Aklını kullanan bağımsız delegeler

Bu yazıda ne yazık ki "parti içi demokrasi", "taban", "covid-19 riski" gibi,hiç kimsenin dikkate almadığı konular olmayacak. Onun yerine, birkaç seçim yönteminden bahsedeceğim. Herhangi bir yetkilinin ilgilenip, "Neden olmasın, bir deneyelim" diyeceğini sanmıyorum. Ama, haberlerde kurultayla ilgili rakamları görünce, biraz matematiğin yararlı olacağını düşündüm. RAKAMLARLA 37. KURULTAY 1356 delege 500 beklenen Parti Meclisi (PM) adayı 52 seçilecek PM üyesi 8 seçilecek Bilim Kurulu üyesi 44 sandık, 132 kabin 3 Genel Başkan adayı Genel Başkan adaylığı için % 5 delege imzası PM adaylığı için 10 delege imzası 104,75,12 kişilik anahtar listeler Ek bilgi: 37 bir asal sayıdır. PROBLEM Her oyun dikkate alındığı bazı oy verme, sayma ve hesaplama yöntemleri ile sonuçtan mutsuz olan seçmen yüzdesini düşürebiliriz. Çoğunluk yöntemi ile, en yakın rakibinden bir oy az aldığı için seçimi kaybeden adayın taraftarları, örneğin Borda yöntemiyle yapılan hesaplar sonucunda, % 10 farkla kaybettiklerini görmüş olsalar belki daha az üzülürler. Çoğunluk sisteminde şanssızlık gibi yorumlanabilecek bir sonuç, Borda yönteminde "elimizden geleni yaptık" şeklinde algılanabilir. Çoğunluk yönteminde kaybetmek "pat" diye yüksekten düşmek ise, Borda yönteminde bu merdivenden inmeye benzetilebilir. BORDA SAYIMI Üç başkan adayı olması Borda Sayımı tekniği için uygun bir durum. Kısaca anlatayım. A,B,C adaylarımız olsun. Seçmenler oy pusulasına adayları tercihlerine göre sıralayarak yazarlar. Bu sıralamalar ABC, ACB, BAC, BCA, CAB, CBA olmak üzere altı farklı şekilde olabilir. Bu altı grup altında toplanan pusulalar ayrı ayrı sayılır. Her grupta birinciye 3, ikinciye 2, üçüncüye 1 puan verilir ve gruptaki pusula sayısıyla çarpılır. Sonra bütün gruplarda A, B ve C'nin aldığı puanlar toplanır. En yüksek puanı alan seçilmiş olur. PM SEÇİMİNDE OPTİK OKUYUCU Burada çoktan seçmeli sınavlarda kullanılan cevap kağıtları şeklinde oy pusulaları kullanılabilir. Test cevap kağıdında delegeler, seçmek istedikleri adayın isminin yanına çarpı işareti koymak yerine, adaya 1 ile 5 arasında bir puan vererek tercihlerini yaparlar. 1356 delegenin test kağıdı formatındaki oy pusulaları, bir optik okuyucu ile 30 dakikada okunabilir, sabahlara kadar sayım sonucu beklenmez. Delegeler oy pusulalarını oy kabininde değil, sınava giren öğrenciler gibi 50-60 kişilik bir sınıfta veya bölmede, 20-25 dakikada doldurup gözetmenlere teslim edebilir. Hatta, üç delege kafa kafaya verip ortak bir form doldurabilir. Kalabalıkların küçük gruplar halinde verdiği ortak kararların daha doğru çıktığı gösterilmiş (*). Öğretmenlerini değerlendiren öğrencilerin küçük gruplar halinde bu işi yapması daha güvenilir geri bildirim sağlıyormuş (**). Bu şekilde doldurulmuş oy pusulaları, seçime gölge düşüren "anahtar liste", "maymuncuk liste" girişimlerini etkisizleştirir. İlkokul çocuklarının bile artık iyice alışmış olduğu test formatına zor diye itiraz eden bir delege, zaten oy vermeye yeterli değildir, onun oyu da sayılmamalıdır. *** Bu önerilerin hiç tartışılmadan reddedileceğini biliyorum. Çünkü tüzüğe yazmamışlar. Haberlere göre bir "Kongre şarkısı" bile bestelenmiş.. Bu kadar detaylı hazırlık yapılan kongrede "seçim sistemimizi de bir gözden geçirelim" diyen çıktı mı merak ediyorum. Demokrasiye yürekten inanan adil yöneticiler ve aklını kullanan, sorumluluğunu bilen "bağımsız" delegeler, üyevekilleri olmadıkça bu iş böyle gelmiş böyle gidecek. (*) Dr. Nezih Okur > Gruplar Nasıl İyi Kararlar Verebilirler? (**) https://ceetl.sfsu.edu/content/small-group-instructional-feedback Diğer seçim yöntemlerin de anlatıldığı bir sunum: KARAR VERME YÖNTEMLERİ