

İddia ediyorum ki; bir yarışa daha girse, bir seçim daha yapılsa K.Kılıçdaroğlu yine kazanamaz. Kılıçdaroğlu’nun performansına şapka çıkarırım. Alabileceği azami oyu almıştır Kemal Bey, küçümsenemez. Yanlış anlaşılmasın ben de ona oy verdim. Neden kazanamayacağının ipuçlarını önceki yazılarımda dile getirdiğim için şimdi onları tekrarlamayacağım. Ama sayın  Meral Akşener’in,”KAZANACAK ADAY” ısrarında ne kadar haklı olduğunu hep dile getireceğim.

Sosyoloji ve reel politikten habersiz , başarıyı  ideolojilerin tedavülden kalkmış sloganlarında arayan, proje mimarlığı yerine parti militanlığını yeğleyen, fikrinin ve davasının Mecnun’u olmayı göze alamayıp partizanlığı tercih eden  akıl hocaları vardır partilerde. En çok onların sesi duyulur agorada. Onlar lideri de yoldan çıkarır yanlış formatlarıyla. Bütün anketlerde Kemal Kılıçdaroğlu’nu, Mansur Yavaş ve Ekrem İmamoğlu’nun arkasında kaldığını bile bile, göre göre aday yapıyorsanız bugün sızlanmaya hakkınız olamaz kardeşim. Büyükşehir belediyelerini kaptırmayalım derken Türkiye’yi kaybettiniz. Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan da olabilirsiniz yerel seçimlerde ittifak olmazsa. Millet İttifakının diğer ortaklarının  Kemal Bey’i dayatmaları olsa olsa kendilerine sunulan liste hovardalığının diyetidir. Ama bu hesabın nelere mal olduğunu yarınlarda CHP’liler daha iyi anlayacaklardır. Bu sözümü bir yere not edin lütfen.

Yok efendim, R.T.Erdoğan kamu kaynaklarını kullanmışmış, yok medyanın neredeyse tamamını elde etmişmiş, yok Arap sermayesi ve Rus desteği kullanılmışmış, göçmenlere vatandaşlık verilerek binlerce oy devşirilmişmiş, yurt dışından gelen oylar şaibeliymiş, mış mış da, miş miş! Bunları önceden tahmin ediyor, hatta biliyordunuz. Eğer seçime girmeyi kabul etmişseniz, Anayasa hükmüne rağmen 3. Defa aday olmasını onaylamışsanız sıralayacağınız hiçbir mazeretin kıymeti harbiyesi yoktur. Tabelaya bakıp kazananı tebrik etmektir yapılması gereken. Arada 2.300 milyon oy farkı varken ittifaktaki her parti, tez zamanda kendi içine dönüp sonuçları masaya yatırmalı ve esaslı bir özeleştiri yapmalı, gerekirse yeni bir yol haritası çıkarmalıdır.

Bana dönerek , “Be hocam, madem sonucu biliyordun da sen niçin Kemal Kılıçdaroğlu’na oy verdin?” diye iki taraftan da soranlar olabilir. Erdoğan tecrübeli ama Kılıçdaroğlu daha donanımlı,daha özgüvenli.Rakibini TV kanallarında tartışmaya davet edip meydan okuyabiliyor. Erdoğan bugüne kadar hep küçümsedi onu. Halbuki şimdi ikisinin konumu eşitti,ikisi de adaydı, paydaştı.Keşke bir kanalda karşı karşıya çıkıp halkın önünde tartışabilselerdi. Mesela Babala TV’de yedi sekiz saatlik programda Kılıçdaroğlu bütün muhalif sorulara çok açık yüreklilikle cevap verip, gençlerin gönlüne girmeyi başardı, ama seçimi kazanmasına yetmedi. Erdoğan tek başına bile muhalif gençlerin karşısına çıkmayı göze alamadı. Belki karizmasının gölgelenmesini istemedi ama seçimi kazanmayı başardı.

 Ben değişimden yanayım. Benim itirazım sistemle ilgili. Defalarca yazdım, bu bizi tek adam rejimine götürür diye. % 50+1 barajı, partileri zoraki beraberliklere mecbur ediyor. Kazanmak için her yol mübah hale geliyor. Pazarlıklar ve iltihaklar siyasetimizin ve karakterimizin mayasını bozuyor. Benim demokrasi anlayışıma ters bu yeni sistem.

 Erdoğan kavgayı, taarruzu seviyor. Ama karşısında yabancı bir düşman ordusu yok ki! Toplum karpuz gibi ikiye ayrılmış durumda. Bir Cumhurbaşkanı adayı, üstelik kazandığı akşam rakibini sahada yuhalatır mı Allah aşkına! Bay bay bay Kemal diye alay etmek, 25 milyon vatandaşın oy verdiği partileri olmadık iftiralarla karalamak gerçekten üzerinde durulması gereken ayıp ötesi bir davranış değil midir?

 “ Seçimlerde bazen aşırı polemikler olabilir. Seçim bitmiştir. Artık sevgi ile kucaklaşma ve barış zamanıdır. Elele vererek ülkemizi daha zengin yapabilmek, halkımızı daha mutlu edebilmek için birlikte çalışma zamanıdır.” demek bu kadar mı zordur yahu!  Liglerde bile maç biter, galip takımın hocası rakip takımın hocasına koşup geçmiş olsun dileğinde bulunur, teselli eder rakibini. O da kazanan takımın hocasını tebrik eder. Centilmenliktir bu. Bunu en iyi Erdoğan bilir. Bilmek yetmiyor, kendisinin de siyaseten bunu yapması gerekiyor. Bunu söylediğimde bir çok AKP’li kardeşim,” Haklısın ama, ne yapalım Cumhurbaşkanımızı da öyle kabul edelim.”diyor. O görevde olmasa eyvallah. Ama Cumhurun Başkanı kendisine oy vermese de tüm vatandaşları sevgi ve muhabbetle kucaklamayı başarabilmelidir. Ülkemizin buna çok ihtiyacı var.

Sayın Cumhurbaşkanım, bu duygu ve düşüncelerle başarınızdan dolayı sizi kutluyor, seçim sonuçlarının  milletimiz için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.