ramazan, pandemi, virüs, bayram

PANDEMİK RAMAZAN Bir ramazan daha geldi gidiyor. Ama nasıl gidiyor. Avrupa'da geçirdiğim ramazanlardan beri hiç bu kadar garip hissetmemiştim. Hani büyüklerimiz derlerdi ya ''nerde o eski ramazanlar'' diye. Gerçekten nerde o eski ramazanlar. Geçen senelerde sırf iftar dağınıklığını toplamayayım diye camiye teraviye tercih ederdim (annem tercih sunardı çünkü ya mutfak ya cami diye) bu sene seçenek olmadan gitmeyi çok isterdim. Camilerden teravih sırasında yükselen salavat sesleri ne kadar güzelmiş. Gece sahura kaldıran davul sesleri, akşam ezanına yakın zili çalıp maniler söyleyerek bahşiş toplayan davulcular ne kadar değerliymiş. Gerçi ben Aydoğdu'da oturduğum için birkaç akşam davulcu ziyaretçimiz oldu. Mani yerine oyun havası çaldılar ama olsun. Yine de güzeldi. Ezana yakın fırın önlerinde ki pide kuyrukları olmadı bu sene. O sıcak sıcak yediğimiz pideler ne kadar lezzetliymiş. Dostlarımızla şen şakrak yaptığımız iftarlar meğer ne kadar değerliymiş. Geçen yıl bu ramazanı bu şekilde yaşayacağımızı biri çıkıp söylese inanmazdık herhalde. Ben bu ramazan bazı şeylerin daha bir farkına vardım sanki. Örneğin Türkiye gibi bir ülkede yaşadığım için ne kadar şanslı olduğumu anladım. Her taraf çeşit çeşit yiyecek bolluk bereket ne ararsan var. Amaa parası olana. Virüs sebebiyle işten çıkarılan evin babasının çaresizliği 4 evladına bir paket krakeri paylaştırmaya çalışan annenin üzüntüsünü de gördüm. Anneleri tarafından terkedilmiş, bu akşam komşulardan birinin verdiği makarnayla karınlarını doyuran gençlerde gördüm ve götürülen erzakları alırken ne kadar utandıklarını da gördüm. Keşke dünya daha adaletli bir yer olsa. Öte yandan hayvan düşmanlarının iteleyip kovaladığı sokak hayvanlarının çaresizliğini de gördüm. Belki bu ramazanda aç susuz kalarak biraz olsun empati yaparlar diye de sevindim. Insan denen canavarlar tarafından dağ başına atılmış zavallı sessiz canlar o kadar aç kalmışlar ki biri hastalıktan kusmuş diğeri onun kusmuğunu yiyor. Anne hastalıktan ayakta duramıyor. Ben bir yavru köpeğin mama getirdiğimizi görünce iki ayağı üzerinde kalkıp sevinçten alkışladığını da gördüm. Burası Türkiye tarafı. O çok hayran olunan Avrupa ülkelerinde paraları olsa da alacak yiyecek bulamayan arkadaşlarımı da dinledim. Avrupa'nın göbeğinde un maya bulamadık inanabiliyor musunuz diye anlattılar. Hala sebzeler tazeliğini yitirmiş bir şekilde satılıyormuş. Devlet temizlik maddelerini evlerden topluyormuş. İhtiyacımız var diye. Biz ücretsiz dağıtılan maske derdindeyiz hala. Dediğim gibi bu ramazan bir garip geçti önümüz bayram. Bizim evde sarmalar sarılıp buzluğa atıldı bile. Baklava börek planları yapılıyor. Ama evimizin odaları misafirlerle dolup taşmadıktan sonra nasıl bayram olur yaşayıp göreceğiz. Bu bayram annemin ''Salihciğim biraz para bozdur bana çocuklara harçlık vereyim'' diye seslendiğini duymayacağız örneğin yada Elif çayları tazele, amcana kahve yap, teyzene fazla tatlı verme şekeri var dediğini. Bu bayram da garip olacak anlayacağınız. Neyse ki önümüzde nice ramazanlar bayramlar var daha. Güle güle git ramazan seneye bütün hastalıklardan arınmış olarak gel. Biz hasretle ve sevinçle seni bekliyor olacağız.. ElifCe Dipnot: Ramazan bayramınızı en içten dileklerimle kutluyor, mutlu huzurlu ve sağlıklı bayramlar diliyorum..